17 Şubat 2023 Cuma
Seni anlatabilmek Seni: Atatürk’e yol alan derviş…
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Paris / Fransa
Denizli’nin Tavas ilçesinde doğdu. 1970’den beri Fransa’da yaşıyor. Fransa’ya turist olarak tek başına geldi. Kadın terzisiydi. Çıraklık yaptı, kalfalık yaptı. Bir daire satın alabilir miyim düşüncesiyle gelmesine rağmen Fransa’ya yerleşti. Paris’e gelmeden önce, bu büyük şehirde paranın kolay kazanılacağını, gökdelenlerde yaşayacağını düşünüyordu. Makinalaşmış insanlar arasında, tahmin etmediği, görüntülerle karşılaştı.
Paris’e geldiği sırada bir arkadaşı para karşılığında onunla ilgilendi. Bir çok zorluğa para kazanma yolunda göğüs gerdi. Tekstil ve hükümetler üzerine Yahudilerin büyük bir grup halinde ekonomide, ticarette, sanayide etkili olduklarını gördü.
Yahudilerden iş alarak yolunu çizmeye çalışıyordu. Onların cuma günlerini iş verme günü olarak seçmeleri dikkatini çekti. Bu şekilde cuma namazlarına gitmelerinin engellediklerini düşünüyordu.
Fransa’da çocukların eğitiminin Fransız kültürüne göre gerçekleştirildiğini, “bir Türk çocuğunun eğitilip üst yerlere geldiğini 20 yıldır göremediğini“ ifade ediyor. Avrupa’daki işçilerin çocuklarını kontrol etmelerinin güçlüğünden, çocukların kendi
seviyelerine göre anne ve babalarına eğitim ilişkilerini anlattıklarından söz ediyor. Çocukların günün dörtte üçünü okulda geçirdiğini, akşam işten yorgun gelen babalarının, televizyonla, yemekle geçen zaman içerisinde genellikle onlarla ilgilenmediklerini soyledi.
Veli Kalli : «Geldiğimiz yıllarda Fransızlar Türklere karşı çok yakınlık duyuyorlardı. Zamanla Türkiye aleyhine yapılan propagandalar neticesinde bize karşı görüşleri değişti. Türkiye’den kaçarak gelen kişilerin Türkiye aleyhindeki faaliyetleri de bu
olumsuz havayı katmerleştirdi. 12 Eylül 1980’den sonra da bu karşıtlık daha da arttı.» dedi.
Türk hükümetlerinin olumlu propagandalarının olmaması ve gurbetçilerle yakından ilgilenmemeleri sebebiyle de Avrupa insanının Türkleri kötü tanımaya başladığını söyleyen Veli Kalli : «Bizler, Türkler ve meslek olarak burada ne yazık ki birbirimizle gerekli olan dayanışmayı, kaynaşmayı ve birleşmeyi tam anlamıyla sağlayamadık.
Yol gösterenlerin olmaması, bilgisizlik, tecrübesizlik fert olarak bizlere bir çok şey kaybettirdi. Zaman zaman ne kaybettiğimizi, neden kaybettiğimizi de bilemedik. Türkiye’deki gurbet ile buradaki gurbet oldukça farklı. Arkadaş kitlesi de yok. Annesiz,
babasız, yetersiz, dilsiz, fikirsiz bir toplum olarak hangi noktalara itildiğimizi veya çekildiğimizi de bilmiyoruz.»
«Büyükelçilerimiz ve konsoloslarımızın pasaport ve resmi evrak ticareti dışında bizimle ilişkileri yok derecede» diyen Veli Kalli: Fransız Operasının (Comedie France) “Çocuk şarkıcısı Chantal Goya’nın elbiselerini diktim. İçişleri Bakanlığı’nda çalışan müşterilerim de vardı. Bunlar bizimkiler tarafından hiç görulmedi ve bilinmedi. » İlgisizlikten kimliklerini ve dinlerini kaybetmiş yüzlerce vatandaşımızın olduğunu, kaybolmuş bir neslin Türkiye’den hiç farkedilmediğini söyleyen Veli Kalli : «Ortada kalmışlığın, kaybolmuşluğun faturasını gelecek nesillerin çekecek. Türkiye’de yaşanılanlara da endişe ile bakıyoruz. Sadece kendilerini ve yakın çevrelerini düşünen siyasetçilerimizin nereye baktıklarını da bilemiyoruz.» dedi.
Paris, 15 Kasım 2005