19 Nisan 2025 Cumartesi
TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
İlçemiz Kozan’ın yetiştirdiği değerli isimlerinden birisi olan Oğuz Cengiz, Türk Kızılay Kozan İlçe Başkanı olarak görev yapmaktadır ve Kozan’daki Kızılay faaliyetlerini yöneten isimlerden biridir.
Türk Kızılay, Türkiye’nin en köklü insani yardım kuruluşlarından biri olup, Kozan gibi ilçelerde de yerel ihtiyaçlara yönelik çalışmalar yürütmektedir. Oğuz Cengiz’in başkanlığı ile Kozan’daki Kızılay faaliyetleri, genel olarak bölgenin sosyal ve ekonomik koşullarına uygun şekilde yardım dağıtımı, kan bağışı kampanyaları ve afet hazırlık çalışmalarını içermektedir.
Oğuz Cengiz Kozan’ın en başarılı eğitimcilerinden birisi olarak Kozan Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ve uzun süre ilköğretim okulu müdürlüğü yapmıştır.
Kozan’da İzcilik Federasyonunun da kurucularından ve öncülerinden olan Oğuz Cengiz uzun süre İzcilik Federasyonu Başkanlığı yaparak gençlerin özellikle bilek güreşi turnuvalarında başarılı olmasını ve Kozan’a madalya getirmelerini sağlamıştır.
Oğuz Cengiz’in yaşamı o kadar yoğun ve iyiliklerle doludur ki kendisine ait zamanı olmaz desek yeridir. Hatta 24 saatin yetmediği günler bile olur.
Ülkemizin yaşadığı en büyük felaketlerden birisi olan Hatay ve Kahraman Maraş depremlerinde Kozan’dan bir hilal gibi doğarak depremzede vatandaşlarımıza çok sayıda tırlarla erzak, giyecek ve temizlik malzemesi ulaştırmış ve bizzat kendisi depremde hayatını kaybeden kendi ailesinden yaklaşık 15 kişiyi ve birçok vatandaşımızı toprağa vermiştir.
Kozan ve bölgesinde kan ihtiyacı olan, geçim sıkıntısı olan hemen hemen her kes Oğuz Cengiz’i mutlaka tanımıştır.
Kızılay’ın Kozan’daki faaliyetleri, Oğuz Cengiz liderliğinde genellikle şu alanlarda yoğunlaşır:
1. Yardım Dağıtımı: Kozan’da ekonomik zorluk çeken ailelere gıda kolisi, kıyafet, hijyen malzemesi gibi temel ihtiyaç yardımları ulaştırılır. Özellikle Ramazan ve Kurban Bayramı gibi dönemlerde bu yardımlar artar. Kızılay’ın ulusal çapta yürüttüğü “Kurban Bereketini Yıl Boyu Yaşatıyorsan Hilal Olsun Türkiye” kampanyası kapsamında, Kozan’da da kurban eti dağıtımı yapılmaktadır.
2. Kan Bağışı Kampanyaları: Türk Kızılay’ın temel misyonlarından biri kan teminidir. Oğuz Cengiz’in liderliğinde Kozan’da düzenli kan bağışı etkinlikleri düzenlenmiş olması muhtemeldir. Bu etkinlikler, genellikle belediye meydanları, okullar veya cami avluları gibi halkın yoğun olduğu alanlarda gerçekleştirilir. Kozan gibi kırsal bir bölgede, kan bağışı farkındalığını artırmak için yerel liderlerle iş birliği yapılabilir.
3. Afet ve Acil Durum Hazırlığı: Kozan, Toros Dağları’nın eteklerinde yer aldığı için sel, heyelan veya deprem gibi doğal afetlere açık bir bölgedir. Kızılay Kozan Şubesi, Oğuz Cengiz’in yönetiminde afet öncesi eğitimler, acil durum çantası dağıtımı ve gönüllü ekiplerin organizasyonu gibi çalışmalara odaklanmış olabilir. Türkiye’nin deprem riski yüksek bir ülke olması nedeniyle, 2023 Kahramanmaraş depremlerinden sonra bu tür hazırlıkların ilçelerde daha da önem kazandığı söylenebilir.
