admin

admin

08 Mayıs 2024 Çarşamba

Ayıba karşı tekeffül (BK. md.194) 

Ayıba karşı tekeffül (BK. md.194) 
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Satım sözleşmesi oldu. Satılan şey teslim edildi. Bu durumda ya satılan şey için satıcı birtakım vaadLerde bulunmuştur ya da vaad yoktur ama alıcının birtakım beklentileri vardır. Bu vaadleri ya da beklentileri sınırlayan bir şey varsa bunlara ayıp denir ve satıcı bundan sorumludur.

Ayıba karşı tekeffül borcu satıcının teslim borcunun tamamlayıcısıdır. Kanuni bir borçtur.

BK. md. 196’ya göre : ” Bayi, mebiin ayıbını müşteriden hile ile gizlemiş ise bey’ide tekeffül hükmünü iskat veya tahdit eden her şart batıldır.” Yani satıcı malın ayıbını hile ile gizlemişse, alıcı ile satıcı arasındaki sorumsuzluk anlaşmaları batıldır.

Ayıba karşı tekeffül borcu tali bir borçtur. Satım sözleşmesinin geçerliliğine bağlıdır.

Tüketiciyi Koruma Kanunu Md. 4 ve 4a hükmü tüm tüketici işlemleri için uygulanacaktır. T.K.K. md 30 ‘da bu kanunda hüküm yoksa genel hükümler uygulanır demektedir.

Yani Tüketiciyi Koruma Kanununa göre bir tarafın tüketici sayıldığı hallede Borçlar Kanunu hükümlerini değil, özel bir kanun olan tüketiciyi Koruma Kanunu hükümlerini uygularız. Tüketiciyi Koruma Kanununda bir hüküm yoksa Borçlar Kanunundaki genel hükümlere bakarız. Yine Tüketiciyi Koruma Kanununa göre bir tarafın tüketici olmadığı hallerde genel hükümlere bakılacaktır.

A-Kanuni tekeffül borcunun şartları:

1- Kanun gereği satıcının maldaki ayıplardan sorumlu olması için hasar ve yarar alıcıya geçtiği anda ayıbın bulunması gerekir.

Hasarın alıcıya geçmesinden sonra ortaya çıkan ayıplarda satıcı sorumlu tutulamaz. Ama önceden belli olan sebeplerden ortaya çıkması halinde satıcı sorumlu tutululabilir.

T.K.K. md. 4 :

”Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.
Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.
İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz.
Ayıplı malın neden olduğu zararlardan sorumluluğa ilişkin hükümler dışında, ayıplı olduğu bilinerek satın alınan mallar hakkında yukarıdaki hükümler uygulanmaz.
Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, imalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde “özürlüdür” ibaresini içeren bir etiket konulması zorunludur. Yalnızca ayıplı mal satılan veya bir kat ya da reyon gibi bir bölümü sürekli olarak ayıplı mal satışına, tüketicinin bilebileceği şekilde tahsis edilmiş yerlerde bu etiketin konulma zorunluluğu yoktur. Malın ayıplı olduğu hususu, tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde gösterilir.
Güvenli olmayan mallar, piyasaya özürlüdür etiketiyle dahi arz edilemez. Bu ürünlere, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun hükümleri uygulanır.
Bu hükümler, mal satışına ilişkin her türlü tüketici işleminde de uygulanır. ”

2- Satılandaki ayıbın önemli olması gerekir. Satılan şeyin değeri önemli surette azalmalıdır. Alıcı ayıbı bilseydi bu malı almayacağı ya da daha az bedel ödeyeceği kabul edilebiliyorsa bu durumda ayıp önemlidir. Önemsiz ayıptan satıcı sorumlu değildir.

3- Satılandaki ayıbın gizli olması gerekir. Bu durum Bk.md.197’de düzenlenmiştir. Buna göre: ”Bayi, müşterinin bey’i zamanında malumu olan ayıptan mesul olmadığı gibi mebii kafi derecede muayene etmekle fark etmiş olacağı ayıptan da ancak bunun mevcut olmadığını temin etmiş ise mesul olur.”

Alıcı bildiği ayıplardan ya da bilmese dahi yeteri derecede inceleseydi farkedeceği ayıplardan satıcıyı sorumlu tutamaz. Tüketiciyi Koruma Kanunu md.4 ‘te ayıplı olduğu bilinen mal hükmünü md 197’ye paralel olarak düzenlemiştir.

4- Bu borcun sözleşme ile kaldırılmış olmaması gerekir.

5- Alıcının kanunun kendisine yüklediği külfetleri yerine getirmiş olması gerekir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmelidir.

