Çin – Avrupa Ticareti

Çin – Avrupa Ticareti

ABONE OL
Aralık 15, 2023 17:48
Çin – Avrupa Ticareti
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çin’in siyasal ve ekonomik düzeni, onsekizinci yüzyılın son çeyreğine kadar, yabancı olan şeylerle ilgilenmek için ortada hiçbir neden bulunmadığı izlenimi verecek kadar iyi işledi. Ne var ki 1775’ten sonra, Çin hanedanlarının çöküşlerine özgü geleneksel işaretler belirip gittikçe çoğalmaya başladı. Bunların en önemlisi, Çin’in birçok bölgesinde büyük nüfus artışlarının görülmesiydi.

Öyle ki sonuçta çiftlikler, bir ailenin kötü bir mevsimde yaşamını sürdürmesine elverecek ürün alamayacağı kadar küçük parçalara bölündü. Bunun üzerine başvurulan borçlanmalar, toprak mülkiyetinin yitirilmesine yol açtı. Böylece, bir yanda toprakların tefecilerin ellerinde toplaması eğilimi görülürken, öte yanda borçlu köylülerin sıkıntıları, ara sıra ayaklanmaların patlak vermesine yol açacak kadar arttı. İlk ciddi ayaklanma 1774’te başladı. Bunu izleyen yıllarda ayaklanmalar, 1850’de patlak veren yıkıcı Taiping ayaklanmasına varana kadar gittikçe daha geniş alanları kaplamaya başladı.

İçte karşılaşılan bu sıkıntılara bir de dıştan gelen sıkıntılar katıldı. Ondokuzuncu yüzyılın başlarında, Çin’in kuzeybatı sınırlarında değişiklik olmadı. Bozkır halklarının askeri gücü, onsekizinci yüzyılda Çin ve Rus orduları tarafından tümüyle kırılmıştı. Kuzeybatı sınırlarındaki bu olağanüstü dengeye karşılık, Avrupa’dan gelen “güney denizi barbarları” ile ticaretin yoğunlaştığı bölgeler olan güney kıyılarında, yeni ve o zamana kadar görülmedik güçlüklerle karşılaşıldı. Bu ticaret, öteden beri, bir yanda Kantonlu tacirler derneği, öbür yanda Avrupalı rakiplerinin yerini geniş ölçüde almış olan İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası olmak üzere tekelci bir yoldan yürütülmekteydi.

1834’te İngiliz hükümeti, Doğu Hindistan Kumpanyasının Çin ticaretiyle ilgili ve yasaya dayanan tekelini kaldırdı ve Kan-ton’da, Avrupa limanlarında uygulanan normal ticaret yöntemlerini uygulama yolunu tuttu. Çin hükümeti ticareti daha sıkı bir devlet düzenlemesi içine almaya çalıştığı için Çinliler buna karşı çıktılar. Ondokuzuncu yüzyılın başlarında Kanton ticareti, Çinliler açısından gerçekten üzücü bir yönde gelişmekteydi. Çok sayıda Çinli afyon içmeye başlamıştı ve İngilizlerle öteki Avrupalılar, daha çok Hindistan’da üretilen afyonu, Çinlilere seve seve sağlıyorladı. Çin yetkilileri afyon içalımını yasakladıkları zaman, Avrupalı tacirler kaçakçılığı ve rüşveti yeniden canlandırdılar. Ticaret, Avrupalıların Çin kıyılarındaki etkinliklerinin ilk dönemlerinde olduğu gibi, yasadışı biçimler almaya başladı.

Çinliler, 1839’da yasadışı ticareti yasaklaması ve afyon içalımını durdurması yönergesiyle Kanton’a özel bir komiser gönderdiler. Karada cinayet işleyen İngiliz gemicilerinin nasıl cezalandırılacağı konusunda çıkan bir tartışma İngiliz ve Çin hükümetleri arasında savaşa yol açana kadar, bu komiserin çabaları son derece etkili oldu. Ne var ki bu tartışmadan sonra, Çinlileri şaşırtan ve dehşete düşüren bir tutumla, toplarla donatılmış İngiliz savaş gemileri, Çin’in kıyı savunmasını darmadağın etme gücüne sahip olduklarını gösterdi. Savaşa son veren (1842) Nanking Antlaşması, İngilizlere hemen her istediklerini veriyordu.

Kanton’dan başka dört liman daha Avrupa’yla ticarete açıldı; Hong Kong İngilizlere bırakıldı ve antlaşmayla ticarete açılan tüm limanlarda, İngiliz konsoloslarının bulunması kabul edildi. Çok geçmeden öteki Batı ulusları da aynı ayrıcalıkları isteyip aldılar ve bununla da yetinmeyip, ayrıcalıklarını Çin topraklarındaki kendi uluslarından olan kişilere Çin yasalarının uygulanmamasını (extraterritoriality kuralını) isteyen ilk İngiliz koşullarına kadar genişlettiler. Bu olanlar Çinlilerin onurunu derinden yaralamıştı; ancak kendilerini, yabancıları ülkelerinden sürme yolunda herhangi bir şey yapabilecek durumda görmediler.

Çin’in, onsekizinci yüzyılda İmparatorluğunun doruğa ulaştığı noktadan düşüşü birden olmuştu; ama bu düşüş, daha önceki hanedanların düşüşüne uygundu. Bu nedenle Çin yaşamının geleneksel yapısı, 1850’den sonraya dek özünde bir değişikliğe uğramadan kaldı. Yabancılar karşısında uğranılan yenilgiler de, hoş şeyler olmamakla birlikte Çin tarihinde görülen geleneksel olaylardan biriydi ve bu nedenle, geleneksel çarelere başvurulması yeterli bulunup başka bir yola başvurma gereği duyulmadı.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP