01 Şubat 2013 Cuma
Seni anlatabilmek Seni: Atatürk’e yol alan derviş…
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
BAYRAM HASAN YİĞİT
Kozan’da 30 Aralık 2012 tarihinde 4.0 büyüklüğünde bir deprem olduğunda, deprem hakkında da bir yazı yazıp, Kozanlıların dikkatini deprem konusuna çekerek, deprem gerçeğini sürekli canlı tutmak gerektiğini düşündüm. Depremin hemen arkasından yazacağım yazının etkisinin kısa süreceği ve anlık olarak depremi değerlendirme yazısı olacağını düşündüğüm için, o günlerde yazmadım. Yazacağım yazı, iyi hazırlık yapılarak, kaleme alınan bir araştırma yazısı olmalıydı.
Sakarya’nın Serdivan ilçesinde oturduğum için, yazıya başlamadan önce, yine Sakarya’nın merkez ilçesi Adapazarı’nda bulunan Deprem Kültür Müzesini ziyaret ederek, 1999 depremin yaptığı yıkımı gözlemledim ve aşağıda verilen fotoğrafları burada çektim.
Deprem Kültür Müzesinde gözlemledim ki; depremler insanları öldürmüyor. İnsanları öldüren, deprem şartları düşünülmeden yapılan, depreme dayanıksız yapılardır. Türkiye’de 7 şiddetinde bir deprem olduğunda binlerce kişi ölüp, Japonya’da 7 şiddetinde bir deprem olduğunda insanların burnu bile kanamıyorsa, bu gerçek kadercilikle açıklanamaz. Bu geri kalmışlıkla, kendimize ve insanımıza yeterince değer vermemekle açıklanır.
Bu yazıyı hazırlama çalışmalarım devam ederken, 21 Ocak 2013 tarihinde Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’yı (Deprem Dedemizi) kaybettik. Deprem konusunda, teknik bilgilerine ilave olarak, toplumu da bilinçlendirme konusunda yaptığı çalışmalarından dolayı Deprem Dedemizi saygıyla anıyoruz.
Yaptığım araştırmaya göre; Kozan bölgesinde olan depremlerle ilgili en güncel bilginin Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünden Sn. Ahmet Cem Gel’in Haziran 2006 tarihli “Akçaluşağı (Kozan) Fay Zonunda Meydana Gelen Tarihsel Depremlerin Paleosismoloji Teknikleri ile Araştırılması” Yüksek Lisans Tezi olduğunu gördüm. Kozan 37027′ kuzey enleminde ve 35048′ doğu boylamında bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloda verilen Kozan bölgesinde olan depremlerin tarihsel kayıtları bu tezden alınmıştır.
Tarihsel Kayıt Tablosu | ||||
Tarih (yıl) | Enlem | Boylam | Şiddet | Derinlik (km) |
290 | 37,06 | 35,80 | 6,30 | – |
524 | 37,20 | 35,90 | 6,30 | – |
1268 | 37,27 | 35,50 | 6,20 | – |
1855 | 37,06 | 35,75 | 5,40 | – |
1896 | 36,90 | 35,30 | 5,40 | – |
1933 | 37,00 | 35,50 | 5,00 | 30 |
1945 | 37,11 | 35,70 | 6,00 | 60 |
1951 | 36,58 | 35,85 | 5,70 | 50 |
1952 | 37,25 | 35,65 | 5,60 | 70 |
1964 | 36,81 | 35,33 | 4,60 | 4 |
1966 | 36,84 | 35,92 | 4,80 | 58 |
1967 | 37,40 | 36,20 | 5,30 | 32 |
1987 | 37,02 | 36,02 | 4,20 | 10 |
1994 | 36,97 | 35,83 | 4,30 | 17 |
1994 | 37,00 | 35,84 | 4,80 | 26 |
1998 | 36,85 | 35,55 | 6,30 | 23 |
Tablodan da görüleceği gibi, Kozan yöresinde 4.00 ile 6.50 şiddeti arasında her an deprem olması mümkündür. Deprem hiç beklenmedik bir anda, ansızın vurur. Hiç istemeyiz ama 6.30 şiddetinde bir deprem olması halinde Kozan’da ciddi can ve mal kaybı olma ihtimali vardır. Bunun için hiç gecikmeden tedbir almak gerekir. Bu tedbirler neler olabilir derseniz, bu tedbirleri ikiye ayırabiliriz.
