İBRAHİM FAİK BAYAV

İBRAHİM FAİK BAYAV

17 Mart 2024 Pazar

Yunus Suresi 31 Ölüden Diri, Diriden Ölü Çıkarmak Ne Demek

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yunus Suresi 31: Ölüden Diri, Diriden Ölü Çıkarmak Ne Demek?

Yunus Suresi 31: Ölüden Diri, Diriden Ölü Çıkarmak Ne Demek?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

600’lü yıllarda, Mekke’nin o karanlık döneminde, karanlıktan çıkarılmak istenen insanlar, batıl bir inanç sebebiyle çağrıya cevap verememişler. Çağrıya cevap beklendiğinden Hz. Muhammed dilinden onlara şu sorulmuş: ”Men yerzükuküm min es-semâi ve’l-arzı”. Yani, semadan ve arzdan sizi kim rızıklandırıyor? (Yunus 31)

‘Rızık’ sözcüğü, beslenme gıdası olduğu gibi, yaşamın her alanında da kullanma gereçleri anlamında da oluyor.

Semadan rızıklanmada akla gelen yağmurdur.

‘Sema’ terimi, bir çok ayette geçen çoğul ‘semavat’ isminin tekil halidir; yedi kat diye tanımlanan semavatın (atmosferin) yer sathından yukarı ilk tabakasını belirtir. Yukarı doğru açılan alanda tepeler ve dağlar görülür. Tepeler ve dağlar, bulut kümeleriyle sarılabilir; o bulutlar yağmur veya kar olarak çözülebilir.

Bulutların su olup semadan dökülmesi, dökülen suyun tepelerden ve dağlardan akarak göle ve denize ulaşması, güzelliğe dönüşen rızıktır tabi ki. Su, yerin içine süzülüp aşağılarda temiz kaynak olarak çıktığında, beslenmenin ana maddesidir.

Yerden (arzdan) rızıklanma, ekim sonrası hububat elde etme, ağaçlardan meyve toplama akla geliyordur. Merada otlayan hayvanların sütleri ve etleri de rızık biliniyor. Giyinme ve örtünme ihtiyacı için hayvanlardan elde edilen yünleri ve derileri de rızıktır.

Yer sathının aşağısında da rızık vardır. Demir, bakır gibi metaller mesela. Bunlar korunma alanında kullanılacak rızıktırlar. Yüzyıllar sonrasında yerin daha aşağılarından çıkarılan gaz, ısınma alanındaki rızıktan başka şey değildir.

Yunus Suresi’nin 31’nci ayetinde şu da soruluyor: ”Emmen yemlikü‘s-semia ve’l-ebsara?” Yani, kim sahipleniyor kulağı ve gözleri?”

Kulaklar ve gözler, hem insanların hem hayvanların sesleri alma ve var olanları görme organı olarak biliniyor. Kulakları ve gözleri yaratan elbette onları sahiplenecektir. O zamanda Mekkelilerin zıddını söylemeleri mümkün olamazdı.

Ayetteki ”kim sahipleniyor kulağı ve gözleri?” sorusu, Mekkelilere soruluyor, duyu ve görü organları gösteriliyordu, lakin, yüzyıllar ötesindeki ‘duyma’ ve ‘görme’ olayına işaret ediliyordu. İşaret edilenler, insan ve hayvan canlılarının başlarında bulunan kulak ve gözler değildi.

Gerek tepelerden ve dağlardan, gerek yer sathının aşağısından rızıklanmada kullanılan bazı teknolojik aletler, kulak veya göz olarak işlev görüyor. Şehirlerin güvenliği için kurulan kontrol odaları, olayları teknolojik kulak ve gözlerle alıp kayda geçiriyor. Atmosfer ötesinde konuşlandırılan uyduların yer sathını tarassut etmesi, uyduya yerleştirilen gözlerle mümkün oluyor. Belki bir kaç memur bulunuyor kontrol odasında. Lakin onları sahiplenme, o memurların bile bilemediği bir gücün inisiyatifinde bulunuyor.

Yunus Suresi’nin 31’nci ayetinde şu da soruluyor: ”Men yühricü el-hayye min el-meyyiti; Ve yühricü el meyyite min el hayyi?” Bu ifadeyi Türkçeye şöyle çevirmişler: Diriyi ölüden, ölüyü diriden kim çıkarıyor?”

Bu ayetteki ifade, günümüzün toplumunda gerektiği gibi anlaşılmıyor. Anlaşılması için, sözcükleri irdeleyelim:

Hayy: Bu sözcük Arapça lügatte hayat sahibi anlamında gösteriliyor. Lakin, bir küçük kabileye veya bir mahalleye verilmiş isim olarak da gösteriliyor. ‘Ha-yi-ye’ fiili, bir varlığın canlılığını, bir beldenin hareketli olmaklılığını belirtiyor.

Meyyit: Bu sözcük de Arapça lügatte ‘ölü’ şeklinde gösteriliyor. Lakin, meyyit, canı çıkmış gerçek ölü değil, ölü hükmünde olan ölüdür. Yani hareketsiz. ‘Mâte’ fiili, bir varlığın hareketinin durmuşluğunu belirtiyor. İnsanın hareketleri, bir daha olmayacak biçimde durduğunda ‘mutlak ölü’ oluyor. Toplumumuzda, yaşamını yitirene meyyit denmesi, onun kabre konduktan sonra da hayatını devam ettirdiği inancındandır. Mesela; şehitler ölmez!..

Şimdi gelelim ”yühricü‘l-hayye min el meyyit; ve yühricü‘l-meyyite min el hayyi” ifadesine:

Diriden ölü çıkması: Bu, insan becerisiyle atelye, imalathane veya fabrikanın kurulması, içeride faaliyetin canlandırılması ve dışarıya, ürün çıkarılmasıdır. Her ürün hareketsizdir. Tükenmeye ve bitmeye mahkumdur.

Ölüden diri çıkarılması: Bu, çeşitli hareketsiz nesnelerin birbiri üstüne inşa edilerek hareketli yapılmasıdır. Örnek; zamanımızda imal edilen robotlardır. Yüklenen programla gerekirse bir saat, gerekirse bir veya bir kaç gün faal olurlar. Her çıkarılanın ömür müddeti vardır.