İBRAHİM FAİK BAYAV

İBRAHİM FAİK BAYAV

17 Mart 2024 Pazar

Tevbe Suresi 8, 9, 10 İslam Ülkesi Nasıl İslamsız Olur

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Tevbe Suresi 8, 9, 10: İslam Ülkesi Nasıl İslamsız Olur?

Tevbe Suresi 8, 9, 10: İslam Ülkesi Nasıl İslamsız Olur?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Tevbe Suresi’nin yedinci ayetinde, Medine’deki Hz. Muhammed’in ve sahabilerinin, müşriklerle olan muahedesinde, müşriklerin ahid metni yazamayacakları belirtilmişti. Sebebi, onların cahil olmaları idi. Demek ki Medinelileriç iinde ilim edinenler ve neyin ne olduğunu bilenler vardı. Hakkı gözetmek, hukuka önem vermek vardı. Mekkeli müşriklerin savaşta Medinelilere üstün gelmeleri halinde ne olacağı sekizinci ayette ”İn yezherû aleyküm lâ yerkubû fi küm” ifadesiyle belirtiliyor. Yani, size üstünlükleri görünürse, kural tanımazlar.

Günümüzde, cahil gruplara karşı ilim edinmenin önemi, ayetteki bu uyarıdan anlaşılabilir. Osmanlı’nın yıkılış sürecinin sebebi, hak nedir bilmeyenlerin, hukuktan anlamayanların yönetimde etkin olmalarıdır. Bir asırlık ömrünü geçmeye çalışan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetiminde, Mekke müşriklerin benzerleri gibi, haktan hukuktan anlamayanlar etkin olursa, onlar ülkenin iktisadi, siyasi ve sosyal düzeninin sağlıklı kalmasına imkan vermezler. Osmanlı’nın çöküşü benzeri çöküşü Türkiye’ye hazırlarlar.

Müşrikleri tanımlayan ”kural tanımazlar” anlamını ayetteki ”la yerkubû fıküm”

فيكُمْ يَرقُبوا  لا kelimesinden çıkardık.

‘Rakabe’ رَقَبَ  fiili, bir şeyi koruyup muhafaza etmek için kullanılıyor. Korunması gerekenler, toplum ya da ülke düzeni için konmuş kurallardır; kuralları belirten yasalardır. ‘Rakabe’ fiili, göz önüne alma ve sakınma hareketini de belirtiyor. Sakınma; konmuş kuralların dışına çıkmamadır. Göz önüne alma ise, kural dışına çıkmanın sonucunu düşünmedir. Bu kelimeden anlaşılan şu: Müşrikler, düşünme melekelerini işletemiyorlardı. Günümüzün hak gaspedicileri de aynen onlar gibi düşünce melekelerini işletmekten acizdirler. Yapabildikleri şey, ayetteki ”ekserehüm fâsikuun” kelimesinde belirtilendir.

‘Fasikuun’  فاسِقونَ kelimesi, o zamanın Mekke’sinde, fuhuş ve kölecilik sektöründe yer tutanları ve yer tutanlara yandaş olanları tanımlar. Günümüz dünyasında da aynı tipler ‘fasikuun’ şümulüne girerler. O zamanda onlara ‘müşrik’ denmiş. Başka ktü sektrlerin de oluşturulduğu bu zamanda başka adlar verilebilir.

Tevbe Suresi’nin sekizinci ayetindeki ”İn yezherû aleyküm lâ yerkubû fi küm”. ifadesi, günümüzün hak ve hakikat ehline mesaj verir:

a) Hukuk dışı uygulamayla hak gasp edenlere karşı, hukuk kurallarını belirleyiniz.

b) Hukukun oluşturulabilmesi için, ilime, bilmeye, öğrenmeye önem veriniz.

c) İlimle ortaya çıkarılacak hükümlere, toplum fertlerinin ve kurumların uymasını sağlayınız.

d) Hukuktan anlamayanların yönetime gelmelerine zemin hazırlamayınız.

Tevbe Suresi’nin dokuzuncu ayetinde, müşrik vasfıyla anılanların, Allah’ın ayetlerine karşılık az bir değer satın aldıkları belirtiliyor. Bunun anlamı, müşriklerin, kendi çıkarlarını, toplum refahının ya da ülke düzeninin üzerinde görmeleridir.  Ya da şöyle diyelim; kendi çıkarlarını toplum refahının ya da ülke düzeninin üzerinde görenler, Hz. Muhammed’i ve ona inananları yurdundan kaçırtan Mekke müşriklerinin aynılarıdır. Böyle bir durum, toplumun ya da ülkenin çöküş safhasına girdiğinin işaretidir. Ayet içinde bu işareti veren ”Fe saddû an sebilihi” فَصَدُّا عَنْ سَبيلَهِ kelimesidir.  Yani, onlar… yani fasıklar, insanları O’nun (Allah’ın) yolundan saptırırlar.

Burada ”onun yolu” ifadesi, toplum düzeni için konmuş kuralları, çıkarılmış yasaları belirtir. Çıkarılmış yasaların içinde yasaklar belirlenmiştir. Yükümlülükler de açıklanmıştır. İlerideki zamanlarda… belki ilerideki yüzyıllarda, bir ülkeyi düzenli tutacak her uygulama veya yasaklama, ”onun yolu” سَبيلَهِ olarak tanımlanabilir.

Tevbe Suresi’nin 10’cu ayeti şu: ”La yerkubüne fi müminin illen ve lazimeten”; ”Ve ülaike hümül mutedün”

Bu ayette ”la yerkubun” لآيَرْقُبون kelimesi, hukuku kabul etmeyenleri belirtirken, ”fi müminin” في مُءمِنٍ kelimesi, yasayla konmuş veya konacak kurallara -doğruluğuna inananarak- uyanları belirtiyor.  ”hümül mutedün” هُمُ الْمُعْتَدونَ kelimesi ise hukuktan anlamayanlar yönetime gelirlerse, fertleri ve kurumları kural dışına zorlayayıp ülke düzenini bozacaklarının uyarısını yapıyor.

Tabi, toplum ya da ülke, konmuş kurallar ile İslam düzenine girmiş ise…

İbrahim Faik Bayav