1- Yerel yönetimin (kaymakamlık, belediye ve diğer ilgili kurumların) alacağı tedbirler. Bu tedbirlerin bazıları aşağıda belirtilmektedir.
Vs.
2- Bireylerin alacağı tedbirler. Bu tedbirlerin detayı oldukça fazla. Aşağıdaki linkte Arama Kurtarma Derneğinin (AKUT’un) hazırladığı deprem el kitabı bulunmaktadır. Bu kitapta; deprem öncesi, deprem anında ve deprem sonra yapılacaklar anlatılmaktadır. Bu kitabı ücretsiz bilgisayarınıza kaydedip okuyarak, deprem ile ilgili yapılacaklar hakkında her şeyi öğrenebilirsiniz.
http://www.akut.org.tr/images/Yayinlarimiz/DepremElKitabi_Download.pdf
Değerli Kozanlılar,
Hiç birimiz depremin olmasını istemeyiz. Ancak deprem olduğunda, bunu en az can ve mal kaybı ile atlatmalıyız. Deprem olduktan sonra, gerekli tedbirleri almayarak “keşke” demenin anlamı yoktur. Tedbirleri deprem olmadan almak gerekir.
Nice depremsiz yıllar dilerim.
Saygılarımla,
Bayram Hasan Yiğit
BAYRAM HASAN YİĞİT
28 Temmuz 2010 tarihinde akşam 9:00 sularında önemli bir haberi takip etmek için “www.ntvmsnbc.com” internet sitesine girdim. Takip ettiğim haberi okuduktan sonra, sitede dolaşırken şuanda da yayında olan ve linki“http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/323160.asp” olan “Fıstık Çamı Dünyalarını Değiştirdi” başlıklı yazıyı okudum. Yazı şöyle başlıyordu. “İzmir’in Bergama ilçesine bağlı Kozak Beldesinin 16 köyünün kaderi fıstık çamlarıyla değişti. Daha önce bağcılık yaparak geçimini sağlayan bölge köylerinde 1986 yılından itibaren fıstık çamının keşfedilmesiyle bu köylerde yaşam standartları bir anda değişti”.
Bu yazıyı okuduktan sonra, Tapan’ın bütün köylerinde çam ağacı yetişiyor, neden fıstık çamı yetişip, Bergama’nın Kozak beldesinin köyleri gibi yaşam standartları yükselmesin diye düşündüm. Google’dan bir Türkiye haritası buldum ve İzmir-Bergama ile Tapan’ın konumunu karşılaştırdım. Tapan daha güneyde kalıyordu. Tapan’da fıstık çamı yetişip, yetişmeyeceğini biraz daha araştırmam gerekiyordu. Google sağ olsun. Google’a girip “Fıstık Çamı Yetiştiriciliği” yazdım ve enter tuşuna bastım. Birçok veri çıktı karşıma. Birkaçlink açıp, kapattıktan sonra Ege Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Urla/İzmir’de çalışan Dr. Serap Bilgin’in “Fıstık Çamı Yetiştiriciliği” başlıklı makalesi çıktı karşıma. Tam da aradığım yazıydı. Makalede fıstık çamının nasıl yetiştirileceği ve Türkiye’de fıstıkçamı ormanlarının doğal yayılış alanlarının haritası verilmekteydi. Bu harita aşağıda da verilmektedir. Tapan’a en yakın, Maraş’ın Önsan köyünde doğal olarak fıstık çamı yetişiyorsa, Tapan’da da yetişmemesi için hiç bir neden yoktu.
