İBRAHİM FAİK BAYAV

İBRAHİM FAİK BAYAV

17 Kasım 2024 Pazar

Araf Suresi 165-166: Künü Kıradeten hasiin: Aşağılık Maymunlar Olun 

Araf Suresi 165-166: Künü Kıradeten hasiin: Aşağılık Maymunlar Olun 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Araf Suresi 165-166: Künü Kıradeten hasiin: Aşağılık Maymunlar Olun

Araf Suresi’nin 165’nci ayetinde, geçmiş zamandan bir olay dikkate veriliyor. İfade şu:

”Felemma nesü ma zükkiru bihi. enceyna ellezine yenhevne ani’s-süi”.

Ayet ifadesinden anlaşılan şu: Geçmiş zamandaki bir kentte, birileri tarafından, yaşamla ilgili hatırlatmalar ve uyarılar yapılmış. Anlaşılıyor ki etkili olmuş. Bir zaman sonra, ‘nesü ma zükkiru’ kelimesiyle belirttildiğine göre, uyarılar unutulmuş. Unutulduğu andan itibaren, kötü bir yaşamın oluşma safhası başlamış.

‘Ani’s-süi’ عَنِ السُّوءِ kelimesi ile ima edilen kötü yaşamın nasıl bir kötü yaşam olduğunu bilmiyoruz. Arapça Türkçe lügatte ‘süi’ sözcüğü, ‘afet’, ‘felaket’ isimlerinin karşılığı olarak gösteriliyor. Lakin; nasıl bir afettir?.. Nasıl bir felakettir bu?.. bilgimiz yok. Lügat, sadece, ‘alaca’ adı verilen bir hastalığın ‘süi’ olarak anıldığını belirtiyor.

Ayetteki ”enceyna ellezine yenhevne ani’s-süi” ifadesi, bazı insanların kötü olan o durumdan kurtarıldığını belirtiyor. Sebebi, kurtarılan o insanların konmuş kurala riayet etmeleri. Yani, kurtarıldığı belirtilen insanlar, yasaklanan hareketi yapmamışlar. Toplumun diğer fertleri, uyarıyı unuttukları için yasaklanmış davranışta bulunmuşlar. Bu tip kişileri ayet, ‘ellezine zalemu’ اَلَّذينَ ظَلَموا kategorisine sokmuş. Yani, zalimler güruhu…

Günümüzde ülkemiz toplumları için hüküm şu olur: Konulmuş kural ile yasaklanan hareketi yapan, uygulayan, uygulatan her kişi, -ister cumhurbaşkanı olsun, ister vekil olsun, ister vali olsun, isterse vatandaş olsun- ‘zalim’ sıfatına layık görülürler.

Peki o toplum fertleri nasıl bir sosyal değişilkiğe uğramışlar?

Sonraki ayette ilginç tanımlama var:

Araf Suresi 166: ”Felemma atev an manühü anhü; kulna lehüm ”künü kıradeten hasiin”. Yani, yasak edilenden vaz geçmediler. Biz de onlara ”kıradetenen hasiin” olun dedik.

Ayetteki ”kıradeten hasiin” قِرَدَةً خاسِئينَ kelimesi,. meal ve tefsirlerde, ‘aşağılık maymunlar’ şeklinde anlamlandırılmş. Açıklaması yok. Müslüman kişiler, ”kün fe yekün” inancına sahip olduklarından, ”kulna lehüm, künü kıradeten hasiin” ifadesini, o zamanın insanlarının gerçekten biyolojik maymuna çevrildiğini sanabilirler.

‘Kıradeten’ sözcüğü biyoloik maymunlar anlamında değildir. Kur’an ifadesini edebi sanattan habersiz kişiler, bu ifadeyi okuduğunda veya açıklamasız dinlediklerinde, gerçekten beden değişikliği olmuş şeklinde anlarlar.

Peki bu ifadeden ne anlatılmak istenmiş?..

‘Kıradeten hasiin’ bir benzetmedir. Bu benzetmenin yapıldığı insanların, sağlıklı toplum içinde kalmaları ve yaşamaları uygun değildir.

Kıradet: قِرَدَةً Bu sözcük, maymunlara verilmiş çoğul isimdir. Maymunlar ‘ka-re-de’ fiilini işleyerek karakterlerini belli ederler.

karade: ق ر د Bu fiilin ‘karden’ قَرْدًا mastarı, anormal vaziyette mal toplama ve biriktirme hareketini yaptırır. İhtiyacının olup olması önemli değildir. Hindistan’da maymunların insanların ellerindeki yiyecekleri ve eşyaları çalıp kaçtıkları haber olmuş.

‘Hasiin’: خاسِئينَ Bu sözcük, kendilerini zavallı etmişler ya da göstermişler anlamında sıfat isimdir. Bunlar, bir anlamda günümüzdeki bazı haberlerden öğrendiğimiz dilencilerdir.

‘Kıradeten hasiin’ kelimesi insanları tanımlamak için kullanıldığında, o insanların, kendilerini dilenci pozisyonuna soktukları, mal için hırs gösterdikleri, -belki kapkaça ve zorbalığa özendikleri için-, topluma veya ülkeye hayrı olmayan değersiz varlıklar oldukları anlatılmış olur.

O kentte, fertlerin çoğu bu vasfı almışsa, bu vasfı almaktan kaçınanlar, o toplum içinden çıkarılıp kurtarılacaktır. Haysiyetin ve şerefin korunması olayıdır bu.

Demek ki, binlerce yıl öncesindeki bir toplumda dilencilik etmek, zorbalık yapmak hırs göstererek mal toplamak, kenarda köşede biriktirmek, yasak imiş.

Günümüzde, ‘Müslüman’ bilindiği halde, hırs gösterip mülk üstüne mülk edinenler, ihtiyaçları olmadığı halde kasalarında döviz ve altın biriktirenler, daha da artsın diye döviz ve altınları yurtdışı bankalara taşıyanlar, güç bulduklarında vatandaşların mülküne ve arsasına el koyanlar, -merak bu ya- ‘aşağılık maymunlar’ şümulüne ne kadar girerler acaba?

İbrahim Faik Bayav
(03.11.2024 09:30)