20 Kasım 2024 Çarşamba
OKTAY EROL
Bir birlikteliğin, bir duvarın, bir yapının kurulmasında “alışıldık” olunmayan ürünleri kullanarak; daha güzel, daha sağlam, daha güvenli yapılar oluşacağını ileri sürmek, en önemlisi de uygulayıp “başarılı” olmak bir devrimci anlayıştır!
Günümüzde briket/ tuğla birleştiricisi olarak harç kullanılmasına karşın, gazbeton için daha az/ daha hafif/ daha ekonomik/ daha kolay uygulanabilecek yapıştırıcılar kullanılması “beton yapılar” için devrimdir; başarısı kanıtlanmış, geniş katman için inandırıcı/ güvendirici olmuştur! Ancak, ülkemizde sistem/ yerel yönetimler/ inşaat yüklenicileri/ denetleme ağının yapı malzemelerinde ortaya koyduğu “harç” canlıların yaşamlarına uygun olmadıkları, yaşadıkları yapıların çöktükleri, ayrıca binlerde cana mal olduğu gözlemlenirken “devrimci” bir anlayış değil soygun düzeni, yurttaşı aldatan/ oyalayan bir uygulama biçimidir!
Yüzyılın “en acılı” yıkımının yaşandığı şu günlerde, “millet ittifakının” yaşattığı da başka bir şey değil!
***
Neler oldu bir anımsayalım: bir yılı aşkın süredir bir araya gelen “millet ittifakı” bileşenleri, “cumhurbaşkanlığı sistemini değiştirme” amacıyla sürdürdükleri buluşma, aday açıklama gününde dağılma aşamasına geldi! Tuğlalar arasına konulan “harç” tutmadı!
Buluşmanın başından beri dile getirilen “altı genel başkanın ortak kararı” anlayışı, beş genel başkanın “adayımız Kılıçdaroğlu” demesinin ardından, İYİP Genel Başkanı Meral Akşener’in “Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş aday olsun” demesiyle “ortak karar” hiçe sayılmış oldu!
Bir yılı aşkın sürede yapılan konuşmalar, alınan kararlar, parti kurmaylarından gelen açıklamalar yok sayılarak, Akşener’in “İYİ Parti bir kıskaca alınmış, bir dayatmaya mecbur bırakılmış, ölümle sıtma arasında bir tercihe zorlanmıştır. Buna boyun eğmeyecektir. Devşirme siyasetin hınk deyicisi olamayacaktır” sözleriyle oluşan gelişmelere tanık olundu!
***
“Millet ittifakını” oluşturan bileşenlerin ortak buluşma noktaları “cumhurbaşkanlığı sistemini değiştirme” amacını taşıyordu. Uygulanan sistemin ülkeyi “tek adam anlayışına” sürüklediği, bu oluşumun sonucu da birçok konuda tartışmalara neden oluyordu!
Yalnız partiler değil ülkenin tüm kurumları/ kuruluşları siyasallaşırken; ekonomi iyi çalışmıyordu, yaşam standardı düşüyordu, özgürlükler kısıtlanıyordu, yurttaşlar kutuplaşıyordu, sorunlar kabarıyordu, sınıfsal ayrışma büyüyordu, her şey bir kişinin dudakları arasından çıkacak söze bakıyordu…
İşte “millet ittifakı”, tüm bunları düzeltmek için; altı birbirinden ayrı partiyi yan yana getirmişti! Arasında sosyal demokrat olan vardı, milliyetçi- muhafazakar vardı, cemaate yakın olan vardı, milli görüşçü vardı…
Normal koşullarda, parlamenter sistem içerisinde kısa dönemli koalisyon hükümetleri ayrı partilerin bir araya gelmesiyle oluşmuş olsalar da, bir” ittifak” içinde düşünsel farklılığı olan partilerin yer almaları bir “ilk” olması adına önem taşımasına karşın, “iyi bir harç” olmadığı görüldü!
Bir yılı aşkın süredir yinelenen “adayımız çok kolay açıklanacak, açıklayacağımız aday kazanacak, bu masayı dağıtmaya kimsenin gücü yetmeyecek” açıklaması da unutulmasın!
Sürecek…