SERKAN CENGİZ

SERKAN CENGİZ

14 Ocak 2024 Pazar

FİKİR

FİKİR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TÜRKMEN SERKAN CENGİZ

İnsan doğar, yaşar ve ölür. Doğmak ve ölmek arasındaki yaşam adlı hikaye bazen sıradan bazen sıra dışı geçer. Sıradan ve sıra dışı olması yaşamı iyi ya da kötü yapmaz. Her ikisinin de içeriğe göre akıbeti değişir. İnsan yaşamında yaratılıştan kaynaklı ihtiyaçlar vardır. Bunların kimisi somutken kimisi soyuttur. O soyut olanlardan en önemlisi inançtır. Bir diğeri ise inançtan kaynaklanan fikirdir.

Bugün dünya üzerinde çeşitli fikirler, fikir akımları vardır. Bunun yanı sıra bir fikre sahip olamamış insan da çoktur. Meselenin en ilginç yanı budur. Bunca fikir varken fikirsiz insanların olması çok ilginçtir. Oysa insan düşünen bir varlık olarak yaratılmış ve yeryüzüne idareci kılınmıştır. Peki neden bunca insan düşünmekten, düşünüp fikir edinmekten yoksun? İnsan, önceden var olan fikir akımlarını benimsemediği için fikirsiz mi kalmalıdır? Hayır. Eğer sorun var olanları benimsememek ise, içindeki kıvılcıma dayanarak, bütün kalıpları itip özgün fikri ortaya koymak gerekir…

Peki asıl sorun nedir? Sorun insanın sorumluluk almak istememesidir. Sorun, dünyada bunca tepki konulması gereken olay ve durum olurken tavırsız kalan insanın yalnızca gündelik yaşamın monoton ihtiyaçlarını karşılamak istemesidir. Sorun “ben tek başıma neyi halledebilirim” demektir. Sorun, insanın beğenip sevdiği fikri, sözde temsil edenlerin samimiyetsizliği dolayısı ile o sözde temsilcilerden soğurken fikrin kendisini de terk etmektir. Sorun dünyada bunca yas, bunca haksızlık, bunca namertlik varken bu matem havasında suya sabuna dokunmadan kendi hayatının keyfini çıkarmanın ta kendisidir.

Sorun, çabanın, emeğin, alın terinin sadece ferdiyetçilik için kullanılmasıdır. İnsan beden, ruh, akıl ve yürekten ibarettir. İşte fikir o ruhun ihtiyacıdır. Fikir yürek ister. Yürek ve ruh olmaz ise beden cesettir. Akıl çaresizdir. Peki bunca soruna çözüm nedir? Çözüm, bu matem havasında sadece canını, yarınını düşünmeden yası dindirecek yasayı diriltmeye çalışmaktır. Bunca kara bulutun arasında masmavi göğü aramaktır. Fikirler nereden başlarsa başlasın varacağı yer toplumun huzuru olmalıdır. İnsanın temel ihtiyaçları arasında yemek yemek, uyumak nasıl varsa fikir edinmek de olmalıdır. Ancak şahsi menfaat ya da hazcılık güderek var olan bir fikre uyum sağlamak asla fikir olarak değerlendirilmemelidir.

Namuslu bir fikir haksız güçlünün değil haklı güçsüzün yanında olmalıdır. Asıl fikir, mezalim bir bey karşısında Köroğlu olabilmektir. Fikir, bu değişmez kurallar çerçevesinde tasarlanmalı, insanoğlu fikir sahibi olmalıdır. Yoksa hayat ortalama yetmiş yıl kendin için yaşayacağın bir hapishane olmaz mı?