ŞÜKRÜ IŞIK

ŞÜKRÜ IŞIK

23 Nisan 2024 Salı

12 Eylül, Mamak Ve Hatıralar

0

BEĞENDİM

ABONE OL

12 Eylül, Mamak Ve Hatıralar

12 Eylül, Mamak Ve Hatıralar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ŞÜKRÜ IŞIK

Yıllardır her 12 Eylül yaklaştığında aklıma ilk gelen 19 Ağustos 1981 duruşma günüdür. Bir sigara yakar, bir kenara çekilir, dumanların arasında o anları tekrar yaşarım.

B blokta kalan 104 numaralı sanık olarak salonun sol ön taraflarında idi oturduğum yer, Mamak’ta olan tüm sanıklar gelmiş, Dil İstihbarat okulunda kalan Başbuğ ve üst yönetim bekleniyordu. Giriş kapısı doğu cephede, özel yapılmış bir duruşma salonu… demir kapının açılma gıcırtısı ile birlikte başımızı hep kapıya doğru çevirdik. Önce güneş ışıkları girdi salona ve arkasından ışıkların taçlandırdığı Başbuğun silueti göründü. Heyecanla görmeye çalışırken birden hep birlikte, tetiğe basılmış gibi ayakta bulduk kendimizi ve bir anda haykırarak İstiklal Marşı söylemeye başladık. Ama nasıl söyleyiş… her birimizin gırtlağı yırtıldı sanki, salon inliyordu sesimizden.. Ağlıyorduk bir yandan… Askerler ve üzerimize çevrilmiş G3 lerin gölgesinde gürleyen genç Bozkurtlar….
Bu anlatılmaz bir duygu… İstiklal marşı bittiğinde öyle bir öz güven geldi ki içime…
Sanki ihtilali yapanları mat etmiş, onları orada bitirmiştik….

Mamak, anlatılmaz yaşanır denilen cinsten bir cehennem idi her birimiz için. Görüş günü görüşe çıkana kadar jop yememiz sıradanlaşmış bir olaydı.. Karavana getiren askerler zaman zaman bir avuç çakılı gelen yemeğin içine atmaları bile normal gibiydi sanki…
Sebep bulmanın çok kolay olduğu Mamak’ta zaman zaman hamam sefası yaşanırdı…” memleketin nere, dön o tarafa domal” yağmur gibi inen joplar… Olacak o kadar, burası Mamak…
Cemseye bindirilirken tökezledi diye dövülerek katledilen İlhan Erdost, Namaz kılarken başında takke var diye başına aldığı jop darbeleri ile şehit edilen Hüseyin Kurumahmutoğlu olaylarını örtbas etmek çok kolaydı Mamak’ta…

Mamak Tatlısı….
O günleri yaşamayanlar için bir şey ifade etmeyebilir ama bizim için çok önemli idi. Süt, şeker, pötiböre bisküvi… Yıllar beni yanıltmıyorsa kakaolu olan bisküvileri ufalar ve çikolatalı krema yapar, normal bisküvilerine arasına kademe kademe koyardık… Dedim ya, yaşayanlar bilir …

Albay Raci Tetik Mamak’tan, Piç Ahmet Adana’dan, Zeki Kaman Ankara’dan ve diğerleri…
Bizlere yaptıklarının her iki cihanda da hesabını nasıl verecekler Allah bilir….
Özellikle ölmesin de sürünmeye devam etsin diye dua ettiğim Kenan Evren…
Türk Milletinin Milli Refleksinin kırılmasına hatta bitirilmesine neden olan olaylar zincirinin ilk halkasında olan bu şerefsizler bizlere yaptığı fiziki ve manevi işkencelerden çok daha fazla zarar verdiler…
80 Öncesinde ülkemizin üzerinde oynanan oyunlara, doğru dürüst bir örgütlenme olmadan, refleks olarak ayağa kalkan bir gençlik var idiyse ( ki var idi) bu Milli reflekstir. Bu genlerden gelen, bu tarihi birikimlerden gelen bir duruştur…
Aradan onlu yıllar geçtikten sonra, bu kadar deneyimden sonra, 80 öncesi tehlikelerden beter girdaplara girdiğimiz günümüzde Anadolu gençliği ayağa kalkmakta zorlanıyor, acabalarla günlerini heba ediyorsa bu da Milli refleksin kırıldığının işaretidir. Ve bu kırılganlık Kenan Evren, Raci Tetik ve diğer şeref yoksunlarının yaptıklarının eseridir.
Birde bunun üzerine 80 öncesi şanlı bir mücadele veren Ülkücü Hareket yöneticilerinin aynı başarıyı 80 sonrası veremediğini, acemi politikalarla hareketin tamamının bir arada olmasını sağlayamadığını düşünürsek….

Dedim ya…
Eylül ayı geldiğinde, on ikisi yaklaştığında her zaman bir sigara dumanında hatıralara dalarım diye…
Bu gün sigaramın dumanından bu satırlar çıktı…
Cezaevinde çok uzun yıllar çile çeken cürümlerim olduğu için, 3 yıl yatmışlığımın bir şey ifade etmeyecek kadar az olduğunun bilinci ile bu tür yazıları genelde satırlara dökmem ama cürümlerimin hoş görüsüne sığınarak yazdım…
Sürçü lisan etti isek affola…………….

Selam ve dua ile