15 Mayıs 2025 Perşembe
Altıntaş Saimbeyli Caddesinde Ve Göllerde Hizmete Başlıyor
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
Değerlerin Farkında Olmak
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Neden mi mutluyum,
ZAHİDE UÇAR
9 Kasım 2005’te Hakkari Şemdinli’deki Umut Kitapevi’ne bombalı saldırı düzenlendi. Orduyu hedef alan kumpasların ilkiydi. Hedef, çok özel yetişmiş iki Astsubayımız üzerinden Türk Ordusuydu. İki astsubay basında linç edildi. O gün orada bir polis köpeğinin gözleri de oyulmuştu.
AKP Genel Başkanı 35 yerde; “Bizim bir görevimiz var. Bİz Büyük Ortadoğu Eşbaşkanlarından biriyiz” dedi. Bu açıklama ile de kalmayıp; “BOP kapsamında Diyarbakır bir yıldız olabilir(!)” dedi. Proje o gün belli olmuştu.
Hiçbirşeyi saklamadılar. 23 Yıldır Atatürk üzerinden Türklüğümüzle, T.C. Devletiyle savaşıyorlar.Cumhuriyetin bütün eserlerini yok ederek hafızayı siliyorlar. 7-24 Atatürk’e küfrediliyor. Küfredenler korunuyor olmalı ki, haklarında dava açılmıyor.
Bu ülkede 33 silahsız Mehmetçiğimizin ölüm emrini veren Şemdin Sakık gizli tanık, PKK ile mücadele eden asker sanık oldu. PKK’lı katillerden gizli tanık yapıldı. Gizli tanıklar bütün kumpasların, iftiraların tetikleyicisi olarak kullanıldı. Kendilerine yeni bir yüz, iş, ev vaad edildiği basına yansıdı.
Emekli Albay Hasan A. Uğur, sorgu sırasında Zekeriya Öz’ün kendisine bir liste gösterdiğini, listedeki el yazısını tanıdığını ve Öz’e “Bu el yazısı Öcalan’a ait” dediğini anlattı. Bu ülkede Öcalan’ın verdiği listeyle, PKK ile mücadele eden askerler tutuklandı. Milletçe utanmadık(!).. Ayağa kalkmadık.
İlk açılım ihanetiyle Türk Milletine meydan okudular. Öcalan ile birlikte Anayasa yapmaya kalktılar. Şehit anası Pakize Akbaba’yı meclise sokmadılar. Garnizona giren PKK’lı bir piç egemenlik simgesi, namusumuzun temsilcisi Türk Bayrağını indirdi, seyrettiler.Barzani ile gurur duydular. Bu ükede Türk Bayrağının tahrik unsuru sayıldığı günleri yaşadık. Bayrağın adı değişsin diyen, Ermenistan’dan ödül alan hatun kişi şimdi TRT’de… Siz bu söylemleri münferit açıklamalar mı sanıyorsunuz? Elbette değil! Amerika’nın ellerine verdiği ev ödevi “alıştıra alıştıra” işleme kondu. Tabuları mayın eşekleriyle yıktılar.
Dün konforumuz bozulmasın diye devletimize açılan bu kuralsız ve sinsi savaşı görmemezliğe geldik ya? Görmeyince, duymayınca kurtuluruz sandık ya? İşte o sessizliğimizin, sessiz ihanetimizin zehirli meyvesini şimdi kucağımızda bulduk.
Emperyalizmin kirlettiği iki sözcük elma şekeri olarak önümüze kondu: Barış ve demokrasi!..Sihirli söz; “Analar ağlamasın..”
ABD Suriye’nin kuzeyinde kurduğu Büyük İsrail’in 2. parçasının rahat etmesi için bitmiş bir örgüte silah bırakın diyerek hem PKK’yı korumaya alıyor, hem de T.C. Devletinin temellerini kökten dinamitliyor. 100 yıl önce Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının yırtıp attığı Sevr’i önümüze koyuyor.
Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası hedefe konmuş.Türk Devletine SOYKIRIM İFTİRASI YAPILIYOR.Bebek katilleri, uyuşturucu baronları, tecavüzcüler Türk Milletini soykırımcı ilan ediyor.
Sahi, AKP ve avanesi 20 yıldır Lozan Antlaşmasını tartışmıyor mu? Lozan’a hezimet demediler mi? AKP Genel Başkanı Lozan yeniden değerlendirilmeli diye açıklama yaptığında, Yunan başbakanı “itiraf” diye cevaplamadı mı? Siz PKK’nın açıklamasını bu süreçten ayrı mı sanıyorsunuz?
Amerika’da kurulan bir parti, Amerika’da formatlanan Amerikan Milliyetçiliği ve Amerika’nın ortadoğu’da ki kanlı askerleri…
Tecavüzcü, uyuşturucu baronu Öcalan’ınıza sorun.!
İlk katliamlarında “1915 öncesinde MÜSLÜMANLARI KATLEDEN Ermenilerle mücadele eden köyleri seçme nedenini sorun!.”
PKK Kürt değil, bir Ermeni terör örgütüdür. PKK sadece Türk düşmanı değil, aynı zamanda Kürt düşmanıdır. Ermeniler içinde Pakrudiniler vardır.
DEM’li Sezai Temelli, “Türkiye’nin en verimli toprakları burası. Buralar vaadedilmiş topraklar” diye meydan okurken, bir Pakrudini Ermenisi kimliğiyle konuş muyor muydu?
Gene DEM Partili Tülay Hatinoğulları, “İmralı kapıları açılmazsa heryer Gazze olacak” diyerek T.C. Devletini tehdit ederken, kullanılan dilin Netanyahu’dan farkı var mıydı?
PKK kuruldu. Asala yok oldu. Ne büyük bir tesadüf(!)..
*** *** ***
Barış iki devlet arasında yapılır. PKK ne zaman devlet oldu?
Öcalan İmralı’dan örgütünü yönetti. Hakkında dava açılmadı. Yani terör suçu örtüldü. PKK narko terör örgütü olmasına rağmen haklarında uyuşturucudan da dava açılmadı. Neden? Nedenini bu süreçte anlamış olduk.
Şimdi anladık mı Ümit Özdağ niye esir alındı?
Hüseyin Baş neden 8 yıl hapis istemiyle yargılanacak…
İlk açılımda ne demişti AKP? “Ergenekon, Balyoz ve Türevi kumpas davalar olmasaydı, biz bu açılımı yapamazdık.” Demişlerdi değil mi?
