Aydın bir Türk yazar,eski imam,eski müftü
Müftülük sınavını kazandıktan sonra ilkokul diploması olmadığı için tayini yapılamadı. Bu yüzden İstanbul Mahmutpaşa İlkokulu’nu kısa sürede dışarıdan bitirdi. Sivas müftüsü iken de ortaokulu dışardan bitirdi ve en son liseyi tam bitirmek üzereyken ölümcül bir silahlı saldırıya hedef oldu.
İlk imamlık deneyimlerini askere alınmadan önce Tarsus’a bağlı Baltalı köyünde yaptı. Askerliğinden sonra, İstanbul’da bulunan İsmailağa ve Üçbaş medreselerinde hocalık yaptı. Daha sonra müftülük yılları başladı. İlk olarak Tekirdağ’da müftü yardımcısı olarak göreve başladı. Ardından Gemerek’te, Altındağ’da, Sivas’ta ve son olarak da Sinop’un Türkeli ilçesinde müftü olarak görevde bulundu. 1958 yıllında başlayan müftülük görevi 1966’da son buldu. Bu yıllar arasında birçok şeye tanık oldu ve sürgün edildi.
Sivas’tan Sinop’a sürgün edilmesinin sebepleri şunlardı:
Çirkinlikleri gidermek.
Sivas’a bağlı bütün köylere 50’şer ağaç diktirmek.
Müftülük lojmanı yerine göğüs hastalıkları hastanesinin yapılmasına önayak olmak ve yaptırmak.
Bu hastanenin yapılması için köylerden ve kasabalardan yardım olsun diye buğday toplamak.
İmamların eğitimine önem vermek; onları sinemaya götürmek; imamlar için konferanslar vermek; Milli Eğitim Bakanlığı ile anlaşarak imamlara diploma verilmesini sağlamak; onlar için bu alanda ilk olan “imamları yetiştirme kursları” açmak; bu kurslara ordaki din adamlarının Mustafa Kemal Atatürk büstüne çelenk koyması şartıyla askeriyeden karavana (yemek) dağıtmak. Bu olayla Atatürk büstüne çelenk koyan ilk müftü ve ilk din adamlarından biri olmakla tarihe geçti.
Sivas’ın Hazar köyündeki su kaynağından yeterince yararlanmak için baraj yapılması için çalışmalar yürütmek.
Müftü iken İslamı, Hıristiyanlığı ve Yahudiliği hem kendi kaynaklarından, hem de diğer kaynaklardan yararlanarak daha detaylı bir şekilde birbiriyle karşılaştırıp, kökenlerini aramaya yönelik bilimselliği tartışılan çalışmalar yürüttü.[kaynak belirtilmeli] Bu çalışmanın yanında söylenceleri ve efsaneleri de okudu. Bu yoğun çalışmalar dini inancında sarsıntılar yarattı.[kaynak belirtilmeli]
Prodüktörlük ve yazarlık yılları
Turan Dursun, inancındaki sarsıntı nedeniyle müftülükten istifa etti. Bir arkadaşının önerisiyle Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nda ambar memurluğu, malzeme memurluğu, koruma memurluğu ve evrak memurluğu gibi görevlerde çalıştı. Ardından prodüktör sınavlarına girdi ve başarılı oldu. Bundan sonra TRT Kültür Müdürlüğü’nde dinsel yayınların hazırlanmasında prodüktör olarak çalıştı ve bir çok yapıma imzasını attı. Bunlardan en çok yankı uyandıranlar ise şunlardır: Tarihte Türkler, Başlangıcından Bu Yana İnsanlık ve Akşama Doğru. Araştırmasını kendisinin yaptığı ama bir türlü yapımına izin verilmeyen Birinci Büyük Millet Meclisi Öncesi ve Sonrası adlı yapıtı vardır. TRT’deki 16 yıllık görevinden 1982 yılında emekliye ayrıldı.
1987 yılında Doğu Perinçek’le tanıştı ve onun yardımıyla 2000’e Doğru adlı dergide Din Bilgisi adında bir sayfada yazmaya başladı. Daha sonra Saçak, Teori ve Yüzyıl gibi dergilerde de yazdı. Bunun yanı sıra birçok kitabı yayına hazırladı. İbn-i Haldun’un Mukaddime adlı eserini Türkçeye çevirdi.
Ölümü
Turan Dursun, 4 Eylül 1990 tarihinde İstanbul’da evinden çıkıp işe giderken uğradığı bir silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Dört yıl sonra, İslami Hareket Örgütü’ne yönelik operasyonda cinayetin çözüldüğü açıklandı. Örgüt üyesi Arif kod adlı Tamer Aslan, Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde verdiği ifadede Turan Dursun’un öldürülmesine nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı:
“ Mesut [kod adlı İrfan Çağrıcı], yazarlık yapan ve yazdığı yazılarda Hz. Peygamber efendimizle kutsal Kuranikerim’i küçük düşüren Turan Dursun’un öldürülmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine benle kod adı Kemal olan kişiyle önce bu konuya itiraz ettik. Çünkü bu şahıs öldürüldüğünde basın bu olayı abartılı olarak halka yansıtacak bundan dolayı da şahsa kötülükten ziyade iyilik yapmış olacağız kanaati benle Kemal’de hakimdi. Biz bu görüşmüzü Mesut’a ilettiğimizde bizimle 15 gün görüşmedi. Mesut, tekrar Turan Dursun’un öldürülmesi olayını yinelemesi üzerine ben ve Kemal olayın istihbaratını yapmak üzere görev aldık.[3] ”
Bu cinayetle ilgili yakalanan İslami Hareket Örgütü üyelerinden İrfan Çağrıcı müebbet hapisle cezalandırılmış olup halen içerdedir.Turan Dursun cinayetinin tetikçisi olan Muzaffer Dalmaz ise halen yurtdışında firardadır.
Turan Dursun anısına her yıl Turan Dursun Araştırma ve İnceleme Ödülü verilmektedir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.