21 Kasım 2024 Perşembe
Sadullah Kısacık: Öğretmenlerimiz Bir Anne, Bir Baba, Bir Abla, Bir Ağabeydir
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
MEKİN ŞAHİN
Kentlerde, körü körüne yaşayan insan dünyanın özü olmayı kaybeder.
İnsan kendi özüne yabancı olur. Kentlesmenin kontrolsüz kurulması, genişlemesi ve yönetilmesi
Günümüz de bilimsel analizler kent olgusunu yeniden insan doğa üzerine yapmakta.
Amaç insanı yeniden doğayla bütün hale getirmek.
Kentleşme göçlerle birikim sağladı.
Çok farklı kültürel göçlerle şehirlere taşındı.
Birbiriyle çatışan kültürler, ortak yaşamla ortak davranışı yeniden yaratırken, sahip olduğu değerleri kaybetti.
Köy-kent ilişkisini incelersek:
Köyde insanlar birbirine yardıma koşar. Kentte yaşayanlar uzaklaşarak bakar.
Kentli üç-beş ağaçla, sidik gibi akan bir su gördüğünde; çığlık çığlığa tablo gibi der; doğaya yabancı olduğunu gösterir. Köylü gördüğü tabiat güzelliğinde dünyanın bir parçası olmanın mutluluğunu yaşar.
Bağırmaz, çığlık atmaz bilirki kendide o güzelliğin parçasıdır.
Yerel yönetimler, insanın kaybettiği değerleri yeniden kazandırmak için var. Kent yaşamı evden işe, işten eve gidilen ve gelinen bir yaşam değildir.
Kent yaşamı çok boyutlu ilişkiler üzerine oturtulan ama yaşamında doğayla yeniden tanıştırıldıgı ve haz aldığı bir yaşamdır.
Yerel yönetimler kent yaşamını kolaylaştıran tüm çalışmaların yani sıra sosyal, kültürel, sportif, sanatsal, eğitim, sağlık, ulaşım ve doğayla kent merkezini buluşturan görevleri vardır.
Bu görevlerin bir kısmını yerine getirenler kahraman ilan edilir.
Tıpkı Eskişehir belediye başkanı Büyükerşen gibi..
Ancak bireyci iç güdülere sahip olan belediye başkanları, bırakın kente ufacık iz bırakmayı kent yaşamını daha kötüye taşımakta.
Kent bir arpa boyu ilerlemez.
Yüreğir ilçesi bireyci belediyecilik anlayışı yüzünden, Adana’nın büyük köyü oldu.
Rutin işler dışında, güzelim Yüreğir, kendi haline terk edildi.
Kent yaşayanları doğadan yoksun, haz almaksızın ızdırap içindeki yaşamaya teslim edildi.
Siyasî ve ticari rantın alevleriyle yerel iktidar; bireyci kahramanlığın peşinde, bir kaç kişinin özel ihtiyaçlarını karşılamaya dört elle sarılmaktadır.
Yüreğir halkı otuz yıldan beri kaderciliğe teslim edildi.
Oysa belediye yönetimlerinin görevi halkın mutlu olacağı, huzur içinde yaşayacağı kent yaratmaktır.
Bu görevi yerine getirebilecek yasal yetkilere, yeterli bütçeye ve insan kaynağına sahiptir.
Yeterki kente ve kent halkına hizmet etmekten başka bir düşünceye ve uygulamaya izin verilmesin..
Bizim yörede bir söz var.” Ölenle, olan geri gelmez!” Derler.
Sayın başkanlar, objektif değerlendirmeler ışığında aldığınız sorumluluğu yerine getiremediniz. Yüreğir’in çağdaş ve evrensel kent ünvanına sahip olacağı hizmetleri, en zor koşullar içinde olsanızda, yerine getirmeliydiniz.
Yapar mısın?
Bence yapmazsın.
Çünkü sizlerin hedefinde insan yok Hedefinde kadercilige teslim edilecek halk olmalıdır.
Yerleştirilen genel anlayışa, algıya ve uygulamalara teslim olmuşsunuz.
Üreten, yaratan ve taşın altına gövdesini koyacak yol arkadaşlarımla, Yüreğir’e umut olmak, bize nasip olacak!
Bu beceriye, bilgiye ve deneyime sahibiz.
Yüreğir’i biz tanırız, Yüreğir’de bizi tanır.
Yüreğir’i Türkiye projemizle çağdaş kent yaşamına taşıyacağız!
Kentleşme ve Belediye başkan örneğini bir kez daha dirilteceğiz.
Türkiye projesiyle geliyoruz!