İBRAHİM FAİK BAYAV
Kur’an’da konu edilen kişi ve olaylar, toplumlara mesaj sunarken bazı sırları da içinde barındırır. Tefekkür, sırra ulaşmayı kolaylaştıracaktır. İbrahim Suresi’nin ilk ayetine bakalım:
”Elif-Lâm-Râ. Kitâbün enzelnâhü ileyke li tuhrice’n-nâse min ez-zulümâti ile’n-nûri bi izni rabbihim ilâ sıratı’l-azîzi’l-hamîd”
Sözcüklerin Türkçe karşılığını basit şekilde verirsek, bu ayetin, Hz. Muhammed’e hitap ettiğini, insanların karanlıklardan çıkarılması için ona kitap verildiğini, toplumu o kitap ile, sıfatı ‘aziz’ ve ‘hamid’ olan Rabb’in yoluna getireceğini anlarız. Anlatılan bu olay, o zamanda gerçekleşmiş. Mekke ve Medine halkı zulümler ortamından çıkmış, aydınlık bir yaşama kavuşmuş. Yanlış anlaşılmasın; bu, Hz. Muhammed’in yönetiminde o hayatta kaldığı müddetçe mümkün olmuştur.
”Hz. Muhammed’in yönetimi” ifadesi, bu ayetten siyasi anlam çıkarmamız sebebiyledir. Sözcükleri irdelemeye başlayalım:
‘Zulümat’: Karanlıklar anlamındaki bu sözcük, bizim ‘zulümler’ dediğimiz değişik yapılanmayı tanımlar. Bu ortamda toplum bireylerine korku, endişe, stres hakimdir. Kargaşa çıkıyordur, çatışma oluyordur. Yıkımlar ve ölümler meydana geliyordur. Fakat, sebebinin ne olduğu, bu ortamdan nasıl çıkılacağı bilinemiyordur.
‘Nur’: Işık anlamındaki bu sözcük, zulümat sözcüğünün zıddı yapılanmayı tanımlar. Karanlık çeşitli şekillerde iken, ışık tektir. Işık, ulaştığı her yerde her çeşit karanlığı bitirir. Bilinmesi gereken, ışığın nereden nasıl elde edileceğidir. Elde edildiğinde, ya da rahmet tarafından getirildiğinde toplum içindeki kargaşa biter, yıkımlar durur, ölüm olaylarının önü kesilir. Toplumda düzen oluşacaktır.
‘Kitab’: Kitap, bilgiler manzumesidir. Kurallar içerir. Öğrenmeyi ve bilmeyi gerekli kılar. Kitabın konularının yayılması, okunması, uygulanmaya başlanması, ışığın çıktığı ve aydınlatmayı başlattığı anlamını verir. Durdurulması ya da ihmal edilmesi ise, kuralların önemsenmemesi, karanlık oluşumuna sebep olunması demektir.
Ayetteki ‘kitabün’ sözcüğünden ilk anlaşılan Kur’an-ı Kerim ise de, sözcüğün nekre oluşu, başka kitapları yani başka bilgi manzumelerini de ima eder. Kur’an sayfaları içinde Tevrat ve İncil adlarının zikredilmesi, buna örnektir.
”Onu sana indirdik” mealindeki ”Kitabün enzelnahü ileyke” kelimesinin harfleri ebced hesabıyla 628 ediyor. Bu, M.628 yılıdır. Bu tarihte, gerekli kitapların içinden edinilen bilgilerin uygulanması, iki yıl sonra Mekke’nin fethini kolaylaştırıyor ve Mekke ağalarının zulmüne son veriliyor. Eğer Hicri olarak düşünülürse, ‘enzelnahü’ ifadesindeki ‘he’ işaret zamiri 5’tir. M.627 tarihini verir. ‘kitabün enzelnahü ileyke’ kelimesinde işaret edilen kitabın Kur’an olduğu anlamı çıkar.
