22 Haziran 2021 Salı
Araf Suresi Ayet 167: Yanlış İcraat Topluma Zulüm ve Azap Getirir
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
ÇAPAR KANAT
21 Mayıs Dünya Sütçülük Günü idi. Soma Faciası nedeniyle Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Dünya Sütçülük Günü etkinliklerini iptal etti. TSÜMB Soma da faciadan zarar gören ailelere çiğ süt dağıttı.Her Dünya Sütçülük Günü ülkemizde sütün kutusunu üretenler, ve onların sponsor ettiği ilim(!) insanları günün önemine yaptıkları konuşmalarda köylümüzün ürettiği çiğ sütü aşağılamadan konuşamıyorlar, konuşmuyorlar.
2014 yılı Dünya Sütçülük Günü etkinlikleri iptal edilse de bu günde konuşan ilim dünyasından bu sefer farklı bir ses geldi:
Köy sütünün yıllardır adeta aşağılandığını belirten Trabzon Bölgesi (Trabzon, Artvin, Bayburt, Gümüşhane, Rize) Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Sebahattin Yazıcı bakın neler diyor.!
“Biz orta yaş grubu, yıllardır aşağılanmakta olan köylümüzden veya köy pazarından alınan sütleri içerek büyüdük. Ölmedik, hasta da olmadık” diyor
21 Mayıs Dünya Süt Günü ile ilgili olarak bir açıklama yapan Yazıcı, Birleşmiş Milletler Teşkilatı, Uluslararası sütçülük Federasyonu’nun (IDF) 1956 yılında aldığı karar doğrultusunda, 21 Mayıs günü bütün üye ülkelerde “Dünya Süt Günü” olarak kutlanmasının kararlaştırıldığını, ülkemizde de 1991 yılından itibaren 21 Mayıs’ın Dünya Süt Günü olarak kutlandığını hatırlatıyor.
İnsanın tüm yaşamında önemli yeri olan sütün, yeterli ve dengeli beslenme için gerekli olan hayvansal kaynaklı protein, yağ, laktoz ile vitamin ve mineral maddeler içerdiğini kaydeden Sebahattin Yazıcı “Süt beslenme değerinin yüksekliği yanında, vücut fonksiyonlarını düzenleyen, gelişmesini sağlayan, kemik ve diş oluşumunda önemli yeri olan temel bir gıda maddesidir. Kemik gelişmesinin ve vücut şeklinin oluşmasının temel taşı olan kalsiyumun ana kaynağı olan süt, içerdiği protein, vitamin ve minerallerle zihinsel gelişimde de önemli rol oynuyor. Süt ve Süt ürünlerinin yeterli miktarlarda tüketimi özellikle büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu okul çağı çocukları başta olmak üzere insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken bir besin. Ancak yapılan araştırmalar ülkemizde bu besin grubunun tüketim düzeyinin önerilen miktarların çok altında olduğunu göstermektedir” açıklamasını yapıyor.
Kutu süt üreten şirketlerin görsel işitsel ve yazılı medya ile çiğ sütün sokakta uzun süre gezdiğini, mikrop ürettiğini, sütçünün su kattığını, pis olduğunu, kendi ürettikleri kutu sütlerin “hijyenik” olduğunu söylediklerini kaydeden Yazıcı “Biz orta yaş grubu, yıllardır aşağılanmakta olan köylümüzden veya köy pazarından alınan sütleri içerek büyüdük. Ölmedik, hasta da olmadık. İlkokul ve ortaokul dönemlerinde okullara Amerika yardımı adı altında süt tozu dağıtımı yapıldı. Allah’ım o ne iğrenç bir kokuydu hala unutamadık. Öğretmenlerimizin gözetiminde bir bardak içerisine bir kaşık süt tozu koyulup, sulandırılıp bizlere zoraki içirilen süt tozu. Oysa o yıllarda bizler, kendi otlaklarımızda otlayan ineklerimizin mis gibi sütlerini içiyor, Annelerimizin o sütlerle yaptığı muhallebi, yoğurt, sütlaç, güllaçları yiyorduk. Sonuç olarak bir ülkenin sosyo-ekonomik yönden güçlü olabilmesi, bedensel ve zihinsel yönden güçlü sağlıklı ve yetenekli bireylerin çokluğu ile doğrudan ilişkili olduğu göz önünde bulundurularak vakit geçirilmeden, çiğ süt üretiminin, satışının çıkarılacak mevzuatlarla disipline edilmesi, çiğ süt tüketiminin bilinçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Çiğ sütten (köy sütü) sütünüzü kaynatıp için, kaymağınızı yiyin, yoğurdunuzu mayalayın, yayığınızı çalkayın, ayranınızı için, reklamlara kapılmayın. Süt içmek için zeki olmak gerekmez ama süt içen zeki olur“ ifadelerini kullandı.
Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Veteriner Hekim Sayın Sebahattin Yazıcı’ya köylülerimiz adına teşekkür ederiz
Çiğ süt tüketimi ile ilgili çok yazılar yazdık.
Kimse kusura bakmasın demiyoruz.
Kim kusura bakarsa baksın.!Kusurlu olan köylümüz değil, köylümüze kendi ürettiğini direkt tüketim pazarına sunma fırsatı vermeyenlerdir.
Kusurlu olan Dünya Süt Etkinlikleri gibi günlerde göstermelik laflardan sonra veya basın bildirilerinde köylümüzün üretip son tüketicilere sattığı çiğ süte ‘’sokak sütü ‘’ yaftasını vuranlardır.
Kusurlu olan, sermayenin ABD’li çiğ süt üreticisi köylüleri bitirirken de kullandığı ‘’Street Milk ‘’ jargon lafını tercüme edip paçavra makalelerinde iğrenç bir şekilde kullananlardır.
Köylümüzün ürettiği çiğ süte, kim onu aşağılamak için sokak sütü derse; o ‘’sokak insanı’’dır.
ÇAPAR KANAT
ET ve Balık Kurumu’nun ismi ve Et Ve Süt Kurumu olarak değiştirildiğinde çiğ süt üreticilerinin umudu olmuştu. Ne de olsa yeni ismiyle kuruma çiğ süt piyasasına düzen verme görevi verilmişti. ESK bu görevi çiğ sütün fazla olduğu dönemlerde onu parasal teşvikle süt tozu yaptırarak fazla olan çiğsütü bu yolla piyasadan çekmekti. Süt tozu yoluyla piyasadan çekilen çiğ süt azalınca da fiyatı istenen – referans fiyat seviyesine gelecekti.
İş böyle iken şimdi duruma bakalım:
Bakan Çelik medyaya verdiği demeçte ‘’ ESK, 2016 yılında süt piyasasını regüle etmek amacıyla piyasadan aldığı çiğ sütü, süt tozuna dönüştürerek üreticilerimizin mağduriyet yaşamasına engel olmuştur.’’ diyor?
Şimdi öncelikle şu soruyu sormak gerekir: Et ve Süt Kurumu 2016 yılında çiğ süt fiyatlarına düzen verebildi mi, düzenleyebildi mi? Referans fiyat düzeyine getirebildi mi ? HAYIR.!! Sadece fazla çığlık atan, üretici temsilcilerinin ilçelerindeki üreticilerin çiğ sütleri referans fiyattan ESK tarafından satın alınarak mağduriyetleri giderilmiş oldu. ESK piyasayı düzenleyememişti.
ESK –BAKANLIK- UYGULAMA BAŞARILI İSE İCMALLER YAYINLANSIN !
Yazdıklarımız yanlış veya yalan ise Bakanlık kendi elindeki İCMAL ‘leri yayınlasın, hangi sanayici hangi bölgeden, süt birliğinden, kooperatiften kaç liradan çiğ sütü almış, uygulama sonrasında ESK ‘nın çiğ süt almadığı hangi bölgelerde fiyatlar referans fiyatlara getirilmiş KAMUOYU öğrenmelidir.
