Kaybolan Siyasetin Heyecanı

Kaybolan Siyasetin Heyecanı

ABONE OL
Ocak 10, 2025 16:01
Kaybolan Siyasetin Heyecanı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

MEKİN ŞAHİN

Kaybolan Siyasetin Heyecanı

Her geçen gün siyaset dünyasının heyecanı bitiyor. Heyecanın bitmesinde, partilerde yatay ilişki ve yatay örgütlenme olmamasından kaynaklanıyor. Halk siyasetin ne çözüm önerisi olduğunu bilmiyor. Güvenmiyor. Popülist ivmeler çıkış yaratmadığından toplumsal bağlar çok cılız. Halkın ilgi duymadığı siyaset, varlığını sorumsuzca ideoloji ekseninden uzak sürdürüyor. İlkesizlik başını almış gidiyor.
Dün dünde kalıyor. Çıkar ilişkisi her şeyin önünde dünyayı yönetiyor. Kendini halkın yerine koyan, onlar adına keyfine göre karar veren politikacılar var. Soyut ve gösteriş içeren çözümler sanki halkın arz ve talebi gibi gösteriliyor. Oysa o çözüm dilinde halk yok. İşte heyecanı kaybettiren siyasetin tarzı. Halksız bir ülke olmayacağı gibi halksız siyasette, politikacıda olmaz. 12 Eylül 1980 darbesinin yarattığı, halk adına karar veren siyaset; Türkiye’yi bugün uçurumun kenarına getirdi. Türkiye’mizi yeniden diriltmek için halkın yurtsever ruhunu, Türkiye halkına kucak açacak biçimde yeniden diriltmektir. Diriliş için sadece inanmak yetmez. İnandığın ve düşlediğin yaşam kavgasını fiilen yürütmek gerekir. En sağdan en sol ‘’partilere’’ baktığımızda sadece söylem farkı var. Sağ partiler dini ve ırkı öne çıkarıyor, sol partiler değişim ve dönüşümü öne çıkarıyor. Sadece fark söylemde. Eylemsel halkın yaşama koşullarını düzene kavuşturacak hiçbir çalışma yok. Söz konusu edilen sorun dilde ama soruna çözüm dilde dolaşmıyor. Bu tutarsız siyaset tarzı halkta karşılık bulmaz. Bulamıyor da.
Türkiye halkının ciddi sorunları var. Alım gücü bitiyor. Çözümü Üretim sisteminin yeniden koordine edilmesinden geçer. Ne devleti yöneten nede muhalefet eden partiler üretimin yeniden koordine edilmesini sağlayan çözüm politikasını dillendirmiyor. Her gün iletişim araçlarında, sokakta, evde, pazarda, mecliste ve tüm siyaset dünyası enflasyon sorunundan bahseder. Çözümü konusunda somut iddia ve projeleri yok.
Oysa Enflasyon üretimle tüketim arasındaki dengedir. Denge arası açı büyüdükçe enflasyon artar. Küçülürse enflasyon düşer. Çözümü üretimin ve tüketimin planlanmasından geçer. Ülke kaynakları verimli üretime sokularak, insanların kolayca tüketim koşullarını hazırlamaktan geçer. Maalesef hiçbir parti çözüm sunmuyor. IMF ve emperyalist odakların çıkarlarına uyan politikalar ısrarla sürdürülüyor.
1980 öncesi başta aileler olmak üzere her yerde eğitim ve öğretim çok önemsenirdi. Her evde ülkesine hizmet edecek çocuğun ne olacağı ne olması gerektiği sürekli konu olurdu. Çocuklarının özgürce değerlendirme yapmaları çok hoşlarına giderdi. Bu anlayış köy enstitülerini, 68-78 kuşağını yarattı. Türkiye sevdasını her şeyin üzerine koydu. Eğitim hızla üretim sisteminin ihtiyacına yönelirken; darbeyle tüketici ve keyfiyete dönüşen eğitim başlatıldı.
Son 22 yılın getirdiği birikimle düşünmeyen insan yetiştiren eğitimle itaatkâr nesil yetiştirme başlatıldı. Ne evlerde, nede çocuklarda heyecan kalmadı. Eğitim ve Öğretimin her alanı sorunlu ve çözüm bekliyor.
Diğer sorunlar: Sağlık, Göç, ihracatın ve ithalatın planlanması, kentleşme, çok kültürlü Anadolu’da kültürlerin sorunları, düşünce özgürlüğü, demokratik devlet yönetimini sağlayacak anayasa, tam bağımsız Türkiye şiarının vücut bulması, ülkede ve dünyada barış içinde insanca yaşama vb….
Ne devleti yöneten partiden ne muhalefet partilerden bahse konu konularla ilgili çözüm getiren politikalar yok! Son sözü şu soruyla söyleyelim. Komşumuz Suriye’de yaşananlarla ilgili amasız, fakatsız kesin dille tavır sergileyen söylem ve politik çözüm getiren var mı? Hiç söylem ve politikası var. Halk nezdinde hiç karşılığı olmaz. Bu nedenle halkta, halka çözüm getirecek partiler ne yapacağını bilmiyor.
Çünkü heyecan sönmüş!

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
teslabahis casinoport pashagaming betkom mislibet casino siteleri
istanbul eşya depolama