20 Kasım 2024 Çarşamba
Sadullah Kısacık: Öğretmenlerimiz Bir Anne, Bir Baba, Bir Abla, Bir Ağabeydir
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
Kozan’a gitmeye karar verdik eşim/ çocuklarla birlikte, oradan da Faydalı Köyü’ne…
Beş saat mı geçti aradan, altı saat mı; gitmeden önce, yaşananları bir yana bırakarak evden bir şeyler almak zorundaydık, geçti/ gitti umudunu taşıyarak…
Asansör yerine merdivenleri çıkıyoruz ürpererek, az değil/ onbir kat… Çabucak çıkıyoruz, çabucak o an aklımıza gelenlerden alıyoruz, çabucak merdivenleri iniyoruz eşimle…
Dönüşümüzün ne zaman olacağını bilmeden yollardayız!
***
TEM’den Balcalı çıkışını deniyoruz! Yolların yoğunluğu bildik gibi değil! Kent Hastanesi’nin önü kalabalık… Balcalı’ya yaklaştıkça araçlar azalıyor! Stadyum yanından geçerken çok söylenen, Çukurova’daki dairelerden ucuza satılan lüks beton yapıların bilindik biçimiyle ayakta durması şaşkınlıkla karışık sevindiriyor ister istemez!
Yollar da berbat! Yarım yapılan çalışmaların ardından bir de yağışlar durmayınca, bir de üstüne deprem sarsıntısı… Yolun bir bölümünü yokuş tırmanarak, kıvrılan oyukları geçerek, su gölcüklerine düşerek, boyu ne olduğu anlaşılmayan çukurlarında zorlanarak Adana’dan uzaklaşıyoruz!
Adana/ Kozan kavşağına varana dek karmakarışık duygular içindeyiz!
***
Yol boyunca Kozan’dan gelenlerden çok gidenler vardı!
Adana’da ne yapacaklardı ki; İmamoğlu, Kozan olmasa bile köylerinde bildik/ tanıdık olanlar için gelmeliydiler elbette de; Çukurova’da çöken bir apartmanın altında onlarca insan olduğu, Kozan’dan olanların da bulunduğu haberi gelince de “Adana’ya da giden olacaktı elbette” denilmesi gerekiyordu!
Sabahtan kardeşlerimi aramıştım, sonra yeniden dönenler oldu “nereye gideceksiniz” diyerek. Eşimin kardeşleriyle görüşürüz, en çok da Maraş’ta olan Aslı’yı merak ediyoruz!
Merak da ne demek? Petrol istasyonlarının kapalı olması nedeniyle yakıt sorunu olduğunu, bulduğunda da ikiyüz liralık alabildiğini, yola çıktığında da izinle geçebildiklerini, iki saatlik yolu ancak yedi/ sekiz saatte alabileceğini söylüyordu…
***
Kozan’da da bir sessizlik var! Birçokları köylere dağılmış… Bir apartmana yaklaşmamız gerekiyordu, yaklaştık/ bir de bir araç genişliğinde yoldan geçtik, öğle dolayı/ yer kabuğu sarsıldı yeniden, direksiyonda oğlum Emre çevik davrandı, çıktık dar yoldan…
Neler olduğunu istediğince anlamaya çalış! Öyle sarsılıyoruz, öyle sarsılırken “dehşetin ortasında bir umut” diye içimizden çığlık boşanıyor ki; araçta bulunanların gözleri iri iri, neler olduğunu anlamaya çalışmadıklarını söylemek olası değil, hiç böylesine tanık olunmayınca, büyüklerden buna benzer anılar dinlemeyince, herkes sus pus…
Yüksek beton yapıların arasında daha çok zaman geçirmeden ayrılıyoruz Kozan’dan…