Şimdi de önüne geleni içeri atarak Türk Milletine karşı savaşını sürdürüyor.
Bir millet korkutularak vatanından vaz geçirilebilir mi? Hele Türkleri… Tarih böyle bir olguyu yazmamıştır. Bundan sonra da yazamayacaktır.
*** *** ***
Türk Milleti;
Dün “Öcalan benim babam” diyen emperyalizmin maşasına methiye düzenler sıraya girmişti. Böylece aslında kim kimdir öğrendik. Kriptolar ortalığa saçıldı. Şimdi pisliğinde boncuk bulmuş gibi PKK silah bıraktı diye zil takıp oynayan takım, barış denen ırzına geçilmiş kavramla beyin yıkıyor. Muhalif sanılan kanallar dahil, hepsi Türkler için ikna odasına döndü. AKP, MHP, DEM, CHP bu emperyal projenin içinde görünüyor. İşte bu yüzden 20 yıldır diyorum ki; Atatürk bu ülkeyi Meclis-i Mebusan ile birlikte kurmadı.Bu durumda;
BİZ TÜRKLERE VATANIMIZI SAVUNMA HAKKI DOĞMUŞTUR.
İmamoğlu açılım denen CİA+MOSSAD+MI6 projesine yeşil ışık yaktı. Türk Milleti diyemeyen İmamoğlu Kürtler için eşit vatandaşlık istedi. Kürtler Kürt olduğu için hangi haktan mahrumdur? Bunu söyleyecek kadar mert değiller. Kaçak güreşiyorlar. Her hakka sahipler. Hatta fazlasına. Geriye anadilde eğitim kalıyor. Ne demişti İngiliz? “Ben onların eline bir alfabe verdiğim gün iş bitmiştir.” İmamoğlu açıklamasıyla İngiltere’nin 100 yıllık hayaline katkı sunuyor. Eee, adama dururken CHATHAM HOUSE ÖDÜLÜ VERİLMİYOR. Madem ki “kurucu unsur” olan Türkleri önemseyen yok, oylarını artık PKK’dan isterler.
*** ***
Belli ki Vahdettin ve Damat Ferit, Ali Kemal ve mütareke basını, Amerikan-İngiliz Mandacıları, Kuvayi İnzibatiye artıkları üzerinden Sevr ihanet anlaşması işleme konmak isteniyor.
Anlamamız gereken bir başka gerçek de;
HİÇBİR İNSAN ÜLKESİNİ BU KADAR ACIMASIZ BİR ŞEKİLDE YAĞMALAMAZ. Yağmalıyorsa o düşman askeridir. Durum bu kadar açıktır.
BUGÜN İhanet yasası İkiz yasalar bölücülere dayanak olmuştur.
Dİaspora Kürtleri Konfederasyonu 2023 yılında Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkının uygulanmadığını gerekçe göstererek Lozan Antlaşması hakkında BM’e yaptığı başvuru kabul ediliyor.
Proje adım adım uygulanıyor. Ve her zamanki gibi İngiliz(Amerikan) Müslümanları ile Bölücüler işbirliği yapıyor. Bu sefer bu birliğe sahte Atatürkçüler, sahte Milliyetçiler de dahil oluyor. Türk devletini pazarlamaya geldim diyenler, Türk Devletini yıkmaya, parçalamaya kararlı görünüyor. Gene Sevr kapımızda.
O gün Sevr paçavrası nasıl yırtılıp atıldıysa, bugün gene yırtıp atacağız.
Bugün kim kimdir biliyoruz. Osmanlı’yı yıkan dönme devşirmelerin torunları kriptoların T.C. Devletini yıkmasına asla izin vermeyeceğiz.
Zahide UÇAR (15.05.2025)
Not: CİA Pençesinde 2. Açılım başlığı saygıdeğer büyüğümüz Gazeteci Yılmaz Polat’ın “CİA’NIN PENÇESİNDE AÇILIM” İsimli kitabından esinlenerek yazılmıştır.
ZAHİDE UÇAR
2005 YILINDA Yasin Aktay; “ilk defa iç ve dış dinamikler aynı amaç doğrultusunda birleşti” dedi.
Türkiye dönüştürülecekti. T.C. Devleti’ni var eden bütün kolon direkleri hedefteydi. O direklerin yıkılması için milli aydınların bertaraf edilmesi gerekiyordu. Türk Ordusu’nun dönüştürülmesi gerekiyordu.
1 Mart teskeresi kabul edilseydi, Amerikan askerleri ülkemize girecekti. 1 Mart teskeresinin reddedilmesi sonucunda Türk Ordusu hedefe kondu. Baykal 1 Mart teskeresine hayır dediği için bertaraf edildi. Türk Ordusu kendi ülkesinde esir alındı. Kimse bu ihanet sürecini sadece FETÖ’ye yükleyip sıyrılamaz. Ergenekon, Balyoz ve türevi kumpaslar başlamadan SAVCILAR ABD’ye gönderilip konu hakkında eğitim aldı. Amerikalı bir savcı gelip Adalet Bakanlığı’nda çalıştı.
Amerika AKP ile anlaşarak, Fetullahçıları tam yetki ile sahaya sürdü. Operasyon öncesi algı operasyonunu yürütmesi için basın ele geçirildi. Eşi CİA elemanı olan Yasemin Çongar, operasyon için kurulan Taraf gazetesinde yönetici oldu.
Türk Ordusu iğdiş edildikten sonra 1. Açılım ihaneti yaşandı. AKP’nin bazı vekilleri, “askeri vesayet bitirilmeseydi açılım yapamazdık” diye itiraf etti.
*** *** ***
Türkiye’de yaşadığımız olayları dış dinamiklerden ve yeniden başlayan soğuk savaştan ayrı yorumlayamayız. Amerika Çin Halk Cumhuriyeti’ne karşı ekonomik bir savaş başlatıyor. El altından Rusya ile flört ediyor. Avrupa’yı dışlıyor. İngiltere ile ilk defa çıkarları çatışmaya başladı ama dış istihbarat bağları devam ediyor.
Dünya yeni bir yol ayrımında ama Türkiye iç hesaplaşmalardan başını kaldıramıyor.
