28 Ocak 2024 Pazar
Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası Adana Şehit Samet Özkan İlkokulunda Kutlandı
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
HAKKANİYET ÇEMBERİ
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı hazırlıkları kapsamında Ankara Rixos Otel’de belediye başkanlarına hitaben yaptığı konuşmasında “Bulunduğunuz yerde FETÖ’ye peşkeş çekilmiş kamu arazilerini almazsanız hakkımı helal etmiyorum.” Talimatını vermesini müteakip Ceyhan Belediye Başkanı Sayın Alemdar Öztürk Ceyhan’da “Paralel yağmaya DUR” dedi.
Ceyhan Belediye Başkanı Alemdar Öztürk, önceki dönemlerde organize biçimde FETÖ’ye yağmalatılan kamu arazileri için geri dönüşüm imar uygulaması başlatarak deşifre ettiği paralel yağmayı durdurdu.
Ortada Belediye Başkanı Alemdar Öztürk’ün çok net gördüğü bir arazi soygunu vardı. Fethullah Gülen’in akrabası olan HORİZON firmasının yağmaladığı hazine arazileri yine geçmişte Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla kurulan ama FETÖ yapılanması tarafından çalınan Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi Projesi içerisindeki 432 dekarlık hazine arazisi başta olmak üzere Türkiye’nin enerji şah damarında yer alan bütün kamu arazilerinin resmen ve alenen yağmalandığı tespit edildi.
Alemdar Öztürk bir taraftan FETÖ terör örgütüyle mücadele edip hortumladıkları hazine arazilerini FETÖ terör örgütünden alıp yeniden devletimize kazandırırken Adana ve Ceyhan’da malum bazı çevreler tarafından istenmeyen kişi ilan edildi.
Bu kapsamda bir çok karalama ve linç kampanyasına maruz bırakıldı. FETÖ’nün rantını kesen bir adama elbette birilerinin kini olacaktı. Özellikle adı Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı olarak da tavsiye edilen ve konuşulan birisi olmaya başlayınca Başkan Öztürk, hakkındaki soruşturmalar bahane edilerek görevinden geçici olarak açığa alındı.
Başkan Alemdar Öztürk yine 1 yılı aşkın bir süre önce, eşini başkan yardımcısı yaptığı ve imar konuları gibi nedenlerle AKP’den ihraç istemiyle disipline verilmiş ve uzun bir süreç sonucunda partiden ihraç edilmişti.
Akabinde İç İşleri Bakanlığı ve Valilik müfettişleri Alemdar Öztürk hakkında soruşturma başlattılar. Ne trajikomiktir ki; Ceyhan Belediyesini ve Başkan Öztürk’ü soruşturmak üzere gönderilen mülkiye Müfettişleri 15 Temmuz sonrasında FETÖ’DEN dolayı görevlerinden alındılar. Alemdar Öztürk’le ilgili ortaya atılan bütün suçlamalar soruşturma neticesinde boş çıktı.
Danıştay bu konuda yapılan bütün girişimlerde Alemdar Öztürk’ün haklılığı lehine kararlar verdi. Bunun sonucunda Alemdar Öztürk hakkında AK Parti’den ihraç edilme gerekçelerinin hiç birisinin geçerliliği olmadığı ortaya çıkmış oldu.
Peki, şimdi sonuç ne oldu?
Ceyhan Belediye Başkanı Alemdar Öztürk’in görevinden açığa alınma gerekçesini FETÖ ile ilişkilendirdiler.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.
Bir başkan düşünün büyük bir risk alarak FETÖ yapılanmasının karşısında dik duruş sergiliyor. Ve devletin malını bunlardan alarak tekrar devlete kazandırıyor. Hazine arazilerinin hortumlanmasına engel oluyor ve maalesef sanki mükafat verilir gibi geçici olarak görevden alınıyor.
Oysa hükmü kesinleşmiş bir çok siyasetçiyi, belediye başkanını bile görevden alamamıştı AKP hükümeti. Acaba Alemdar Öztürk üzerindeki bu hırs bu kin neden?
FETÖ’NÜN her zaman karşısında olan Alemdar Öztürk, hakkında yapılan onlarca suçlamadan aklandı ama maalesef FETÖ bahanesine kurban edildi.