ESK nın fazla olduğu iddia edilen veya fazla olan çiğ sütün düşen fiyatlarını referans fiyat düzeyine çıkarmak için süt tozu yaptırarak fazlalığı piyasadan çektirmesi doğru bir politikadır, ama bakanlık ESK ya yanlış uygulattırıyor.
Bakan Çelik’e ‘’Efendim ESK 2016 yılında süt piyasasını regüle (düenlemek) etmek amacıyla piyasadan aldığı çiğ sütü, süt tozuna dönüştürerek ‘’ Çiğ süt fiyatlarını referans fiyatlar düzeyine çıkarttı ‘’ sözlerini söyleten hangi babayiğit bürokrat, genel müdür var ise kanıtlarını göstersin. Hayvancılık Genel Müdürlüğü sayın bakanın kanıtsız konuşmalarını hazırlamaktan başka sahi ne iş yapıyor.
Kanıt olarak ESK’nın süt tozu yaptırmak için sanayicilerin alımı bıraktığı ilgili süt birliklerinin, ilgili kooperatiflerin satış fiyatlarını referans fiyata getirdi ise buna piyasayı düzenlemek veya regüle etmek değil o birlik veya kooperatiflere ve üyelerine sadaka vermek demektir. Buna da ekonomide sosyal yardım deniyor, yani piyasa düzenlemesi değil.
ESK gerçekte 2016 da çiğ süt fiyatlarına düzen veremedi, sadece hangi süt birliğinin çiğ sütünü süt tozu yaptırdı ise ancak onun fiyatını kendi eliyle referans fiyat düzeyine getirdi, yani Türkiye piyasasına düzen veremedi. Türkiye piyasasına nasıl düzen verileceğini daha önce yazdık, yazmaya devam da edeceğiz.
ESK, yaptırdığı süt tozunu ihale ile de olsa teşvik indirimli bir şekilde VAHİM HATA olarak endüstriyel süt sektörüne satıyor.
Piyasaya düzen vermek demek piyasa düzeni manivelalarıyla piyasa oyuncularının kulağını çekmek demektir, ve bu imkan var iken çiğ süt alımını sahtekarca bırakarak piyasayı bozanlara indirim teşvikli süt tozu veriliyor. O da aldığı süt tozunu çiğ süt fiyatlarını indirmede kullanıyor.
Sevgili üreticilerimize, üretici temsilcilerimize TMO (Toprak Mahsülleri Ofisi) örneğini vereyim. Buğday Mısır fiyatlarını tüccar artırmaya kalkıştığı zaman veya piyasası yükselmeye başladığında TMO ‘ buğday ithalatı yapmaya başladığında TÜM YURTTA buğday fiyatları istenen seviyeye geliyor.
Böylece Buğday azlığından veya tüccarın stok yapmasından dolayı artan fiyat tüm yurtta regüle edilmiş oluyor?
Siz bakanlık olarak fiyatı düşen, düşürülen çiğ sütün fiyatını güya referans fiyatlara yükletmek için parasal teşvikli süt tozu ürettirip tekrar sanayicilere satarsanız çiğ süt – damızlık üreticisinin ayağına kurşun sıkmış olursunuz. Yani sanayicilerin üreticiden satın almadığı malı, FAZLA dediği malı tekrar devlet kaynaklarıyla ucuzlatıp kendisine vermenin adı nedir öyle ise ?
Sanayicilerden sahtekarları çiğ süt FAZLA diye almıyor, siz devlet olarak o malı, çiğ sütü süt tozu yapıp ihale ile de olsa onlara veriyorsunuz. Söyleyin ey üreticiler FAZLA olan mal ihale ile de olsa FAZLA diyenlere satılır mı ?