4. Toplum Destek Projeleri: Kızılay, yerel şubeleri aracılığıyla eğitim bursları, sağlık taramaları veya yaşlı ve engelli bireylere yönelik destek projeleri de yürütür. Oğuz Cengiz’in yönetiminde, Kozan’daki okullarla iş birliği yaparak öğrencilere kırtasiye yardımı veya kışlık kıyafet desteği gibi projeler hayata geçirilmiştir.
Genel olarak, Oğuz Cengiz’in Kızılay Kozan İlçe Başkanı olarak çalışmaları, Kızılay’ın “insan ıstırabını dindirme” misyonunu Kozan’ın yerel dinamiklerine uyarlama çabasını yansıtır. Kozan’ın tarımsal ekonomisi ve dağlık yapısı göz önüne alındığında, yardımların ve afet hazırlıklarının bu koşullara göre şekillendiğini söyleyebiliriz.
Haftanın kahramanı Sayın Oğuz Cengiz’i sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.
İyi ki varsın güzel insan…
Türkeş Manga
TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Adana’nın sıcağında tarlasında ter döken Şevket, 30’una geldi ama hâlâ “evlilik neyime” diye düşünüyor. Neden mi? Cebinde para yok, tarlası ipotekli, traktörü hacizlik. “Kız istemeye giderken yüzük alamayık, kebap bile ısmarlayamayık” diye dert yanıyor. Şevket yalnız değil; Adana’da binlerce genç, ekonomik krizin gölgesinde evlilik hayallerini ertelemek zorunda.
Tarladan Sofraya, Cebine Değil
Şevket’in dededen kalma 50 dönüm tarlası var. Pamuk ekiyor, mısır deniyor, ama ne yapsa kâr edemiyor. Gübre torbası 800 lira, mazot litresi 40 lirayı geçti. Ürünü satarken tüccar “Bu fiyata anca” diyor, Şevket’in eli kolu bağlanıyor. Bankadan çektiği kredi faize boğulmuş, bir de üstüne sulama birliği borç çıkarmış. “Eskiden tarla evlendirirdi, şimdi tarla elden gidiyor” diye iç çekiyor.
Evlilik Masrafı: Altın, Düğün, Kebap
Adana’da evlenmek öyle kolay iş değil. Kız istemeye gidince en az 5 bilezik, bir çift küpe bekleniyor. Düğün desen, davullu zurnalı olacak, kebaplar masadan eksik olmayacak. Şevket hesap yaptı: “Altın gramı 2.500 lira, düğün masrafı 150 bin TL’den aşağı değil. Benim traktörüm 120 bin eder, satsam anca düğün olur, gerisi ne olacak?” Haklı; Adana’da asgari ücretle geçinen de, tarladan umut bekleyen de aynı dertte.
Çare Nerde?
Şevket’in aklına parlak fikirler gelmiyor değil. “Belki influencer olurum, Adana sıcağında pamuk toplarken video çekerim” diye gülüyor. Ama gerçek şu: Devlet desteği artsa, borçlar yapılandırılsa, ürün fiyatları düzelse, Şevket gibi gençler belki bir yuva kurar. Adana Çiftçiler Birliği’nin “faizler silinsin” önerisi Şevket’e umut olsa da, henüz icraat yok.
Şevket’in Duası
Şevket tarlada güneş batarken dua ediyor: “Allah’ım, ya bana para ver ya da evlenmeyi unuttur.” Şaka bir yana, Şevket’in hikayesi Adana’da binlerce gencin ortak derdi. Tarladan gelen bereket cebe girmezse, Şevket’in evlilik hayali de tarlası gibi ipotekte kalacak. Sizce Şevket ne yapsın, bu işin çıkışı var mı?
TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı hazırlıkları kapsamında Ankara Rixos Otel’de belediye başkanlarına hitaben yaptığı konuşmasında “Bulunduğunuz yerde FETÖ’ye peşkeş çekilmiş kamu arazilerini almazsanız hakkımı helal etmiyorum.” Talimatını vermesini müteakip Ceyhan Belediye Başkanı Sayın Alemdar Öztürk Ceyhan’da “Paralel yağmaya DUR” dedi.
Ceyhan Belediye Başkanı Alemdar Öztürk, önceki dönemlerde organize biçimde FETÖ’ye yağmalatılan kamu arazileri için geri dönüşüm imar uygulaması başlatarak deşifre ettiği paralel yağmayı durdurdu.
Ortada Belediye Başkanı Alemdar Öztürk’ün çok net gördüğü bir arazi soygunu vardı. Fethullah Gülen’in akrabası olan HORİZON firmasının yağmaladığı hazine arazileri yine geçmişte Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla kurulan ama FETÖ yapılanması tarafından çalınan Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi Projesi içerisindeki 432 dekarlık hazine arazisi başta olmak üzere Türkiye’nin enerji şah damarında yer alan bütün kamu arazilerinin resmen ve alenen yağmalandığı tespit edildi.
Alemdar Öztürk bir taraftan FETÖ terör örgütüyle mücadele edip hortumladıkları hazine arazilerini FETÖ terör örgütünden alıp yeniden devletimize kazandırırken Adana ve Ceyhan’da malum bazı çevreler tarafından istenmeyen kişi ilan edildi.
Bu kapsamda bir çok karalama ve linç kampanyasına maruz bırakıldı. FETÖ’nün rantını kesen bir adama elbette birilerinin kini olacaktı. Özellikle adı Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı olarak da tavsiye edilen ve konuşulan birisi olmaya başlayınca Başkan Öztürk, hakkındaki soruşturmalar bahane edilerek görevinden geçici olarak açığa alındı.
Başkan Alemdar Öztürk yine 1 yılı aşkın bir süre önce, eşini başkan yardımcısı yaptığı ve imar konuları gibi nedenlerle AKP’den ihraç istemiyle disipline verilmiş ve uzun bir süreç sonucunda partiden ihraç edilmişti.
Akabinde İç İşleri Bakanlığı ve Valilik müfettişleri Alemdar Öztürk hakkında soruşturma başlattılar. Ne trajikomiktir ki; Ceyhan Belediyesini ve Başkan Öztürk’ü soruşturmak üzere gönderilen mülkiye Müfettişleri 15 Temmuz sonrasında FETÖ’DEN dolayı görevlerinden alındılar. Alemdar Öztürk’le ilgili ortaya atılan bütün suçlamalar soruşturma neticesinde boş çıktı.
Danıştay bu konuda yapılan bütün girişimlerde Alemdar Öztürk’ün haklılığı lehine kararlar verdi. Bunun sonucunda Alemdar Öztürk hakkında AK Parti’den ihraç edilme gerekçelerinin hiç birisinin geçerliliği olmadığı ortaya çıkmış oldu.
Peki, şimdi sonuç ne oldu?
Ceyhan Belediye Başkanı Alemdar Öztürk’in görevinden açığa alınma gerekçesini FETÖ ile ilişkilendirdiler.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.
Bir başkan düşünün büyük bir risk alarak FETÖ yapılanmasının karşısında dik duruş sergiliyor. Ve devletin malını bunlardan alarak tekrar devlete kazandırıyor. Hazine arazilerinin hortumlanmasına engel oluyor ve maalesef sanki mükafat verilir gibi geçici olarak görevden alınıyor.
Oysa hükmü kesinleşmiş bir çok siyasetçiyi, belediye başkanını bile görevden alamamıştı AKP hükümeti. Acaba Alemdar Öztürk üzerindeki bu hırs bu kin neden?
FETÖ’NÜN her zaman karşısında olan Alemdar Öztürk, hakkında yapılan onlarca suçlamadan aklandı ama maalesef FETÖ bahanesine kurban edildi.