Bu linç kampanyasını yürütenler zannetmesinler ki başarıya ulaştıklarını…
Seçimlerde AKP’nin başarısını Ceyhan’da zirveye çıkaran ne AKP Ceyhan İlçe Başkanı Soylu, ne AKP Adana İl Başkanı Yeni, nede Sayın Ömer Çelik olmuştur. Başarı Alemdar Öztürk’ündür. Şu an hukuki boyuta taşınan bu talihsiz olayın sonucunu elbette bağımsız yargı belirleyecektir.
Adana siyasetinde vatandaşların büyük bir beklentisi olan Alemdar Öztürk gibi etkin bir ismin kazınarak birilerinin önünü açma çabaları AKP’nin Adana’da da kazınmasına neden olacak.
Umuyoruz ki; Başkan Alemdar Öztürk’ün iki aylık geçici görevden açığa alınma kararı son bulur. Yoksa burada yaşanan haksız linç edilme olayını ne İlçe Başkanı Soylu, ne İl Başkanı Yeni, ne Sayın Ömer Çelik, nede AKP Genel merkezi dahil hiç kimse seçmenlerine anlatamazlar.
Adalet ve Kalkınma Partisindeki Adalet kelimesinin anlamsız ve boş bir ifade şeklinde kullanılmadığını görmek ümidiyle…
TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
İlçemiz Kozan bölgemizin en büyük devlet hastanelerinden birisine kavuştu.
Kavuştu kavuşmasına ama hastanedeki eksikler, yönetim eksikliği vatandaşları çileden çıkarmaya da devam ediyor.
Kozan’da yıllarca hastane personel ve mali işler müdürlüğü yapmış ve özellikle AK Parti Adana Milletvekili Sayın Necdet Ünüvarla olan işbirliğini çok iyi değerlendirerek Kozan Devlet Hastanesinin başlangıcından bitimine kadar büyük bir heyecanla koşuşturan Hastanenin kazanımında büyük rolü olan daha sonra AK Parti Kozan İlçe Başkanı Veli Gelebek’in siyasi manevraları sonucunda büyük baskılar altında bırakılan ve Adana’ya tayin isteyen Sayın Çağlar Çoban’ın ayrılmasıyla birlikte, yerine mesai arkadaşı İdris Sürek atanmıştı.
Fetö/PYD sorgulamasıyla birlikte görevden alınan hastane başhekimi yerine ise Opt. Dr. Kubilay Uçar getirilmişti.
İşte her ne hikmetse bu isimlerin gelmesiyle birlikte hastane yönetimin düzelmesi beklenirken hiç de öyle olmadığı görüldü.
Özellikle çevre köylerden sabahın erken saatlerinde hastaneye gelip de sırasını görmek istedikleri muayene kapılarının üzerindeki monitörlerin bazılarının çalışmaması nedeniyle sıra kavgası yaşayan ve birçok birimde sıraların düzensiz bir şekilde kim kimi itelerse, kim daha hızlı davranırsa mantığıyla karıştığı hastanede yetkililerin duymazlığı hasta ve hasta yakınlarını çileden çıkarmaya devam ediyor.
Görüştüğüm birçok hastanın söylediği söz şu; “Hastane, makamında oturup, sigara, çay içerek insanlara yukarıdan bakarak yönetilmez!”
Gerçekten de haklılar. Bundan birkaç hafta önce Kozan Devlet Hastanesinin boşaltılan önceki binasıyla ilgili bir yazı yazmıştık. Bu binanın ipsiz sapsız kişilerin otel gibi kullanıldığını çevre esnaflardan öğrendiğimiz bilgilere göre de başka çirkin işlerde kullanılmaya çalışıldığını ve buranın acilen güvenlik tedbirlerinin alınarak, koruma altına alınması gerektiğini belirtirken Anne ve Çocuk Sağlığı – Doğum hastanesi olabileceğini belirttik.
Aradan on beş gün geçince Hastane başhekimi Kubilay Uçar’ı telefonla bilgi almak için aradım. Yarım saat hastane santralının telefonunu düşürmeye çalıştım ama hep meşguldü. Yani acil bir hasta için aranmış olsaydı ulaşamıyorsunuz. Bu sefer Sayın Uçar’ın cep telefonundan aradım. Kubilay Bey telefonu meşgule aldı, tekrar aradım tekrar meşgule aldı. Hastası vardır, toplantısı vardır diyerek dönmesini anlayışla bekledim. Dönmeyince de kendilerine telefon mesajımla “Hastane telefonlarınız çok yoğun size oradan ulaşamıyorum. Maalesef çok yoğun olduğunuz için cebinizden de ulaşamıyorum. Teşekkür ederim” dedim.