DEVLET TEŞVİKİ İLE ÜRETTTİRİLEN SÜT TOZU NE YAPILMALI
Devlet teşviki ile ürettirilen süt tozu direkt olarak ET VE SÜT KURUMU tarafından yurt dışına ihraç edilmelidir. Yurt içine ihraç kayıtlı da olsa vermek piyasa düzeni açısından sakıncalıdır. Allah aşkına bu memlekette yok mu bir ekonomist bunları söyleyecek.
KAYNAK: www.alotarim.com
Çapar KANAT
ÇAPAR KANAT
BAKANLIK ET VE SÜT KURUMUNA HAVANDA SU DÖVDÜRÜYOR
ET ve Balık Kurumu’nun ismi ve Et Ve Süt Kurumu olarak değiştirildiğinde çiğ süt üreticilerinin umudu olmuştu. Ne de olsa yeni ismiyle kuruma çiğ süt piyasasına düzen verme görevi verilmişti. ESK bu görevi çiğ sütün fazla olduğu dönemlerde onu parasal teşvikle süt tozu yaptırarak fazla olan çiğsütü bu yolla piyasadan çekmekti. Süt tozu yoluyla piyasadan çekilen çiğ süt azalınca da fiyatı istenen – referans fiyat seviyesine gelecekti.
İş böyle iken şimdi duruma bakalım:
Bakan Çelik medyaya verdiği demeçte ‘’ ESK, 2016 yılında süt piyasasını regüle etmek amacıyla piyasadan aldığı çiğ sütü, süt tozuna dönüştürerek üreticilerimizin mağduriyet yaşamasına engel olmuştur.’’ diyor?
Şimdi öncelikle şu soruyu sormak gerekir: Et ve Süt Kurumu 2016 yılında çiğ süt fiyatlarına düzen verebildi mi, düzenleyebildi mi? Referans fiyat düzeyine getirebildi mi ? HAYIR.!! Sadece fazla çığlık atan, üretici temsilcilerinin ilçelerindeki üreticilerin çiğ sütleri referans fiyattan ESK tarafından satın alınarak mağduriyetleri giderilmiş oldu. ESK piyasayı düzenleyememişti.
ESK –BAKANLIK- UYGULAMA BAŞARILI İSE İCMALLER YAYINLANSIN !
Yazdıklarımız yanlış veya yalan ise Bakanlık kendi elindeki İCMAL ‘leri yayınlasın, hangi sanayici hangi bölgeden, süt birliğinden, kooperatiften kaç liradan çiğ sütü almış, uygulama sonrasında ESK ‘nın çiğ süt almadığı hangi bölgelerde fiyatlar referans fiyatlara getirilmiş KAMUOYU öğrenmelidir.
ESK nın fazla olduğu iddia edilen veya fazla olan çiğ sütün düşen fiyatlarını referans fiyat düzeyine çıkarmak için süt tozu yaptırarak fazlalığı piyasadan çektirmesi doğru bir politikadır, ama bakanlık ESK ya yanlış uygulattırıyor.
Bakan Çelik’e ‘’Efendim ESK 2016 yılında süt piyasasını regüle (düenlemek) etmek amacıyla piyasadan aldığı çiğ sütü, süt tozuna dönüştürerek ‘’ Çiğ süt fiyatlarını referans fiyatlar düzeyine çıkarttı ‘’ sözlerini söyleten hangi babayiğit bürokrat, genel müdür var ise kanıtlarını göstersin. Hayvancılık Genel Müdürlüğü sayın bakanın kanıtsız konuşmalarını hazırlamaktan başka sahi ne iş yapıyor.
Kanıt olarak ESK’nın süt tozu yaptırmak için sanayicilerin alımı bıraktığı ilgili süt birliklerinin, ilgili kooperatiflerin satış fiyatlarını referans fiyata getirdi ise buna piyasayı düzenlemek veya regüle etmek değil o birlik veya kooperatiflere ve üyelerine sadaka vermek demektir. Buna da ekonomide sosyal yardım deniyor, yani piyasa düzenlemesi değil.