Ayetin ”min ez-zulümati ile’n-nuri” ifadesi, dünyanın her devrinde, her ülkesinde, her karanlık ortamında, ışığın mutlaka görüneceğini haber verir. Fakat, ışıktan istifade edilmesi, karanlıklardan çıkılması, ”Bi izni rabbihim” kelimesinde belirtilen hak edişe bağlıdır. Toplumun ya da ülkenin başındakiler ‘kitap’ ile oluşacak ışığın değerini anlayamamışsa, toplumun ya da ülkenin karanlıktan çıkması mümkün olmayacaktır.
Said Nursi, 1950 yılından önce, İbrahim Suresi’nin ilk ayetini cifir ilmiyle yorumlamış. ”Mine’z-zulümati” kelimesindeki ‘zulümat’ sözcüğünün ebced değerinin 1372 (1371) olduğunu belirtmiş. Müslümanların karanlıklardan çıkışının bu tarihte olacağını söylemiş. H.1372, M.1951 yılıdır. Bu yorum, ülkenin yanlış yönetiminden sıkıntı çeken bir taifeye, sıkıntılardan ”Risale-i Nur” adı verilen kitap ile çıkılacağını müjdelemek içindir.
Dünya genelinde zulümat, İkinci Dünya Harbi ile Asya, Avrupa ve Afrika ülkelerine gelen korkunç karanlıktır. Harp, 1945 yılında Japonya’ya iki atom bombası atılmasıyla durdu. 1949 yılı sonunda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin hazırlanmasıyla da, Dünyayı saran karanlıkların dağıtılma aşaması başladı. Ayetteki ‘kitabün’ sözcüğüyle işaret edilen, 48 devletin kabul ettiği Evrensel Beyanname oluyor. Beyannameyi, üç Komünist devlet ve iki Müslüman devlet çekimser kalıp imzalamamış.
”Ez-zulümati” kelimesinin ebced değeri ise 1402 / M.1982 tarihini verir. Bu tarih, Türkiye alanında, 1971 yılında başlayan siyasi kargaşa ve çalkantıların, sabotajların, yakmaların ve öldürmelerin 1982’ye kadar süreceğinin işareti olur. Ülkeyi düzene sokacağı iddiasıyla Anayasa hazırlandı. Fakat, zulümlerden çıkışın ”izni Rabbihim” ile olacağı unutuldu.
Said Nursi, ”ila sıratı’l-azizi’l-hamid” kelimesini siyasi anlamda yorumladığında, ”Bu kelime Sultan Abdülaziz ve Sultan Abdülhamid devirlerine işaret ediyor” demiş. Eğer yorumu devam ettirmek istersek, kitap ile Abdulaziz ve Abdulhamid devirlerine dönülebileceği anlamını çıkarabiliriz.
1908 olaylarıyla Abdulhamid devrildi. Abdulhamid’in devrilmesinden sonra Osmanlı çöküşe yaklaştı. Osmanlı karanlık dehliz içindeydi. Karanlık dehlizden çıkaracak ülkeyi o tarafa tekrar döndürecek olan, ‘kitabün’ sözcüğüyle işaret edilen, Mecelle’ydi. Mecelle Abdulaziz devrinde hazırlanmıştı. Mecelle uygulanmadı. Karanlıklar içinde kalan Osmanlı, Birinci Dünya Harbi ile çöktü ve ortadan kalktı. Demek ki ‘bi izn-i Rabbihim’ tecelli etmemişti.
Dünya dönüyor. Milletlerde ve devletlerde yaşam devam ediyor. Güneşin ışığıyla gündüz oluyorsa, güneşin gitmesiyle gece ve belki gecenin karanlığı meydana geliyor. Milletlerin ve devletlerin gecesi, kanunsuzluk ve kuralsızlıktır. Aynen 2021 Türkiyesi’nde olduğu gibi. Karanlıklardan çıkış sebebi, İbrahim Suresi’nin ilk ayetinde zikredilen KİTAP olacaktır. Tabi ”Bi izni Rabbihim’ kelimesinin tecelli etmesiyle.