ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR
Yaz ayları ile beraber Kozan’ı bekleyen bunaltıcı sıcaklar kozan halkını yaylalara göçmeye zorlar. Koskoca şehir birden ıssızlaşır ya da mecburen Kozan’da işi olanların diyarı olur.
Aslında Kozan yayla geleneği, Türklerin tarih sahnesine çıktığı andan itibaren konar göçer yaşam tarzlarının gereği olarak kültürlerinde görülen ve halen Anadolu’da hayvancılık yapanlarca sürdürülen yaylalara göç geleneğinin bir nevi devamı niteliğindedir. Yaylacılık faaliyeti göçer hayvancılığın en belirgin tipidir. Tarihten gelen uzantıların yanında tamamen hayvancılık ekonomisine dayalı toplulukların yaşam tarzı olarak kendisini göstermiştir.
Kozan’da çeşitli neden ve amaçla yaylalara çıkan ailelere yaylacı adı verilir. Bunun nedeni sıcaktan kaçmak olduğu kadar hayvan otlatma veya bağ bahçe gibi çeşitli ekonomik nedenlerden dolayı da olabilir.
Son zamanlarda yaylacılık artık bir dinlenme, tatil mekânları durumuna gelmiştir. Çünkü deniz sahillerine gitmek ekonomik olarak çok pahalıya gelmektedir. Bu nedenle yaylacılık artık bir tatil amaçlı olarak değerlendirmeye alınmıştır. Büyük ve güzel yaylalarımız aynı zamanda büyük bir turizm potansiyeline sahiptir. Başlı başına bir moral, sağlık kaynağı ve hastalar için şifa olan yaylalara göç etme geleneği Türk tarihinin vazgeçilmez bir unsurudur.
Toros dağlarının kuzey kesimleri geniş cam ormanları ile kaplıdır. Yaylalar alabildiğince yeşil tonuyla Kozanlılara kucağını açar ve onları serinletir.
Yaylalarda genellikle ahşap evler mesken olarak seçilmektedir. Aynı zamanda çardaklar, barakalar, çadırlar yer ve şartlara göre kozan yayla kültürünün içerisinde yer alır.
Halkın genellikle yazın göç ettiği yöredeki önemli yaylalar şunlardır; Soğukpınar, Menteşe, Düzağaç, Çataloluk, Çatma, Akçalıuşağı, Horzum, Göller, Kuytucak, Eskimantaş, Savruk, Çulluuşağı, Suluhan, Elmalı, Gedikli, Ayıcık, Akkaya, İnderesi ve Koçcağız’dır.
Bu yaylaların yanı sıra Kozan’ın en gözde mesire ve piknik alanı olan ‘Dağılcak’ dinlenme alanı Kozan’lıların yanı sıra çevre ilçelerden de bol ziyaretçi akınına uğrar. Çeşitli kurumların gezi etkinlikleri için oldukça rağbet gören, serin ve doğal bir ortamdır. Yaylalara gidemeyen Kozanlılar gündelik gidiş-gelişlerle serinleme ihtiyacını giderirler. Aynı zamanda Kilgen(kozan) Barajı da Kozan’a 8 km uzakta olup doyumsuz mavilik ve yeşilliğin iç içe olduğu serinletici bir atmosferin Kozanlıları rahatlatan bir mekân olarak dikkati çeker.
Kozan’dan yaylalara göçenler eğer çalışıyorlarsa sabah gelip akşam tekrar yaylalara hareket ederek bu yayla ortamını teneffüs etmiş olurlar.
Kozan’da yaylacılık hem değişik bir ortamda serin, doğal ve bol oksijenli ağaçların bulunduğu mekânlarda dinlenmektir. Bu yaylacılık hareketi yazın sıcak aylarını geride bırakmasıyla yavaş yavaş sona erer. Bu sona eriş, Eylül ayıda okulların başlamasıyla yoğunluk yaşar. Ancak Ekim ayının sonlarına kadar Kozanlıların yayla macerası devam eder. Ondan sonra tekrar ılık ve yağışlı bir kış ortamında Kozanlı yaylacılar gelecek yazın beklentisine girerler