Aradan bir on beş gün daha geçti arayan soran yok. Kozan Devlet Hastanesinde bir kaç gün sonra iftar programı düzenleneceğini öğrendim ne tesadüf ki; Sayın Uçar o akşam beni facebookta arkadaş listesine eklemek istemiş. Bende telefonuma dönmeyen bir kişiyi listemde görmek istemediğim için isteğini reddettim ve engelledim.
Akabinde birkaç gün sonra da yaşanan çok büyük bir skandalla Kozan Devlet Hastanesinin ünü ve yönetim başarısı ülkenin her tarafından duyuldu.
İki cenazenin karıştırılarak defnedildikten sonra tekrar mezardan çıkarılıp morga kaldırılması Hastane yönetimi için büyük bir başarı olmasa gerek. Elbette cenaze sahipleri bunda en büyük kusurlu kişiler. Cenazelerini alırken hiç mi bakmadılar. Yada cenazeleri yıkanırken hiç mi teşhis etmediler. İki tarafında büyük kusuru olan bu skandal’da iki tane merhum hastasını ayıramayan Kozan Devlet Hastanesinin sorumluluğu ve ilgisizliği ise hastanenin ne kadar iyi yönetildiğini gözler önüne seriyor.
Şimdi buradan herkesin çok iyi görürken hastane yönetimin göremediği ve çare bulamadığı en önemli konuyu belirtmek istiyorum.
Koskoca Kozan Devlet Hastanesinde onbinlerce hasta hizmet almaya çalışırken sadece 1 tane Kardiyolog ve Psikiyatrist var.
Nöroloji de geçici görevlendirilen doktor her hafta değişiyor. Cildiye de aynen öyle. Yani bu hafta muayene olan bir hasta bir hafta sonra sonuçlarını almaya gittiğinde kendisini muayene etmeyen başka bir doktorla karşı karşıya kalıyor.
Kozan Devlet Hastanesinin en büyük sorunlarından birisi olan emar ünitesini Kozan’a kazandırabildiler mi? Kocaman bir HAYIR!… Hastalarını minibüslerle Adana’ya taşıyan bir hastane yönetimi oturdukları yerden konuşmaya ve hizmete vermeye devam edeceklerini sürekli belirtiyorlar.
Halkımızın Sağlığı için Kozan Devlet Hastanesini ve hastane gelişmelerini çağrıldığımız programlarda basın mensuplarına bir hoş geldiniz diyemeyen, kendisini engellediğim için iftar programlarına da çağrılmadığımız hastane yönetimini çok iyi takip ediyoruz. Varsa gözle görülür, elle tutulur hizmet ve başarıları paylaşsınlar bizde okurlarımızın bilgilerine sunalım.
Yazımda belirttiğim bazı hastaların görüşleri gibi bende yazımı ayni duygu ve düşüncelerle tamamlamak istiyorum. Hastane yönetimi, kapalı kapılar ardında her kesten uzaklaşarak, personeli ile bağlarını kopararak, hastalarına ilgisiz kalıp hor davranarak yönetilmez. Programlarına davet edilirken de yalnızca kendi haberlerini yapacak yandaş gazeteler çağrılmaz. Tüm basın davet edilir.
Bu vesile ile Kozan Devlet Hastanesini yönetenlerin artık daha duyarlı ve ilgili olmalarını bekliyoruz.
TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Yazıma başlamadan önce Ramazan-ı Şerif’i her yıl olduğu gibi bu yılda coşku ile karşılayan, oruç tutmanın faziletiyle her akşam ailesiyle birlikte iftar vaktini bekleyen tüm okurlarıma ibadetlerinin Allah (c.c.) katında kabul olması dileklerimle saygılarımı sunuyorum.
Dün sabah çok acı bir çığlıkla uyandım. Erken saatlerde iş yerimin önünde bir yavru köpeğe bir araba çarparak arka ayaklarından geçmiş ve ayaklarını kırmış. Kazayı yapan şahıs köpeği benim iş yerimin kenarına çekerek arabasıyla hızla kaçtı gitti.
Can feryat acı çeken, yalvaran köpeğin yanına vardığımda çaresizlik içerisinde gözyaşlarım süzülmeye başladı. Arka ayakları sanki bir eklenti gibi dönmüş sırtında duruyordu. Hayvanın canını acıtmak da istemediğim ve ne yapacağımı bilmediğim için Kozan Belediyesi Sokak Hayvanlarını Koruma ve Rehabilitasyon Merkezinin sorumlusu iyilik meleği, tüm canlıların dostu sevgili Nevra Ünlü’yü telefonla aradım ve yavru köpeği getireceğimi belirttim.