Bu linç kampanyasını yürütenler zannetmesinler ki başarıya ulaştıklarını…
Seçimlerde AKP’nin başarısını Ceyhan’da zirveye çıkaran ne AKP Ceyhan İlçe Başkanı Soylu, ne AKP Adana İl Başkanı Yeni, nede Sayın Ömer Çelik olmuştur. Başarı Alemdar Öztürk’ündür. Şu an hukuki boyuta taşınan bu talihsiz olayın sonucunu elbette bağımsız yargı belirleyecektir.
Adana siyasetinde vatandaşların büyük bir beklentisi olan Alemdar Öztürk gibi etkin bir ismin kazınarak birilerinin önünü açma çabaları AKP’nin Adana’da da kazınmasına neden olacak.
Umuyoruz ki; Başkan Alemdar Öztürk’ün iki aylık geçici görevden açığa alınma kararı son bulur. Yoksa burada yaşanan haksız linç edilme olayını ne İlçe Başkanı Soylu, ne İl Başkanı Yeni, ne Sayın Ömer Çelik, nede AKP Genel merkezi dahil hiç kimse seçmenlerine anlatamazlar.
Adalet ve Kalkınma Partisindeki Adalet kelimesinin anlamsız ve boş bir ifade şeklinde kullanılmadığını görmek ümidiyle…
TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
İlçemiz Kozan bölgemizin en büyük devlet hastanelerinden birisine kavuştu.
Kavuştu kavuşmasına ama hastanedeki eksikler, yönetim eksikliği vatandaşları çileden çıkarmaya da devam ediyor.
Kozan’da yıllarca hastane personel ve mali işler müdürlüğü yapmış ve özellikle AK Parti Adana Milletvekili Sayın Necdet Ünüvarla olan işbirliğini çok iyi değerlendirerek Kozan Devlet Hastanesinin başlangıcından bitimine kadar büyük bir heyecanla koşuşturan Hastanenin kazanımında büyük rolü olan daha sonra AK Parti Kozan İlçe Başkanı Veli Gelebek’in siyasi manevraları sonucunda büyük baskılar altında bırakılan ve Adana’ya tayin isteyen Sayın Çağlar Çoban’ın ayrılmasıyla birlikte, yerine mesai arkadaşı İdris Sürek atanmıştı.
Fetö/PYD sorgulamasıyla birlikte görevden alınan hastane başhekimi yerine ise Opt. Dr. Kubilay Uçar getirilmişti.
İşte her ne hikmetse bu isimlerin gelmesiyle birlikte hastane yönetimin düzelmesi beklenirken hiç de öyle olmadığı görüldü.
Özellikle çevre köylerden sabahın erken saatlerinde hastaneye gelip de sırasını görmek istedikleri muayene kapılarının üzerindeki monitörlerin bazılarının çalışmaması nedeniyle sıra kavgası yaşayan ve birçok birimde sıraların düzensiz bir şekilde kim kimi itelerse, kim daha hızlı davranırsa mantığıyla karıştığı hastanede yetkililerin duymazlığı hasta ve hasta yakınlarını çileden çıkarmaya devam ediyor.
Görüştüğüm birçok hastanın söylediği söz şu; “Hastane, makamında oturup, sigara, çay içerek insanlara yukarıdan bakarak yönetilmez!”
Gerçekten de haklılar. Bundan birkaç hafta önce Kozan Devlet Hastanesinin boşaltılan önceki binasıyla ilgili bir yazı yazmıştık. Bu binanın ipsiz sapsız kişilerin otel gibi kullanıldığını çevre esnaflardan öğrendiğimiz bilgilere göre de başka çirkin işlerde kullanılmaya çalışıldığını ve buranın acilen güvenlik tedbirlerinin alınarak, koruma altına alınması gerektiğini belirtirken Anne ve Çocuk Sağlığı – Doğum hastanesi olabileceğini belirttik.
Aradan on beş gün geçince Hastane başhekimi Kubilay Uçar’ı telefonla bilgi almak için aradım. Yarım saat hastane santralının telefonunu düşürmeye çalıştım ama hep meşguldü. Yani acil bir hasta için aranmış olsaydı ulaşamıyorsunuz. Bu sefer Sayın Uçar’ın cep telefonundan aradım. Kubilay Bey telefonu meşgule aldı, tekrar aradım tekrar meşgule aldı. Hastası vardır, toplantısı vardır diyerek dönmesini anlayışla bekledim. Dönmeyince de kendilerine telefon mesajımla “Hastane telefonlarınız çok yoğun size oradan ulaşamıyorum. Maalesef çok yoğun olduğunuz için cebinizden de ulaşamıyorum. Teşekkür ederim” dedim.
Aradan bir on beş gün daha geçti arayan soran yok. Kozan Devlet Hastanesinde bir kaç gün sonra iftar programı düzenleneceğini öğrendim ne tesadüf ki; Sayın Uçar o akşam beni facebookta arkadaş listesine eklemek istemiş. Bende telefonuma dönmeyen bir kişiyi listemde görmek istemediğim için isteğini reddettim ve engelledim.
Akabinde birkaç gün sonra da yaşanan çok büyük bir skandalla Kozan Devlet Hastanesinin ünü ve yönetim başarısı ülkenin her tarafından duyuldu.
İki cenazenin karıştırılarak defnedildikten sonra tekrar mezardan çıkarılıp morga kaldırılması Hastane yönetimi için büyük bir başarı olmasa gerek. Elbette cenaze sahipleri bunda en büyük kusurlu kişiler. Cenazelerini alırken hiç mi bakmadılar. Yada cenazeleri yıkanırken hiç mi teşhis etmediler. İki tarafında büyük kusuru olan bu skandal’da iki tane merhum hastasını ayıramayan Kozan Devlet Hastanesinin sorumluluğu ve ilgisizliği ise hastanenin ne kadar iyi yönetildiğini gözler önüne seriyor.
Şimdi buradan herkesin çok iyi görürken hastane yönetimin göremediği ve çare bulamadığı en önemli konuyu belirtmek istiyorum.
Koskoca Kozan Devlet Hastanesinde onbinlerce hasta hizmet almaya çalışırken sadece 1 tane Kardiyolog ve Psikiyatrist var.
Nöroloji de geçici görevlendirilen doktor her hafta değişiyor. Cildiye de aynen öyle. Yani bu hafta muayene olan bir hasta bir hafta sonra sonuçlarını almaya gittiğinde kendisini muayene etmeyen başka bir doktorla karşı karşıya kalıyor.
Kozan Devlet Hastanesinin en büyük sorunlarından birisi olan emar ünitesini Kozan’a kazandırabildiler mi? Kocaman bir HAYIR!… Hastalarını minibüslerle Adana’ya taşıyan bir hastane yönetimi oturdukları yerden konuşmaya ve hizmete vermeye devam edeceklerini sürekli belirtiyorlar.
Halkımızın Sağlığı için Kozan Devlet Hastanesini ve hastane gelişmelerini çağrıldığımız programlarda basın mensuplarına bir hoş geldiniz diyemeyen, kendisini engellediğim için iftar programlarına da çağrılmadığımız hastane yönetimini çok iyi takip ediyoruz. Varsa gözle görülür, elle tutulur hizmet ve başarıları paylaşsınlar bizde okurlarımızın bilgilerine sunalım.
Yazımda belirttiğim bazı hastaların görüşleri gibi bende yazımı ayni duygu ve düşüncelerle tamamlamak istiyorum. Hastane yönetimi, kapalı kapılar ardında her kesten uzaklaşarak, personeli ile bağlarını kopararak, hastalarına ilgisiz kalıp hor davranarak yönetilmez. Programlarına davet edilirken de yalnızca kendi haberlerini yapacak yandaş gazeteler çağrılmaz. Tüm basın davet edilir.