Hatırlayalım. AKP Genel Başkanı Erdoğan ilk iktidar yıllarında Amerika ev sahipliğinde birçok devletle birlikte bir toplantıya katıldı. O toplantıda Erdoğan 3. Dünya ülkeleri ile birlikte oturtuldu. Mesaj çok açıktı. Türkiye operasyonlarla bugün 3. Dünya ülkelerinden biri haline geldi.
Türkiye göçmenistan oldu.
*** *** ***
2. Açılımı İyi parti ve Zafer partisi dışında hepsi destekliyor. İki parti dışında hepsi kurucu unsur olan Türk Milletinin adını söyleyemiyor. Alevi, Sünni diyor. Kürt halkı diyor ama Türk diyemiyor. Kürt sorunu diyor ama Kürt sorunun ne olduğunu açıklayamıyor. Çünkü Kürt Sorunu dedikleri sorun aslında federasyon adı altında Kürtleri Büyük İsrail’e yamamaktır. Kürt sorunu diyenler Kürtlerle ilgilenmiyor. Kiminle ilgileniyor. Emperyalizmin aparatı olan PKK ve PKK’nın siyasi uzantılarıyla ilgileniyor. Yani Kürtlere sahip çıkmıyor. Kürtleri Yahudi ve Ermenilere satıyor. İşte açıklayamadıkları Kürt sorununun açılımı budur!
*** *** ***
İktidar ve AKP küresel bazda çatışmıyorsa, İmamoğlu operasyonu ne anlama geliyor?
İmamoğlu İngiltere ile iyi ilişkiler içindeydi. Sevr Anlaşmasının planlayıcısı Chatham House’dan ödül aldı.Türk Milleti demekten özenle kaçınıyor. Milletim diyor. Adı olmayan bir millet…
İlçe belediyeleri ile başlayıp İmamoğlu’na uzanan tutuklamalar ve görevli basın aynı Ergenekon sürecine benziyor. Öyleyse bu işin arkasında ABD onayı var diyebilir miyiz? Bence diyebiliriz. AKP’ye ABD ne zaman olur verse, AKP cesaret buluyor, birikmiş bütün hesaplarını da devreye sokuyor. Asıl operasyonun yanında kendi hesabını da görüyor..
Küresel sisteme uyumlu olmasına rağmen, Ekrem İmamoğlu’nun büyük suçu sizce nedir?
Amerikan projesi olan Kanal İstanbul projesine taş koyması tabii ki… Amerika Montrö Anlaşmasını delemedi. AKP ve görevli aparatlar Montrö Anlaşması aleyhinde propaganda yaptı ama halk yemedi. Bir dirençle karşılaştılar. Bu arada Rus savaş gemileri boğazlardan istediği gibi geçiyordu. Bu durumda ABD’nin Karadeniz’e girebilmek için tek çıkış noktası Kanal İstanbul projesinin biran önce hayata geçmesidir. Bir de kanal yapılacak diyerek bölgeden milyonlar sayıp arazi alanlar mutlaka AKP Genel Başkanını sıkıştırıyordur.
1 Mart Teskeresine hayır diyen sivil ve askere bedel ödettirildi. Yargı yoluyla. İmamoğlu’na bedel ödetiliyor. Gene yargı yoluyla…
Yöntem aynı. Operasyonu meşrulaştırma görevi Taraf Gazetesi misyonunu yüklenen gazeteci kılıklı aparatlara verilmiş.
Hesaplanmayan durum ise;
Türkiye çapında protestoların yapılması ve sürekliliği… Asosyal, apolitik diye değerlendirilen gençlerin sokağa dökülmesiydi. Polis şiddeti, gözaltı, tutuklamalar ile durdurabileceklerini sandılar ama olmadı.
Sen bu gençlerin gelecek hayalini çalmışsın. Hayal kuramayan insan ölüdür. Siz bu gençlere ÖLÜ muamelesi yapmışsınız. Eğitimi çökertmişsiniz. Dip yapan insanın kişisel olarak kaybedeceği bir şey kalmaz. O zaman korkusu da kalmaz. Neyle korkutacaksınız bu gençleri?
AKP ABD kuyruğunda kendi bacağına sıktı. Neymiş? Öyle paralel silahlı gruplar oluşturarak insanlar korkutulamıyormuş.
Türk Milleti vatanını tehlikede gördüğü an korkuyu yener. Türk Milleti 23 yıldır itelenmenin, ötelenmenin, horlanmanın, aşağılanmanın, soyulmanın öfkesini biriktiriyor. Ege Adalarının verilmesinin, her yerden Türkiye Cumhuriyeti ibarelerinin kaldırılmasının, dağ-taşın yabancı şirketlere yağmalatılmasının öfkesini taşıyor.
Akdeniz’de yok sayılmamızın, Suriye fiyaskosunun, kendi yurdunda sığınmacıların birinci sınıf, kendisinin 2. Sınıf insan muamelesi görmesinin öfkesini taşıyor. Yalandan, yargının sopa haline gelmesinden, demokrasinin mafyokrasiye evrilmesinden, kendinden olanı yargılanamaz sınıfına sokmasından, kadın cinayetlerinden, ülkenin uyuşturucu cenneti haline gelmesinden dolayı;
Türk Milleti yok olmaya doğru gittiğini artık fark ediyor. Türk milleti sabırlıdır. İnsanı kanser edecek kadar sabırlı… İşte sokaklar o sabrın sonuna gelindiğini gösteriyor.
Sahi, AKP’nin “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefahati iyidir” sözünü hatırlayan kaldı mı?
Zahide UÇAR(13.04.2025)
ZAHİDE UÇAR
AÇILIM=BOP=SEVR
Çok basit bir gerçek birçok kelime israf edilerek karmaşık hale getiriliyor. Açılım örtüsü üzerinden Büyük İsrail projesinin 2. parçası kuruluyor. ABD Irak’ı neden üçe böldü? Sadece doğal kaynaklarına çökmek için mi? Hayır! Barzanistan’ı kurmak için. Kurdu mu? Kurdu. Barzanistan’ı kim imar etti? AKP hükümeti.. Savaş nedeni saydığımız Kerkük, Musul, Felluce ne oldu? Barzani’ye hediye edildi. Yani, Irak Türkmenleri Barzani’ye satıldı.
