10 Şubat 2012 Cuma
Sadullah Kısacık: Öğretmenlerimiz Bir Anne, Bir Baba, Bir Abla, Bir Ağabeydir
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
Dil, insanlar arasındaki anlaşmayı sağlayan en önemli araçtır. Milleti millet yapan unsurların başında gelir dil. Yani dil, bizim için “olmazsa olmaz” diyebileceğimiz nitelik taşımaktadır. İnsanoğlu için kendi diline sahip çıkmak, onu korumaya çalışmak, elinden geldiği ölçüde geliştirmek en temel görevlerdendir.
Dil konusu çok ciddî bir konudur hepimiz için. Hepimizin dil konusunda birtakım sorumlulukları vardır. Bağımsız bir dilin olmadığı yerde hür yaşayan milletten ve devletten söz edilemez. Sanırım, bunlar dilin ne kadar önemli olduğunu vurguluyordur.
Sizlere soruyorum: Dil olmazsa neler olabilir? Dili korumak ve geliştirmek ne anlama gelmektedir? Bu eylem nasıl hayata geçirilir? Hanginizin aklına bu tür sorular geldi? Eminim ki, birçoğumuz bu tür soruları düşünmemiştir. Hatta şimdi bana şunu bile diyorsunuzdur: “Bu ne diyor, kafa mı ütülüyor?”
Dünyada birçok millet, birçok da yaşayan dil vardır. Dillerin birbirleriyle etkileşim hâlinde oldukları bilinen bir gerçektir. Dillerin birbirlerinden sözcük alış-verişinde bulunması doğaldır; ancak bu aşırıya kaçarsa ileride çok büyük sıkıntıları beraberinde getirir.
Ana dilimizi yabancı dillerin saldırısından koruyabiliyorsak, dilimize sahip çıkabiliyoruz demektir. Bunu günümüz Türkiye’si için söylemek güç olsa gerek. Çünkü bu konuda insanlarımızda bir vurdumduymazlık görüyorum. Sokaklarda, iş yerlerinin tabelalarında, gazetelerde, televizyonlarda akıl almaz sayıda yabancı sözcük göze çarpıyor. Demek ki, dil bilincine daha varamamışız. Dili çok ciddîye almıyoruz. Yabancı dil hayranlığı başını almış gidiyor âdeta. Bunda da birilerine karşı kendimizi bilgili gösterme düşüncesi var gibi. Yabancı dildeki sözcükleri kullanırsak birilerinin gözünde bilgili görünürüz, insanlar bize çok farklı bakar, diye düşünüyoruz herhâlde.
Bazılarınızın aklına şu gelmiş olabilir: “Yabancı dil öğrenmek gereksiz midir?” Kesinlikle gereksiz değildir. Aksine bu durum bir gerekliliktir. Atalarımız bile bunu; “Bir dil bir insan, iki dil iki insandır.” şeklinde değerlendirmişlerdir. Yabancı dil öğreneceğiz diye, anamızın ak sütü tadındaki dilimizi unutmak ve Türkçe karşılıkları dururken yabancı dildeki sözcükleri kullanmak büyük bir düşmanlıktır kanımca. Yabancı kaynaklı sözcüklerle konuşmak, günümüze kadar getirdiğimiz kültürümüzü ve kişiliğimizi de yitirmemize neden olacaktır.
Günümüzde gelişmiş ülkelerin birçoğu, sömürgecilik sayesinde mevcut oldukları noktaya ulaşmışlardır. Bu da daha çok dil sömürgeciliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün Afrika’da birçok ülke İngilizce ve Fransızca konuşmaktadır. Bu durum bahsedilen yerlerde sömürgeciliğin çok etkili bir şekilde yansıtıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Batı ülkeleri güya oradaki insanları korumaktadır; ama oradaki insanlar açlıkla, sefalette karşı karşıya kalmıştır.
Bu üzücü olay, son yıllarda Türkçe üzerinde de oynanmaya çalışılmaktadır. Bu oyunlara gelmeyeceğimiz muhakkaktır. Dünyanın en köklü ve en zengin dili olan Türkçe, birileri tarafından katledilmeye çalışılıyor. Bu olaya değişik şekillerde alet ediliyoruz. Belki bunun farkında değiliz; fakat artık titreyip kendimize gelme vakti geldi. Özellikle okul çağındaki gençlerimiz ve aydın nitelikteki insanlarımız yabancı sözcükleri kullanmayı çağdaşlaşma olarak görüyor. Bu durum dilimize düşmanca davranmaktan başka bir şey değildir.
Size son olarak şunu söylemek istiyorum: Artık güzel dilimize ve geçmişten günümüze kadar getirdiğimiz eşsiz kültürümüze hep beraber sahip çıkalım.