ÇAPAR KANAT

ÇAPAR KANAT

22 Haziran 2021 Salı

Yatçıya Kazan-Kepçe, Köylüye Çay Kaşığı İle

Yatçıya Kazan-Kepçe, Köylüye Çay Kaşığı İle
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ÇAPAR KANAT

Yatçıya Kazan-Kepçe, Köylüye Çay Kaşığı İle

Evet, yatçılara, gemi sahiplerine kazan ile kepçe ile köylülere ise çay ücreti ile..
Niçin? Köylü ölmesin sürünsün, sürünme sürecinde ellerindeki topraklar büyük sermayenineline geçsin de çiftçilik,hayvancılık, tarımda büyük para Amerikanvari işletmelere geçsin diye..
Köylülerin şehirlere bu şekilde sürülmesi ile şehirlerde sanayi için daha ucuz işçilik elde edilsin diye.. İşgücü işçi-işçi ile rekabet etsin diye..
Asgari ücret formaliteleri 800 TL’dir olsa da 400-500 TL’den çalıştırılan hem de güvencesiz binlerce işçinin ayrılmasının 2002-2013 döneminde uygulanan tarım ve hayvancılık politikalarının eseridir.

AYDIN’IN Germencik İlçesi, Ortaklar Beldesi Organize Sanayi Bölgesi’nde Yıldız Holding bünyesinde kurulan Ak (Ülker) Gıda Süt ve Süt Ürünleri Fabrikası’nın sunumu Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, katıldığı törenlerde anlatıyor.
”Türkiye’nin tarımda Avrupa ülkeleri arasında 4’üncülükten birinciliğe yükseldiğini söyledi. Türkiye’de hayvancılığı oluşturma bakış açısıyla ele aldıklarını belirten Bakan Eker, “Tarım desteklemeleri içerisinde hayvancılığa toplam yüzde 4 ücret verilirken, bunu yüzde 30’a çıkardık. Geçen yıl hayvancılığa 2 milyar 200 milyon lira hibe desteği verdik. Bu yıl 30 Haziran’a kadar 2 milyar karşılıksız destek verdik. Tarım ve hayvancılıkta yıl boyunca ödemeyi planladığımız 9 milyar liralık hibe desteğinin şu ana kadar 6 milyar 600 milyon lirasını dağıttık. ”diyor.”
Sayın bakanın bu büyüme işiten tarım ve hayvancılık politikalarını izleyenler ”ne de büyük işler yapılıyormuş” algısında bulunmaktadırlar. Ama mesele aslı öyle değil..
Bir devlet adamının ”stratejik bakış açısına” sahip olabilmesi için elinde, masasının üstünde doğru yapılmış ”stratejik plan” olması gerekir.. Peki, Sayın Bakanın önünde bakanlığının doğru yapılmış bir derleme planı var mı idi ?
Türkiye, 5018 sayılı kanun tasarımının kanunlaşması ile 2003 yılında ”klasik planlama”dan ”stratejik planlama”ya geçti.

Tüm kamu kurum ve kuruluşlarının hazırladığı plan yapmaları, bu planlarını ilgili (şimdi ekonomi) bakanlığa sunmaları, ekonomi bakanlığının da bakanlar kuruluna, onunda TBMM’ye ”Bütçe Kanun Tasarısı” şeklinde 5018 sayılı ”Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu” olması gerektiğinden mecburi ise kamu kurumlarında çalışanlarının planlama hazırlama eğitimleri, öğrenmeleri tamamlanamadığı için ancak 2007 yılında hazırlanarak 2008 yılı oluşturma planları sunulmaya başlandı.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da 2008-2012 dönemi için derleme planını hazırlayarak o zamanki ilgili bakanlığa 2007 yılında sundu..
Sayın Bakanın onayını verdi 2008-2012 Stratejik plan dönemindeki hayvancılığa bakması da ”Stratejik Bakış” ile idi..
Gel gör ki 2010 yılında – halihazırda devam eden -Türkiye ete, canlı hayvana, besi ve kasaplık hayvana yapılan işlemlerin ithal edilmesi durumunda kalarak Sayın Bakanın yeniden bakılmasının ”yere bakışı” görüldüğü görüldü.
2012 ve 2013 yıllarında Türkiye sap-samananın elde edildiği ülke haline getirilerek Sayın Bakanın ”stratejik bakışı” sap samanla birlikte ”hem-hal” oldu.

