20 Aralık 2024 Cuma
Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası Adana Şehit Samet Özkan İlkokulunda Kutlandı
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
HAKKANİYET ÇEMBERİ
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
İBRAHİM FAİK BAYAV
Araf Suresi’nin 186’ncı ayetinde, ”Allah kimi saptırırsa, ona yol gösteren bulunmaz” anlamında bir uyarı ifadesi var. Bu uyarının, -o zamanda- İslam dinine girmiş kimseler için olduğu anlaşılıyor. Bu uyarı, bu zamanda, tüm ‘Müslüman’ bilinen kimseler içindir.
Önce bir not: Türkçeye ”Allah kimi saptırırsa” şeklinde çevrilen bu ifade, Allah saptırma hareketi yaptırıyor şeklinde anlaşılamaz. Anlamı bulmak için 181’nci ayetten itibaren irdelemeye başlayalım:
Araf 181. Birinci kelime: ”Ve mimmen halakna ümmetün”. Yani, meydana getirdiğimiz toplumun içinde bir cemaat bulunur.
‘Mimmen halakna’ مِمَّنْ خَلَقْنا ifadesi, boş bir alanda, köy, mahalle veya şehir meydana getirilmesini belirtir. Oluşturulan her birim ülkenin birer parçası olacaktır.
‘Ümmetün’: اُمَّةٌ Bu sözcük ile, meydana getirilen şehir veya ülke içindeki belirli kişilerdir. ya da bir kurum ima edilir.
Araf 181. İkinci kelime: ”Yehdüne bi’l-hakkı ve bihi yeadilün”. Yani şehir veya ülke içindeki belirli o kişiler, hak üzere yol alırlar; ve hak ile toplumda adaleti sağlarlar.
‘Hakk’ بِالْحَقِّ terimi, sosyal hayatın her safhasında olması ve yapılması gereken kuralları tanımlar.
Verilen mesajı Müslüman Türkiye için düşündüğümüzde;
a) Ülkenin sağlam kalabilmesi, belirlenen kurallarla mümkün olacaktır.
b) Hak, belirli o kişilerin kurallar çerçevesinde hareket etmesiyle gerçekleşir.
”Yehdüne bi’l-hakkı ve bihi yeadilün” ifadesinin tecellisi, ülke yönetimindeki kişilerden başlar. Yönetimdekiler, ‘hak’ ile yol almıyorsa, ülke içinde adaleti sağlayamazlar.
Soru şu: O zaman toplumun ya da ülkenin akıbeti ne olur?
Cevap: 182’nci ayetteki ”senestedricühüm min haysü la yalemun”
مِنْ حَيْثُ لا يَعْلَمونَ سَنَسْتَدْرِجُهُمْ
ifadesiyle belirtilen olur. Müslüman ülke, yöneticiler sayesinde çökmeye ve bitmeye doğru yürütülür. Çünkü, ülkeyi sağlam tutacak kurallar, zıddına icra ediliyordur.
Kuralların zıddına icrası, kuralların tekzib edildiği anlamını taşır. Hz. Muhammed’in çevresindeki Müslümanlar için gelen ”Vellezine kezzebü bi ayatina” ifadesi, bu zamanın Müslüman yöneticilerinin suratına tokat gibi vurur. Kendilerine gelirler mi, bilinmez. Gelemezlerse ”Senestedricühüm min haysü la yalemun” ifadesine muhatap olurlar. Yani… Artık, o Müslüman yöneticiler, zıt icra ile, kendilerini kaybedecekler, ne olduğunu anlamadıkları bir yol ve usulde ilerlemeye başlayacaklardır. Yıkılış ve bitiş kaçınılmaz olur.
Araf Suresi ayet 183: ”Ve ümli lehüm; İnne keydi metinün”.
Bu ifade, kural zıddına icra eden Müslüman yöneticelerinin, yıkılışının hemen olmayacağını belirtiyor. Zıt icradan dönüş mümkün. Fakat ‘İnne keydi metinün’ ifadesi, kural zıddına icra eden yönetimdeki müslümanların ‘hile’ yaparak ve ‘tuzak’ kurarak hareket ettiğini belirtmiş oluyor. Üstte belirttiğimiz yıkılışın ve bitişin sebebi bu olacaktır. Tabi, dönüş yapmazlarsa.
Araf Suresi ayet 185: Bu ayet, hile ile iş gören, kural zıddına icra eden Müslüman yöneticilerin, göklerin ve yeryüzünün melekütüne bakıp bakmadıklarını soruyor. Demek ki bakmıyorlar; bakmak istemiyorlar. Hele ki bu ifade ile, zıt icra ile yönetenlerin ecellerinin gelmiş olabileceği ima ediliyor.
Ayet ifadesinden şu anlaşılıyor: Kural dışı icra eden Müslümanlar, belki, yer ve hava üstünlüğü kurma merakındadırlar. Lakin ecellerinin geldiğinine aldırış etmiyorlar. Ayetin ”fe bi eyyi hadisin badehü yuminün” ifadesi, bu safhadan sonra, öyle Müslümanların, kendilerine doğru icra için uyarı yapılsa da kabul etmeyeceklerini haber veriyor. Neden?.. 186’ncı ayette, yolunu şaşıranlara Allah’tan başka yol gösteren olmaz” diyor da ondan.
İbrahim Faik Bayav
(09.12.2024 12:05)