Bu vesile ile Kozan Devlet Hastanesini yönetenlerin artık daha duyarlı ve ilgili olmalarını bekliyoruz.
TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Yazıma başlamadan önce Ramazan-ı Şerif’i her yıl olduğu gibi bu yılda coşku ile karşılayan, oruç tutmanın faziletiyle her akşam ailesiyle birlikte iftar vaktini bekleyen tüm okurlarıma ibadetlerinin Allah (c.c.) katında kabul olması dileklerimle saygılarımı sunuyorum.
Dün sabah çok acı bir çığlıkla uyandım. Erken saatlerde iş yerimin önünde bir yavru köpeğe bir araba çarparak arka ayaklarından geçmiş ve ayaklarını kırmış. Kazayı yapan şahıs köpeği benim iş yerimin kenarına çekerek arabasıyla hızla kaçtı gitti.
Can feryat acı çeken, yalvaran köpeğin yanına vardığımda çaresizlik içerisinde gözyaşlarım süzülmeye başladı. Arka ayakları sanki bir eklenti gibi dönmüş sırtında duruyordu. Hayvanın canını acıtmak da istemediğim ve ne yapacağımı bilmediğim için Kozan Belediyesi Sokak Hayvanlarını Koruma ve Rehabilitasyon Merkezinin sorumlusu iyilik meleği, tüm canlıların dostu sevgili Nevra Ünlü’yü telefonla aradım ve yavru köpeği getireceğimi belirttim.
Oğlum Recep Arda ile birlikte yaklaşık 20-25 dakika sonra barınaktaydık. İçeri girdiğimizde yalvarır gözlerle bizleri karşılayan bazılarının ön ayağı kopmuş, bazıları felç sürüne sürüne bir yabancının yanına yaklaşmaya çalışan o zavallı köpekleri gördüğümde yaşadığım travma anlatılmaz bir duygu. Bir insan bir kaza geçirebilir. Gerekli müdahaleler anında yapılabilir. Yaralı insan neresinin ağrıdığını, durumunu anlatabilir ama bu masum bir şekilde gözlerinizin içine bakan ve size acısını sadece bakışlarıyla paylaşan bu canlıların çektiği acıyı anlatmak elbette imkansız.
Getirdiğimiz yavru köpeği hemen küçük bir kulübeye koydular ve ağrı kesici iğne yapıldı. Nevra Hanım görevli veteriner arkadaşlarla birlikte gereken ilgiyi göstereceklerini söylediler. En azından bundan sonra artık koruma altında olacaktı.
Nevra Hanımla konuşmamız devam ederken barınakta bulunan yaklaşık 200 civarındaki köpeğin bakımının çok zor olduğunu onlara sürekli yiyecek bulma arayışı içerisinde olduklarını belirtti.
Evet insanlar gibi diğer canlıların da yaşamlarını devam ettirebilmeleri için yemek yemeye ihtiyaçları var. Özellikle Ramazan ayını yaşadığımız şu günlerde bir çok kurum, kuruluş, hayırsever vatandaşlar iftar yemekleri düzenliyor, yüzlerce kişinin karnını doyuruyor. Allah kabul etsin ama bu hayvanların da Allah’ın yarattığı birer canlılar olduğunu düşünerek onlara birkaç paket makarna beş on tane ekmek yada elimizden ne geliyorsa Nevra Hanımın kapısını çalarak “Bu Ramazan-ı Şerifte bende imkanlarım ölçüsünde bunları getirebildim. Onların karınlarını doyurabilmek adına destek olmak istedim, yada bir şey getiremiyorum ama bir 5 lira ile onlara destek olmak istiyorum diyemez misiniz?
Unutmayın! Allah’ın yarattığı her şey güzeldir ve O’nun engin sevgisiyle yaratılmıştır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde ifadesini bulmuştur: ‘O ki yarattığı her şeyi güzel yaratmıştır’.( Secde: 7) ‘Hayvanları da O yaratmıştır’.( Nahl: 5)
Yüce dinimiz İslam, kâinatta her şeyin bir denge ile yaratıldığını bildirir. Kâinattaki tüm varlıklarda görülen denge Allah’ın varlığının birer işareti ve belgesidir. Kâinattaki ekolojik dengeyi sağlayan en önemli unsurlarından birisi de hayvanlardır. Kur’an-ı Kerim ekolojik sistemin önemli üyeleri olan hayvanları, ‘ümmet’ olarak isimlendirmektedir. En’am Süresi’nin 38. Ayetinde; “Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi ümmettir. Biz o kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler” buyrulmaktadır. Bu Ayeti Kerimede, yeryüzündeki bütün canlıların insanlar gibi birer tür oldukları, tek hücrelilerden, omurgalılara, sürüngenlerden, ayaklarıyla yürüyenlere ve kanatlarıyla uçanlara kadar bütün canlıların müstakil birer varlık oldukları bildirilmektedir.
Canlı cansız yaratılmışların tamamı kendi lisanı halleriyle Allah’ı tesbih etmektedir. Cum’a Suresinin birinci Ayet-i Kerimesinde şöyle denilmektedir: “Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan her şey (herkes) O’nu tesbih eder. Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, aziz ve hakim olan Allah’ı tesbih eder.” Yaratılmışların en şereflisi ve en üstünü olan insandan beklenen de, Allah’ı tesbih eden her varlığa şefkat ve merhametle muamele etmektir.
Resulullah(s.a.v.) sadece insanlara değil, bütün canlılara karşı merhametli olunmasını istemiştir. Bir hadis-i şerifte: ‘Merhametli olanlara Rahman olan Allah merhamet eder. Yerde olanlara da merhametli olun ki, gökte olanlar (melekler) de size rahmet merhamet etsin’. (Tirmizi, Birr, s. 16) Hadiste geçen ‘yerde olanlara’ ifadesinin içine her çeşit canlı girmektedir.
Hayvanlara kötü davranmanın insanı cehenneme götüreceğini bildiren Hz. Peygamber (s.a.v.): ‘bir kadın, bağlayıp yemek vermediği ve yer haşerelerinin yemesi için serbest bırakmadığı kedi yüzünden cehenneme girdi’ buyurmuştur.
Netice itibarıyla İslam, hayvanların sevilmesi, fıtrî yapılarına uygun işlerde çalıştırılması, kaldırabilecekleri kadar yük vurulması, yiyeceklerinin zamanında verilmesi, dövülmemeleri, hasta oldukları zaman tedavi ettirilmelerini emretmektedir.
Hayvanlara iyi davranmanın, cennete girmeye sebep olacağını bildiren Peygamberimiz sahabîlere şu olayı nakleder: ‘Yolda gitmekte olan birisinin susuzluğu artar. Hemen bir kuyuya inip suyundan içer. Kuyudan çıkınca susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve rutubetli toprak yalayan bir köpekle karşılaşır. Adam kendi kendine: ‘bu hayvan da benim gibi susamış’ deyip kuyuya tekrar iner. Ayakkabısına su doldurur ve ağzıyla tutarak yukarıya çıkar, köpeği sular. İşte Allah bu kulunu övmüş ve günahlarını bağışlamıştır’. Bunun üzerine sahabîler: ‘Hayvanları sulamakla bize de sevap var mıdır?’ diye sordular. Resulullah (s.a.v.): ‘Yaşamakta olan her canlıyı sulamakta sevap vardır’ buyurmuştur.(Tecrit, c. vii, s. 223)
Evet değerli okurlarım bu Ramazan-ı Şerifte bizlerden bir lokma yiyecek bekleyen barınaktaki çaresiz hayvanlara destek olmanız dileğimle ibadetlerinizin, yaptığınız hayırların kabul olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Özellikle bu sahipsiz hayvanlara sahip çıkan onlara bir yuva sağlayan Kozan Belediyesine, Barınağın sorumlusu Sayın Nevra Ünlü ve ekip arkadaşlarına teşekkür ediyorum.