ESK gerçekte 2016 da çiğ süt fiyatlarına düzen veremedi, sadece hangi süt birliğinin çiğ sütünü süt tozu yaptırdı ise ancak onun fiyatını kendi eliyle referans fiyat düzeyine getirdi, yani Türkiye piyasasına düzen veremedi. Türkiye piyasasına nasıl düzen verileceğini daha önce yazdık, yazmaya devam da edeceğiz.
ESK, yaptırdığı süt tozunu ihale ile de olsa teşvik indirimli bir şekilde VAHİM HATA olarak endüstriyel süt sektörüne satıyor.
Piyasaya düzen vermek demek piyasa düzeni manivelalarıyla piyasa oyuncularının kulağını çekmek demektir, ve bu imkan var iken çiğ süt alımını sahtekarca bırakarak piyasayı bozanlara indirim teşvikli süt tozu veriliyor. O da aldığı süt tozunu çiğ süt fiyatlarını indirmede kullanıyor.
Sevgili üreticilerimize, üretici temsilcilerimize TMO (Toprak Mahsülleri Ofisi) örneğini vereyim. Buğday Mısır fiyatlarını tüccar artırmaya kalkıştığı zaman veya piyasası yükselmeye başladığında TMO ‘ buğday ithalatı yapmaya başladığında TÜM YURTTA buğday fiyatları istenen seviyeye geliyor.
Böylece Buğday azlığından veya tüccarın stok yapmasından dolayı artan fiyat tüm yurtta regüle edilmiş oluyor?
Siz bakanlık olarak fiyatı düşen, düşürülen çiğ sütün fiyatını güya referans fiyatlara yükletmek için parasal teşvikli süt tozu ürettirip tekrar sanayicilere satarsanız çiğ süt – damızlık üreticisinin ayağına kurşun sıkmış olursunuz. Yani sanayicilerin üreticiden satın almadığı malı, FAZLA dediği malı tekrar devlet kaynaklarıyla ucuzlatıp kendisine vermenin adı nedir öyle ise ?
Sanayicilerden sahtekarları çiğ süt FAZLA diye almıyor, siz devlet olarak o malı, çiğ sütü süt tozu yapıp ihale ile de olsa onlara veriyorsunuz. Söyleyin ey üreticiler FAZLA olan mal ihale ile de olsa FAZLA diyenlere satılır mı ?
DEVLET TEŞVİKİ İLE ÜRETTTİRİLEN SÜT TOZU NE YAPILMALI
Devlet teşviki ile ürettirilen süt tozu direkt olarak ET VE SÜT KURUMU tarafından yurt dışına ihraç edilmelidir. Yurt içine ihraç kayıtlı da olsa vermek piyasa düzeni açısından sakıncalıdır. Allah aşkına bu memlekette yok mu bir ekonomist bunları söyleyecek.
KAYNAK: www.alotarim.com
Çapar KANAT
ÇAPAR KANAT
GIDA ve Tarım Hayvancılık Bakanlığı, vatandaşların sokakta satılan çiğ süte doğrudan ulaşması için Gıda Kanunu Mevzuatı’nda düzenlemeye gidiyor.
Antalya Ticaret Borsası (ATB), süt sektöründe yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini görüşmek üzere ‘Sektörel Analiz Toplantısı’ düzenledi. Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Küçükçetin moderatörlüğündeki toplantıya, ATB Başkanı Ali Çandır, Veteriner Hekimler Odası Başkanı Muammer Saygılı, Gıda ve Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğü yetkilisi Ümit Okudur, Süt Üreticileri Birliği yetkilileri, kooperatif başkanları, süt üretici ve satıcıları katıldı.