İlk açılım olduğunda ne oldu? Salim Müslim Türkiye’ye davet edildi. Davutoğlu’nun Salim Müslim’e Kürdistan vaad ettiği ortaya çıktı. Müslim’e bavulla para verdiler. Suriye’nin Kuzeyi BOP’un ikinci parçasına sunulmak üzere boşaltıldı. Suriyeliler ülkemizi GÖÇMENİSTANA ÇEVİRMEK üzere Türkiye’ye sürüldü. O dönem şöyle bir paylaşım yapmışım:
(“Peşmergenin Türkiye üzerinden Kobani’de çatışan PYD’li teröristlere yardım konvoyu götürmesine “Peşmergelerin Ayn El Arab’a yani Kobani’ye geçişiyle ilgili olarak Sayın Obama’yla yaptığımız telefon görüşmesinde kendilerine bu teklifi zaten ben yapmıştım” yorumu yapan kimdi o halde?
“Salih Müslim’i Türkiye’ye getiriyoruz. Bakın kaç jest arka arkaya. Bir anlamda “meşru görüyorum seni diyoruz” diyen Ahmet Davutoğlu…
PYD’ye en büyük destek hep Türkiye’yi yönetenlerden gelmiştir.
O yüzden PYD Başkanı Salih Müslim Türkiye’den ayrılır ayrılmaz yaptığı bir röportajda “Kürdistan’ı Türkiye ile birlikte kuracağız, Türk yetkililer bana çok iyi davrandı, Dışişleri yetkilileriyle daha öncede görüşmüştüm, hedeflerimizden asla sapmayacağız” demiştir.)
İlk açılım PYD’nin önünü açtı. Bir 29 Ekim günü PYD(PKK) bizim topraklarımızdan geçirilerek, hatta bizlerin cebinden yemek ısmarlanarak Rojova’ya(Batı Kürdistan anlamında) geçirildi.
ABD’nin Suriye operasyonunun amacı neydi? BOP kapsamında Büyük Kürdistan-Büyük İsrail’in ikinci parçasını kotarmak, İsrail adına su kaynaklarını ele geçirmek, İsrail’in güvenliğini sağlamak… Bu durum biline biline AKP Esat düşmanlığı yapıp, Suriye’nin parçalanmasında başat rol almadı mı? Aldı. ABD PYD’ye ordu kurarken, binlerce tır silah hem de ülkemiz topraklarından geçirilirken AKP ne yaptı? Üç maymunu oynadı. PYD anlaşmalara aykırı olarak İncirlik üssü üzerinden beslendi mi? Beslendi. AKP İncirlik’i kapattı mı? Hayır. O zaman Suriye Kürdistanını hangi devletler ortaklaşa kurmuş oluyor? Çok açık değil mi?
Şimdi bu gerçeği karartmak, Türk Milletinde algı bulanıklığı yaratmak, şoklayarak devre dışı bırakmak için açılım üzerinden kaos yaratılıyor.
İkinci açılımın amacı PYD’nin tanınmasıdır. Nil’den Fırat’a Büyük İsrail’in 2. Parçası kuruldu. Tanınma süreci açılım yaygarası üzerinden gerçekleşme sürecine sokuldui.
Pekİ Suriye’nin en mağdur kesimi, 2 milyon Türkmen’e ne oldu? Irak Türkmenlerine olan ne ise o oldu. Türkiye’yi Türkler yönetseydi ne Irak, ne Suriye Türkmenleri yok sayılmaz, hakları korunurdu.
Kimse yalan söylemedi. Açıkça BOP eşbaşkanlığı ilan edildi. 22 ÜLKEYİ BÖLECEĞİZ DEDİLER. Türk Milleti; “du bakalım, ne olacak” diye diye devlet tutuklu bir bebek katilinin önünde diz çöktürüldü. Hep birlikte bu ihanetin pasif ortağı olduk. İhanetin nedeni olmaz, bedeli olur. Türk Milleti bu bedelin altından kalkamazsa, şeref ve namusu ayaklar altında çiğnenir.
*** *** ***
Normal bir ülkede PKK’yı bitirme görevi kime verilir? Orduya verilir değil mi? Ordu AKP geldiğinde PKK’yı zaten bitme noktasına getirmişti. Sonra ne oldu? Diyarbakır’ın BOP kapsamında YILDIZ olmasına karar verildi. Geldiğimiz durumda Diyarbakır Büyük İsrail Devletinin başkenti olarak mı planlanıyor? Peki;
Irak, Türkiye, Suriye, İran birleşip mücadele etseydi ortada emperyalizmin taşeronu, uyuşturucu baronlarının lider olduğu bir örgüt ayakta kalabilir miydi? Saddam bu teklifi yapmıştı.
Türkiye eliyle güneyimize 2. Yahudi devletinin ikinci parçası yerleşti. 2. Açılım üzerinden Türkiye tarafından tanınma sürecine geçildi. Onca edilen lafın kısa açıklaması budur.
AKP’nin mecburiyeti T. C. Devleti’nin mecburiyeti haline getirildi. İşte yalın gerçek de budur!
*** *** ***
Kürt sorunu… AKP, YCHP, AKP’nin siğili minik partiler, kanalizasyonlar, mütareke basını bir olmuş, İngiltere’nin 100 yıllık hayalini gerçekleştirmek için can hıraş çalışıyor. Mecliste grubu olan ve bu rezilliğe karşı çıkan tek parti var. İYİ Parti.
İlk açılımda bebek katili Artin Agopyan’a methiyeler düzüldü. Namaz kıldığını bile söylediler. Bebek katili bütün Kürt vatandaşlarımıza önder(!) olarak pazarlandı. Mektubu Diyarbakır meydanında okundu. PKK ile mücadele eden ordu mensupları aşağılanarak esir alındı. Düşman gibi sorgulandık dediler. PKK Yol kontrolü yapmaya, vergi toplamaya başladı. Müthiş bir moral takviyesi oldu. Türk Ordusu’nun psikolojik operasyon birimi kapatılmıştı. Güneydoğu PKK’ya teslim edildi. PKK’nın talebine göre Vali, kaymakam, komiser, emniyet müdürü atandı. Bunu nereden biliyoruz. Oslo pazarlık sürecinde MİT müsteşar yardımcısı Afet Güneş’in itirafından… İzlenilen siyasetle Kürtlerin kafasına vura vura Öcalan sizin lideriniz mesajı verildi. O süreçte korucular tu kaka oldu. PKK’nın insafına bırakıldılar. (Devlete hizmet eden cezasız kalmaz mesajı)… HDP, DEM gibi kravatlı teröristler bu siyaset sayesinde büyüdü. Diğer partilerle pazarlık edecek güce ulaştırıldı.
