15 Mayıs 2024 Çarşamba
ŞEREF IŞIK
BDP milletvekillerinin terörist başı ile görüşmesinden sonra konuşma tutanakları yayınlandı. Başbakan buna çok kızdı.
Yani sızdırana değil, tutanaklarda yazılana da değil.
Yazan gazeteye kızıyor, birde muhalefete.
Yazan gazeteci de yetmez ama evet çilerden çıkıyor üstelik.
Kandil danışmanı Hasan abisini de kızağa aldıracak sonunda.
Hani her şey milletin gözü önünde şeffaf olacaktı.
Adam düşüncelerini şeffaflaştırmış işte.
Peki sizin düşünceniz ne?
Niye bu tutanakların yayınlanmasından rahatsızlık duyuyorsunuz da, içeriğinden hiç bahsetmiyorsunuz?
Halktan bir şeyler mi gizleniyor?
Niçin bu kadar kızgınsınız?
O tutanaklar yalan mı, doğru mu, buna cevap verin lütfen.
Peki burada muhalefetin suçu ne?
Gerçi bu kadar pişkin bir hükümete muhalefet etmek de hiç kolay değil ya.
Görüşen siz, gönderen siz, muhalefete bilgi vermeyen siz, kızan yine siz.
Kalkmış bir de “bana güvenin” diyorsunuz.
Nasıl güveneyim ben sana?
Bu söz daha önce söylediklerinin teminatı mı?
Son iki yıldır ne söylediysen tersi oldu.
Söyle nasıl güveneyim ben sana?
Silivri’de kılı kırk yaran güvenlik gül suyu da ikram etmiş mi misafirlere?
Sahi çok merak ediyorum, yenen iki kişilik kebap ne kebabıydı?
Kuşbaşı mı, Adana mı?
İskender mi, Cağ kebabı mı?
Acılı mı, acısız mı?
Şalgam mı içtiler, yoksa ayran mı yanında?
Ekran karşısına geçip “aziz milletim” diyorsun.
Sahi hangi milletten bahsediyorsun?
Birinci mi, ikinci mi, üçüncü mü?
Yoksa on altıncı mı, yirmi yedinci mi?
Yirmi dokuzuncu mu, otuz altıncı mı?
Mozayiğin hangi bam teline basıyorsun anlamadım.
Az da olsa, çok da olsa demek bu topraklarda millet var.
Millet varsa, bu milleti seven de var.
Milletini sevmek milliyetçiliktir.
“Aziz milletim”de bu sevginin göstergesidir.
Ayaklar altına aldığın da, bu aziz millete gösterilen engin sevgidir.
Şehitlerimizin kemiklerini sızlatmayacağız diyorsun.
Hiç itiraz etmeyip, niye yayınladınız dediğin metnin yarısı gerçekse bile, o cennet bahçesi kabirler inleyecektir bilesin.