SELMA ERDAL

SELMA ERDAL

02 Kasım 2024 Cumartesi

Zavallı Amerikalılar

Zavallı Amerikalılar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

SELMA ERDAL

Zavallı Amerikalılar

Bizde 1998’de başladı dışarıya kaçış…
Bursalı sanayiciler “iflas ettik, durumlar çok kötü, girdiler yüksek, işler gidiyor aksak” yakınmalarıyla, önce Kazakistan’a kaçırdılar fabrikalarını, yatırımlarını…
Ardlarından işçileri sokağa döküldü, sendikalar bile yetersiz kaldı, işçiler hukuka başvurdu… Kimisi alabildi tazminatını, kimisi alamadı; üstüne üstlük bir de işsiz kaldı. Ki son yıllarda artan işsiz sayısının nedenidir bu kaçış…
Ve Haziran 2007’de de SABANCI’nın; Mısır’a, Tunus’a yatırım yapacağı duyumları yer aldı yazılı basında…
Nedendi bu kaçış ?…
Çünkü kaçılan ülkelerde; başta işçi ücretleri olmak üzere, tüm girdiler düşük… Daha önce yabancı sermaye olarak Türkiye’ye gelen yatırımcılar da, tası-tarağı toplayıp girdilerin düşük olduğu ülkelere taşınıyorlar. En çok da geçmişin demir perde ülkelerine…Ve de Hindistan, Çin gibi; insanın, emek gücünün bol olduğu ülkelere… Üstelik de bu ülkelerde; AB’nin çevre normları, Kyoto Sözleşmesi’nin koşulları, Paris İklim Anlaşması geçerli değil. Dilediklerince Doğa’yı kirletme özgürlükleri var. Çünkü bu ülkelerdeki insanlar için çevre sorunları bir lüks, çünkü onlar açlık kirlenmesiyle karşı karşıyalar.

Yaşanan bu yatırım akışı, yer seçimi ya da değişimi neden ?…
Yatırımların bulundukları ülkeden, başka ülkeye kaçışını özendiren bu arada da işgörenleri işinden eden güç nedir ?…
Elbette ki küreselleşme kavramı; küresel ekonomi olgusu… Hani her dem yazıp, söylediğimiz; sınırların kalkması olgusu…
“Sınırlar kalktı; ama kimlere ?… Dünya’yı acımasızca sömürenlere” diye yakınmamıza neden olan çağın gerçeği …
Hani şu emperyalist Amerikalılar’ın; Dünya İmparatorluğu kurma amacıyla, ileri sürdükleri kavram…
Şu vahşi kapitalizmin; 21. yüzyılda bilinen, tanımlanan biçimi, sömürü düzeninin son kertesi: KÜRESELLEŞME…
Hani şu yoksulu daha yoksul, varsılı daha da varsıl eden acımasız koşulları olan kavram, olgu, oluşum…
Ve ne yazık ki emperyalist Amerikalılar’ın ( kuramları üreten bilim adamından, onları parayla besleyen sermayedarlarına kadar, açgözlü-doyumsuz kapitalistlerin ) yarattığı bu canavar; artık kendi çocuklarını da yemekteymiş. Artık Amerikalılar da bu canavarın kurbanı oluyorlarmış.
Çünkü “dolar”ın değerinin düşmesi, ABD pazarlarının Çin’in eline geçmesi “ki belki de Barbie bebeklerin ya da başka Çin mallarının içeriğinde kurşun bulunduğu gerçeğinin ya da yalanının yayılmasının nedeni de Çinliler’in pazar payını azaltmaya yönelik söylemlerdir; kim bilebilir ki ? ” sonucu, Amerikalı yatırımcı da Çin’e kaçıyormuş; tıpkı bizim Bursalı Cavit Çağlar’ın Kazakistan’a, Sabancı’nın Mısır’a, Tunus’a kaçtığı gibi ( gerçi bizden başta Çin olmak üzere; Romanya ve Bulgaristan’a kaçanlar da var )…
Ve bu durumda hani şu “ortalama Amerikalı” denen, sıradan yurttaşlar ne yazık ki işsiz kalıyorlarmış. Bir kaç dolar için bile kaygı duyuyorlarmış. Hani şu “mortgage” ödemelerinde aksaklıklar yaşandığından, İstanbul borsası bile alt-üst olmuştu ya geçtiğimiz yılarda; meğer bu Amerikalılar taksitlerini ödeyemez duruma düşmüşler, işsiz kaldıkları için, yatırımlar Çin’e kaçırıldığı için…
Acımasız kapitalist; düşünür mü aç kalacakları ?…
Onun için emek gücü nedir ?… İnsan mıdır ?…
Hayır, insan değildir. Yalnızca ve yalnızca; “Havuç-sopa” yöntemiyle çalıştırılan makinanın parçasıdır, bir uzantısıdır.
Önemli olan üretimdir ve üretim sonucunda edinilen artı değerdir. Ve artı değerin nerede, nasıl, hangi koşullarda çoğaldığının hiç önemi yoktur; önemli olan yalnızca ve yalnızca çoğalmasıdır.