Oğlum Recep Arda ile birlikte yaklaşık 20-25 dakika sonra barınaktaydık. İçeri girdiğimizde yalvarır gözlerle bizleri karşılayan bazılarının ön ayağı kopmuş, bazıları felç sürüne sürüne bir yabancının yanına yaklaşmaya çalışan o zavallı köpekleri gördüğümde yaşadığım travma anlatılmaz bir duygu. Bir insan bir kaza geçirebilir. Gerekli müdahaleler anında yapılabilir. Yaralı insan neresinin ağrıdığını, durumunu anlatabilir ama bu masum bir şekilde gözlerinizin içine bakan ve size acısını sadece bakışlarıyla paylaşan bu canlıların çektiği acıyı anlatmak elbette imkansız.
Getirdiğimiz yavru köpeği hemen küçük bir kulübeye koydular ve ağrı kesici iğne yapıldı. Nevra Hanım görevli veteriner arkadaşlarla birlikte gereken ilgiyi göstereceklerini söylediler. En azından bundan sonra artık koruma altında olacaktı.
Nevra Hanımla konuşmamız devam ederken barınakta bulunan yaklaşık 200 civarındaki köpeğin bakımının çok zor olduğunu onlara sürekli yiyecek bulma arayışı içerisinde olduklarını belirtti.
Evet insanlar gibi diğer canlıların da yaşamlarını devam ettirebilmeleri için yemek yemeye ihtiyaçları var. Özellikle Ramazan ayını yaşadığımız şu günlerde bir çok kurum, kuruluş, hayırsever vatandaşlar iftar yemekleri düzenliyor, yüzlerce kişinin karnını doyuruyor. Allah kabul etsin ama bu hayvanların da Allah’ın yarattığı birer canlılar olduğunu düşünerek onlara birkaç paket makarna beş on tane ekmek yada elimizden ne geliyorsa Nevra Hanımın kapısını çalarak “Bu Ramazan-ı Şerifte bende imkanlarım ölçüsünde bunları getirebildim. Onların karınlarını doyurabilmek adına destek olmak istedim, yada bir şey getiremiyorum ama bir 5 lira ile onlara destek olmak istiyorum diyemez misiniz?
Unutmayın! Allah’ın yarattığı her şey güzeldir ve O’nun engin sevgisiyle yaratılmıştır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde ifadesini bulmuştur: ‘O ki yarattığı her şeyi güzel yaratmıştır’.( Secde: 7) ‘Hayvanları da O yaratmıştır’.( Nahl: 5)
Yüce dinimiz İslam, kâinatta her şeyin bir denge ile yaratıldığını bildirir. Kâinattaki tüm varlıklarda görülen denge Allah’ın varlığının birer işareti ve belgesidir. Kâinattaki ekolojik dengeyi sağlayan en önemli unsurlarından birisi de hayvanlardır. Kur’an-ı Kerim ekolojik sistemin önemli üyeleri olan hayvanları, ‘ümmet’ olarak isimlendirmektedir. En’am Süresi’nin 38. Ayetinde; “Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi ümmettir. Biz o kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler” buyrulmaktadır. Bu Ayeti Kerimede, yeryüzündeki bütün canlıların insanlar gibi birer tür oldukları, tek hücrelilerden, omurgalılara, sürüngenlerden, ayaklarıyla yürüyenlere ve kanatlarıyla uçanlara kadar bütün canlıların müstakil birer varlık oldukları bildirilmektedir.
Canlı cansız yaratılmışların tamamı kendi lisanı halleriyle Allah’ı tesbih etmektedir. Cum’a Suresinin birinci Ayet-i Kerimesinde şöyle denilmektedir: “Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan her şey (herkes) O’nu tesbih eder. Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, aziz ve hakim olan Allah’ı tesbih eder.” Yaratılmışların en şereflisi ve en üstünü olan insandan beklenen de, Allah’ı tesbih eden her varlığa şefkat ve merhametle muamele etmektir.
Resulullah(s.a.v.) sadece insanlara değil, bütün canlılara karşı merhametli olunmasını istemiştir. Bir hadis-i şerifte: ‘Merhametli olanlara Rahman olan Allah merhamet eder. Yerde olanlara da merhametli olun ki, gökte olanlar (melekler) de size rahmet merhamet etsin’. (Tirmizi, Birr, s. 16) Hadiste geçen ‘yerde olanlara’ ifadesinin içine her çeşit canlı girmektedir.
