İBRAHİM FAİK BAYAV

İBRAHİM FAİK BAYAV

15 Nisan 2024 Pazartesi

Nisa Suresi, Ayet 136

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Nisa Suresi, Ayet: 136

Nisa Suresi, Ayet: 136
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Türkiye’de, camilerin süslü ve gösterişli yapılmalarına rağmen, imamların ve cemaatlerin perişanlığından yakınan arkadaşımız, imamların yapmaları gerekenleri hatırlattı. Nisa Suresi’nin 136’ncı ayetinin de idrak edilmesi tavsiyesinde bulundu.

Arkadaşın tavsiyesi yerindedir. Sadece imamların ve imam olacakların değil, tavsiyesi olanların da bu ayetin sırrına müdrik olmaları gerekir.

Öyleyse kelimeleri tahlil ederek idrak kapısını aralayalım:

Önce hatırlatma: Bu ayet o günün o beldenin müslüman olmuş erkek ve kadınlarıyla ilgilidir.

Birinci kelime: ”Ey iman edenler…”

Bu kişilerden kasıt, bozuk yaşam şartlarından, teklif (çağrı) üzerine bozuk yaşamı terk etme sözü verenlerdir. Düzenli yaşama geçiş kolay olmayacağından, kendileri, teklif yapana ittiba edeceklerdir, tavsiyeleri yerine getireceklerdir.

İkinci kelime: ”Allah’a, O’nun aranızdaki Resulü’ne, o resule indirilmiş kitaba, ve ona indirilmiş kitaptan önceki kitaba iman edin”.

Allah, o toplum içinde, evvelce bilinen ilahlardan bir ilah değildir. O, tek ve benzersiz ilahtır (Tek Tanrı’dır). O, sizi bozuk düzenden, karanlıktan selamete ve saadete ulaştıracak tavsiyeleri gönderecektir.

O’nun resulü, yaşamında zig-zag bulunmayan, bozuk yaşamdan uzak kalmış olan, yalana tevessül etmediği de bilinen  Muhammed’dir.

O’na indirilen kitap, ihtiyaç duyuldukça, gelen ve bildirilen tavsiyelerin zihinlerde (sonraları parşömenlerde) derc edilecek yazılardır.

O’na indirilen kitaptan önceki kitap, var olduğu ve bilindiği halde, hükümleri uygulanmayan metin veya metinlerdir.

Bu dört unsurla bildirilen emir ve tavsiyelerin -önceleri sıkıntı oluştursa bile- sosyal yaşamı düzene koyucu unsurlar olduğu şüpheye mahal verilmeden kabul edilecektir. Çünkü, olgunluğa erişmemiş erkek ve kadınların evlilikteki geçimsizliklerinin aile dağılmasına dönüşmemesi, ayrılmaya mecbur kalındığında eşlerden birinin diğerinin hakkına tecavüz etmiş olmaması, tavsiyelere dikkat edilmesine bağlıdır. İstenen ise, eşler arasındaki adaletin tecellisi için, olaydan haberi olanların, bir tarafı kayırmadan, doğruluk üzerine bildiklerini söylemesidir. (Nisa; 127 – 135)

Üçüncü kelime: ”Kim, Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, resullerini ve ahıret gününü ret ederse (men yekfür), artık o (selamete vardıracak yoldan) sapmış olur”. 

Bu cümledeki sözcüklerin manasını anlamak istersek;

a) ”Allah’ın ret edilmesi” ifadesi, put sahiplerinden yani Mekke ağalarının köleci düzeninden umut bekleme alışkanlığını;

b) ”Allah’ın meleklerinin ret edilmesi” ifadesi, görmediğine inanmama bahtsızlığını;

c) ”Allah’ın kitaplarının ret edilmesi” ifadesi, hastalık, dert, çile ve üzüntüleri sonlandıracak, toplumu sağlıklı yapacak sisteme yanaşmamayı;

d) ”Allah’ın resullerinin ret edilmesi” ifadesi, yalan söylemediği, çabası karşılığı menfaat beklemediği halde, mantıklı fikir üretenlere arka dönmeyi;

d) ”Ahıret gününün ret edilmesi” ifadesi ise, yanlış yaşantının, içinde bulunulan toplumu, bir zaman sonra çökerteceğini anlamamayı kavramamayı ifade eder.

Beş şık içinde oluşan durum, Nisa Suresinin 136’ncı ayetinde ‘dalâlen baîden’ olarak belirtilmiştir.