Sonra ne oldu? PKK evlerin içine, tencere ve çaydanlıklara kadar el yapımı patlayıcı yerleştirdi. Hendek operasyonlarıyla 793 vatan evladı şehit oldu.
AKP’de kendi yarattığı sorunun kahramanı oldu. Algı savaşının kahramanları…
*** *** ***
Bebek katili, uyuşturucu baronunun meclise davet edilmesi Türk Milletini imha davetidir. ASALA PKK içine girdi. Büyük Ermenistan projesi PKK üzerinden yürütüldü. Peki, PKK İLK HANGİ KÖYLERE SALDIRDI BİLİYOR MUSUNUZ? 1915 ve öncesinde Ermeni kalkışmasında Ermeni katillerle mücadele eden köylere… Neymiş, emperyalizm unutmuyormuş. Libya, Suriye yüzergezer teröristler kullanılarak parçalandı. Suriye ve Libya’ya savaş açanlar, Türkiye’yi savaşa gerek görmeden PKK üzerinden parçalama safhasına geçti. Kürt sorunu diyen her kurum, kişi, basın mensubu bu projenin bir ASKERİDİR! Bu gerçeği Türk Milleti görüyor.
Cumhur İttifakı hapse tıkılmış eli kanlı bir katilin insafına sığınarak aslında ne yaptı biliyor musunuz? Türk Milletine büyük bir travma yaşattı. PKK ile mücadele eden askerin İNANCINI KIRDI. Bir milletin bağışıklık istemini güvenlik güçleri temsil eder. 2007 Yılından bu yana operasyon yiyen bir ordumuz var. Ordu üzerinden ülkemizin bağışıklık sistemi çökertiliyor.
Ve bu süreç aslında terör gruplarına TERÖRLE SONUÇ ALINABİLDİĞİ” MESAJINI DA VERİR. Bu ihanet süreci ülkemiz üzerinde başka emelleri olanları da cesaretlendiriyor.
Bütün hainleri cesaretlendiren süreci yıllardır yaşıyoruz. İYİ Parti milletvekili Turhan Çömez’in bir açıklaması var. Okuyunca tüyleriniz diken diken olacak.
Rahmetli Gaffar Okkan’ın uyardığı bir isim varmış; Nizamettin Gökçe. Şehit olmadan önce bu ismi bir basın toplantısında aranıyor diye açıklamış. Bu şahıs bölgede bir katliama karışmış, üç kişi ölmüş. Daha sonra yakalanmış. Gidip şizofren raporu almış ve ortadan kaybolmuş.Mahkeme davayı bitirmiş, ömür boyu hapse mahkum etmiş. Yakalayın demiş. Bu şahıs adını değiştirip Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde tıp eğitimi almış. Doktor olmuş(!)…
Yenidoğan çetesinin lideri doktor Fırat Sarı pkk üyesi olmaktan uzun süre cezaevinde yatmış. Tıp Fakültesini bitirip doktor olmuş. Bunların güvenlik soruşturması yapılmamış mı? Bu ürkütücü durum bana okuduğum bir kitabı anımsattı. Konu Kıbrıslı kadındoğum doktoru olan bir Rum’un Türk kadınlarını nasıl sakat bıraktığını anlatıyordu. Yenidoğan çetesinin mesajlarında Türk bebek olsun gibi bir paylaşım hatırlıyorum. O zaman soralım;
Dağdaki PKK’nın yaptığını bunlar doktor gömleği altında daha risksiz bir şekilde mi gerçekleştiriyor?
Askerlerimizi yakan İŞİD’li canavarın da Antep’te iş yeri açtığı ortaya çıkmıştı.
Türk Milleti, anlaşılan o ki, artık incelemeden hiçbir doktora kendinizi teslim et-me-ye-cek-si-niz!
Bu açıklamalardan sonra ülkemizde kocaman bir TÜRK SORUNU olduğu ortaya çıkıyor. Ve Türkler yıllardır saldırı altındadır.
*** *** ***
Açılım ve Kayyum tezgahı..
Bebek katili bilge adam olarak pazarlanırken, DEM’li belediye başkanları görevden alınıyor. Halkın kafası karışıyor. Zaten bu operasyonlar da kaos yaratarak yürütülüyor. Bu başkanların seçime girmesine YSK izin veriyor. Kişiler başkan oluyor. Sonra kayyum… Dikkatinizi çekmiyor mu? DEM bu kayyum işini pek problem etmiyor. Çünkü bu da açılıma bağlı bir kurgunun parçasıdır.
Bütün Kürtlerin sicili mi bozuk da, HDP-DEM sicili bozuk isimleri özellikle aday yapıyor? YSK adaylığı kabul ediyor. Sonra bu isimler görevden alınıyor. En komiği de Ahmet Türk. Başkanlıktan alındı ama şimdi ikinci açılımın ağası… Bu film sayesinde HDP-DEM mağdur konumuna düşerken, dünyaya verilen mesaj şudur:
Kürtlerin seçtiği başkanlar görevden alınıyor. Kürtlerin kendi içlerinden birini seçme hakkına izin verilmiyor. O zaman Kürtlerin özerk bir devlet isteme hakkı olmalıdır(!)..
Ne güzel tersten operasyon değil mi? Operasyonlar aslında Türk Milletine yapılıyor ama kamuoyu başkanlara yapıldığını sanıyor. Oysa BOP kapsamında Büyük İsrail Devleti’nin 3. Parçasını kopartma planı devreye sokuluyor.
Kürt sorunu deyip sorunun ne olduğunu açıklayacak cesareti olmayan aparatlar, Ankara’dan öte gidip Kürtlerle konuşmuyor. Kürt sorunu deyip kravatlı PKK’lılarla görüşüyor. Vekil olmuş bir DEM’li, Seyit Rıza, Şeyh Sait üzerinden Türk Milletini tehdit ediyor. Onlar ne yaptı ise, biz de onu yaparız diyor.
Yani, karakollarınızı basar askerlerinizi öldürürüz diyor. Kana doymadılar, doymayacaklar. Böyle bir isim için fezleke düzenlenmiyor.