Muayene yükümlülüğü:

Bu durum BK. md 198’de düzenlenmiştir. Buna göre: ”Müşteri kabz ettiği mebiin halini örf ve adete göre imkan hasıl olur olmaz muayene etmek borcu ile mükellef olup mebi de bayiin tekeffül altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu derhal bayie ihbar etmesi lazım gelir.”

Kanun muayene yükümlülüğü için belli bir süre öngörmemiştir. Örf ve Adete göre imkan hasıl olur olmaz demektedir.

Ancak BK. ve TK. da 2 halde süre öngörülmektedir:

BK. md 199 ‘da düzenlenen hayvan alım satımlarında alıcı teslimden sonra 9 gün içinde muayene yükümlülüğünü yerine getirmelidir.

T.K. md.25/3’de düzenlenen tacirler arası ticari satışlar hükmüne göre satılan malın tesliminden 8 gün içinde muayene yükümlülüğü yerine getirilmelidir.

İhbar külfeti:

Bu hususta yine BK md 198’de düzenlenmiştir. Muayene yükümlülüğü yerine getirildikten sonra eğer bir ayıp görülürse bunun derhal satıcıya bildirilmesi gerekmektedir.

Ticari satımlarda satılan malın ayıplı olduğu açıkca belliyse 2 gün içinde ihbar külfeti yerine getirilmelidir. Muayene ve ihbar zamanında yerine getirilmezse o şey kabul edilmiş sayılır.

BK md. 200’e göre, ”Müşteriyi iğfal etmiş olan bayi, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek mesuliyetten kurtulamaz.”

Tüketiciyi Koruma Kanunu md 30 ise teslimden itibaren 30 gün içinde bunu satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür ,demiştir. Bu hüküm Tüketiciyi Koruma Kanunu hükümlerinin uygulanacağı yani bir tarafın tüketici sayıldığı hallerde uygulanacaktır.

Mesafe satışlarında BK md 201 hükmü uygulanacaktır. Buna göre: ”
Başka bir mahalden gönderilen mebiin ayıplı olduğunu iddia eden müşteri, bulunduğu yerde bayiin mümessili yok ise mebiin muhafazası için lazım gelen tedbirleri muvakkaten ittihaz etmekle mükelleftir. Müşteri, ayıplı olduğunu iddia ettiği mebii muhafaza için icabeden tedbirleri yapmaksızın bayie gönderemez.
Müşteri, vakit kaybetmeksizin mebiin halini usulen tasdik ettirmekle mükelleftir. Aksi halde, iddia olunan ayıbın mebi kendisine vasıl olduğunu zaman mevcut bulunduğunu ispat etmeğe mecbur olur.
Mebiin az zamanda bozulmak korkusu varsa müşterinin onu bulduğu yerde mercii marifetiyle sattırmağa salahiyeti ve hatta bayiin menfaati böyle iktiza ediyorsa mecburiyeti vardır. Müşteri, her halde bayii mümkün olan süratle keyfiyetten haberdar etmekle mükellef ve etmediği takdirde zarar ve ziyan davasına maruzdur.”

B- Satıcının vaadettiği vasıflardan dolayı tekeffül borcu:

1- Bu vaadin ciddi olması gerekmesi, sözleşmenin yapılmasını etkilemesi gerekmektedir. Sırf reklam bazındaki vaadler tekeffül borcu doğurmaz. ( bknz. T.T.K md. 16)

2-Muayene ve ihbar yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gerekir.

Satıcının tekeffülü altındaki malın ayıbı ortaya çıkarsa alıcının seçimlik hakları doğar. Bu husus BK. md 202’de düzenlenmiştir. Buna göre:

”Bayiin tekeffülü altındaki mebiin ayıbı anlaşıldığı zaman müşteri muhayyerdir. Dilerse mebii redde hazır olduğunu beyanla bey’in fesh edilmesini, dilerse mebii alıkoyup kıymetinin noksanı mukabilinde semenin tenzil olunmasını dava eder.
Hakim, müşterinin mebii ret davası üzerine hal icabı bey’in feshini muhik göstermiyorsa semenin tenzili ile iktifa edebilir.
Kıymetinin noksanı mebiin semenine müsavi ise müşteri ancak bey’in feshini talep edebilir.”

Yani alıcı ya malı iade eder, sözleşmeden döner ya malı alıkoyar ödediği bedelin indirilmesini ister ya da satılanın ayıpsız misliyle değiştirilmesini dava eder.

Tüketiciyi Koruma Kanunu bu 3 seçimlişk hakka bir tanesini daha eklemiştir. Buna göre alıcı ücretsiz onarımda isteyebilir.

Ayıba karşı tekeffül (BK. md.194)

0

BEĞENDİM

ABONE OL