OKTAY EROL
Ülkemizin neresinde olursa olsun, “üretimi” özendirecek/ bölgenin değerini artıracak tüm eylemlerin yanında olmak bu yurdun yurttaşının en büyük özlemi. Adana’nın da, Mersinin de, Van’ın da, Kars’ın de, Konya’nın, da, Gümüşhane’nin de, Zonguldak’ın da, İzmir’in de, Manisa’nın da, diğer kentlerin de birbirinden değerli özellikleri önemsensin, üretime dönüşsüz, yurttaş erince kavuşsun elbette.
Rize çayını eksin, yatırımcılar çaya katma değer kazandırmak için çabalasın, üretici tekel firmalara/ tüccara boğdurulmasın! Çukurovalı üreticiler zamanında ektiği ürününün taban ederini tohumu toprağa atmadan bilsin! Bu yurdun topraklarında yetişebilen ürünlerin ekilmesi özendirilsin, yurttaş kendi topraklarında yetişen ürünlere döviz cinsinden bedel ödemesin, dış pazar olanakları açık kentlerin kara/ deniz/ hava ulaşım kanalları genişletilsin! İstemeyen, “iktidarın” emekçiye/ dargelirliye/ açlık sınırı altındaki aylığa tutsak olan yurttaşa uygun gördüğü yaşamı “hep” yaşasın!
***
Adana’da bir yandan “Şakirpaşa Havaalanı kapatılmasın” diye tepkiler yoğunlaşırken, bir yandan da “iktidara” yakın isimler Ana Konteyner Liman Bölgesi’ni dillerine pelesenk ettiler! Bir gün bir oda başkanı, bir gün bir AKP’li vekil, son olarak da AKP il Başkanı Ozan Gülaçtı Ana Konteyner Liman Bölgesi’nin Adana’ya kazandıracağı değerleri bir bir anlattı! Bunlar güzel, olması gereken şeyler…
Kuzeyde Toros Dağları’nın, güneyde Akdeniz’ın tüm varsıllıklarını içinde bulunduran Adana’nın neleri katma değer kazanmaz ki? Toprağının verimini yeniden yinelemek istemiyorum; doğusunda kalan tüm illerin “denize” ulaşabileceği önemli bir anakent olmasının yanı sıra, ulaşımın en kolay sağlanacağı önemli bir ticaret merkezi olmasının önünde “hiçbir” engel yok! Konteyner Liman Bölgesi’nin büyük yararları olacaktır. Bu konuda çaba harcayan, emek veren, proje hazırlayan kim varsa, “hiçbirini” Adanalı unutmayacak, önemle adını anacaktır! “İktidara” yakın isimler olsun, “gönülden bağlı” odalar olsun, Konteyner Liman Bölgesi’ni anlatmaları/ övmeleri hoş; ama neden yalnız Konteyner Liman Bölgesi, kapatılmasına sayılı günler kalan hava alanının hiç mi gereği yok?
***
Aylardır “Şakirpaşa Havaalanı kapatılmasın” çığlığını yükseltenlere, “bakın, hava alanı gitse de, Konteyner Liman Bölgesi geliyor Adana’mıza” demek mi istiyorlar! Gerçekten anlamıyorum! Geçmişte “Adanalı ne isterse o olacak” diyenler, bugün “suskunluktan” ödün vermiyor! Bu umursamazlık sürerse, “büyük olasılıkla” Şakirpaşa Havaalanı kapatılacak! Bugün için orada küçük işyeri olan esnaftan tutun, giden yolculuk ya da gelen yolcular için bambaşka “zorluklar” oluşacak! Bunu öngörmek o denli zor mu?
Bugün “iktidarla” birlikte, “suskunluklarını” bozmamakta direten sivil toplum örgütleri “on gün sonra” Adanalıyı bir yana bırakalım “üyelerine” ne diyecekler? “Havaalanı kapatılmasın” diye nasıl bir uğraş verdiklerini söyleyecekler? Şu an için “önemsiz” gibi bir algı oluşturulmaya çalışılsa da , Ecevit’in bir şiirinde de belirttiği gibi “pek o kadar göremesek de uzağı/ kuşların uçuşundan belli/ bir şeyler olacak yarın/ öbür günden önemsiz/ yarından önemli…”
***
Evet, “bir şeyler olacak yarın”, üstelik “yarından önemli!” Bunu salt CHP’li Ayhan Bulut’un, bir/ iki gazete ile köşe yazarının dillendirmesi yetmiyor işte! Görülen o ki; “iktidara” yakın olanlar da “yukarıda” bir eğilim olmadan ne konuşacaklar, ne de sorgulayabilecekler; gidene “güle güle, gelene “hoş geldin” demeyi yeğleyecekler! Peki, tüm bunlar yaşanırken “her şey” için konuşan demokratik kitle örgütleri nerede, neden sessizler, neden “iktidarın” yolunu izliyorlar? Yarın “geç olacak” bilin!