İBRAHİM FAİK BAYAV

İBRAHİM FAİK BAYAV

17 Mart 2024 Pazar

Ğaşiye  Suresi’ndeki İşaretler (1. Bölüm)

Ğaşiye  Suresi’ndeki İşaretler (1. Bölüm)
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Kur’an’ın 88’nci suresi olan Ğaşiye Suresi’nin o zamanda ne anlattığını geleceğe ne mesaj verdiğini anlamaya çalışalım:

1 – ”Hel etâke hadîsü‘l-ğaşiye”. Yani, çıkacak, belirecek, her yanı kaplayacak şeyin haberi sana geldi mi?

Soru sorulan kişi Hz. Muhammed’dir. Çıkacak-belirecek ve her yanı kaplayacak olan şey ise, o zamanın Mekke insanlarının görmediği, bilmediği şeydir. Belki ‘ğaşiye’ adı verilen oluşum dünyanın herhangi bir yerinde düşünülüyordur ama Mekke bölgesi bundan habersizdir.

Soru: Nasıl bir şeydir ‘ğaşiye’ denen şey?

Cevap: Şöyle bir şeydir:

2 – ”Vücûhün yevmeizin hâşiatün”. Yani, onun görünüşü (vechi), kendisine hakim olunacak vasıftadır. Yap denince yapar; dur denince durur.

Başka?..

3 – ”Âmiletün nâsıbetün”. Yani ‘ğaşiye’ denen şey, emri aldığında çalışandır, güç harcayandır. Güç harcadıkça yıpranandır.

Başka?..

4 – ”Teslâ nâran hâmiyeten”. Yani, hareket gücü, harareti artan ateşe (enerjiye) dayanır.

Daha başka?..

5 – ”Tüskâ min aynin âniyetin”. Yani, vaktinde ve gerektikçe kullanılan gözeden sulanır.

Daha başka?..

6 – ”Leyse lehüm taâmün illâ min darîın”. Yani, onların gıdası, beslenmesi acı nesneden başka değildir.

7 – ”Lâ yüsmin ve lâ yü‘nî min cûın”. Yani, ğaşiyeye gıda olan o nesne semiz değildir… Lezzetsizdir… İnsanların açlığına çare olmaz. O nesne insan beslenmesi için kullanılmaz.

Şimdi ayetleri oluşturan kelimeleri irdeleyelim, ortaya ne çıkacağını görelim:

Birincisi: ‘Ğaşiye’ sözcüğü isimdir. Bu sözcük, ‘el’ takısı aldığından belirli bir isim olsa da dişil ‘te’ eki alması, onun canlı varlık olmadığının işaretidir. Toplum yaşamını kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağı belli değildir. O zamanın insanlarının bunun ne olduğunu anlayamamaları ve değişik tahminler yapmaları normaldir.

‘El-ğâşiye’ sözcüğü ebced hesabıyla (dişil t) dahil, 1742 ediyor. Yani bu tarihi veriyor. Bu tarih, sureye adı verilen ‘ĞAŞİYE’nin belirmeye başladığı tarihtir. ‘Hadis’ül-ğâşiye’ ise 1869 ettiğinden, ‘ğaşiye’ denen şeyin bilgisinin ancak bu tarihte Mekke bölgesine ya da Müslümanlara ulaşacağını işaret eder.

İkincisi: ‘Vücûh’ sözcüğü, genellikle insanların yüzü için kullanılıyor. Lakin ‘vücûh’ sözcüğü nekre. Yani kimlerin yüzü olduğu belli değil. Bu sözcük görünüş anlamındadır. Nekre olan ve durum bildiren ‘hâşiatün’ sözcüğü ile beraber olduğundan ‘vücuh’, insanları değil insanlardan başka şeyleri belirtir.  Hâşiatün; boyun eğen, itaat eden demektir.

Ayetteki ‘yevme izin hâşiatün’ kelimesi ebceden M.1733 tarihini verir.

Üçüncüsü: ‘Amiletün nâsıbetün’ terkibinde ‘âmiletün’, bir işin yapılması için hareket edene verilen addır. ‘Nasıbetün’, hareketin takat oranında yapıldığını belirtir. Dişil t eki aldığından, bu ad insana verilen ad değildir. Bu ad o zamanda ziraatta kullanılan deveye ve öküze verilmiş. Günümüzün modern ziraatında ise deve ve öküz kullanılmıyor. (Peki ne kullanılıyor?)

Dördüncüsü: ‘Salâ’ fiili yakmak için ateşe atmak demektir. Yani bir şeyi ateşlemek. Ateşlemek için gösterilen ateş ayette, ”nâran hâmiyeten” terkibiyle belirtilmiş: Gerektiğinde şiddeti artan ateş. Ğaşiye denen nesnenin kuvvet bulduğu, güç aldığı yer orasıdır.

Beşincisi: Sulanması durumu var ‘ğaşiye’ denen şeyin. Bir gözede bulunan nesneden tabi. Bu, ‘âniyetin’ sözcüğüyle belirtilen, vakti geldikçe kullanılan gözedir. ‘Ayn’ sözcüğü nekre olduğundan, hem onun hem içindekinin nasıl bir sulama nesnesi olduğu belli değildir. Sulayacak şeyin su olması şart da değildir. Belki o oluşturulmuş sıvıdır.

Altıncısı: O gözedeki su yada sıvı, acıdır; emilerek çıkarılanlardan bir nesnedir. Yemek olma-yiyecek olma vasfı yoktur. ‘Darîa’ Sığırların süt emdiren memesine verilen ad imiş. Lakin ğaşiyeyi emdiren organ o değil.

Yedincisi: Yaratılışı semiz değildir; temiz değildir (Lâ yüsmin). Sadece ‘ğaşiye’ adı verilen nesneye yarayan bir şeydir o. Belki gıdası odur. Hiç bir şekilde, canlı varlıkların beslenmesi için kullanılmaz (Lâ yüğni min cûın).

Ğaşiye denen şeyin tarımda kullanılan motorlu makinalar olduğu fark edildi herhalde. Makina sanayiindeki makina üretiminde kullanılan tüm motorlu makinalar ‘ğaşiye’ adını alır.