Hayvanlara kötü davranmanın insanı cehenneme götüreceğini bildiren Hz. Peygamber (s.a.v.): ‘bir kadın, bağlayıp yemek vermediği ve yer haşerelerinin yemesi için serbest bırakmadığı kedi yüzünden cehenneme girdi’ buyurmuştur.
Netice itibarıyla İslam, hayvanların sevilmesi, fıtrî yapılarına uygun işlerde çalıştırılması, kaldırabilecekleri kadar yük vurulması, yiyeceklerinin zamanında verilmesi, dövülmemeleri, hasta oldukları zaman tedavi ettirilmelerini emretmektedir.
Hayvanlara iyi davranmanın, cennete girmeye sebep olacağını bildiren Peygamberimiz sahabîlere şu olayı nakleder: ‘Yolda gitmekte olan birisinin susuzluğu artar. Hemen bir kuyuya inip suyundan içer. Kuyudan çıkınca susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve rutubetli toprak yalayan bir köpekle karşılaşır. Adam kendi kendine: ‘bu hayvan da benim gibi susamış’ deyip kuyuya tekrar iner. Ayakkabısına su doldurur ve ağzıyla tutarak yukarıya çıkar, köpeği sular. İşte Allah bu kulunu övmüş ve günahlarını bağışlamıştır’. Bunun üzerine sahabîler: ‘Hayvanları sulamakla bize de sevap var mıdır?’ diye sordular. Resulullah (s.a.v.): ‘Yaşamakta olan her canlıyı sulamakta sevap vardır’ buyurmuştur.(Tecrit, c. vii, s. 223)
Evet değerli okurlarım bu Ramazan-ı Şerifte bizlerden bir lokma yiyecek bekleyen barınaktaki çaresiz hayvanlara destek olmanız dileğimle ibadetlerinizin, yaptığınız hayırların kabul olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Özellikle bu sahipsiz hayvanlara sahip çıkan onlara bir yuva sağlayan Kozan Belediyesine, Barınağın sorumlusu Sayın Nevra Ünlü ve ekip arkadaşlarına teşekkür ediyorum.
TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Yıl 2017. Bilim ve teknoloji çağında tüm ülkeler kıyasıya bir rekabet halindeyken ülkemizde dijital kütüphaneler kapatılıyor fakat maalesef büyücü, medyum, sahte hoca çılgınlığı yaşanıyor. Üstelik bu çılgınlık teknolojiyle birleşip dijital büyücülerle ayyuka çıkmış durumdu.
Sosyal medya ve akıllı telefon kullanımının arttığı ülkemizde insanların duygusal boşlukları, inançları, yaşama ve özel hayatlarına dair beklentilerini istismar eden şarlatanlar da çalışma şekillerini çağa uydurmakta gecikmedi.
Bu sahtekarlar site kurmakla kalmıyorlar. Artık sosyal medya hesaplarından da teknolojinin tüm imkanlarını kullanıyorlar. Online hesaplarıyla kandırdıkları insanların çatır çatır paralarına el koyuyorlar.
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de büyü ve benzeri eylemlerle insanlar hem manen hem de madden istismar ediliyor. Sosyal medyada açılan sayısız medyum ve sahte hoca hesabından yapılan paylaşımlarda ücret karşılığı mutluluk vaat ediliyor. Vaatler ise yaşananların ve toplumsal yozlaşmanın boyutunu gözler önüne seriyor. Büyü yaparak birçok şeyi başardığını iddia eden bu şarlatanlar, başta duygusal sorunları ortadan kaldırmayı vaat ediyor.
Bu şarlatanlar elbette bununla kalmıyorlar. Aralarında, eski sevgiliyi veya terk eden eşi döndürmeyi garanti edenlerden, kara büyü ile sevilmeyen başka bir kişiyi mutsuz yaşam sürmeye mahkûm etmeyi vaat edene kadar geniş bir menü sunuyorlar.
Tüm bu inanç istismarcılarının temel özelliği, üstün yeteneklere sahip olmalarını iddia etmeleri. Aralarında ünlü din alimlerinden el aldıklarını ve aslında başarılan her büyü çalışmasının ardında Allah’ın izninin yattığını dile getirerek yaptıkları eylemleri meşru kılmaya çalışanlar da bulunuyor.
Elbette hiçbir işlemi parasız yapmıyorlar. Üstelik sosyal medya hesaplarının yanı sıra profesyonel internet siteleri kurup çalışanlar da var. Bazı sitelerde büyülerin bir ürün pazarlanır gibi profesyonelce sunulduğu ve ayrıntılarla anatıldığı göze çarpıyor.
