06 Nisan 2024 Cumartesi
Sadullah Kısacık: Öğretmenlerimiz Bir Anne, Bir Baba, Bir Abla, Bir Ağabeydir
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
AYÇA ÖZTORUN
“Küçük bir yavrunun, dünya güzeli bir çift gözün ışığını söndürdüler.
Leyla ve onun akranları olan, aynı hezimete uğramış çocukların, dalından zorla koparılan tomurcuk güllerimizin hayatı sapkın insanlar tarafından alçakça katledildi. Leyla ve diğer çocukların hazin sonuna Mecnun olmuş, elleri kolları bomboş bırakılmış ailelerin acısı, tüm güzel insanların acısı oldu ve olmaya devam ediyor.
Kirli emellerle güzel yavrularımızın hayatını karartan, içi kararmış, elleri kanlı, nefret suratlı alçaklar, alınlarında kara bir lekenin damgasını taşırken, onlara sessiz kalmaya devam eden, ‘bir kereden bir şey olmaz.’ Diyerek, sapkınlıkların önünü açan kişiler de bu suça ortak olarak yaşayacaklardır.” İDAM ÇÖZÜM MÜ Cinayetlerin, tacizlerin, şiddetin önüne idam yoluyla değil, ömür boyu müebbetle ıslah edilerek geçilebileceğine inanıyorum.
Ölüsevici zihniyetlere çanak tutup tecavüzcülere idam istiyoruz derseniz, o yağlı urganı koruyup kolladıkları istismarcılara ve adi suçlulara değil, ülkenin ilerici aydınlarının başına geçirmeyi planlarlar. Bu ülkede sapıklara hak ettikleri cezayı verecekler umuduna kapılırsanız yanılırsınız. İdammış! Kanı kanla temizlemek çözüm mü sizce? Sapkın, sosyopat adamlar idamdan korkar mı? Onlar düşünsel değil, güdülsel hareket ederler.
Beyni o an uzvuna sinyal vermiş, şehvet içgüdüsüyle hareket eden bir adamın gözü dönmüşse, o an idamı mı düşünür? İdam var diyelim, adam aile içi istismara yönelir ve işine devam eder. Ensest ilişki, yani perde arkası ilişki kat kat artar. Çok öyle ensest ilişki yaşayıp, “ne de olsa kan bağı var, çevreye rüsva olmaktansa gizli tutmayı yeğlerim, sineye de çekerim” diyen insanlar var. Kapalı ve bastırılmış toplumun utanç dolu yaşanmışlıkları, eğitim sisteminin çöküşüyle başlar. Tecavüzler, sapkınlıklar, yozluklar, yobazlıklar,kadına şiddet, hızla artarken, adi suçlular her yerde kol gezerken, üçüncü sayfa haberleri artık bizim ülkemizde olağan haberler niteliğini taşıyor ve taşımaya devam edecektir. Devlet ıslah etmek için vardır.
Devleti devlet yapan toplumlardır ve toplum, devlet eliyle idam yasasının onayını istemesi yerine, caydırıcı ağır cezalarla ıslah etme yolunda çarelerin bulmasını ve cezaların ona göre düzenlemelerini istemelidir ve en önemlisi eğitim sistemine ağırlık verilmeli diye baskı yapmalıdır.
Tarikat okulları açmakla uğraşıp, kapalı zihniyetler yetiştirmekle, hamile kadın dar kıyafet giyerse tahrik olur insanlar diye fetva vermekle, kız çocukları babasının kucağına sekiz yaşından itibaren oturamaz diye mide bulandıran demeçleri tv kanallarında din programları adı altında insanlara empoze etmelerine izin vermek yerine, toplumu bu gerici söylemlerle, çocukları ve kadınları günah objesi gibi lanse etmekle bizleri karanlığa sürüklüyorsunuz diye sesimizi yükseltmeliyiz. Bizler sessiz kaldıkça suç oranının tavan yaptığı ülkemizde potansiyel sapıklara cesaret vermeye devam ederiz. Öyle de oldu…
İşte size Ensar vakası. Ne oldu? Bir kereden birşeycik olmadı. Çok kere olsun ondan sonra bakarız hal çaresine! Öyle mi? Baktınız hâl çaresine! Bu konuda çıkıp öğreti niyetine kim ne yaptı? En azından siyasi gücü ve hükümdarlığı elinde tutmak için satın aldıkları tv kanallarında, gazetelerde bu konuda günde bir saat öğreti niyetine yayınlar yapsalar yine faydası olur diye bir girişimde bulundular mı? Aksine suç oranını ikiye katlayan kofta dizilerle insanları suça teşvik ettiler ve etmeye devam ediyorlar.
İşte size bir örnek. Adanalı Gelin dizisi. Dizide adamın üç veya dört karısı var ve bunu öyle bir olağanlaştırmışlar ki, hatta komedi dizisi olmuş, reyting kırıyor. Eh, bunu topluma ballandırarak servis ederseniz adam dört kadınla aynı anda yatağa girmeyi mübah sayar ve bu toplum topluca Aşkı memnu toplum halini alır. Aşkı memnu dizisinde anlatıldığı gibi amcayı da idare ederim, yeğenini de zihniyeti ve bu entrikalı ensest ilişkinin hazin sonuna da herkes ağlar…
Çok duydum, çok gördüm ben bu tür olayları. Daha geçen gün tanık olduğum bir olayı kısaca anlatayım. Adam deli gibi aşık olduğunu söylediği kadınla gelecek planlarken, evleneceği kadının amca kızıyla gece gündüz oynaşıyor. Amca kızı da buna dünden razı. “Niye yaptın” diye soruyorlar, ikisi de intikam duygusu ile diye yaşadıkları ayıbı kin ve nefrete evirerek kapatmaya çalışıyorlar.
Aldatılan kadın şimdi bunları infaz mı etsin? İdam mı istesin? Ucuz zihniyet taşıyan bu iki değmez insan için seviyesini mi düşürsün? Ne yapsın söyleyeyim. Bu tür insanları toplum nezdinde ifşa etsin. Bu tür insanların üzerine gitmez ve sessiz kalırsanız cahil cesaretiyle daha çok insanın başına bela olmaya devam ederler. Kanı kanla temizlemek yerine, idamseviciliği yobaz yetkisine vermemek ve ıslah etmek, müebbet yoluyla caydırıcı cezalar vermek, eğitsel anlamda köylerde, kasabalarda, kentlerde, okullarda, çalışmalar düzenlemek zorunluluğu getirilsin.
Nefret ve kinle büyütülen çocuk, tacize, tecavüze, öldürmeye kodlanır. İnsan sevgisine, doğa sevgisine, sanata, bilime yönlendirilen çocuklar ise suça dur demeyi bilir. Örneğin geçenlerde minicik bir köpeğin dört bacağını kesen alçağı mı idam etmeli, yoksa onu doğduğu günden bu yana sekelli büyüten cahil ebeveynlerini mi? Hatta o kişinin çocukluğundan bu yana yaşadığı suça etken çevresinin tamamını mı idam etmeli?
Bu konu hakkında bir örnek daha anlatayım. İlişki kurduğu adam, kadının duygularıyla oynuyor ve kadına korkunç derecede şiddet uyguluyor. Kadın gidip adalete sığınıyor ve dava açıyor. Adamın annesi oğlunu savunmak için; “kadın kuyruk sallamasaydı, az bile etti oğlum” diyor. Bunu diyen bir kadın! Oğlunu suça teşvik ediyor ve ona “az bile ettin oğlum” diye ikinci bir suça iştirak etmesine destek veriyor. Şimdi burada oğul mu idam edilmeli, kadın mı? Hangi birini idam etmeli? Yani herşey temel eğitimle başlıyor. Bana ceza ve ıslah konusunda yetki verselerdi ne yapardım diye hep düşünürüm. Tecavüze uğrayan, şiddet gören, öldürülen o güzelim çocuklarımızın zanlılarını ömür boyu hücreye atardım. Yaşayabileceği kadar yemek verirdim.
Zorunlu kitap okuma saatleri ve geriye kalan 10 saati çocuk sesleri dinletirdim. Ölüm sapkınlar için kurtuluş olmamalı. Yaşadıkları her anı ölüyormuş gibi yaşamalı. Ne güzel bir ceza olurdu. Ha bir de resim çizme saatleri olmalı. Sürekli çocuk resimleri çizmeyi zorunlu kılmalı… Çok isterdim o anlarını gizli kamerayla izlemeyi…
Bana göre her kim ki kadınları ve çocukları cinsel obje gibi görür ve sınıflandırırsa, onların bedenleri üzerine ahkam kesmeye kalkarsa, bir taciz ve tecavüzcü suçlusundan ve teşvikçisinden farkı kalmayacaktır. Siz hâlâ koftadan hocalarınızı ekran başına geçirin, program başına bu adamlara milyon papeli sayın ve kadının saçı günah kıçı günah, 12 yaşından sonra akılbali olan kız çocuğu evlenebilir muhabbeti yapın, sapıklarda açık kadın müsaittir, çocuk elimin kiridir zihniyetiyle salyaları akıtarak piyasa yapmaya devam etsinler.
Siz de bu saçmalıklara itiraz etmeyip İdam isteyin. Öyle mi?