02 Kasım 2024 Cumartesi
SELMA ERDAL
Efendim; yalnızca onlar biliyorlar. Yalnızca onlar ahkam kesecekler.
Onların dışında kalanlar; koyun kaval dinler gibi, yalnızca onları dinleyecekler!…
Olur, olmaz yorumlarını, akıl dışı yargılarını, ipe sapa gelmez algılarını; herkes copy paste/kopyala yapıştır uygulamasıyla birlikte ve de adlarını kaynak göstererek papağan gibi onların sözlerini yineleyecek!…
Aman efendim; emrinize paldır, küldür!…
Kim mi onlar?…
Televizyon programlarında toplumsal kirlenmeye sonsuz katkılarıyla; magazin programlarının yorumcuları… Ayaktopu alanında doktora yapmış edasında; spor yorumcuları… Elbette ki yandaş medyanın siyaset yazar ve yorumcuları…
Ama her nedense işte onların; son yıllarda bir türlü dinmiyor sancıları…
Neden?…
Sosyal medyada ya da benim kullandığım tanımlamayla sanal kamusal alanda; fikir beyan eden ( Türkçe söyleyişle; düşüncelerini açıklayan), üstelik de bu yorumculardan çok daha bilgili, eğitimli, öngörülü ve de siyaset satrancını oynama yeteneğine ulaşmış düşünen, yorumlayan, sorgulayan , doğal olarak da yargılayan halk yüzünden…
Ulus Devlet’in yıkılışını amaçlayan KÜRESEL DEVLET kurma heveslisi efendilerinin yıllardır borazanlığını yapan bir kesim “yandaş” ulusal medya köşe yastıkları; küreselleşme kuramının “think locally, act globally” ilkesi doğrultusunda (ki Türkçesi küresel düşün, yerel davran) ve de küresel iletişim ağı internet marifetiyle… Yerelden yükselen ses ve de küresel ağ üzerinden sıradan halk aldıkça nefes…. Özgün, ayrıcalıklı, üstün, ulaşılmaz olduklarına ilişkin konumu; sanal kamusal alanda düşünceleriyle var olanlar yüzünden yitirdiklerinden beri, işte bu sosyal medyada yer alanlara karşı kin, nefret yüklü olmaya başladılar. Onların çeşitli sanal ortamlardan paylaştıkları düşünceleri, eleştirileri karşısında görsel ve yazılı yayın organlarından öfkelerini saçtılar, neredeyse bir tek halkın ana, avrat sülalesini sinemaya götürmedikleri kaldı…
Ve sanal kamusal alanda düşüncelerini paylaşanlara; “klavye şövalyeleri” demeye başladılar, bu da onlara yetmedi sonunda onlara AZGIN AZINLIK unvanını verdiler.
Anımsanacağı gibi sokak dilini (ki argo da denir bu dile) kullanmaya pek hevesli ve de eğilimli günümüz egemenleri de bu tanımı pek çok sevdi; kendine karşıt düşüncede olanlara AZGIN AZINLIK payesini 23 Haziran 2019 seçimleri sürecinde verdi. Mübarek olsun; halkımıza, ulusumuza!…
Ama şöyle bir döner bakarsak; temel soruna, elbette ki halkın değil de, halkın düşüncelerini doğrudan açıklamasına bozulanların sorunlarına odaklanırsak…
Nasıl da bir kısır döngü ama?…
Yıllardır şiddetle savundukları “ulus devlet karşıtı” şu küreselleşme kuramının yarattığı, “küresel medya” denen olgu, onların nasıl da Azrail’i ki bir başka deyişle ÖLÜM MELEĞİ oldu!…
Hayırlara vesile!…
Demokrasi için, aydınlık yarınlar için; haydi AZGIN AZINLIK!… Başlayın tez günde; daha da çok yanlışları eleştirmeye, doğruları söylemeye, demokratik hak ve özgürlükler için ve “kalem kılıçtan keskindir” düşüncesiyle daha güçlü dokunun klavyelere !…
Çünkü daha dünlere kadar NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE sözlerini haykıranlara, BOZKURT simgesini taşıyanlara IRKÇI diyenler; Avrupa’daki ayaktopu kapışmaları nedeniyle, nasıl da sahip çıktılar Türklük sözlerine ve simgelerine ?…
Az daha bekleyin; bakın daha neler, neler olacak?… ERGENEKON DESTANI yeniden bu topraklarda yeni kuşaklara coşkuyla anlatılacak !…