DIŞARIDAN MAĞDURİYET SATIN ALINIR

DIŞARIDAN MAĞDURİYET SATIN ALINIR

ABONE OL
Temmuz 30, 2024 05:32
DIŞARIDAN MAĞDURİYET SATIN ALINIR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ZAHİDE UÇAR

DIŞARIDAN MAĞDURİYET SATIN ALINIR

Gördüler ki, referandum çantada keklik değil. O zaman acil bir mağduriyet bulmak gerekirdi. BULDULAR!!.

Almanya ve Hollanda imdada koştu. Böylece ithal bir mağduriyetimiz oldu.

İthal mağduriyetin avantajları nedir?

“Yabancılar karşısında içeride birleşme sağlanır. Bu birleşme hamasi söylemlerle güçlendirilir. Biriken enerji ‘evet’ cephesine yönlendirilir.”

İtiraflar başladı bile. İthal mağduriyet nedeniyle evet oylarının arttığını söylüyorlar.

İÇERİDE;

Herkes birden pek milli oldu(!).. Bu çok milli kesime HATIRLATIYORUM:

Ey çok milli arkadaşlar,

-“Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaati iyidir” diyen biz değil, AKP’dir.

24.01.2012 tarihinde, Hollanda’dan Fatma Aktaş’ın bana gönderdiği iletiyi okuyup, utanın!!. Tabii utanmanız kaldıysa…

-“Tayyip ve Gül’ün Arie Oostlandera ricasi:

‘Önce askeri bitireceğiz. Sonra Atatürk’ü. Siz bu konuda bize yardımcı olacaksınız.’

Bu sözler, eski Avrupa Birliği Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Arie Oostlander tarafından, komisyon toplantısında, bize bilgi olarak iletildi. Yukarıdaki bu sözlerin, Mastricht zirvesinde Tayyip ve Gül’ün ricası olarak kendisine söylendiğini belirtti. Ermeni meselesinde de aynı şeyi söylediklerini ve durumu kendilerinin idare ederek, yardımcı olacaklarını belirttiklerini söyledi. Bu bakımdan, Fransa’daki karar(Ermeni soykırım yalanıyla ilgili alınan karardan bahsediyor), AKP hükümeti ile Fransızlar arasında danışıklı dövüştür. Bu konuda bir şey olacağını bu hükümetten beklemeyin, yoksa yanılırsınız. Tek yol, Türk Milletinin kendi iç birliğini sağlaması ve yeni bir Milli Hükümet oluşturmasıdır!!”

-Erdoğan’ın 04 Kasım 2002 tarihinde Wolfowitz’e yazdığı mektubu hatırlayan var mı? Mektupta; “Genelkurmay bizden rahatsız, Org. Özkök ile özel ve mahrem bir toplantı yapabilmeyi ümit ediyorum” dedikten sonra, samimiyetle sizin olan Recep Tayyip Erdoğan diye imzalanmıştır. (1) Mektubu merak edenler aşağıda okuyabilir.

-Cüneyt Zapsu  ABD’de Erdoğan için;

“-Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın” dedi. Bu kepazelikten kim utandı? Oysa Erdoğan üzerinden aşağılanan Türkiye Cumhuriyeti Devletiydi.

Zapsu hakkında dava açan oldu mu?

-Erdoğan 2006 yılında Yunanistan’a gitti. Gittiği gün Atina’da Rum Pontus Soykırım anıtı dikildi. Erdoğan geri dönmedi. Tepki göstermedi. Hiçbir şey olmamış gibi ziyaretine devam etti.

-Hani, Küçük Hüsamettin tiplemesiyle Erdoğan’a; “Almanya’ya  ben de  gelirim” diyen Bahçeli var ya??. Kendilerini, Ege’de işgal edilen adalarımızda da görmek isteriz. Aynı davet Kılıçdaroğlu ve Baykal için de geçerlidir.

-Ali Babacan AB’liğinden sorumlu Başmüzakereci olduğu dönemde gittiği ülkede kargo kapısından alındı. Yani, aşağılandı. Ne Babacan, ne de AKP bu aşağılamayı sorun etmedi.

-2007 Yılında AİHM Başkanı kendisini ziyarete gelen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Gül ve bakanlarını(Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin) küçük bir kanepede sıkış sıkış yan yana oturttu.. Onlar da utanmadan, besleme gibi yanyana oturdu. Şimdi mi milli olmuşlar?

Şimdi Almanya ve Hollanda üzerinden Haçlı cikleti çiğniyorlar. Bush Irak saldırısı için;

“Bu bir Haçlı savaşıdır” dediği halde,  Ortadoğu’da başlatılan ahlaksız savaşta rol kapmak için koşan AKP değil miydi? Haçlıya ayakçılık yapan biz değildik. Haçlı Coni’ye dua eden de biz değildik.

Erdoğan İspanya’da yaptığı konuşmasında;

“Tarih boyunca Doğu ile batıyı, Müslümanlar ile Hristiyanları ayrıştıran en büyük çatışmanın haçlı seferleri olduğu iddia edildi. Haçlı seferleri aynı zamanda tüm bu tarafların birbirini tanıdığı, birbiri ile iletişime geçtiği, birbiriyle ittifaklar kurduğu, en önemlisi de çok yoğun bir şekilde bilim ve sanat noktasında alış verişte bulunduğu dönemlerdir.” Diyerek haçlı ve haçlı savaşlarını aklamadı mı?

