İBRAHİM FAİK BAYAV

İBRAHİM FAİK BAYAV

17 Kasım 2024 Pazar

İslam Bilinmiyor, İttihad-ı İslam İsteniyor

0

BEĞENDİM

ABONE OL

İslam Bilinmiyor, İttihad-ı İslam İsteniyor

İslam Bilinmiyor, İttihad-ı İslam İsteniyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Bugüne kadar ”ittihad-ı İslam” sözü söyleniyordu da, ne olduğu nasıl olacağı açıklanmıyordu. Yeni Asya mensupları açıklama ihtiyacını duydular galiba. Gazetenin konuya değinen Yazarı, ittihad-ı İslam’ın ne olduğunu anlamanın ya da anlatmanın zorluğunu hissetmiş ki, kendince ilk teşhisi koymuş: ”Zihinlerin net olduğunu söylemek mümkün gözükmüyor”. Acaba ‘net olmayan zihinler’ kategorisine Nucuların zihinleri de dahil mi?

Reçeteye benzer bir hüküm vermiş Yazar: ”İttihadın ve ittifakın bilinmediği ortamda salt olarak ittihad-ı İslamdan bahsetmek kuru slogandan öteye gitmeyecektir”. Bu ifade, bugüne kadar seslendirilen her ‘ittihad-ı İslam’ sözcüğünün kuru slogan olduğunu belirtiyor. Bırakalım diğer müslümanları, Said Nursi’den ders alanlar bile, İttihad-ı İslam sözünü kuru slogan halinde tekrar edegelmiş olmalılar.

Yeni Asya böyle bir yazı yayınladığına göre ‘kuru slogan’ çerçevesinden çıkılacak gibi.

Said Nursi’nin ”İttihad-ı İslam en büyük farz vazifesidir” sözüne açıklama getirmeye çalışan Yeni Asya Yazarı’nın şu cümlesine hayran kaldım: ”Bir şeyin farz olduğunu bilmek başka; o farzın nasıl yerine getirileceğini bilmek ise bütün bütün başkadır”. Üstad’ın ölümünden bugüne geçen süre elli beş yıl olduğuna göre, Said Nursi’nin tabileri, bunu, nasıl olmuşlar da elli beş yıl içinde anlayamamışlar?

Elli beş yıl sonra bugün, Yeni Asya Yazarı’nın bu açıklamasına bakıp İttihad-ı İslam’ın ne olduğunun nasıl oluşacağının anlaşıldığını sanmak, hayalperestlik olur. Yazıdaki bazı yerlere dokunayım.

Yazar ‘ittihad’ sözcüğüne şu manayı vermiş: ”Aynı imana, aynı itikada sahip olan ve aynı kıbleye yönelen insanların aynı İ’layı Kelimetullah idealinde birleşmeleri”.

İttihad sözcüğüne bu mana verilirse ittihad-ı İslam terimine nasıl mana verilecek? Yazık ki İslam sözcüğünü manalandırmaya gücü yetmemiş Yeni Asya Yazarı’nın. İşte elli beş yıl boyunca ittihad-ı İslam sözünün kuru slogandan öteye geçmemesinin sebebi bu: İslam’ın ne olduğunu anlatamama.

İslam coğrafyası diye anılan ülkelerin hiç birinde bugün iman aynı değil; itikat aynı değil. Kıbleye yöneliş benzerlik oluştursa da Kıbleden umulan huzur dahi aynı değil. İ’layı Kelimetullah, Allah’ın kelimelerinin idrak edilebilmesine bağlıdır. Bunu idrak teşebbüsü müslüman bilinen ülkelerin hiç birinde itibar bulmuyor.

Said Nursi’nin telif ettiği Risalelerin değerini dünyada hiç kimse inkar etmedi. Yeni Asya’nın ve yazarının bu eserleri ”İttihad-ı İslam’ın çekirdeği” olarak anması, tüm Risale okuyucularını örnek göstermesini gerektirir. Halbuki Risalelerden ders alanlar çeşitli gruplara bölünmüş ve birbirlerine küsmüş vaziyettedirler. Bunların içinde sadece Yeni Asya camiasının çalışmaları zikredilen iddiayı desteklemez. Mesela, her fırsatta Risalelerden ders veren, Avrupa’nın büyük bir üniversitesinin rektörlüğünü de yapan zatın, hırsızlık ve yolsuzluk pisliğine bulaştığı iddia edilen buradaki yönetimi, ”milletin malının yüzde yirmisini yediler canım” deyip rezilliği önemsiz göstermesi, Said Nursi’nin ”hatasız hükümet olmaz” sözünü bu hükümete şamil tutması, ”Risalelerin ittihad-ı İslam’ın çekirdeği” tanımını bombalayıp berhava eder. Ve acıdır ki Türkiye’deki Nurcuların büyük bölümü bu zatı onaylama durumundadır.

Yeni asya Yazarı, ”İttihad istibdat ile olmaz” sözünü hatırlatmış. Sonra demiş ki; ”Maalesef İslam âlemi henüz hürriyetin önemini kavramış değildir”. Bkz: http://www.yeniasya.com.tr/erdogan-celebi/ittihadi-islama-ve-sulhu-umumiye-cekirdek-olan-risale-i-nur_329183

Hüküm: İstibdatın hüküm sürdüğü yerleri İslam âlemi diye anmak, İttihad-ı İslam sözünü kuru slogan halinde söylemeye devam etmek demektir.