İBRAHİM ORTAŞ

İBRAHİM ORTAŞ

13 Kasım 2024 Çarşamba

Egemenliği Çocuklara Emanet Etmenin Anlamı Toplum Tarafından Yeterince Anlaşıldı mı?

Egemenliği Çocuklara Emanet Etmenin Anlamı Toplum Tarafından Yeterince Anlaşıldı mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,
Çukurova Üniversitesi,
iortas@cu.edu.tr

Çocuklara Sorumluluk Yüklemek Önemli, Ancak Gereği Yapılıyor mu?

Çocukların gözünde 23 Nisan yalnızca yaşıtları ile bir araya gelindiği hoş bir bayram günüdür. Bilinci biraz gelişen 4. ve 5. sınıf öğrenciler için ise içinde yaşadığı toplumun bazı özellikleri, yurt kavramı ve geçmişte işgal kuvvetlerine karşı verilmiş kurtuluş savaşının önemi ve insan olarak sorumluluklar yeni yeni zihinlerde filizlenmektedir. Düşünün, ülkenin geleceği konusunda çok fazla bilgisi olmayan bir çocuğa diyorsunuz ki; bu ülkeyi işgalcilerden kurtarmış, memleketin iradesini milletin kendi belirlediği, temsilcilerinin (TBMM) kararı ile yönetilmesini sağlamış bir liderin ülkenin yönetim şeklinin nasıl olacağının karara bağlandığı 23 Nisan gününün önem ve anlamını sizlere atfetmiş. Çocuk olarak size verilen mesaj (çoğunlukla soyut düşünme becerisi olan büyüklere verilmiş olan mesaj); TBMM’nin açıldığı günün anlamı ve önemi, toplumun bağımsızlığı ve kendi egemenliğini kendisini idare etmesinin sağlandığı yönetim biçiminin sürülmesi için emaneti size verilmektedir mesajıdır. Bu psikoloji çocuğu ne denli etkilemekte ve kendine öz-güveni ve saygınlığı artmaktadır. İlkokulda iken 23 Nisan etkinliklerine günler öncesinde heyecanla hazırlanırdık. Öğretmenlerimiz bizlerden daha heyecanlıydılar ve de gururluydular. Cumhuriyetin kuruluşu ve ulusal egemenliğin ne denli kıymetli bir değer olduğunun bilincindeydiler. Temiz giyinir, öğrencilerine egemenlik ve Cumhuriyet bilincini kazandırmak için farklı uygulamalı etkinlikler yaptırırlardı. Törenlerde verilen mesajlar ve anlatılan yurttaşlık bilgisi mesajları halen hafızalarda bulunmaktadır. Eli öpülesi öğretmelerimiz bizleri komşu köylere götürür orada yeni arkadaşlar ile tanışır ve evlerde misafir edilirdik. Halen hafızalarda o günlerde kalan çok anlamlı anılarım var.

Tabii daha sonra TRT’nin etkisi ile bu mutluluğa başka ülkelerin çocukları da davet edilirdi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle törenlere dünya çocuklarının davet edilerek dünya çocuklarının dostluk ve kardeşlik duygularını göstermeye çalışmaları önemlidir. Dünya çocuklarının bir araya gelmesi birlikte bir bilinç kazanımı sağlaması önemli. Nazım Hikmetin “Dünyayı Verelim Çocuklara” şirindeki gibi mutlu olsunlar bir günlüğüne.  Eminim o mutluluk yarınları da mutlu edecektir.

Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
Dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
Dünyayı çocuklara verelim bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler.

 

Eğer dünyayı çocuklara bıraksan eminim çıkar kavgasına bizler kadar düşmeden bir arada dünya arkadaşlığını kurarlar. Çocukların dünya arkadaşlığını kuracağına şüphem yok, ancak biz büyükler bir arada olmayı birbirimize tahammül etmeyi becerdik mi? Ne yazık ki beceremedik.