Almanya, Hollanda tersten destek için mi böyle bir tavır aldı bunu şimdilik bilmiyorum. Yalnız şunu tecrübelerimizle çok iyi biliyoruz ki, AKP bu durumu kazanca çevirmek için ateşe odun atıyor, gerilimi yükseltiyor.

15 yıldır olduğu gibi gündemi gene AKP oluşturuyor, muhalefet rolü oynayanlar da peşine takılıyor.

Biz ise 15 yıllık tecrübeyle düşünüyoruz. Bağırarak ortalığı kuru gürültüye boğanları iyi tanıyoruz. Dünya liderinin “One minute” dediği hafta, İsrail ile tank-uçak anlaşması imzalayanları unutmuyoruz.

Kendi ülkesindeki muhalefete, yani kendi vatandaşına “terörist, çukur, hain” diyen bir siyasetin baskıcı yasaklarını dillendiremeyen yandaş muhalefet, kukla tiyatrosunun daimi müşterisi oldu.

***                              ***                              ***                                   ***

Reha Gündoğmuş, “ABD cephesinin durumunu en iyi özetleyen ise CIA eski Türkiye şefi, Paul Bernard Henze’nin 2006’da Beyaz Saray’a sunduğu Türkiye raporudur” diyor:

“Türkiye’nin bu şekliyle, Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız.

Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğimizde Meclis; Meclis’i ikna ettiğimizde, ordu; orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor.

Eğer Amerika’nın çıkarı Türkiye’de bir federal devlet kurulması ise mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, Meclis ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir.

Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır. Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarını yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak Amerika için sorun olmaz.”

Gündoğmuş, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın değişiklik gerekçesi için bundan daha öz bir anlatım bulunmuyor!” diyor! (Arslan Bulut)

****                         ****                   ****                        ****

Ülke ateş çemberi içinde… Kanlı terör örgütlerimiz çeşitlendi. İflasın eşiğine geldiK. Ülkenin elinde kalan altın ve gümüşler kumar masasına kondu. Yunan’ın İzmir’e çıkmasına ramak kaldı.

Ama ne gam?

Öyle ahlaksız bir algı operasyonu yürütülüyor ki, Türk Milletinin beynine BETON DÖKÜLÜYOR.

Düşünmesini, ihanetin ayırdına varmasını engellemek için her türlü yöntem uygulanıyor.

TV’lerinde, gazete denilen paçavralarında, radyolarında kurulan pazarda;

ETİMİZİ, KANIMIZI, CANIMIZI, NAMUSUMUZU, ONURUMUZU, VATANIMIZI pazarlıyorlar.

“Joseph Goebbels’in; Bana vicdansız bir medya temin et; sana bilinçsiz bir halk sunayım.” Diye tarif ettiği vicdansız medya görev başında, halkın bilincini kör etmek için var gücüyle çalışıyor.

Tutturmuşlar bir evet. Türk Milletinin varlığına tecavüz edecekler ya? Gönüllü oldu demek için “evet” istiyorlar. Hayır diyenleri de terörist olmakla suçluyorlar.

Biz bu filmin bir başka şeklini  12 Eylül 2010 referandumu öncesinde de da seyrettik.

Erdoğan, Anayasa değişikliğine CHP, MHP ve BDP’nin karşı olduğunu ileri sürerek;

“Bunlar nasıl oldu da bir araya geldiler? Bunlar ruh üçüzü oldular” demiştir.

Sonra öğrendik ki, AKP PKK ile Oslo’da, Kandil’de, İmralı’da fingirdeşip, anlaşmalar yapıyor.

O gün BDP ile ruh üçüzü olmakla suçlanan Bahçeli ve avanesi, bugün Erdoğan ve ekibiyle saf tutmuş, aynı ağzı kullanıyor.

Bizler mi?

Dün oynanan kukla tiyatrolarının ne alkışçısı olduk, ne de biletçisi. Bugün de olmayız. Bağışıklık kazandık, virüs kapmıyoruz.

-“Akıl bir altın taçtır, her kafaya uymaz” ..

15 Mart 2017

Zahide UÇAR

 

(1) Dr. Paul Wolfowitz

Savunma Bakan Vekili

Pentagon

Washington DC, 20301

Ford

4 Kasım 2002

 

Değerli Dr. Wolfowitz,

Ülkelerimiz arasındaki tarihsel ortaklık ve dostluğun gelecekte de sürmesi ümidimi paylaşmak için, bu mesajımı ortak dostlar aracılığıyla doğrudan size ulaştırmak isterim.

Seçim sonuçlarının bizim genelkurmay saflarında biraz rahatsızlık yaratmış olabileceğinden, resmî konumunuz gereği, hiç kuşkusuz haberdarsınızdır. Bilmenizi isterim ki, onların Türkiye’nin müreffeh, seküler (çağdaş) ve birinci dünya topluluğunun güvenilir bir üyesi olması ümitlerini partim ve ben de paylaşıyoruz. Ve geçmişte hiç olmadığı kadar birleşmiş olan ülkemizin çıkarları için en iyisi olacak şekilde birlikte çalışabileceğimiz kanaatindeyim.

Bu amaçla, Org. Özkök ile mümkün olduğu kadar kısa sürede mahrem, özel bir toplantı yapabilmeyi ümit ediyorum. Özel cep numaram şudur: 0533 7?

Bu yardım ve ülkeme geçmişte gösterdiğiniz dostluk için çok teşekkürler.

Sizinle kişisel olarak görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

Samimiyetle sizin olan,

Recep Tayyip Erdoğan

Genel Başkan

 

15.03.2017

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP