Saman nezlesi, burun akıntısı, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı ve hapşırma nöbetleriyle seyreden bahar mevsiminin en çok görülen alerjik hastalığıdır. Tıp dilinde “mevsimsel alerjik nezle” adıyla bilinen hastalık için saman nezlesi terimi aslında doğru değildir.Ancak, yıllardan beri artık çok yerleşmiş olduğundan bu terimi hala kullanıyoruz. Bu hastalığa “bahar nezlesi” veya “polen nezlesi” gibi bir isimle anmak daha doğrudur. Çünkü, baharın gelmesiyle birlikte belirti vermeye başlayanbu hastalıın nedeni bitkilerden atmosfere karışan çiçek polenleridir. Az miktardaki bir grup hasta ise rutubetli ortamlarda, saman arasında üreyen küf sporlarından etkilenirler ki, hastalığın yanlış olarak kullanılan ismi de buradan kaynaklanmaktadır.
Görülme sıklığı: Mevsimlel alerjik nezle (MAN), çocukların % 10’unda erişkinlerin ise % 20’sinde görülen bir hastalıktır. Belirtiler en sık 15-20 yaşları arasında ortaay çıkar, orta yaşlara doğru azalmaya başlar. Ancak, herhangi bir yaşta belirti verebileceği unutulmamalıdır. 2 yaşından küçük çocuklarda hemen hemen hiç görülmez, çünkü yeterli duyarlılığın oluşabilmesi için, en az 2 polen dönemi geçirmekgerekir. Her iki cinste de eşit oranda rastlanır.
Hastalığın seyri: MAN, bir kere belirti verdi mi, artık ömür boyu kalıcı olan bir hastalık olarak kabul edilir. Genel olarak, hastalık belirtileri ilk yıllarda artıp daha sonra sabitleşir. Henüz açıklanamayan nedenlerle, zaman zaman belirtilerin tamaman kaybolması mümkündür.
Hastalık belirtileri her yıl değişik ağırlıkta olabilir. Bu, atmosferdeki polen miktarlarının her yıl farklı olması yanında hastadaki duyarlılığın da her zaman aynı olmamasından kaynaklanır.
Hastalığın belirtileri: En tipik belirti hapşırmadır. Bazen arka arkaya 10-20 kez olabilir. Hapşırmalar sabah saatlerinde daha çoktur ve hastayı yorgun düşürebilir. Hapşırma krizleri bazen aniden başlar, bazen de önce burunda rahatsız edici yanma-kaşıntı türü bir rahatsızlıktan sonra ortaya çıkar. Hapşırma sırasında, refleks olarak göz yaşarması da olur ki, hapşırma sırasında gözlerin de kapandığı hesapa katılacak olursa, bu durum araba sürenler için çok tehlikeli olabilir. Polenlerden başka, toz, koku, duman… gibi alerjik olmayan faktörler de hapşırma krizlerini başlatabilirler.
Burun akıntısı, çoğu kez su gibi berraktır. Sürekli ve fazla miktarda olabilir. Sürekli akıntı, burun etrafı ve üst dudağı tahriş edip hassaslaştırabilir. Sarı-yeşil renkte ve koyu burun akıntısı enfeksiyon olduğunu gösterir. Aşırı burun salgısı nedeniyle, hastalarda devamlı burun çekme, boğaz temisleme, geniz akıntısı ve öksürük gibi belirtilere de sık rastlanır.
Burun tıkanıklığı, bazen iki taraflı, bazen ve daha çok tek taraflı olabilir. Tıkanıklığın sürekli olarak aynı tarafta olması burun içinde darlık yapabilecek bir nedenin olup olmadığını (polip, yabancı cisim, burun eti…) araştırmayı gerektirir. Tıkanıklık çok fazla ise, burun etrafındaki sinüslerin ve orta kulağın havalanması bozulacağından sinüs ve kulak ağrısı ortaya çıkar. Duyma azalabilir ve ses boğuklaşabilir. Yutkunurken kulakta çıtırtı tarzında bir ses işitilebilir. Burun tıkanıklığı çocuklarda, burun delikleri zaten dar olduğundan önemli rahatsızlıklara yol açabilir. Çocuklarda burun tıkanıklığı alerjik nezlenin tek ve en önemli belirtisi olabilir.
Burun kaşıntısı da çok sık rastlanan ve hastayı çok huzursuz edebilecek olan bir belirtidir. Kaşıntı, çoğu zaman sadece burunda değil, gözlerde, damakta, genizde de vardır. Kaşıntıyı yenmek için hast asürekli olarak burnunu ovalamak ister. El ayası ile burnunu yukarı doğru kaldırır veya parmakları ile burnun sıkarak her ikitarafa doğru sallamak ister.
Gözlerde de kızarma, sulanma, kaşıntı, batma, yanma… gibi belirtiler ortaya çıkar. Ağır durumlarda, ışık gözleri çok rahatsız eder, göz ağrısı ve göz yorgunluğu hissedilir.
Öksürük, boğazdaki tahriş ve geniz akıntısı kuru inatçı bir öksürüğe neden olabilir. Beraberinde göğüste sıkışma hissi, nefes darlığına benzer durumlar varsa, hastada astım olup olmadığı çok iyi araştırılmalıdır.
Birçok hastada yorgunluk, bitkinlik, iştahsızlık, sinirlilik ve uyku düzensizlikleri de ortaya çıkar. Fazla miktarda muküs yutulması, iştahsızlığa, bulantılara ve karında rahatsızlık hislerine yol açar.
MAN’nin tüm bu belirtilerinin esas ve önemli özelliği “periyodik” olmasıdır. Yani bu belirtiler, her yıl polen mevsiminde tekrarlar. Çok duyarlı hastalar, daha ilk polenler atmosfere karıştığında rahatsız olmaya başlarlar. Polenlerin en yoğun olduğu dönemlerde belirtiler de fazladır. Polen mevsimi bittiğinde belirtiler de bazı hastalarda birden kesilir, bazılarında ise daah birkaç hafta devam eder.
Belirtiler, kuru, sıcak, rüzgarlı havalarda ve sabahın erken saatleriyle saat 9 arasında en fazladır. Buna karşılık yağmurdan sonra atmosferdeki polenler çok azalırlar.