Ne yazık ki dünün çocukları bugünün büyükleri nasıl oldu da bugün yönetim katlarında birbirleri ile resmî törenlerde dahi selam vermiyor, birbirlerini yok sayıyorlar. Siyasi parti liderlerinin genel merkezlerde belirlediği milletvekili ve belediye başkanları adaylarının 4-5 yılda bir topluma onaylıyor musunuz? diye sormak ile milli irade ve demokrasi işletilmiş olmuyor. Yapılan birçok anket, toplumun siyasete olan inancı ve güvenin azaldığı ölçülüyor. Milli irade ve egemenliğin sürdürülmesi ancak egemenliğin sağlandığı işleyiş metodu olan demokrasinin gereklerinin tam olarak sağlanması ile gerçekleşir.

Bu durumun siyasiler tarafından dikkate alınması gerekir.

Büyüklerin Kavga Ettiği Ortamda Çocukların Gelecek Coşkusu Çıkar mı?

Çocuklara, geleceğin emanetçilerine bırakılan miras mal ve mülk değil ülkenin yönetim şekli olan “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi ve onun dayandığı felsefe ve tarihsel bilinçtir. Vatanının tarihsel geçmişinde yaşanmış süreçleri, bulunduğu coğrafyasını sunduğu iklim, ekolojik çeşitlilik ve tarımsal üretiminin devamlılığı üzerinde yaşayan insanların sağlıklı ve mutlu yaşamının ancak egemenliğin kendileri tarafından hak, hukuk ve adaletin her insan için aynı düzeyde sağlanması ile mümkün oluğu bilincinin kazandırılması ile sağlanacaktır.

Günümüzde artık tarım ve sanayi devrimin idare şekilleri yerini iletişim çağının ekonomik ve sosyal yaşam kurallarına bırakmak zorundadır. Yöneticilerin ben yaptım oldu bitti ile değil, çok sık toplumdan ve toplumun değişik kurum kuruluş, sivil toplum örgütleri ve halkın görüşleri alınarak sağlanması gerekir. Yurttaşların belirlediği ve özgür iradeleri ile seçtikleri vekilleri üzerinden TBMM’sinde yasa yapması ve halkın bilgisi olmadan gece yarısı kararların artık halkın bilgisi dahilinde uygulanmasının zamanı geldi ve geçiyor.

Egemenlik Tartışması Daha Yaşanabilir Bir Toplum Olmak İçin, Çağın Gereklerine Uygun Bir Yaşam İçin Olmalıdır.

Ne yazık ki 100 yıllık egemenliğin kimde olması konusundaki bilinç ve bilgi ülkemiz yurttaşlarına tam olarak anlatılamamış olmalı ki, halen egemenliğin nasıl sağlanması tartışmaları yaşanıyor. Bilgi ve bilinç içinde toplumun sorunlarının çözülmesi için tartışılması ve değişliklerin yapılması yararlı olur. İletişim çağında dünyanın gerçeği artık bir arada yaşamanın zorunluluğu olan birlikte toplumsal sözleşmeler oluşturmak ve sürekli, nitelikli çoğunluğun da taraf olması ile güncellenmesi ve daha da demokratikleştirmesi kaçınılmazdır.

Egemenlik tartışması yapılacaksa bilim ve eğitim yolu ile, kimin daha müreffeh bir toplum yaratma, insanca bir yaşam sunacağı üzerinden yapılmalı. İnsan ve doğa sosyolojisi ve farklılıkların dikkate alınarak ortak paydada nasıl buluşulacağı konuları toplumun iradesine sunulmalı ve toplumun tercihi doğrultusunda yetkilendirmeler yapılmalı.

İnsanlığın tecrübesi bir arada birlikte sürekli gelişen toplumların oluşumu bilgi ve bilinç ile mümkün oluğunu gösteriyor. Bilimin öngördüğü eksende sorunları demokratik prensipler ekseninde karşılıklı saygı temelinde konuşarak ve tartışarak çözme ve de üretmemiz gerekiyor. Artık toplumun çoğunluğu eğitimli ve eminim ki yurttaş bilinci ile kavga etmeden egemenliğin kendisinde oluğunu daha açık ifade edecektir. O zaman çocuklara armağan edilen egemenlik mirası yerine getirilmiş olur.

Bütün çocukların ve ulusun egemenlik bayramı kutlu olsun.

Egemenliği Çocuklara Emanet Etmenin Anlamı Toplum Tarafından Yeterince Anlaşıldı mı

0

BEĞENDİM

ABONE OL