İBRAHİM ORTAŞ

İBRAHİM ORTAŞ

13 Kasım 2024 Çarşamba

İsrail-Hamas Savaşının Etkisi ABD Üniversitelerinin Bilimsel Özerkliğini ‘de Etkiledi

İsrail-Hamas Savaşının Etkisi ABD Üniversitelerinin Bilimsel Özerkliğini ‘de Etkiledi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İsrail ve Filistin Çatışmasının Öğrenciler Tarafından Eleştirilmesi ABD Üniversitelerinde Özerkliğe Müdahaleyi Getirdi. Rektörler İstifa Etmek Zorunda Kaldı

İbrahim Ortaş, Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr

Uzun zamandır Ortadoğu bölgesi dışından kışkırtılan ve desteklenen çatışmalar ile yaşanan şiddet giderek toplumları birbirine düşman eden durum bölgenin dışında dünyayı etkiler duruma gelmiştir. Dünyanın enerji üssü olan körfez bölgesinde din, mezhep ve milliyetçi çatışmalarının devam etmesi bütün dünyayı istikrarsız hale getirecektir. Son yılların en çatışmalı ve ölümlü savaşı doğal olarak bütün dünyada tepkilere neden olmakta ve başta ABD’nin taraf tutması ve çözüm üretmemesinden dolayı içeride ve dışarıda tartışma konusu olmaktadır.

İsrail- Gazze/Filistin çatışmasında, çok kızdığımız batı dünyasının tek taraflı olarak İsrail’in yanında durmasına karşın, halen batıdaki üniversitelerinde öğrencilerin savaşa karşı çıkarması önemli. Üniversite gibi akıl ve sorgulama sonucu bilginin üretildiği bir ortamdan kişilerin düşünce açıklama talebinde bulunulması insanlığın hak arayışına destek olması bakımından varlığı hayati önemdedir. Akademik çevrelerin bu bağlamda özerklik vurgusu yaparak üniversitedeki farklı seslerin varlığının düşüncenin özgürce açıklanması bakımından ayrıca önemlidir.

ABD Kongresi’ndeki üniversitelerde antisemitizm soruşturma komisyonunda Harvard, Pensilvanya Üniversitesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) rektörleri ifade verdi. Cumhuriyetçi senatörlerin “intifada” ve “nehirden denize” sloganlarının Yahudiler için soykırım çağrısı olduğu, bu çağrıları üniversitede yeri olup olmadığına Harvard Rektörü Gay, “Harvard’ın değerleriyle zıt olabilir ancak görüşler uygunsuz, saldırgan ve nefret dolu olsa bile ifade özgürlüğüne bağlılığı koruyoruz” yanıtını verdi. Verilen bu cevap Cumhuriyetçiler ve Amerikalı Yahudi toplumunun önde gelen isimlerini kızdırdı.

Harvard rektörü Gay’in ifadesi önemli. ‘’Sizin ile aynı görüşte değilim, ancak yine de düşüncelinizi açıklamanız için sonuna kadar sizin yanınızdayım’’ diyen Voltaire ile aynı değerdedir. Üniversiteye yakışan da budur.  Ancak anlaşılan Yahudi topluluklar durumdan memnun değiller ki, rektörlerin değişimini talep etmektedirler.

Yahudi Lobisi Üniversitelerde Rektörleri Yerinden Etti.

Batıdaki bütün olumsuz gelişmelere ve çıkara dayalı tutumlarına rağmen dünyanın aklı selim aydınları bilim ve sanat insanları, basın ve akademisyenler sesini cılızda olsa yükseltemeye çalışmaktadır. Ancak İsrail ve lobilerin insanlık için çözüm üretecek olan güçlü üniversitelerin rektörlerini istifaya zorlanması ile süreç çözümsüzlüğe itilmiş görülüyor.