Toplantıda ilk söz alan Yörükoğlu temsilcisi Mehmet Kurt ile Ekici temsilcisi Selçuk Kuşkonar, antibiyotikli süt almadıklarını belirtti. Gıda ve Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğü yetkilisi Ümit Okudur ise bakanlığın Gıda Kanunu Mevzuatı’nda bazı düzenlemeler yaptığına dikkat çekerek, “Çiğ sütün üreticiden tüketiciye ulaşana kadar denetimini yapıyoruz. Ama sokaklarda satılan süt ile ilgili bakanlığımızın son zamanlarda bazı çalışmaları var. Gıda Kanunu Mevzuatı’na göre çiğ sütün kontrollü dışında satışıyla ilgili bakanlık bir düzenleme yapma aşamasında. Ama bunun belli bir adı olacak. Adı sokak sütü olmayacak. Çiftlikten hayvan sağlığıyla ilgili önlemler olacak. Ambalajlanarak pazara taşınmasıyla ilgili olacak” dedi.
Vatandaşların birçoğunun doğrudan üreticiden sokakta satın aldığı sütü bakanlık olarak tanımlayacaklarını aktaran Okudur, şunları söyledi:
“Bazı üreticiler kendi sütünü pazarlara getirerek satabiliyor. Halkımız bunları yoğurt da yapabiliyor. Aslında, halkımız en güzel antibiyotik testini uyguluyor. Öncelikle yoğurt yapıyor. Antibiyotik kalıntısı varsa o süt kesinlikle yoğurt olmuyor. Paket sütünden de yoğurt olur ama biraz fazla kaynatmak gerekiyor. Ancak bu yoğurt biraz sulu olabilir. Açıktan alınan çiğ süt de fazla kaynatıldığı zaman katı olur. Sütün daha iyi yoğurt olması tamamen pişirmeyle ilgilidir. Yakında bir düzenleme yapıldığı zaman tüketici doğrudan çiğ süte ulaşabilecek.”
ATB Başkanı Ali Çandır da hayvanlara antibiyotik uygulandıktan sonra çıkan sütün değerlendirmesini tartıştıklarını belirterek, “Üretici zor durumda olması nedeniyle ürününü pazara doğrudan sürüyor. Bugünkü toplantımızın amacı da bunu nasıl engelleyebiliriz. İnsan sağlığını tehdit etmeyecek şekilde, bunu nasıl kontrol altına alabilirizin yollarını arıyoruz. Sokak satıcılarının sattığı sütlerin daha tehlikeli olduğu yönünde bir sonuca ulaştık. Ancak buradaki uzmanların ifadesinden de anlaşılacağı gibi sokak sütlerinin yoğurt yapılması durumunda antibiyotik olup olmadığı rahatlıkla anlaşılabiliyor. Burada umuyoruz ki, uygulamalarla o sütün üretim yerinde imha edilmesinin yolları bulunacak sonuçların çıkmasını arzuluyoruz” diye konuştu.
Üreticiden markete gidinceye kadar değer analizinin de iyi yapabilması gerektiğinin altını çizen Ali Çandır, konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye’de perakende sistemi, marketlerin kar marjlarını bir şekilde incelemekte fayda var. Sütü üreten adamla, markette satıldıktan sonraki farkı bir şekilde iyi analiz etmek lazım. Arada uçurum var. Yapılan harcama, kar marjı, marketin aldığı çeşitli paralar var.”
Sütü yeteri kadar tüketemeyen bir toplum olduğumuzu da hatırlatan Ali Çandır, “Tüketimde yeterli değiliz. Bize ait olan herşeyi unuttuk. Biz hep yabancıların içeceklerine özeniyoruz. Biz sütü peynir ve yoğurt olarak tüketiyoruz. Sütü ayran gibi tüketmeyi de artırmalıyız” dedi.
ÇAPAR KANAT
GIDA ve Tarım Hayvancılık Bakanlığı, vatandaşların sokakta satılan çiğ süte doğrudan ulaşması için Gıda Kanunu Mevzuatı’nda düzenlemeye gidiyor.
Antalya Ticaret Borsası (ATB), süt sektöründe yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini görüşmek üzere ‘Sektörel Analiz Toplantısı’ düzenledi. Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Küçükçetin moderatörlüğündeki toplantıya, ATB Başkanı Ali Çandır, Veteriner Hekimler Odası Başkanı Muammer Saygılı, Gıda ve Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğü yetkilisi Ümit Okudur, Süt Üreticileri Birliği yetkilileri, kooperatif başkanları, süt üretici ve satıcıları katıldı.