Avrupa Birliği ülkeleri içinde en çok et, canlı hayvan ithal ettirerek Fransa’dan şövalye nişanı alarak sayın bakanın yeniden bakışı ”madalya”laştı
Amerika Birleşik resimlerinin en çok canlı hayvan sattığı ülkelerde olmak üzere Türkiye’yi sokarak Amerikan çiftçilerini o ”stratejik bakışla” ” Yerli hayvan sahipleri sevindirilirken şehirlere satılarak iflas ettirildi.
Bakanın yukarıda ”destekleri şu, bu kadar artırdık sözlerindeki rakamlar ” ”Hayvancılık Arabası”nın acemi şöförünün verdiği hasarların tamir-bakım masraflarıdır..
5018 sayılı kamu mali denetimi ve kontrol kanunu harcamaların sadece yasallığına bakmaz, yerindelik rejimine de bakar.. Bir bürokrat hayvancılık katkı payı karşılığında ”bu harcamaları” yasal olarak 5018 sayılı kanun gerektiğinde yerindelik ilkesinden, ”mali kaynakların iyi yönetilemediğinden” görevinden alınırdı.. Gelişmiş düzeydeki siyasiler bu durumda kullanılıyorlar.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2008-2012 yılı için hazırladığı, piyasaya sürülen plandaki oluşturma hedefini tutturma oranı sıfıra yakın bir oran, mali harcamalardaki goller ise eksi (-) bakiye olarak gerçekleşti.

Bakanlıkların harcamalarının ”yerindeliğini” denetleyen kurum ise TBMM’dir.. Sayın Bakanın partisi iktidarda olduğu için sayın bakanın 2010 yılında yaptırdığı ”hayvancılık kazası” nedeniyle burada bulunan kendisinin ifade ettiği ”hasar harcamalarının” hesabını TBMM sormuyor.
Sayın Bakanın yukarıda ihracat yaptığı köylüye, hayvancılık sektörüne verildiğini iddia ettiği törene katıldığı firma ve firmalara gitmektedir..
Çiğ Süt Piyasa düzeni kuramayan bakan çiğ enerjisi, maliyetinin altından köylüden satın alıp endüstriyel süt piyasasıe köylünün alın terinin, kazancının transferinin göz yorduğu yummaktadır.. Bu nasıl ”stratejik bakış açısı” tır.?
Hayvancılık, çiğ süt üretim sektörünün kamu hizmetlerinin dağıtımını değil adil bir fiyatla ürettiklerini satarak kazanç sağlamak istemektedir..
Gelelim diğer tarım ürünlerine.
Verilen mazot desteği, gübre desteği, ürün desteği çiftçinin yaptığı masrafları karşılamaktadır.. Çiftçi sayın bakandan masraflarının karşılanmasını da çok istemiyor..
Çiftçilerimiz ”yatçıya, gemi sahiplerine mazotu kaç liradan veriyorsan bize de o fiyattan ver” mazota, gübreye, ürüne verilen göstermelik “yer ile yeksan” olsun diyorlar

İktidar ise yatçıya, gemi sahiplerine kazanla, kepçe ile çiftçilerimize ise çay kaşığı ile veriyor.
Yatçılara, gemicilere mazot 1,5 TL’den veriliyor, çiftçiler 4 TL’den satın alıyorlar, çiftçiye ise 4 TL’nin aşağı yukarı % 10’u destekleme ile iade oluyor oluyor, o da bir sene sonra..!!
Mazot pahalı olan verimli araziler dışındaki arazileri çiftçilerimiz boş bırakmak zorunda kalıyor. Verimli arazilerde bile çiftçilik yapanlarımız mazot pahlı olan tarlasını yeterince işleyip imar oluyor; Toprak tabanı kayayor, su geçirgenliği, su tutması azalıyor, başlangıçta ortaya çıkıyor karşı toprak direnci veremiyor, çocuklarda verilen gübreyi bitki yeterince alamıyor verim düşüyor.! Toprağı tanıyan, bilmeyen bir yapı var karşımızda..
Gıda Tarım ve Hayvancılığa mı? Yoksa yatçılığa-gemiciliğe mi ”Stratejik Bakış” ile bakılıyor mu?
Okuyucularımızın takdirine sunuyorum..