İBRAHİM FAİK BAYAV

İBRAHİM FAİK BAYAV

15 Nisan 2024 Pazartesi

Diyanet’in Yayını Çarpıtılmaya Müsait

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Diyanet’in Yayını Çarpıtılmaya Müsait 

Diyanet’in Yayını Çarpıtılmaya Müsait 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir gazete Diyanet’in Dini Terimler Sözlüğü’nü delil gösterip,  çocukların küçük yaşta evlendirileceğini belirtti. Diyanet ise açıklama yaptı; gazetenin iddiasını ret etti.

Diyanet’in basın açıklamasını okudum. Açıklamaya göre, sözlükteki bilgiler çarpıtılmış. Gazetenin o bilgilerden, kız çocuklarının erken yaşta evlenmelerine onay veriliyor iddiasını oluşturması, iyi niyetle izah etmek mümkün değilmiş.

Olabilir… Belki de dendiği gibi çarpıtma amaçlı yayın yapılmıştır.

Diyanetin yığınla okumuş elemanları, kendi yazdıklarının çarpıtılmaya müsait olduğunu niye anlamıyorlar ve farketmiyorlar?

Açıklamasında şu hükme yer vermiş Diyanet İşleri Başkanlığı: ”Kız çocuklarını anne olma ve aile kurma sorumluluğuna sahip olmadan, psikolojik ve ve biyolojik olgunluğa erişmeden evlendirmek, nikaha rıza ve irade hürriyetini şart koşan İslam Dini ile bağdaşmaz”

Çok güzel hüküm çıktı Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan!

Diyanet İşleri Başkanlığı, açıklamasındaki bu hükmü, böyle olduğuna inanarak vermişse, tüm müftülüklere tebligat olarak göndermeli; müftülüklerin de bu tebligatı imamlara… imamlardan da topluma ilettirip, müslümanların İslam’da nikahın özelliklerini öğrenmeleri sağlanmalı. (Bilenle bilmeyen bir olmuyor)

Diyanet’in o açıklamasını sahih bulan yazar arkadaşlar da, işin aslının şikayetçi oldukları yayında belirtildiği gibi değil, Diyanet’in açıklamasında belirtildiği gibi olduğunu -sütunlarından- tüm müslümanlara duyurmalılar.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın sorumluluğu, televizyon kanallarında görünmeyi, nikah muamelesinin şeklini millete deklare etmeyi gerektirir.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nda böyle bir istek var mı?

Diyanet, yaptığı açıklamayla, konunun iyi niyetle izah edilemeyecek çarpıtma olduğunu belirtti ya!..  O zaman, ”çarpıtılmış” dediği Dini Terimler Sözlüğü’ndeki ‘NİKAH’ maddesindeki ifadelere bakacağız:

”Nikâhın, iki şahit huzurunda tarafların irade beyanında bulunmak suretiyle akdedilmesi gerekir. Buluğ çağına erişmiş kadının velisi olmaksızın kendisinin nikâhlanabilmesi mümkün olmakla birlikte, velisinin de bulunması menduptur. Nikâhın sahih olması için, evlenecek kişilerin evlilik engelleri bulunmamalıdır

Nikah için ne diyor maddede?!.

”İki şahit huzurunda tarafların irade beyanı” diyor.

Bu ifade ”zina” davranışına davet ifadesidir. Toplumun haberi olmadan, ya da resmi kayda işlenmeden yetişkin kadın ile yetişkin erkek birlikteliği sadece ZİNA olayıdır.

Başka ne diyor maddede:

”Büluğ çağına erişmiş kadının velisi olmaksızın kendisinin nikahlanabilmesi mümkün olmakla birlikte, velisinin de bulunması menduptur” Bkz: https://www.diyanet.gov.tr/dinikavramlar/dinikavramlar-N/NİKÂH

Diyanet yayınındaki şu ifadenin kepazeliğe nasıl kapı açtığını Diyanet’in uleması farketmiyor. Hayret!!!

”Buluğ çağına erişmiş kadın” demek, ne demektir?.. Nasıl bir şeydir?!.

Bir kız çocuğu, büluğ çağına girdiğinde cinsel ilişkiye girmişse, artık o kadındır. Ya akranıyla oynaşmıştır, ya da yetişkin erkek tarafından tecavüze uğramıştır.

Diyanet, bu ifadeyle de, buluğa eren kızların -isteyerek veya istemeyerek- ‘kadın’ olabilmelerine kapı açmış oluyor. Hangi kendini bilmezler bu kapıdan geçecekler?

Diyanet’in Terimler Sözlüğü’ndeki ‘BULÛĞ’ meddesindeki ifadeye de bakalım:

”Ancak erkek ve kızlar 15 yaşlarına ulaştıklarında, kendilerinde bu erginlik alametleri görülmese de bâliğ olduklarına hükmedilir. Buluğ, kişinin dinen mükellef sayılıp, yetişkin insan statüsünü kazandığı dönemdir. Bu çağa ulaşan ve akıllı olan kimse artık tam edâ ehliyeti kazanır. Böylece, ibâdet, helal ve haram gibi dinî hükümlere muhatap; cezâî, malî ve hukukî yükümlülüklere ehil olurBkz: https://www.diyanet.gov.tr/dinikavramlar/dinikavramlar-B/BULÛĞ

15 yaşına gelen kız ve erkek çocukları, -erginlik alameti görülmediği halde-  ‘yetişkin insan’ statüsüne sokulduğunda, cezai, mali ve hukuki hangi yükümlülüklere ehil sayılacaklar? Mesela, devletin şart koştuğu 12 yıllık eğitimi, ailesi ret edip, iki tane şahit huzurunda(!) evlendirdiğinde, cezası ailesine mi kesilecek yoksa cezai ehliyetli kabul edilen 15 yaşındaki çocuğa mı?

Mesela, 15 yaşındaki çocuk, bankada hesap açıp, -öğrencilik bursu için hariç- para yatırma ve çekme işlemi yapmak isterse, mali yükümlülüğü nasıl üstlenecek?

Kaldı ki, devlet, cezai, mali ve hukuki ehliyet kazanma yaşını 18 olarak kanunlaştırmış.

Diyanet kurumu yayınlarını adam gibi hazırlasın, çarpıtılacak duruma getirmesin.