03 01 2024 tarihinde Harvard Üniversitesi Rektörü Claudine Gay, hakkındaki intihal iddiaları ve kampüsteki Yahudi karşıtlığı iddialarına dair açıklamalarına gelen tepkilerin ardından istifa ettiği bilgisi basına yansıdı. Bu arada Prof. Gay’ın “iki yayında ek atıf gerektiğini tespit edildiği” saptandığı için istifası kaçınılmaz olmuş. Rektör Gay yayınladığı açıklamada “Nefretle mücadeleye ve akademik titizliğe bağlılığıma şüphe düşürülmesi üzücü oldu” demiş. Gay Harvard’ın “dikkatini herhangi bir bireye değil kuruma vermesini” sağlayacağını vurguladı. Sonunda ABD’deki seçkin üniversitelerde öğrencilerin İsrail karşıtı eleştirileri nedeniyle Pennsylvania Üniversitesi Rektörü Elizabeth Magill de lobilerin tepkiler sonrası istifa etmiştir.

Geçmişte Rektörler Dik Durmayı Başardılar

Benzer durum daha öncede 2000 yılındaki Colombiya üniversitesinin Filistin asıllı Amerikalı akademisyen Edward W Said’in Lübnan’da bir İsrail kontrol noktasına taş atması üzerine Yahudiler ve İsrail hocanın üniversiteden uzaklaştırılmasını istemişlerdi. Colombia Üniversitesi rektörü bu taleplere karşı Jonathan R. Cole, “ifade özgürlüğü kullanmıştır” diye Prof. Siad’e sahip çıkmıştı.

Bugün başta ABD ve Avrupa üniversitelerinde savaşa karşı çıkmayı ve savaşı durdurun demeyi bile kabullenilmeyen bir akıl tutulması yaşanıyor. Dün Prof. Said’i üniversitedeki odasına taş atanlara karşı kurşungeçirmez cam ile koruyan ve özgürlüğünü kullanmasını belirten üniversite bugün öğrenci faaliyetini askıya alan Colombiya üniversitesi üniversite değerlerine sahip çıkmaktadır. Columbia Üniversitesi Öğrenci Konseyi, Profesör Edward Said’le ilgili olarak yönetimin talebine karşı dönemin Rektör Jonathan R. Cole şu açıklamayı yapmıştı. Kendi adıma verdiğim yanıttır deyip “Bugüne kadar bu açıklamayı yapmaya yanaşmadım, çünkü bana göre burada Columbia’da benimsenen değerler, başından beri gayet iyi bilinir ve açıktır, teyide ihtiyaç duymaz. Yine de bunu yapacağım zira kimi zaman herhangi bir büyük üniversitenin dayandığı temel prensipleri tekrar etmek yerindedir ve bu, o zamanlardan biri olabilir. Öğretim üyelerinin hakları ve dokunulmazlıkları, Üniversite Yönetmeliği’nin 70. Bölümü’nde, Columbia’daki “akademik özgürlüğün” tartışıldığı bölümde açıklanmaktadır:

“Akademik özgürlük gereğince, ders anlatan herkes sınıfta konuları tartışırken özgürdür; araştırma yaparken ve araştırmalarının sonuçlarını yayımlarken de özgürdür ve özel veya kamusal alanlardaki açıklamaları ve bağlılıkları nedeniyle Üniversite tarafından cezalandırılamaz; ancak akademik camiadaki konumlarından kaynaklanan yükümlülüklerini akıllarından çıkarmamalılar.” [Fakülte Elkitabı, Columbia Üniversitesi, 2000, s.184]

Üniversite Rektörü Prof. Cole öğrencilere ve kamuoyuna yaptığı açıklamasında John Stuart Mill’ün “Özgürlük Üzerine” eserindeki bir ifade ile “Eğer tüm insanlığın, farklı düşünen tek bir kişiyi susturmasını haklı buluyorsanız, gün gelip de o tek kişi iktidarı ele geçirdiğinde tüm insanlığı susturmasına karşı çıkmaya da hakkınız olmaz…”  şeklinde açıklama yapar ve derki “bir insanın kendi fikirlerini çürüten ya da tehdit ediyor görünen ve çoğunluk tarafından benimsenmeyen fikirlerin ifade edilmesini desteklemenin neden özgürlük için son derece önemli olduğunu” belirtir.

