İBRAHİM FAİK BAYAV

İBRAHİM FAİK BAYAV

15 Nisan 2024 Pazartesi

Kabire Konan Ölü Dirilip Kalkacak mı

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kabire Konan Ölü Dirilip Kalkacak mı? 

Kabire Konan Ölü Dirilip Kalkacak mı? 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Daha çocuk iken imanın altı şartını öğrenmiştik. Şartın biri, ‘ve’l yevmi’l âhıri’ idi ki, bunun anlamı zihnimize öldükten sonra dirilmek olarak girmişti. 18-20 yaşlara geldiğimizde hafızamıza yerleşmiş olan anlamda değişiklik olmadı. Sanırdık ki, mezara konduktan bir zaman sonra yani kıyamet koptuktan sonra hoooop dirilip mezardan kalkacağız. Biz gençler sormaya da meraklı idik o zaman. Derdik ki, denizde balığın yediği kişi nasıl dirilecek? Hac Suresinin 7’nci ayetini, ”Allah kabirlerdeki kişileri diriltip kaldıracak” şeklinde meallendiren Diyanet, bu sorunun cevabını bulmaya çalışmalı.

Bu konuyu niye açıyorum? Çocukluğumdan ve gençliğimden bu yana geçmiş yarım yüzyıl. Öldükten sonra mezarda dirilme konusu zihinlere aynı anlamda yüklenmeye devam ediyor. Çünkü Diyanet’in bütün mensupları, Hacc Suresi’nin 7’nci ayetini ileri sürüp, ölmüş ve kabire konmuş insanların kabirlerinden kalkacakları inancını telkin ediyorlar. Süleymaniye Vakfı’nın Hocası Prof. Abdulaziz Bayındır, zihinlerine yerleştirilen o anlamdan şüpheye düşmüş kimselerle karşılaşmış ki, umuma açık olarak cevabını ”Kabirde dirilme diye bir olay yok” şeklinde verdi.

1 Milyar nüfuslu Hindistanda, ölenlerin yakılıp külleri kutsal bildikleri nehre atılması, Tibet’te ölenlerin bedenlerinin parçalanıp akbabalara yedirilmesi dikkate alınırsa, Prof. Bayındır’ın tezi yanlış değil. Müslümanların, -Diyanet marifetiyle- kabre konan ölülerinin kıyamet kopunca kabirden dirilip kalkacaklar diye inanmaları abes.

Kur’an’ın bazı ayetleri, ölümden sonra ikinci bir hayatın varlığını bize haber veriyor. Lakin bu gerçek, ilimsiz hocaların marifetiyle, gülünesi inanç şekline dönüştürülüyor.

Öldükten sonraki yeni bir hayatı işaret eden ayetler şunlar:

”Çürümüş kemikleri kim ihya eder? De ki; onu ilk defa inşa eden ihya eder” (Yasin: 78-79)

İnsan, ölmüş olduğum zaman canlı olarak mı çıkarılacağım, der. İnsan önceden hiç bir şey değilken kendisini yarattığımızı hatırlamaz mı?” (Meryem: 66-67)

Şüpheci soruya karşılık cevap içeren bu iki ayetten, ölümden sonra bir hayatın varlığı anlaşılmış oluyor.

İlahiyatçıların ve alim bilinenlerin çoğu, bu ayeti, Zümer Suresi’nin 68’nci, Mearic Suresi’nin 43’ncü, Hac Suresi’nin 7’nci, Adiyât Suresi’nin 9’ncu ayetine atıf yapıp, Buhari’nin 1770 nolu hadisini de kaynak gösterip, ölüp de kabre konan insanların kıyamet zamanında kabirlerinden dirilip kalkacaklarını sanmışlar. Bu alimler ya da ilahiyatçılar, Zümer ve Mearic ayetlerindeki ‘kıyam’ ve ‘ecdâs’ sözcüklerinin ve diğer surelerdeki ‘kubûr’ ve ‘bease’ sözcüklerinin bizim bildiğimiz mezarlar ile ve mezarlardan kalkma ile ilgili olmadığını kavrayamamışlar. Buharideki hadisin ise (Yeni Şafak Yayını. 2004) ne anlattığını anlayabilmiş değiller.

Ayette geçen ‘hayyen’ sözcüğünün anlamı, ‘canlı’ yani ‘hayatlı-hareketli’ demektir. O günün insanının, toprağa konmuş bedenin çürüdükten sonra yeni bir canlı varlığın ortaya çıkacağını duyunca -ilimsiz olduğu için- şaşırması normal. (dirilme sözcüğü, günümüzde, zayıflayan, ölmeye yakın canlının kuvvet kazanmasını, eski haline gelmesini ifade eder) Halbuki, ayetten anlaşılması gereken, inşa ve ihya ile yeniden canlı varlığın ortaya çıkarılmasıdır (Yasin: 79).  Lakin, ölmüş ve çürümüş bedenin dirilip kabirden kalkacağı inancına taassup gösteren ulema ve tabileri konuyu kavrayamıyorlar.

Bediüzzaman, öldükten sonraki diğer hayatı anlatan Haşir Risalesi’ne Rum Suresi’nin 50’nci ayetini naklederek başlamış. Öldükten sonra ikinci bir hayata geçişin nasıl olacağı bu ayetin içinde gizli. Ama anlatılması kolay değil. Anlatmaya çalışan İbn-i Sîna gibi bir dâhi-yi hikmetin -aklı değil de sahih olmayan nakli esas alanlarca- ne duruma düştüğünü, Bediüzzaman belirtmiş.