BU DOLANDIRICILARA MAALESEF KİMSE HESAP SORMUYOR
Bilimden uzak, apaçık inanç ve ruh sağlığı istismarına yönelik dolandırıcılık faaliyetleri sürdüren bu kişilerin çalışmalarını hiçbir kaygı barındırmadan uluorta yapması ise şaşkınlık yaratıyor.
Sahtekârlar, kendilerini ve sözde yeteneklerini duyurup, daha fazla takipçi elde etmekye çalışırken yine kendilerine bazı müşterilerinden gönderildiği iddia edilen çeşitli methiye yazışmalarını paylaşıyor. Peki bu inanç istismarcıları neler vaat ediyor? Aşk büyüsü, bağlama büyüsü, geri getirme büyüsü, geri döndürme büyüsü, evlilik büyüsü, ayırma büyüsü, soğutma büyüsü, canbar büyüsü öncelik taşıyor.
CİNSELLİĞİ YOK ETMEYİ TAAHHÜT EDİYORLAR
Ancak bazı büyüler var ki insanın kanını donduruyor. Büyüler arasında belki de en sıradan görüneni cinselliği bağlama büyüsü! Sabun büyüsü ise en etkili kara büyülerden biri olarak tanımlanıyor ve sabun büyüsünün insanların sevmedikleri bir kişiye sıkıntılar vermek ve mutlu süren hayatlarını alt üst etmek için kullanıldığı anlatılıyor. Bazı dolandırıcılar da bu büyünün sevilmeyen bir kişinin ölümünü sağlamak için yapıldığını ancak büyücülerin bile bu büyüyü yapmaktan kaçındığını dile getiriyor.
TACİZCİYE YENİ ZEMİN
İletişim kurmakta çeşitli yöntemler deniyorlar. Online destek verenler bile bulunuyor. Mail yoluyla fiyat tarifesi paylaşanlar, direkt telefon görüşmesi yapanlar ve sosyal medya hesapları üzerinden mesajlaşmak suretiyle iletişim kurma yöntemleri sırasında başı çekiyor. Tüm bunlar Türkiye’de geçmişte yaşanan ve günümüzde yaşanan taciz olaylarını hatırlatıyor. Kendini büyücü, medyum, hoca olarak tanıtan birçok kişinin adının karıştığı ve mahkemeye yansıyan çok sayıda tecavüz ve taciz olayı bulunuyor.
DİNİMİZDE EN BÜYÜK GÜNAHLAR ARASINDA YER ALIYOR
Büyü, bir insana kötülük yapmak için ayetlerin kullanılması, gelecekten haber verilmesi gibi eylemler İslam inancında en büyük günahlar arasında bulunuyor ve kesin olarak yasaklanıyor. Öyle ki büyü şirkle eşdeğer bir günah olarak tanımlanıyor. Buna karşın sözde din alimlerinin bu tarifsiz kötülükleri para için yapması, yine kendilerini müslüman olarak tanımlayan şahısların da büyü talebinde bulunması toplumdaki cehaletin bir kez daha gözler önüne serilmesini sağlıyor.
TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Bir referandum oylamasını daha yaşadık. Büyük bir katılımın yaşandığı ve seçmenlerin yoğun ilgi gösterdiği referandumun sonunda YSK yaptığı mühürsüz oyların kullanımının geçerli olduğu açıklamasıyla referanduma gölge düşürdü. Buna rağmen daha sonuçlar açıklanmadan Cumhurbaşkanı ve başbakan balkon konuşmalarında “Atı alan üsküdarı geçti” şeklinde yaptığı açıklamalarıyla artık sonucun hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğini ima ettiler.
‘Evet’ oyu veren MHP seçmeninin yüzde 3-3.5 civarında olduğu analiz ediliyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin memleketi Osmaniye’nin yanı sıra milliyetçi ve ülkücü oyların etkili olduğu Adana, Mersin, Manisa ve Iğdır’dan gelen sonuçlar da partide moralleri bozdu.
Genel başkan adayı Sinan Oğan, sonuçları “Çok net, Türk milliyetçileri ‘Hayır’ dedi” şeklinde yorumladı. Kulislerde, bu tablonun MHP yönetiminde dengeleri değiştireceği dillendirilirken, muhaliflerin partiye dönüş yollarının kapalı olması halinde yeni parti arayışına girileceği belirtiliyor.