Bilindiği gibi ABD; Dünya’nın en borçlu ülkesidir ( bakmayın bizim yıllarca sözü edilen IMF’ye yönelik borç birinciliğimize )…
Dünya’da en çok evsiz Amerika’dadır.
Dünya’da kadınlara saldırıda ( hem dişiliğine, hem de kişiliğine) birinci sırada olan ülke Amerika’dır ( ki ikincilik İngiltere’nindir ).
Ve bu gidişle en çok işsizin olduğu ülke sıralamasında da birinciliğe aday olacak ülke Amerika’dır.
Bu olumsuzluklar sonucu; yıllardır “dindarlığı, din sömürüsü” ile iktidarda kalan Bush’un gücü Amerikalılar’ı kandırmaya yetmediği için Obama gelmişti yerine… Amerikalılar giderek ondan desteğini çekince, ona güven duymayınca da artık hem Amerikalı’nın, hem de tüm Dünyalı’nın bir Donald Agası olmuştu o günlerde… Ve Donald Aga yeniden gözlerini dikti Başkanlık koltuğuna… Ola ki gelirse bir kez daha hem Amerikalılar yanar, hem de Dünyalılar; eyvah ki eyvah !…
Ne derler bilirsiniz ?… Aç insan, inançlarını bile yer.
Ve aç insan; “Önce ekmek, sonra Allah” der (Hani bizimkilerin de bu arada kulaklarını çınlatmak gerekir ).
Dünya imparatoru, Dünya egemeni Amerika’da bile din üzerinden siyaset yapmakla; ekonomik sorunların çözülmediği, ulusun gönencinin artması şöyle dursun, savaşlar nedeniyle daha da azaldığı, dolayısıyla dindar başkanların iktidarının sarsıldığına ilişkin somut gerçekler olarak karşımızda dururken bizler de umalım ki birileri de bu yaşananlardan ders alsın.
Bizlerle benzer koşullarda yaşam savaşı veren sıradan Amerikalılar ki onlar bizler gibi olan gerçekten de zavallılar.
Ve ben…
Kuşkusuz Amerikan emperyalizmine karşıyım. Ama Amerikan emperyalizminin yarattığı küresel canavarın kurbanı olan sıradan Amerikalı’ya, benim gibi yaşam savaşı veren Amerikalıya hiç karşı olabilir miyim?… Onun ancak yanında durabilirim; küreselleşme karşıtı bir birey olarak… Dahası bütün dünyadaki ZAVALLILAR; birleşin, yalnızca zincirlerinizi değil, yaşamlarınızı kaybedeceksiniz bu gidişle diyerek…

Zavallı Amerikalılar

0

BEĞENDİM

ABONE OL