Toplantıda ilk söz alan Yörükoğlu temsilcisi Mehmet Kurt ile Ekici temsilcisi Selçuk Kuşkonar, antibiyotikli süt almadıklarını belirtti. Gıda ve Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğü yetkilisi Ümit Okudur ise bakanlığın Gıda Kanunu Mevzuatı’nda bazı düzenlemeler yaptığına dikkat çekerek, “Çiğ sütün üreticiden tüketiciye ulaşana kadar denetimini yapıyoruz. Ama sokaklarda satılan süt ile ilgili bakanlığımızın son zamanlarda bazı çalışmaları var. Gıda Kanunu Mevzuatı’na göre çiğ sütün kontrollü dışında satışıyla ilgili bakanlık bir düzenleme yapma aşamasında. Ama bunun belli bir adı olacak. Adı sokak sütü olmayacak. Çiftlikten hayvan sağlığıyla ilgili önlemler olacak. Ambalajlanarak pazara taşınmasıyla ilgili olacak” dedi.
Vatandaşların birçoğunun doğrudan üreticiden sokakta satın aldığı sütü bakanlık olarak tanımlayacaklarını aktaran Okudur, şunları söyledi:
“Bazı üreticiler kendi sütünü pazarlara getirerek satabiliyor. Halkımız bunları yoğurt da yapabiliyor. Aslında, halkımız en güzel antibiyotik testini uyguluyor. Öncelikle yoğurt yapıyor. Antibiyotik kalıntısı varsa o süt kesinlikle yoğurt olmuyor. Paket sütünden de yoğurt olur ama biraz fazla kaynatmak gerekiyor. Ancak bu yoğurt biraz sulu olabilir. Açıktan alınan çiğ süt de fazla kaynatıldığı zaman katı olur. Sütün daha iyi yoğurt olması tamamen pişirmeyle ilgilidir. Yakında bir düzenleme yapıldığı zaman tüketici doğrudan çiğ süte ulaşabilecek.”
ATB Başkanı Ali Çandır da hayvanlara antibiyotik uygulandıktan sonra çıkan sütün değerlendirmesini tartıştıklarını belirterek, “Üretici zor durumda olması nedeniyle ürününü pazara doğrudan sürüyor. Bugünkü toplantımızın amacı da bunu nasıl engelleyebiliriz. İnsan sağlığını tehdit etmeyecek şekilde, bunu nasıl kontrol altına alabilirizin yollarını arıyoruz. Sokak satıcılarının sattığı sütlerin daha tehlikeli olduğu yönünde bir sonuca ulaştık. Ancak buradaki uzmanların ifadesinden de anlaşılacağı gibi sokak sütlerinin yoğurt yapılması durumunda antibiyotik olup olmadığı rahatlıkla anlaşılabiliyor. Burada umuyoruz ki, uygulamalarla o sütün üretim yerinde imha edilmesinin yolları bulunacak sonuçların çıkmasını arzuluyoruz” diye konuştu.
Üreticiden markete gidinceye kadar değer analizinin de iyi yapabilması gerektiğinin altını çizen Ali Çandır, konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye’de perakende sistemi, marketlerin kar marjlarını bir şekilde incelemekte fayda var. Sütü üreten adamla, markette satıldıktan sonraki farkı bir şekilde iyi analiz etmek lazım. Arada uçurum var. Yapılan harcama, kar marjı, marketin aldığı çeşitli paralar var.”
Sütü yeteri kadar tüketemeyen bir toplum olduğumuzu da hatırlatan Ali Çandır, “Tüketimde yeterli değiliz. Bize ait olan herşeyi unuttuk. Biz hep yabancıların içeceklerine özeniyoruz. Biz sütü peynir ve yoğurt olarak tüketiyoruz. Sütü ayran gibi tüketmeyi de artırmalıyız” dedi.