Aslında akademik özgürlük ve ifade özgürlüğü konusu üniversiteler özerkliğinin zorunlu talebidir. Çoğu zaman yönetimlerin canını sıksa da özerk üniversite ortamında görüşler söylenmeli ve buna tahammül edilmeli.

Bilimin bin yıl kadar önce krallardan ve otoriteden arınarak kazandığı özerk yapısı ile insanlık için ürettiği bilgi ve teknoloji bundan sonra nasıl sağlanacak? Eğer üniversitelerde özerk yapıda ve özgür akademik yaşam olmasaydı, bilim, teknoloji ve bilgi bu kadar gelişmezdi. Üniversitelerin ürettiği bilgi ile ülkelerin gelişmişliği doğrudan ilişkili. Nitelikli-özgür bilim insanı olmayan, özerk olmayan ortamdan bilim ve bilgi üretilemez. İnsanlığın kazanımı olan ve zor koşullarda insanlığın sorunlarını çözen üniversiteler üzerindeki otoritenin elini çekmesi gerekir. Üniversite ortamı sorunları yöntem ve sebep sonuç ilişkisi içinde analitik-soyut ve matematiksel düşünce ile sağlar. Bunun dışında şu ana kadar bilgi üretiminde güven veren herhangi bir başka bilgi üretme yönetimi mevcut değildir.

Yoksa yarın ülkeler taraf oldukları durum lehine görüşlere müsaade eder, aleyhtekilerinde canını okurlar. Sokakta hiçbir demokratik hakkın savunulmasını isteyen üç kişi bir araya gelince hemen gözaltına alınan, ancak kendilerinin benimsediği görüşlerin istedikleri gibi ortalığın yakılıp yıkılmasına karşı çıkan kimi ülkelerin tutumu da doğru değil. Savaşı savunmak insanlık suçu, ancak ateşkesi istemek, çatışmamazlığı istemek doğru ve istenilmesi gereken insani bir durum.

Üniversiteler Aynı Zamanda Demokrasinin de Savunulduğu Ortamlardır

Son olarak aralarında Tel Aviv Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Ariel Porat ve İsrail Sosyal Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. David Harel’in de bulunduğu  İsrail’de 730 akademisyen, Gazze’deki açlığa karşı acil önlem alınması için başlatılan imza kampanyasına destek verdi. Yaklaşık 1.5 milyon insanın aç, susuz, sağlık hizmetlerinden mahrum evsiz barksız olarak sıkıştırıldığı dar bir koridorda kitlesel olarak ölüme neden olmadan çözüm önerisinin sunulmasının bilim çevrelerince ifade edilmesi ayrıca önemli. Yoksa bilim insanlarında gelecekte tarihe hesap veremezler.

Üniversite ortamında her türlü görüşün tartışılması işin doğası gereğidir, bu nedenle doğal olarak hiçbir kültür, inancı, düşünceyi ve farklılığı yok saymaz. Üniversitenin amacı üst bilgi, bilinç ve zekâ ile olay ve olguları analiz edip, deşifre ederek çözüm üretecek bilgi üretmektir. Bilgi üretmek için özerk ortamın varlığı sağlıklı düşünmek için elzem. Yaratıcı kişiler özgür kişilikler farklı düşünceleri önemser ve ortam yaratırlar. 

Dünya kamuoyu, hatta Yahudi basını dahi, akademik çevrelerin toplumsal baskısı sonucu nihayet sonucu ilk defa ABD başkanı İsrail hükümetinin Gazze’deki saldırılarının artık daha fazla insanın ölümüne neden olmamalı çıkışını yaptı. Yetmez ama evet. Masum insanların bu şekildeki çatışmalar ve anlamsız savaşlar ile öldürülmesi nereden ve kimden gelirse gelsin artık son bulmalı. İnsanların tanımadıkları bilmedikleri birini öteki diye yok etmesi artık çağa yakışmıyor. İnsanlar birbirleri tanısalar belki de kimlik sorgulaması yapmadan birbirlerini seveceklerdir. İnsanlığın biraz ekoloji bir tutamda tarih bilmesi bir çok sorunu çözeceğine inanmaktayım.

8 Mart 2024, Adana