Bu konuda en iddialı isim Meral Akşener…
Akşener’in merkez sağda yeni bir parti oluşumuna gideceğine güçlü bir olasılık olarak bakılıyor.
YEREL SEÇİMDE MHP’NİN İKİ KALESİNDEKİ ‘EVET’ CEPHESİ ÇÖKTÜ
Suriye’de yaşanan iç savaşın Türkiye’ye yansıyan sosyal ve ekonomik sıkıntılarını çeken kentlerin başında gelen diğer bir Çukurova kenti olan Hatay da ‘hayır’ derken, bazı ilçelerinde ‘hayır rekoru’ kırıldı.
ADANA’NIN KADERİNİ 3 İLÇE BELİRLEDİ
Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP ve MHP bloğunu destekleyen Adana, bu kez AK Parti MHP bloğuna destek vermedi. Referanduma yüzde 58’lik oy ile hayır diyen 15 ilçeye sahip olan Adana’nın Büyükşehir Belediyesi ile birlikte 8 ilçe MHP, 4 ilçe AK Parti 3 ilçeyi ise CHP’li belediye başkanları yönetiyor. MHP’li 7 ilçe ile AK Partili 2 ilçe Evet derken CHP’li 3 ilçe ile AK Partili 2 ilçe Hayır’ı tercih etti. AK Parti’nin Adana’daki kalesi olan merkez Yüreğir İlçesi’ndeki yüzde 52 oranındaki hayır oyu sürpriz olarak değerlendirildi. Adana’da hayır çıkmasında eyalet tartışması ve MHP tabanının ‘gönülsüz’ görüntüsünün oranları etkilediği konuşulurken, Ak Parti ve MHP yoğunluğu olan Seyhan İlçesi’nde CHP’li belediyenin referandum çalışmasının sonucu etkisinden söz ediliyor.
MERSİN’DE AKP-MHP BLOĞU ÇÖKTÜ
Mersin’de son yerel seçimde Büyükşehir Belediyesi’ni CHP’nin elinden alan MHP ile AK Parti bloğunun 1 Kasım’da aldığı yüzde 52 oranındaki oy, referandumda çöktü. Yüzde 64 hayır çıkan kentte evet oyları yüzde 36’da kaldı. Yaşanan yüzde 16’lık kaybın MHP tabanından hayıra geçiş olduğudüşünülüyor. Büyükşehir Belediyesi ile 8 ilçe belediyesinin MHP’li olduğu kentte CHP’nin 3, AK Parti’nin 1, HDP’nin de 1 belediye başkanlığı buluyor. Ancak HDP’li belediyeye kayyum atandı. Yerelde MHP, iktidarda da AK Parti’nin üstünlüğüne karşın yüzde 36’lık evet oyu çöküş olarak değerlendirildi. AK Parti’nin elinde bulundurduğu tek ilçe olan Aydıncık’ta da hayır oyu yüzde 58 çıktı. Kentteki kırılma noktası MHP tabanındaki ‘eyalet sistemi’ tartışması oldu. 1 Kasım’da CHP-HDP bloğunun yüzde 45 olan oy oranı ise referandumda yüzde 64’e yükseldi.
HATAY’DA KAYIP MHP’DEN
Doğu Akdeniz’in en önemli şehirleri arasında yer alan ve 6 yıldır komşu ülke Suriye’de yaşanan iç savaştan en çok etkilenen şehirlerarasında yer alan Hatay’da referandumdan Hayır oyları ağırlıkta çıktı. Hatay Büyükşehir Belediyesi’ni AK Parti’den yeniden aday gösterilmeyince CHP’ye geçen Lütfi Savaş’ın kazandığı kentte 1 Kasım seçimlerinde ise AK Parti-MHP bloğunun yüzde 55 oranındaki oyuna karşın Evet oyları yüzde 45.6’da kaldı. Kayıp yüzde 10 olarak gerçekleşti. 1 Kasım’da oyların yüzde 43’ünü alan CHP ve HDP bloğu referandumda yaklaşık yüzde 11’lik artış sağladı. Hatay’daki evet cephesine yeterli destek çıkmaması Suriye’deki iç savaşın Hatay’a yaşattığı ekonomik sıkıntıya bağlanırken MHP kökenli seçmenlerin de tercihi Hayır oldu.
MHP’nin kalesi olarak bilinen Dörtyol ve Erzin’de Hayır oyları çoğunlukta çıkarken bir diğer kale olarak görülen Belen’de Hayır oyları yüzde 41’lere ulaştı.