*** *** ***
Dünya bambaşka yerlere evrildi. Kartlar yeniden karılıyor. Çin Halk Cumhuriyeti ile ekonomik savaşa kararlı görünen narsist Trump, Rusya ile işbirliği yapıyor. AB şaşkın. Trump yeni paylaşım savaşında güçlü olanın zayıf olanı yediği orman kanunlarını adeta yeni savaş yöntemi olarakilan ediyor. PUTİN ile ÇİN’e karşı işbirliğine gidiyor. Bu durumda İran ne yapacak? ABD’ye sırtını dayayan ülkeler ne olacak?
Türkiye ekonomisi berbat. Londra tefecilerine faiz yetiştirmeye çalışan bir ekonomi bakanımız var. Üretim yok. Tamamen dışarı bağımlısın. Üretmiyor, tüketiyorsun. Halkın %80’i yoksullukta birleşmiş. Fikir üreten, okuyan, tiyatroya, sinemaya, sergilere giden, çocuklarını okutan, kaabiliyeti varsa sanatsal alanlarda yetişmesini sağlayan orta tabaka “itirazı ortadan kaldırmak için” yok edildi. %20 zaten vatansız paranın sahibidir. Çoğu yurt dışından mülk aldı.
En alt kültüre hitap eden televizyonlar, küresel çete adına izleyicisini cahillikte, ahlaksızlıkta, onursuzlukta, vatansızlıkta birleştirdi. Kutsal bildiğimiz aile kavramı eritildi.
Elimizde o kadar çürük malzeme varken, ekonomik olarak dip yaptığımız bu süreçte kağıtlar yeniden karılıyor.
Dünya yeniden paylaşım savaşına giriyor. Orman kanunlarının devreye girdiği bu süreçte Trump Zelenski’den kıymetli madenlerini istiyor. Sorun yok(!)… Türkiye madenlerini çoktaaan verdi.
Peki, biz ülkemizi nasıl koruyacağız? İHA ve SİHA’larla mı? Sahi, Tank Palet fabrikası ne oldu? Tank üreten var mı? ABD yasa gereği sattığı her teknolojik ürüne casus yazılım koyuyor. Emekli Kurmay Albay Derya Günergin: “Bizim attığımız torpido bize hücum etti, İngiliz torpidosu. Eğer yabancı birinden silah alıyorsanız o silahın nereye gideceğini de bilmeniz lazım.. O yüzden kendi torpidonuz olmak zorunda.” uyarısında bulundu.
“Mühimmatını kendisi yapmayan milletler payidar olamaz…” Mustafa Kemal Atatürk
Üçüncü paylaşım savaşı kapıda. Ordunun bir askeri hastanesi bile yok. 100 yıllık birikim yok edildi. Düşman girse yapamazdı ama yapıldı.
Türkiye bir bebek katili Artin Agopyan’ın evlenmek istediğini konuşuyor. Ve ne yazık kı UTANMIYOR!
Türk Milleti vatanına sahip çıkmak ZORUNDADIR!
Ateş yüzümüzü yalıyor!
Zahide UÇAR (3 Mart 2025)
ZAHİDE UÇAR
30 Ağustos 2024 günü Kara Harp Okulu mezuniyet töreni sonrasında teğmenler kendi aralarında subay yemini ettikleri için TSK’dan ihraç edildi.
Teğmenlerin kendi aralarında yaptığı, resmi olmayan bir yemini kim, ne amaçla servis etti?
İlk servis edildiğinde teğmenlere sahip çıkan Erdoğan ve Ö. Çelik, sonra neden ağız değiştirdi? Gelin biraz beyin jimnastiği yapalım:
Türk Milletinin %85’i Teğmenlerin ihraç edilmesini onaylamıyor. Bu durumda kaybeden kim?
2007 yılından bu yana AKP siyaseti tarafından Türk Ordusuna operasyon yapılıyor. Amerikan askerleri yanında peşmergelerle birlikte 04 Temmuz 2003 günü Irak’ın Süleymaniye kentinde bir binbaşı komutasındaki Özel Kuvvetler personeli 11 Türk askerinin başına çuval geçirdi. 60 saat sorguladı. Gül ve Erdoğan askerine sahip çıkmadı. Hilmi Özkök, büyük devletlere ültümatom verilemeyeceğini söyledi iyi mi?
İlk operasyon…
İncirlik üssünde görev yapan bir Türk subayı gece üsse dönerken eşinin yanında coniler tarafından yere yatırılarak yoklama yapıldı. Subaya ne kurumu, ne de günün başbakanı sahip çıktı. Bu durumu hazmedemeyen subay ordudan istifa etti.
Balyoz ve türevi kumpasları zaten bütün ülke biliyor. 15 Temmuz kalkışması fırsata çevrildi. Ordunun okulları kapatıldı. Yargısı lağvedildi. Hastaneleri ellerinden alındı. PKK ile çatışırken yaralanan askerlerimiz için arkadaşlarının ne dediğini biliyor musunuz? “Diyarbakır askeri hastaneye ulaşırsa kurtulur” denirdi. Askeri hastaneler yok edildikten sonra kaç askerimiz tecrübesizlik nedeniyle şehit oldu biliyor muyuz? Bilmiyoruz!
Etrafımız ateş çemberi. 3. Dünya savaşının eşiğindeyiz. Minicik şehir devletleri bile silahlanıyor. Yunanistan askerliği 12 aya çıkardı. Biz orduyu küçültmekle kalmadık, askerliği 6 aya indirdik. Paralı askerlik Ordu Millet ruhuna yapılan bir darbeydi. Ülkeyi savunmak fakir Türk çocuklarının üzerine kaldı. Arkası olanın sahte çürük raporları da toplum vicdanını yaraladı.
Ordu kendi yemeğini çıkartamadığı için askerlerimiz zehirlendi…
Bütün bu yaşananlarda askerine, ordunun kurumsal yapısına kim sahip çıktı? ULUSALCI, ATATÜRKÇÜ KESİM.
Atatürk’ün askerleriyiz diyen teğmenlerin ihracı kimleri yaraladı?
Ulusalcı, Atatürkçü kesimi. Yani, Kuva-yı Milliye askerlerinin mirasçılarını… Kimleri sevindirdi? Kuva-yı İnzibatiye(saray ve İngiliz ordusu)askerlerinin varislerini…
O zamanın Şeyh Sait, İskilipli Atıfları düşmanla işbirliği yapmıştı. Günümüzün din tüccarları Osmanlıcılık kılıfıyla aynı odaklarla işbirliği içinde…
Kuva-yı İnzibatiye’nin çocukları yıllardır askerlerin üzerinde tepiniyor. Dün Balyoz, Fuhuş, Casusluk gibi aşağılayıcı isimlerle orduya saldıran isimler, bugün de teğmenlerin üzerinde tepiniyor. Tarikat müritleri devreye girdi. Sosyal medya üzerinden en aşağılık hakaretlerle saldırıyor.
