MEKİN ŞAHİN
İnsan yaşamı sorunsuz hiç geçmedi. Koşullara göre çözüm yarattı. İnsan öyle varlık ki güçlü ve zayıf.
Tek başına ihtiyaçlarını zor karşılar. İmece kır yaşamında çok önemlidir. Bilgi ve araçlar geliştikçe, paradoks insan yaşamını kolaylaştırmadı.
Aksine egemenlik hükmü bir avuca cennet, büyük çoğunluğa cehennem oldu…
İnsan bir coğrafyayı kendine yurt ettiği andan itibaren kendi içinde sınıfsal farkı yaşamaya başladı.
Ogün bugün sınıfsal farkın yarattığı çatışma kesintisiz sürüyor.
Türkiye halkı yaşadığı tüm coğrafyada çatışmayı acı çekerek yaşadı. Sorumlusu sistemler ve sistemlere hizmet eden yöneticiler.
Bugünde acıyı iliklerine kadar yaşıyor..
1950 sonrası devleti yöneten siyasi partiler, halka hizmet yerine sermaye dünyasına hizmeti tercih etti.
Özellikle sağ partiler tercihlerini gizlemedi.
Sistemi koruyan reformcu sol partiler bir türlü halka güven vermedi.
Zaman zaman iddialarıyla kabarsalarda, ansızın gelen sel gibi kabuğunun içine hapsoldu.
Sürekli bir kaşık suda fırtına yaratıyor ve bir türlü okyanusa ulaşamıyorlar..
AKP misyonu bitti. Dün onu destekleyen güçler terk ediyor. Ama hala AKP hükümetlerinin yaptığı yıkımları ortadan kaldıracak irade ortaya çıkmadı. Hala AKP boşluğu kullanarak devleti yönetmeye devam ediyor.
AKP öylesi yıkımlar gerçekleştirdi ki bir yılda, iki yılda ayağa kaldırmak zor.
Bu nedenle kısa-orta-uzun vade program planlamasını halka anlatarak, halkın desteği örgütlü güce dönüştürülmeli.
Bu amaca dönük çalışma varmı?
Yok!
İşte sosyal demokrasinin hastalığı bu.
Ne yardan geçer, ne sevdadan.
Ne kapitalizmin efendilerinden vazgeçer, ne emek dünyasının yoksulluğundan.
Tahtarevallinin iki ucuna koşturur durur. Çünkü düzenin her şeyini yüreğinde besler.
Çok net ornek:
12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası emek dünyasının kendini temsil eden ne millet vekili oldu nede belediye başkanı.
Kısaca çoğu kez düdük çalma yöntemini bilen vekilde oldu, başkanda oldu.
Çoğu makalemde kullandığım “Kışın kuyruğunu yiyen yılan oldular.” Küçüldüler.
Büyüdüklerini sandılar.
Tıpkı bugün olduğu üzere.
AKP misyonu bitti. Aldatılan seçmen terkediyor. Bir umut bulduğundan terketmiyor.
AKP’nin kör bıçakla kemiğini kestiğinden terk etti.
Umut varmı? Yok!
Neden biliyormusun?
Değişim ve dönüşümün devrim olduğunu bilmeyen dilin devrim adına dinlenmesi yüzünden. İnanmadığına inanıyor gözükmesinden.
Daha nice şeyler var.
Söylemeye dilim, yazmaya elim varmıyor.
Yiğit önderlerden biri devrimci ahlak sosyalist tavır adında kitap yazdı. Kitabın hedefinden biri ahlaklı insan nasıl olurdu.
Kısa yanıt: Söylediğini yerine getirmekle.
Bak etrafına.
Merhaba kardeşim!