İBRAHİM FAİK BAYAV

İBRAHİM FAİK BAYAV

17 Mart 2024 Pazar

Adiyat Suresi’ndeki İşaretler 

Adiyat Suresi’ndeki İşaretler 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Mealciler, Adiyat Suresi’nin ayetlerini, birbirine benzer şekilde meal yapmışlar. Mealcilerin meallerinde surede anlatılmak istenen anlaşılmıyor. İlk altı ayeti oluşturan sözcükleri lügatten irdelersek, anlatılmak isteneni anlayabiliriz.

Birinci ayet: ”Ve’l-âdiyâti dabhan”.

Bu ayetdeki ayın, dal, vav harflerinden oluşan ‘adv’ fiil masdarı, ‘koşmak’ imiş.

Bu sözcük, haddi aşmak, zulmetmek anlamında da fiil masdarıymış…

Bu fiil masdarı ‘vazgeçirmek’ anlamında da kullanılabiliyormuş…

Ayın ile dal arasına elif harfi geldiğinde ‘âdî’ şekline geliyor ve fiili oluşturan anlamında isim oluyor. Yani, ‘âdî’ dendiğinde, ”koşan” (hızlı giden veya hareket eden) bir şey anlatılmış oluyor.

‘Dabh’ fiil masdarı, koşarken veya hızlı giderken ses çıkarmak imiş.

Dabhan fiili hayvanlara ait ses çıkarma olduğundan, müenneslik ‘te” eki alan ve çoğul olan âdiyât’ kelimesi insanları anlatmış olmuyor.

Peki neyi anlatmış oluyor?..

Hamdi Yazır, bu ayetle işaret edilenlerin genellikle, at ve deve dahil tüm koşan hayvanlar olabileceğini belirtiyor. (On dört yüzyıl boyunca bunlar görülmüş, bunlar sanılmış)

”Ve’l-‘adiyâti dabhan”, ebceden H.1334 ediyor ve M.1916 tarihini gösteriyor. Bu tarih, bu ayette, koşarken ses çıkaran dört ayaklı hayvanlar yerine, dört tekerlekli, motor sesli, dört ayaklı hayvanların hızı kadar hız yapan otomobilleri dikkate veriyor. Tenvin sayıldığında H.1384 / M.1964 eder ki, dikkate verilen otomobillerin bu iki tarih arasında olacağını işaret eder. 1964’den sonra motorunun sesi çok azalan ama hızı artan otomobiller ortaya çıkacaktır.

İkinci ayet: ”fe’l-muuriyâti kadhan”

Bu ayetteki vav, re, ye harflerinden oluşan ‘veryen’ fiil masdarı bir ateşin tutuşması imiş. Bir çakmağın kıvılcım veya ateş çıkarması anlamını da taşıyormuş. ”Muuriyat” kıvılcım çıkaranlar, ateşi tutuşturanlar demek oluyor.

‘Kadh’ fiil masdarı, başkasının ırzını, namusunu, nesebini kötülemek imiş. Kurtçuğun girdiği ağacı kemirip bozması imiş de aynı zamanda. Yani, ”dabh” fiil masdarı, yaşamı bozucu nitelik içerdiğinden, müenneslik ‘te’si alıp çoğul olan ‘muuriyât’ kelimesi hiç bilinmeyen bir şeyin işareti oluyor.

Peki neyin işareti oluyor?..

Hamdi Yazır, ‘kadhan’ kelimesine, bazı tefsircilerin, harp ateşi çıkarmak ve o ateşi kızıştırmak şeklinde anlam verdiğini belirtmiş.

”fe’l-muuriyâtı kadhan” ayeti ebceden H.881 / M.1476 ediyor. Bu ayet bu tarihte, Fransız arkebüzleri olarak bilinen ve tetiklenerek ateşlenen silahlara işaret eder.

Bu ikinci ayet birinci ayetin devamı olduğundan, çakılarak (tetiklenerek) ateşenen silahların motorlu araçlarla birlikteliğini de haber verir. Silah monte edilmiş otomobiller, cipler, cemseler, panzerler veya füze rampaları bu iki ayetin şümulü içindedirler.

Üçüncü ayet: ”Fe’l-muğîrâti subhan”.

Bu ayetteki gayın, vav, re harflerinden oluşan ‘ğavr’ fiil masdarı, sinme, kaybolma, gizlenme anlamında çukur yere girmek demekmiş.

Bir şeyin diğer şey içine girmesi anlamında da oluyormuş bu kelime.

Bu kelime güneşin sıcaklığının şiddetlenmesini belirtmek için bile kullanılıyormuş.

Öyleyse ‘muğîrât’, ‘iğare’ masdarından bir şeyleri diğer şeyler içine sokan, gizleyen, saklayan nesneler demek oluyor.

Subh kelimesi, ‘parlaklar-ışıllar’ anlamında sıfat isimdir. ”Muğîrât” kelimesiyle gösterilen nesnelerin, parladığını ve ışıldadığını belirtir. Mesela motorlu taşıtların farları gibi. Fenerler ve projektörler de bu kelime içine dahil olurlar.

”Fe’l-muğîrâti subhan” ayetinden ebced hesabıyla çıkan tarih M.1863 ile M.1913 arasıdır. (pillerin ve akülerin başlama devri)

Dördüncü ayet: ”Fe eserne bihi nak’an”

Bu ayetteki elif, se ve re harflerinden oluşan ‘esr’ fiil masdarı, emir üzere hareket etmek imiş. Bir şeyin izinden gitmek onu takip etmekmiş de aynı zamanda. Öyleyse ”Eserne bihi” kelimesi üstte belirtilen nesnelerin bir usul oluşturarak, bir yol takip edilerek yürütüldüğünü-taşıtıldığını belirtmiş oluyor. ‘Nak’an’ fiil kelimesi ise, olayın şeklini belirtiyor: Facia seslerini yayarak… ölümleri çoğaltarak…

İç karışıklıklar zamanında dört tekerlek üzerine kurulu, tetik mekanizmalı silahların monte edildiği motorlu taşıtlar hatıra gelmiştir herhalde.

Beşinci ayet: ”fe vasatne bihi cem’ân”

Bu ayetteki ‘vav, sin ve tı harflerinden oluşan ‘vast’ fiili ortalama demekmiş. Buna hedefi belirleme dense yeridir. ”Vasatne bihi cem’an” kelimesi, yukarıda nitelikleri belirtilen nesnelerin belirlenen hedeflere -tahrip için- yönelmişliğini belirtir.

Altıncı ayet: ”İnne’l-insâne lirabbihi lekenûd”. Yani tüm canlılar arasındaki insan türü, rabbini bilmeyen, O’nun verdiği nimetleri anlamayan, hırs eden, daha çok nimet isteyen türdür. İsteği yeryüzüne sadece zarar getirir.