BAŞKANIN YORUMU
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı MHP’li Burhanettin Kocamaz ise çıkan sonucu iyi okumak gerektiğini vurgulayarak şu yorumu yaptı: “Milletimiz ben tam anlamıyla ikna olmadım, ancak sizler de ülkenin geleceği için diyalogu elden bırakmadan üzerimize oynanan oyunları görün’ demiştir.”
DEFNE VE SAMANDAĞ’DA REKOR HAYIR ÇIKTI
Hatay’ın merkez ilçesi Defne’de Hayır oyları yüzde 93,5’e ulaştığı, Evet oylarının oranı ise yüzde 6,5’te kaldı. Samandağ İlçesi’nde de Hayır oyları yüzde 92.3 olurken Evet oyları yüzde 7.7 olarak gerçekleşti. Hayır, oylarının çoğunlukta olduğu Defne, Arsuz, Samandağ, Dörtyol, Erzin ve İskenderun’un, Hatay genelinde hayır oylarına büyük katkı yaptığı gözlenirken, bu ilçelerden Erzin ve İskenderun Belediye başkanlarının AK Partili, Dörtyol Belediye Başkanının ise MHP’li.
BAHÇELİ’NİN KENTİ OSMANİYE’DE YÜZDE 23.5’LİK KAYIP
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin memleketi Osmaniye’deki yüzde 57.8’lik Evet sonucu 1 Kasım’a göre ‘sürpriz’ olarak değerlendirildi. 1 Kasım’da AK Parti ile MHP bloğunun yüzde 81’lik bir başarı sağladığı Osmaniye’de yüzde 23.5’lük düşüş yaşandı. CHP’nin yüzde 13.56, HDP’nin ise yüzde 2.66 oranında oy aldığı Osmaniye’de Hayır oyu yüzde 42.2’e çıktı. İlçelerden Sumbas ve Toprakkale’de ise Hayır oyları çok az bir oranla önde çıktı.
TEHDİT VE HAKERET EDEN BAŞKANIN İLÇESİNDEN EVET ÇIKTI
Referandumdan önce Hayır diyecek olanlara ‘Hayır’cıyım demek şerefsizliktir. İŞKUR’dan girmiş ‘Hayır’a çalışıyormuş. Çalışamazsın kardeşim. Sözümüzü dinleyemeyen ya FETÖ’cü ya APO’cudur” diyen AK Partli Ökkeş Namlı’nın Belediye Başkanı olduğu Düziçi İlçesi’nde de evet çıktı. İlçede evet oyları yüzde 56.47 çıkarken hayır oyları yüzde 43.53’de kaldı. İlçede 1 Kasım seçimlerinde AK Parti ile MHP bloğu yüzde 75 oy almıştı.
PEKİ ŞİMDİ MHP CEPHESİNDE NE OLACAK?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve kurmayları seçimde galip çıkan MHP oldu dediler. Aslında bunun olmadığını ve Bahçeli ile Kurmaylarının MHP’yi iktidara taşıyacak bir potansiyelinin olmadığı aksine MHP’yi AKP’nin boyunduruğu altında çöküşe zorladığını her kes görüyor ve çok iyi biliyor.
MHP’li muhalif adaylar şu an çok iyi bir şekilde MHP genel merkezini okumaya ve kendilerine verilecek mesajı takip etmeye çalışıyorlar. MHP’nin alternatif partisi ise Eski MHP’lilerden, ülkücülerden Ahmet Yılmaz tarafından kurulan Milliyetçi Türkiye Partisi olduğu artık dillendiriliyor.
MHP Genel Merkezi kendilerine muhalif olan MHP’lileri ihraç ederken bir çok il, ilçe yöneticileri de partilerinden istifa ederek MHP’nin tamamen boşalmasının yolunu açıyor. Yıllardır girdiği bütün seçimlerden hep başarısız çıkan Bahçeli ve ekibi yenilen pehlivan güreşe doymazmış misali hala MHP’nin önünü tıkamaya devam ediyor.
Eğer MHP muhalif adaylara kapılarını tamamen kapatırsa ülkücülerin birleşecekleri yeni parti olan Milliyetçi Türkiye Partisi (MTP) hemen kurultaya gidecek ve genel başkan koltuğuna Meral Akşener’i yada diğer muhaliflerden birisini getirecektir.
Akşener ve muhaliflerinin MTP çatısı altında birleşmeleri yeni bir soluk arayan seçmenlerin de birleşme noktası olacaktır.