İBRAHİM FAİK BAYAV

İBRAHİM FAİK BAYAV

15 Nisan 2024 Pazartesi

Yunus Suresi Ayet 4 Yaşamın Gıdası Temiz Su

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yunus Suresi Ayet 4: Yaşamın Gıdası Temiz Su

Yunus Suresi Ayet 4: Yaşamın Gıdası Temiz Su
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Yunus Suresi’nin dördüncü ayetinde ‘salih amel’ عَمِلواالصالِحاتِ işlenmesine dikkat çekildi. Toplumlar salih amel kurallarına inanıp uyanlar ile kurallara inanmayıp red edenler şeklinde ikiye ayrıldı.

İnanmayan ya da inanamayıp red eden toplumların layık olacakları şey, ilk önce içecek su babındadır. Uyarı şöyle: ”Ellezine keferuu; lehüm şerabün min hamimin ve azabün elimün; bima kanû yekfuruun”.

Önceki bölümde, ellezine keferuu” tanımını ‘ellezine amenû’nun zıddı şeklinde belirttik.

Keferu كَفَروا fiili, ıstılahta Allah’ın varlığını kabul etmeyenler olarak kullanılıyor.

Keferu fiilinde ‘şeriatı’ ve ‘nübüvveti’ inkar anlamı da var.

Şeriat’ ve ‘nübüvvet’  sözcükleri Hz. Muhammed ve Kur’an hükümleri olarak anlaşılmış ve Müslümanların zihinlerinde yer etmiş. Bu iki terim Yunus Suresi’nin ilk on ayetinde daha derin anlamlar içerir. Ve belki de içinde bulunduğumuz zamana mesaj verir. ‘Şeriat’ kelimesi bugün kullandığımız ‘hukuk’ teriminin karşılığıdır. Yapılması ve yapılmaması gereken kuralları ve müeyyidelerini içerir.

Şerabün; شَرابٌ içilecek nesnedir. Fakat, canlılığı devamlı kılan ilk gıda maddesi sudur. Çeşitli biçimde içmek için imal edilen sıvılar da şerabdır. İçilecek gıdaların kaynakları farklıdır.

Hamîmin; حَميمٍ ısınmış ya da normalin dışına çıkmış anlamında sıfattır. Normalin dışına çıkmışlık doğal olduğu gibi başka biçimde de olabilir. İklim sebebiyle ısınmışlık ve bozulmuşluk, hamimdir. İnsanlar tarafından bakımsızlık ve kirletilmişlik de hamîmdir.

Şerabün min hamimin’ شَرابٌ مِنْ حَميمٍ ifadesi, asliyetini kaybetmiş, bozulmuş içecek demektir. Bunun sebebi, toplumların yaşam standardını yakalayamamasıdır. Bilgisizlik, düşünememezlık, acizlik bunda rol oynar.

Azabün elimün, عَذابٌ اَليمٌ ”şerabün min hamiminin” sonucudur. Kirletilmiş ve bozulmuş su ile gelen hastalık, acıya, yıpranmaya ve ıstıraba sebep olacaktır.

Toplumda düşünebilen insanların ortaya çıkması, yaşam standardını geri getirebilir.

Kaynak suları ile kuyu açılarak çıkarılan sular temizdir. Bakımsız kalırlarsa ya da onların çevreleri kirletilirse, sular içilecek vasflarını kaybederler.

Beşinci ayette ”li kavmin yalemûn” Yani ”anlayan toplum” vurgusu var. Bu, hakikat söz söylendiğinde söylenen hakikati anlayan demektir. Bu söz, yaşamın önemli gıdası olan su bozulmaya başladığında, niçin bozulduğunu ne yapılması gerektiğini anlayan ve bilen toplum demektir. Salih amel işlenmesi mecburiyeti vardır. Toplum bunu anlamıyorsa ya da salih amel için rahatını bozmuyorsa, ”şerabün min hamimin” ifadesinin sonucu olan  ”azabün elimün”, onların hak ettikleri şey olacaktır.

İstanbul’un içme suyunu karşılayan Ömerli baraj gölü var. Bu baraj gölünü besleyen su havzalarında yapılaşmayı ve iskanı devlet -bir zamanlar- yasaklamıştı. Barınma ve konut ihtiyacı baskın geldiğinden toplum bu yasağın hikmetini anlamadı. Yapılaşma hızla ilerledi. Baraj gölünün suyu kirlenmeye başladı. Eğer ülkenin düşünebilen, çözüm üretebilen insanları olmasaydı, İstanbul halkı ”şerabün min hamimin” denen suyu içmek ve kullanmak zorunda kalacaktı. Çok şükür, belediye hizmeti sayesinde barajın suyunun kirlenmesine fırsat verilmiyor.Kirleniyorsa da arıtılıyor ve İstanbul halkına temiz su sunuluyor. Yani amelisalih devlet eliyle gerçekleşiyor.