Gılgamış, elinde kılıcı Uruk şehrine gelmiştir. O döneme ait yazılardan anlaşıldığına göre, son derece güçlü biri olan Gılgamış, tek başına Uruk’a egemen olmuştur. O kadar ki, Düğün olan evlere gider ve evlenecek olan gelinle önce kendisi zorla birlikte olur. Böyle birinin çalışıp ekonomide üretim yaparak yaşadığını kabul etmek olası değildir. Onun Tahakkumu tamamen güçten kaynaklanır ve mülkiyete öncül olduğu ortadadır. Her şeyin en iyisi, ilki ona ait olmak durumundadır.
Urukta ki insanlar, bu zulümden kurtulmanın yollarını ararlar. Bir kadın, bu işi üzerine alır. Amaç, Gılgamış’tan daha güçlü birinin bulmaktır. Böyle birisi, Ormanlarda, dağlarda hayvanlarla birlikte yaşayan Enkidu’dur. Enkidu, o kadar yabani, daha doğrusu doğal yaşamaktadır ki, Hiçbir hayvan kendisinden kaçmaz. Kadın, Enkidu’yla birlikte olur ve ona Kentte yaşayan insanların giysilerinden giydirir. Artık, Enkidu için doğal yaşam bitmiştir. Hayvanlar kendisinden uzaklaşırlar. Kadın Enkidu’yu Kente getirir. Gılgamış o sırada yine bir düğün evine gitmektedir. Enkidu tam eve girerken karşısına çıkar ve ayak koyar. Aralarında korkunç bir boğuşma başlar. Gılgamış, Destanlarda tarif ediliş şekline göre Enkidu’yu güreşte kafakola benzeyen bir oyunla yıkar. Ama onu öldürmez dost olurlar. Hatta Gılgamış, Enkidu’nun ölümü üzerine ona ağıtlar yakar. Ölümsüzlüğün ilacını bulmak üzere yollara düşer. Lokman Hekimin olaylarına benzeyen durumlarla karşılaşır.
Bu efsanede ve efsaneyi aktaran kitaplarda, Gılgamış’ın gücü ön plandadır. Mevcut toplumsal yapımızda da öyledir, güçlüyü alkışlamak, ve önünde diz çökmek gibi davranışlar olağan sayılmaktadır. Herhangi bir adalet anlayışına denk düşüp düşmediği dikkate alınmaz bile. Buradaki davranış biçimi, Tahakkümün çıkarlarına uygundur ve aynı zamanda, en asgariyi korumak amacındaki toplumsal ve bireysel yapıya denk düşer. Köleliğin temel dayanağı da budur.
Bir konuda Efsane bizi pek aydınlatmıyor. Bu güç karşılaştırmasının getirmiş olduğu sonuçlar da pek fazla göz önünde bulundurulmuyor.
Gılgamış mı despotluktan vazgeçti, yoksa Enkidu da Gılgamış gibi despotluğa başladı?
Toplumsal yapıdaki güce dayanan ayrıcalıklı konumunu Gılgamış terk etmiş olabilir mi? Enkidu ve Gılgamış’ın ömürlük dostluğu nelere dayandı? Canının bağışlanması o dönemin insanında nelere yol açtı? Enkidu, Gılgamış’a minnet borcunu nasıl ödedi? Tarihte varlığı sürekli olan İyi ve kötü arasındaki savaşı Gılgamış’lar mı daha çok galip bitirdiler, yoksa Enkidu’lar mı? Enkidu’ların yendiği savaşlardan sonra, “iyi”lerin erki ne oldu? Şayet, iyiden kötüye bir dönüşüm oluştuysa nedenleri nelerdir?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.