08 Mayıs 2024 Çarşamba
News
Akciğer kanserini anlamamız için öncelikle akciğer organını tanımak gerekir. Akciğer vücudumuzun oksijenle olan bağıdır. Şöyle ki insan yaşamını sürdürebilmesi için oksijene ihtiyaç duyar. İşte akciğerler bizim oksijen ihtiyacımızı karşılayan organlarımızdır. Solunum sistemimizin belki de en önemli parçasıdır akciğerler. Birçok sistemde olduğu gibi gerek kişinin kendi hataları gerekse de çevresel faktörler solunum sistemimizde ve dahi akciğerlerimizde çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Akciğer kanseri de solunum sistemimizin en önemli sorunudur. Ölümcül sonuçlara yol açması onun ne kadar tehlikeli bir hastalık olduğunu ortaya koyar.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, kanser çeşitleri arasında erkekler arasında en sık görüleni akciğer kanseridir. Kadınlarda ise meme, tiroid, kalınbağırsak ve rahim kanserlerinden sonra beşinci sırada yer alır. Akciğer kanserinin Türkiyede görülme sıklığıkonusunda Akciğer Kanseri Derneği başkanı Doç. Dr. Ufuk Yılmaz şunları söylemektedir: Akciğer kanseri, her yıl dünyada 1,5 milyondan, Avrupada 350.000den fazla insanın ölümüne sebep olmaya devam etmektedir. Türkiyede ise erkeklerde birinci sırada olan ve 50 bini aşan sayıda akciğer kanserli hasta bulunmaktadır. Görüldüğü gibi durumun vahameti bu açıklamadan anlaşılabilir.
Akciğer Kanserinin Belirtileri Nelerdir?
Peki, akciğer kanseri olup olmadığımızı nasıl anlarız? Bu soruya tek başımıza cevap vermemiz imkansızdır. Ancak her hastalığın olduğu gibi akciğer kanserinin de belirtileri vardır. Bizde bu belirtiler mevcutsa hemen bir hekime başvurup hastalığımızı teşhis ettirmeliyiz. Ama şurası da unutulmamalıdır ki birçok hastalığın belirtisi birbirine benzeyebilir. Hemen moral bozmaktansa bir hekime başvurup teşhisi koydurmak en iyisidir.
Akciğer kanserinin yaygın olan belirtileri şunlardır:
Bitmeyen ve gitgide daha da kötüye giden öksürük,
Kan tükürmek,
Nefes darlığı çekmek,
İştahsızlık ve iştahsızlığa bağlı olarak kilo kaybı,
Göğüs ağrısı çekmek,
Nefes alıp verirken hırıltıların oluşması,
Boyunda ve yüzde görülen şişkinlikler,
Halsizliktir.
Akciğer kanserinin yaygın olmayan ve nadir görülen belirtileri ise şunlardır:
Çatallaşmış ses,
Sağ kaburga altındaki rahatsızlık ve ağrılar,
Yutmada güçlük çekme,
Parmaklar ve tırnakların biçiminde görülen değişiklikler (çomak parmak adı verilir)
Akciğer Kanserine Yakalanma Riskini Neler Arttırır?
Aslında bu sorunun cevabı halk arasında oldukça iyi bilinir. Evet yanlış bilmiyorsunuz tabii ki sigara içmek. Sokakta genç, yaşlı hatta çocuk demeden hemen herkesin elinde bulunan sigara. Peki sigara içmek akciğerlerimize nasıl bir zarar verir? Şöyle ki sigaranın içinde bulunan zararlı maddeler, akciğer hücrelerine nüfuz ederek onlara zarar verir. Günde kaç paket içtiğiniz, dumanı ne kadar derine çektiğiniz akciğer kanseri riskine etki eden önemli sebepler. Ayrıca sigara içmiyorsanız bile sigara dumanına maruz kalmanız (pasif içicilik) bile akciğer kanserine davetiye çıkarmaktadır. Sigarasız bir yaşam sürmek, akciğer hastalıklarına ve dahi kanserine yakalanma riskinizi minimize eder.
Pipo ve puro içmekte sizi risk grubuna sokmaktadır. Tıpkı sigarada olduğu gibi onlarında kullanım sıklığı gibi etkenler riski arttırmaktadır.
Asbest işçileri de aşırı risk grubundadır. Elbiselere sinen veya doğrudan çekilen asbestte akciğer hücrelerine zarar vererek akciğer kanserine neden olmaktadır. Hem de normal insanlara göre 3-4 kat daha fazla risk altındadır bu işçiler.
Bir başka risk doğuran etmen, hava kirliliğidir. Özellikle Sanayi Devrimi sonrası Londrada ortaya çıkan hava kirliliği bu konunun ne kadar tehlikeli olabileceğini adeta gözler önüne sermektedir. Şu an alınan önlemler belki de böyle kötü bir havanın oluşmasını engelleyecektir ancak ekzoz gazları günümüzde en büyük tehlikedir.
Daha önceleri akciğer rahatsızlığı yaşayanlar da risk grubundadır. Hiç akciğer rahatsızlığı geçirmemiş olanlara oranla kuşkusuz bu kişiler için risk daha fazladır.
Akciğer Kanserinin Tedavisi Nedir?
Akciğer kanserinin tedavisi birçok faktöre bağlıdır. Kişinin genel olarak sağlık durumu, kanserin tipi, hastalığın gelişim evresi ve şuanda hangi evrede olduğu gibi faktörler, tedavi için belirleyicidir. Tedavi sonucu olarak ameliyat gerekiyorsa kanserin tamamen temizlenebilmesi esastır. Ancak kanserin hala kalma ihtimaline karşı, ameliyat sonrası, adjuvan tedavi adı verilen tedavi uygulanmaktadır. Adjuvan tedavi de kişinin durumuna, patolojik raporlara ve hastanın yaşına göre çeşitlilikler gösterebilir. Adjuvan tedavi kapsamında, kişiden kişiye farklı olmak üzere, sadece kemoterapi veya sadeceradyoterapi olarak uygulanabilirken hem kemoterapi hem de radyo terapi aynı anda kullanılabilir. Erken teşhis edilme durumunda ise adjuvan tedavi uygulanmama kararı verilebilir.
Hastalığın tedavisinin cerrahi bölümünde ise ya kanserin bulunduğu lobun tamamında bir operasyon olabilir ya da küçük bir parçasının alınması gerçekleşebilir. Bu durum hastalığın evresi gibi şartlara göre belirlenir.
