TÜRKEŞ MANGA
KozanBilgi.Net İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Toplumları, milletleri ayakta tutan, birlik ve beraberliğin kenetlenmesini, dağılmamasını sağlayan bazı değerler vardır. Din özellikle bunların başında gelir. Din olmazsa hiçbir millet varlığını sürdüremez.
Cenab-ı Allah (c.c.)’ın emirlerini ve dinin kurallarını insanlara din görevlileri anlatır ve gelecek nesillere aktarır. Bu yüzden hangi dine mensup olursa olsun din görevlilerinin insanlar ve toplumlar üzerinde çok büyük sorumlulukları vardır.
Evinizde televizyonunuzun karşısına ailece oturup bir yabancı film izlediğinizde filmin konusu ne olursa olsun mutlaka dini motiflere yer verilir. Filmin bir sahnesinde mutlaka bir rahip, papaz, haham vs. mutlaka görürsünüz. Özellikle dikkat ettiğinizde bu din adamlarının iyi giyimli, mütevazı ve insanların sorunlarına çare aramaya çalışan saygın insanlar olarak tanıtıldığını fark edersiniz.
Çünkü onların inançları gereği din adamları onlar için çok değerlidir. Ve onlara saygı duyarlar.
Tekrar televizyonun karşısına geçelim ve Türkçe bir komedi filmi seyredelim. Bu kez filmin kahramanları maalesef bizim dinimiz olan İslam dininin görevlileri imamlardır. Sırtında beyaz cüppesi, sakalı, şaklabanlıkları, bin bir türlü şarlatanlıklarıyla izleyiciyi güldürürler. Tamamen Türk yapımı olan yerli filmlerimizde maalesef imamlar bilinçli olarak hep kötü tanıtılır. Aslında ağlanacak bu halimize gülenlere tepki gösterdiğimizde ya bu komedi filmi bir şey olmaz üzülme derler.
Filmde kullanılan ve bizim için kutsal aylarımız olan üç aylardaki Recep, Şaban ve Ramazan isimlerini alay konusu haline getirdikleri için toplumda bu isimler artık kullanılmaz oldu ve buna da maalesef herkes gülerek seyirci kaldı.
Bu filmleri özellikle Kemal Sunal ve onun gibi toplumu etkileyen birçok sanatçının başrollerinde maalesef izledik.
Bize hep bu bir komedi filmi korkma bir şey olmaz denilirken olayın boyutunun maalesef hızla büyümekte olduğunu hiç fark edemedik.
Şimdi gelin elimizi vicdanımıza koyalım ve düşünelim. Bir çocuğumuz doğduğunda heyecanla imamı arıyoruz kulağına ezan okuması için. Ya da çocuğunuz evlenip bir yuva kurduğunda dini nikâhını kıyması için. Özellikle ailemizden biri yaşamını yitirdiğinde onun defin işleminden tutun da yapılması gerekli olan tüm dini vecibelerde çok iyi aradığımızı ve ister mutlu ister en acı günlerimizde imamların her zaman halkın arasında olup onların duygularını en iyi paylaşan kişiler olduğunu çok iyi biliyoruz.
Her namaz vakti “Allahu ekber, Allahu ekber” diye başlayan o güzelim namaza davet olan Ezanı- Şerifi okuyanların da bu insanlar olduğunu normal namaz vakitleri haricinde mübarek gecelerde, teravihlerde, bayramlarda bizler için çoğu zaman uykusuz kaldıklarını, devlet memuru olmalarına rağmen her zaman ikinci sınıf insan muamelesi gördüklerini de biliyoruz.
Türkiye’nin en büyük bütçesine sahip olmasına rağmen camilerin mescidlerin, vakıfların hayırsever insanlar tarafından yapıldığı, fakat yönetimi elinde bulunduran bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığının, bu camileri korumayı bırakın personelinin yaşam standartlarını iyileştirmek ve din görevlilerini toplum içerisinde saygın insanlar olarak göstermek amacıyla maalesef hiçbir şey yapmamış ve yapmamaktadır. Birçok cami imamımın cami lojmanı olmaması nedeniyle baraka misali evlerde gecekonducu gibi yaşadığını görüyoruz. Diğer taraftan kurumunda çalışan personelinin hayat standartlarını bir türlü iyeleştiremeyen Diyanet işleri başkanlığının; camilerimizin restorasyonu için kaynak bulamadıklarını belirtmelerine rağmen ülkemizde binlerce kilisenin milyon dolarlarla restore edilerek ibadete açılmasına da seyirci kalmaktadırlar.
Konuyu tekrar imamlara getirelim. Elbette bunların içinde görevini layıkıyla yapmayan hak etmediği halde maaş alan imamlar da var. Özellikle bazı köylerde adı sadece imam olan ama imamlıkla alakası olmayan insanlar da var. Ama suç yine bu insanların değil onları denetlemeyen, görev yerlerini gezmeyen il, ilçe müftülerinin hatta Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerinindir.
Lütfen dinimize gerçek anlamda sahip çıkalım. Dinimize sahip çıkarken de bizi aydınlatacak, bize ışık verip yön bulmamızı sağlayan imamlarla alay etmeyi bırakalım.