Ve TSK teğmenleri atarak HARAKİRİ YAPTI.
Orduya, kumpas davalarından beri sahip çıkan, askeri okullar açılsın, askeri hastaneler açılsın diye sosyal medya üzerinden mücadele eden Atatürkçü kesimin güvenini kaybetti. Neden mi?
Teğmenler “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” dedikleri için ihraç edildi mi? Edildi. İhraç nedeni ne gösterilirse gösterilsin, gerçek budur. Atatürkçüler biliyor ki, teğmenlerin ihracı sonrası ordu içinde hiçbir asker Atatürk’ün askeriyiz diyemeyecektir. Bu ihraç çok büyük bir kırılmanın başlangıcıdır. Bu karar Ordu Millet ruhuna zarar verdi. Derin bir yara açtı. Güven duygusunu zedeledi.
Ben bu gelişmenin olağan bir akış olduğunu düşünmüyorum. Sonuç kim veya kimlere yaradı? 20 YILDIR Atatürk adını her yerden silmek isteyen Türk düşmanlarının işine yaradı. Ordu içine fitne ve korku salındı. Bu durumda;
Uzun vadede ordunun içinde kalan Atatürkçü ruhu da eritilecek demektir.
Vural Savaş Emperyalizmin Uşakları eserinde, “Sıra Türk Ordusuna geldi” başlıklı bölümde şunları yazıyor:
Kara Harp Okulu Komutanlığı, 25 Şubat 2005’te Ankara’daki yabancı misyon temsilcilikleri için bir tanıtım programı düzenledi. Programa 61 ülkeden büyükelçiler, büyükelçilik müsteşarları ve askeri ateşeler katıldı.
Okul komutanı Tümgeneral Hulisi Akar Harp Okulu’nda gerçekleştirilen değişikliklere ve ilerlemelere örnek verirken, AB eğitim programlarından Sokrates’e başvurduklarını ve kabul edildiklerini ifade etti.
KHO’nun AB programına ve yazılımına kabulü gerçekleşti. Artık bu yönde daha çok çalışmalıyız dedi.
Subay olacak Türk gencinin Avrupalı gibi yetişmesi kimin işine yarayacak?
Arslan Bulut daha önce haklı olarak sormuştu(Yeniçağ Gazetesi, 5 Şubat 2005)
“Türkiye subay çıkacak gençlerini, öğrenci değişim programıyla Avrupa’ya mı emanet edecek?
Subay olacak Türk gencinin öğrenci değişim programları ile Avrupalı gibi yetişmesini sağlamak kimin işine yarayacak?
Erasmus’un Kara Harp Okulu’nda ne işi var?
Atatürk ihtilali bunun için mi yapıldı?
*** **** ***
Bu bilgilerden sonra ben de soruyorum: “Avrupalı gibi yetişen asker Türk gibi düşünme yetisini kaybeder. Türk gibi düşünmeyen asker, Türk için savaşabilir mi?”
Anlaşılan o ki, Ordunun ruhuna operasyon çok önce başlatılmış. Yaşadığımız her anormalliği bu operasyonların devamı olarak görebiliriz.
Sonuç olarak düşüncem şudur:
Teğmenler konusu basit bir konu değildir. Burada ince bir İngiliz aklı görüyorum. Teğmenlerin kendi aralarında yaptığı yemin törenini kim servis etti? Erdoğan ve Ömer Çelik teğmenlere sahip çıktıktan sonra neden 180 derece döndü? Trolleri kim harekete geçirdi? Erdoğan’ın kulağına hangi operasyon elemanı neyi fısıldadı? Nasıl ikna etti? İşte o fısıldayan kişi kimse;
Teğmenlerin atılacağını, teğmenler atıldıktan sonra ordu içinde subayların Atatürk adını anmaktan korkacağını iyi hesapladı.
Bu tezgah yemin sonrası mı yoksa yeminden önce mi planlandı bilmiyorum. Yeminden önce planlandı ise çok daha vahim sonuçlar ortaya çıkar.
Bir taşla gene çok kuş vuruldu.
Atatürk ordu içinde sakıncalı isim haline getirildi. Bu durum T.C. Devletinin kurucu ismi üzerinden Cumhuriyetin varlığını İNKAR ETMEK DEMEKTİR. Devletin kurucusunu inkar ettiğin gün, devletin meşruluğunu sorgulatırsın.
İkinci olarak;
Ordu ile ordunun kurumsal yapısına sahip çıkan kesim arasına hançer sokuldu. Teğmenlerin ihracıyla TSK HARAKİRİ yaptı. Kendini daha çok yalnızlaştırdı.
Bu coğrafya’da;
Duyduğuna inanma. Gördüğünün yarısına inan. Diğer yarıyı bulmak için araştır.
Şüphecilik bilimin ön şartıdır.
Zahide UÇAR(02.02. 2024)
ZAHİDE UÇAR
Adı muhalefet olan bir parti başkanı muhalefet ettiği için içeri tıkıldı. Bir başka muhalefet parti başkanı muhalefet ettiği için emniyete her gün imza verme cezasına çarptırıldı.
Muhalefet partisi kurmak serbest, muhalefet etmek YASAK!
Doğru Parti Başkanı Sayın Serdaroğlu adliyeyi mesken edindi. Kendisine naçizane tavsiyem; Adliyenin yanında bir ev kiralaması…
Meslek ilke ve etiği gereği muhalif olan gazeteciler KADILARIN KISKACINDA iken…
Gazeteciliği yıkamak-yağlamak-cilalamak-tetikçilik ve algı operasyonu elemanı olmak sanan gaz-teciler köşe oldu.
*** *** ***
Bolu Kartalkaya’da 76 can yanarak, dumandan boğularak can verdi. Hem de geceliği 18-80 bin TL fiyatı aralığı olan bir otelde…
Ölüyoruz biz… Hızlı trende, depremde 3 gün soğuk beton altında bağıra bağıra “kurtarın-yardım edin” diye çığlık atarak, sesimizi duyuramadan ölüyoruz. Donarak ölüyoruz. Madende göçük altında topluca ölüyoruz. İyi ölmüşüz… Öyle dedi vicdanı kendini terk edenler… BOMBALARLA ÖLÜYORUZ… Bakımı yapılmayan asansörlerde ölüyoruz. Bazen bir sapığın keyfi istedi diye gırtlağımız kesiliyor, ölüyoruz. Bebek olup hastanede ölüyoruz… Yaşlı olup bakımevlerinde ölüyoruz. Kimyasala bulanmış meyveden, sebzeden ölüyoruz. Bozuk gıdalardan ölüyoruz. NBŞ yüklü gıdalardan zehirlenip ŞEKER hastalığından sürünerek ölüyoruz. Kısır tohumlarla kısırlaşıp soyumuzu kuruttukları için tükeniyoruz.
Dünya Bankasının yönetiminde kurgulanan “sağlıkta dönüşüm” cinayetleri üzerinden ölüyoruz. Sadece ölmüyoruz. Torunlarımızın bile geleceği yağmalanıyor. Vatan toprakları altımızdan çekiliyor, biz “cambaza bak” oyunuyla uyuşuyoruz.
Bütün bu yaşananların tek bir nedeni vardır: SİSTEM!
SİSTEM bir bataklığa dönüşmüştür. Bu sistem değişmeden bugün yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın yanında sadece bir fragmandır.
*** *** ***
Sistem bile-isteye çürütüldü. Devleti ayakta tutan orta tabaka yok edildi. Bütün az gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bir avuç SÜPER zengin YARATILDI. Geride kalanların fakirlikte birleştiği bir devlet haline geldik. Orta tabakanın yok edildiği sistemler fikir üretemez. Gerçek aydın yetiştiremez. Halkı fakirlikte birleştiren bir sistem terör üretir ama fikir üretemez. Mafyaya eleman üretir ama sanatçı üretemez. Uyuşturucuya tüketici ve satıcı üretir ama üretici, zanaatkar üretemez. O nedenle ülkemiz çürüyor. Oluşan bataklıklar zehirli gaz çıkarıyor.
Bir devleti devlet yapan en önemli kolon direği YARGI BAĞIMSIZLIĞIDIR! YARGI BAĞIMSIZLIĞI yoksa devlet de yoktur. Var sandığınız devlet sadece bir kadavradır. Devletler değil, devletler üzerinden şirketlerin paylaşım anlaşması tamamlanana kadar siz o kadavrayı devlet zannedersiniz.
Bir at sineği anlatılır. Sinekler atın kalçasından içeri girerek yumurtlar. O yumurtalar içeride gelişir ve yumurtadan çıkar. Yumurta gelişirken at koşmaya devem eder. Sinekler çoğalıp atın içinde yayıldığında at dört ayaklarının üzerine çöker. Biz bu örnekleri yakın çevre ülkelerde gördük.
Ülkemizde yaşanan her olay, 3. paylaşım savaşından ayrı düşünülemez. Bugünün hikayesi dün yazıldı. Yarının hikayesi de bugün yazılıyor. Öyleyse yarının baş aktörleri de bugün kampa alınıyor demektir.
Ne güzel, içimize girmiş her ülke kendi temsilcisini büyütüyor. Ya Türkler? YA TÜRKLER?
*** *** ***
Sahi, elinde şeker kalıntılarıyla, “çikolataları ben yemedim, o yedi” diyen çocuklar gibi davranan Sağlık Bakanı’nın pazarladığı Yunan Adasını hatırlayan var mı? Bu rezaleti kıymetli emekli Albayımız Ümit Yalım ortaya çıkartmıştı. Sayın bakanın turizm şirketinin pazarladığı Yunan adası(!), YUNANİSTAN’IN İŞGAL ETTİĞİ TÜRK ADASIYDI. Rezillik ortaya çıktığında verilen yanıt daha rezildi. “sehven” dediler. Böyle bir rezillik hiçbir ciddi devlette yaşanmaz. Yaşanırsa o halk öyle bir ayağa kalkar ki, o bakan yerinde bir gün değil, bir saat bile kalamaz!
Otelleri olan adam Turizm Bakanı… Peki o bakanın otellerini kim denetleyecek? Bu rezillikler ancak devlet olma niteliğini yitirmiş ülkelerde yaşanır. Acı olan, biz devlet iken devlet olma özelliklerini kaybettik. NEDEN, NİÇİN?
ÇÜNKÜ DEVLETİMİZİ DEĞİL, ÜÇ KURUŞLUK ÇIKARLARIMIZI ÖNCELEDİK.
*** *** ***
Bağımsızlığını kaybeden yargı mensupları önemli ölçüde KADILARA DÖNÜŞTÜ. Kadılar ise padişahın kullarıdır. Fetvayı padişah talebine göre verirler.
Kimi yargı mensubu gönüllü, kimi rüşvet, kimi tehditle Tanrı Kralın emrine girerken adaleti de hançerledi. Adalet ölünce geriye zaten devlet kalmıyor.
Bizler, deniz feneri yolsuzluğunda, İhlas davalarında, 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk iddialarında, Zindaşti olayında, yasaların çiğnendiği özelleştirmelerde, AÇILIM REZALETİNDE, Ergenekon-Balyoz-Fuhuş-Casusluk gibi CİA uzantılı yargılamalarda YARGININ ÖLÜMÜNÜ GÖRDÜK.
Yargı yaşıyor olsaydı kumpas davalar kurgulanamazdı. Yukarıda saydığım suçlar işlenemezdi.
AKP kendi sistematiği içinde gördüğü kişi ve kurumları yargı dışına taşıdı. Kendinden olanları kendinden saymadıklarının denetlemesine izin vermedi. Bugün muhalif belediyelerin elinden alınan kurumlara bir bakalım. En son Belgrad Ormanları İBB’den alındı.
AKP kafası bilimle barışık değildir. Hastalıklı bir kadercilik anlayışları vardır. Böyle olunca iyi öldü derler, bu işin fıtratı derler, kaderinde böyle ölmek vardı derler. Bir tek para konusunda kaderci değillerdir. Para sahibi olmanın bütün inceliklerini, puştluklarını kadere bırakmaz, öğrenirler. Yargı da görevini SİYASİ ERKE hizmet olarak algıladığından, CİNAYET KAÇINILMAZDIR.
Ülkemizde maddi-manevi işlenen bütün cinayetler çürümüş bir sistemin ürünüdür.
Zahide UÇAR(26.01.2025)