ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR
Sokaklara çıktığımız zaman o kadar farklı davranışları olan insanlarla karşılaşırız ki. Aslında topluluklarda var olan insanların davranışlarını daha çok ailede almış olduğu olumlu veya olumsuz davranışlar belirler.
İnsanların ortak vakit geçirdikleri alanlara çıktıklarında bir insan diğer kişinin yaptığı davranışı kesinlikle beğenmez. Giyiniş şeklinden tutunda, konuşmasına, tavırlarına, tepkilerine bakarak insanlar davranışları doğrultusunda çeşitli yorum ve değerlendirmelerde bulunabilirler.
İnsanları bu kadar farklı kılan ve birbirlerini eleştirecek ve hatta aşırı tepki gösterecek duruma gelmesine neden olan hal nedir? Bu hal kişilerin yetişme aşamalarında almış oldukları kültürlerle ilgilidir. Ailelerdeki davranış ve yaşantı biçimleri aile içerisinde yaşayan bütün fertleri etkiler. Örneğin aile ortamı demokratikse veya babaerkil bir aile yapısı ise aile bireyleride ona göre şekillenir.
Genelde kişiler ben farklıyım tarzında durumlarını farklılaştırmaya çalışsada aslında aile üyelerinden neler öğrenmişse kendilerinin yetiştirecekleri aile bireylerine de ancak öğrendiklerini verebilirler. Mesela sevgi ile büyütülmüş bir kişinin genel olarak sevgi dolu olması beklenir. Şiddete meyilli bir aile içerisinde yaşayan çocukların problem çözme şekli sanırım yine şiddetvari bir çözüm şekli olur.
Günümüzde kişilerin yetiştiriliş şekilleri davranışlarına ve davranışları da yaptıkları iş ve eylemlere yansır. Araç kullanmak, siyaset yapmak, ticaret yapmak bütün bu hal ve hareketler kişilere karakter olarak yansıdığı için uygulamalarda pek çok sıkıntılarla karşılaşabiliriz. Aslında bu davranış biçimlerine karşı önlemler alabilmek için atasözlerimizden en güzeli”Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim “olabilir.
Tabi ki farklılıkları kabul etmeliyiz. Tabi ki insanların yetiştiriliş şekillerine ve kişiliklerine saygı göstermeliyiz ama ne zaman bize karşı şahıslardan gelebilecek olumsuz olarak davranışları bilebilmek ve tedbirler alabilmek için iletişimde olduğumuz insanları çok iyi tanımalı ve davranış pozisyonlarımızı ona göre almalıyız.
Yıllardan beri gördüklerimiz, yaşadıklarımız, şahit olduklarımız bize anlatıyor ki; kişilerin ailevi, ekonomik, sosyal, psikolojik durum ve yetiştiriliş tarzları toplumsal sorunlar olarak veya toplumsal gelişimler olarak yansımaktadır.
Ne yapılabilir? Öncelikle en etkili ve kesin çözüm eğitim ve sosyal etkinliklerdir.”kendine yapılmasını istemediğini başkalarına yapmama”düsturu yani kendini karşıdaki kişinin yerine koyma düşüncesinin uygulanması sanırım insanları frenleyecek bir yol olarak algılanabilir.
Toplumun en küçük birimi olan ailenin oluşturulmasından başlayın’da aile içerisindeki çocukların nasıl yetiştirilmesi gereği üzerinde dahi planlı bir eğitimin yapılması gerekmektedir. Öyle ki bu gün küçük ailelerin yetiştirilmesi ortaya çıkacak toplulukların veya milletlerin daha huzurlu olmasının sebebi olabilir.
Kişileri yargılamak çok kolay ama anlamak çok zordur. Kişileri anlayarak hareket etmek ve kimsenin kusurunu yüzüne vurmadan ama kimseden de zarar görmemek için kişisel önlemlerimizi de almalıyız.
Hiç kimse başkasının istediği gibi mükemmel olmayabilir ama içerisinde yaşadığımız toplumun birer üyeleri olarak toplumsal kural ve toplumsal güvenlik içerisinde yaşamak hepimizin hakkıdır. Her insan en iyi imkânlarda yaşama hakkına sahip olmakla birlikte hiç çaba göstermeden başkalarının haklarını ihlal eden ve hiç bir şey yapmadan mücadele etmeden başkalarının haklarını gasp etmek en büyük insanlık ayıbıdır.