Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip Taşkın, sağlık çalışanlarının sorunlarıyla ilgili ortak çalışma yapmak ve birlikte mücadele etmek üzere 19 sendika ve 2 federasyonun bir araya gelerek kurduğu Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu (SABİM)’nun ortak kararıyla 1-2 Ağustos’ta iş bırakma eylemi yapacaklarını söyledi.
Rize Devlet Hastanesinde yaşanan olay haklı olduğumuzu gösteriyor
Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşları ile YÖK, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan sağlık çalışanlarına şiddetin önlenmesi, sağlık çalışanlarının mali haklarının insanca yaşanabilecek seviyeye çıkarılması, özlük haklarının genişletilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve atamalarda liyakate önem verilerek sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunun en üst seviyeye çıkartılması için iş bırakma kararı aldıklarını belirten Necip Taşkın; Rize, Fatsa, Bafra ve Ağrı Devlet Hastanelerindeki olayların sağlık çalışanlarının can güvenliğinin olmadığını gösterdiğini belirterek, sağlık çalışanlarının olumsuz koşullarda hizmet vermeye çalıştıklarını söyledi.
Memur ve memur emeklileri yoksullaştı
Yoksulluk sınırının haziran ayında 33.750 TL’ye çıktığını; en düşük memur maaşının 22 bin TL, pratisyen Hekim maaşının 30.450 ile yoksulluk sınırının altında kaldığına dikkat çeken Taşkın, en düşük memur maaşı ile büyükşehirlerde yaşamanın imkânsız hale geldiği günümüzde; devlet idaresinin enflasyon karşısında maaşı eriyen dar ve sabit gelirli memur ve memur emeklilerinin yoksullaştığını seyrettiğini söyleyerek şunları ifade etti:
“Memur ve memur emeklilerine yapılan maaş zammı yetersizdir. Büyükşehirlerde yaşayan bir memurun mevcut maaşıyla yüksek kirayı karşılaması imkânsız. Onlar için ev, araba vs. zaten lüks! Bu nedenle memur maaşlarının yoksulluk sınırının üstünde, emekliliğe yansıyacak şekilde tek kalemde verilmesinde ısrar ediyoruz.
Sağlık teşkilatlarında olumsuz koşulların düzeltilmesini istiyoruz
Her gün ölümle burun buruna kalacağını bilen, kendisine de silah doğrultulacağının korkusuyla evinden çıkan sağlık çalışanlarının can güvenliği öncelikle sağlanmalı; çocuklarının güvenliği ve sağlığı içinde kreş açılması gibi hizmetler öncelikle yerine getirilmelidir. İşyeri güvenliğinin sağlanması, zamanında ve verimli hizmet sunulması açısından önemlidir. İşe ve işyerine uyumun sağlanması için sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonlarının sağlanması, hizmetin sağlıklı sunulabilmesi açısından olumsuz koşulların acilen giderilmesi gerekmektedir. Öte yandan siyasi argümanlarla sağlık çalışanları kurban edilmiştir! Meslek onuru hiç olmadığı kadar itibarsızlaştırılmıştır. Bu nedenle meslek onurunun yeniden inşası ile korunmasının sağlanması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Özlük haklarının meslek onuruna yakışacak şekilde revize edilerek genişletilmesi zorunludur. Sağlık teşkilatları mobbingden temizlenmeli, mobbingin insanlık onur ve şerefine, insan haklarına aykırı bir suç olduğu bilincinin yayılması sağlanmalıdır. Mobbing bir işkence türüdür; bu düşünceye sahip; hal, hareket ve söylemleriyle bu düşüncede oldukları açıkça belli olan kişilerin idareci olarak atanmaları engellenmeli, mobbing yapan idareciler derhal görevden alınmalıdır.
Yasal hakkımızı kullanıyoruz
Tüm sağlık çalışanlarının haklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik; yasal olarak kurulmuş sendikaların, yasaların verdiği hakka dayanarak alınmış iş bırakma kararları AİHM ölçülülük kriterlerine uygundur. Bu nedenle tüm sağlık çalışanlarının 1-2 Ağustos’ta yapacağımız iş bırakma eylemini desteklemelerini istiyoruz. Unutulmamalıdır ki iş bırakma eylemi; özlük, mali, mesleki, sosyal, ekonomik, sendikal, her türlü konuda demokratik tepkimizin ifadesi olup, hükümetin meşru taleplerimizi yerine getirmek adına görevini Anayasa kapsamında yapmamasını talep ediyoruz.”