Bu araştırmamın üzerinden bir hayli zaman geçti. Ama Tapan’da fıstık çamı yetiştirme fikri aklımdan hiç çıkmadı. 2011 yılı yazında Tapan’a gittiğimde eşe dosta sordum. Tapan’da fıstık çamı yetişiyor mu diye? Birkaç kişiden duydum. Yıllar önce çeşitli yerlere Tarasa giden köylüler, numune olarak fıstık çamı fidanları getirip Tapan’a dikmişler ve meyve vermeye başlamış. Bu kişilerden bazıları ile konuştum ve yetişmiş ağaçları yerinde gördüm. Doğru yaldaydım. Tapanda fıstık çamı yetişiyordu. Ama şimdiye kadar yapılanlar numunelikti. Bizim fıstık çamı miktarını çoğaltmamız gerekiyordu. Hatta, zaman içinde, Tapan’daki mevcut çam ağaçlarını fıstık çamı ile değiştirmemiz gerekiyordu.
Diğer taraftan da, markete her gittiğimde baharat reyonlarına uğrayarak, çam fıstığını fiyatlarını kontrol etmeye başladım. İnanılır gibi değildi. Yukarıdaki resimde görüldüğü gibi, 25 gram çam fıstığı 5 – 6 TL arasında satılıyordu. Yani 1 kilogram çam fıstığı 200 TL’nin üzerindeydi ve Tapanı kalkındıracak ürün belliydi artık.
“Tapan’ı Fıstık Çamı Yetiştirerek Kalkındırma” fikrimi 16 Kasım 2012 Cuma günü Sn. Şeref Işık, Sn. Fatih Azgın ve Sn. Ziya Yiğit ile birlikte kaymakam Sn. Mehmet Balıkçılar’a anlatıp, desteğini aldık. Aynı gün, yine aynı ekip ile Orman İşletme Müdürü Sn. Güngör Köse’yi ziyaret edip, fikrimi söyledik. Sn. Köse fikrimize destek vererek köy muhtarları dilekçe ile başvurması halinde her köye “bedelsiz” 1 kamyon fıstık çamı gönderebileceklerini söyledi.
Fakat insanları ikna etmek için, önce bir örnek gerekiyordu. Bu fikri hayata geçirmek için, kardeşlerimin desteğini alarak, Osmaniye Orman işletmesinden tedarik ettiğimiz 300 adet fıstık çamını, 26 Kasım tarihinde, Tapan – Kaşaltı Köyünün Kızıseki mevkiinde bulunan 10 dönüm tarlamıza diktik.
Değerli Tapanlılar,
Sizde verimsiz arazilerinize, hazineden alabileceğiniz arazilerinize, fıstık çamı dikerek, kendinizi ve Tapanı kalkındırabilirsiniz. Bergama’nın Kozak Köylüleri fıstık çamı dikerek kalkınıp, kaderlerini değiştirdilerse, sizler neden kaderinizi değiştirmeyesiniz. Unutmayalım ki; çocuklarınıza ve torunlarına bırakabileceğiniz en iyi miras fıstık çamıdır. Benim dedem veya babam tarlalarına fıstık çamı dikmiş olsalardı, bizler yoksulluk içinde büyümemiş olacaktık.
Bugünler ağaç dikmek için çok uygun bir zaman. Bu yıl Mart ayına kadar bir fidanı dikmezseniz, bu yılı kaybedeceksiniz. Zaman kaybetmeden orman işletmesinden bedelsiz temin edeceğiniz fıstık çamlarını tarlalarınızın uygun yerlerine dikiniz.
Saygılarımla,
Bayram Hasan Yiğit
BAYRAM HASAN YİĞİT
“Tapan’ı Yapay Göletlerle Kalkındırma” başlıklı yazımda Mersin’in Gözne kasabası ve köylerinin yapay göletlerle 10 yılda nasıl kalkındığını anlatmış, Tapan’ında yapay göletlerle kısa sürede kalkınabileceğini belirtmiştim. Bu yazım da yapay göletlerin Tapan’a nasıl uygulayabilir olduğunu göstermek için yaptığımız “başarısız” girişimi anlatacağım.
16 Kasım 2012 Cuma günü Sn. Şeref Işık, Sn. Fatih Azgın ve Sn. Ziya Yiğit ile birlikte Kozan’dan Feke’ye gittik. Amacımız yapay gölet konusunu kaymakam Sn. Mehmet Balıkçılar’a anlatıp, desteğini aldıktan sonra da Tapan muhtarları ve konuya ilgi gösterenlerle 24 Kasım tarihinde Mersin’in Gözne kasabası Değirmendere köyüne göletleri yerinde görmek için günü birlik seyahat yapmaktı. Sn. Balıkçılar’ın sekreterinden 15 dakikalık randevu alarak, yapay gölet konusunu ve diğer konuları yaklaşık 1 saat görüştük. Bize umduğumuzun çok üzerinde zaman ayırması, yapay gölet konusunda ve görüştüğümüz diğer konularda verdiği destekten dolayı Sn. Balıkçılar’a teşekkür ediyoruz.
Aynı gün Feke’de, yapay gölet ve Mersin’in Gözne kasabası Değirmendere köyüne, yapay göletleri yerinde görmek için, 24 Kasım 2012 tarihinde yapılacak günü birlik seyahat konusunu, Akoluk köyü muhtarı Sn. Mehmet Ali Aksoy ve Kırıkuşağı Muhtarı Sn. Hacı Mustafa Düzgün’e anlattık. Konuya sıcak baktılar. İletişimi güçlü ve girişimci bir kişi olması nedeni ile Sn. Mehmet Ali Aksoy’dan Tapan’ın diğer muhtarları ile görüşmesini ve seyahat organizasyonunu yapmasını istedik. O da kabul etti. Yine aynı gün akşam Tapan’a geçtik ve Tenkerli köyünde , muhtar Sn. Yusuf Ocak ile görüştük, konuya sıcak baktı. 17 Kasım 2012 Cumartesi günü Kaşaltı köyü muhtarı Sn. Salim Demirbağ ile telefonda görüştüm. O da konuya sıcak baktı. 18 Kasım 2012 Pazar günü İncirci köyü muhtarı Sn. Ahmet Sarıboğa görüştük. O da konuya sıcak baktı. Aynı gün Tarımsal Kalkınma Kooperatifi başkanı Sn. Yusuf Başar ile görüştük. Konuya hiç sıcak bakmadı, olumsuz görüş belirtti ve geziye gelmeyeceğini açıkça söyledi. Böyle bir düşüncede olan kişinin nasıl olup ta Tarımsal Kalkınma Kooperatifi başkanı olduğunu anlayamadık. Market Sahibi Sn. Emrah İncer, Dokumacı Sn. Yusuf Erdoğan ve Kahveci Sn. Yaşar Köz ile görüştük. Onlarda konuya sıcak baktılar. Bende bu görüşmeleri telefon ile Akoluk köyü muhtarı Sn. Mehmet Ali Aksoy’a ilettim. Aynı gün akşamı Adana’ya döndük. Adana’dan da üç kişi katılacaktık. Neredeyse bir minibüsü dolduracak insan olmuştu.
19 Kasım 2012 Pazartesi günü Gözne kasabası Değirmendere köyü muhtarını ve köyde göletleri yapan iş makinası operatörünü arayıp, 24 Kasım 2012 tarihinde köylerine yaklaşık 15 kişi geleceğimizi, bize zaman ayırmalarını ve yapay göletin nasıl yapıldığını, 10 yılda neler yaşadıklarını ve nasıl geliştiklerini anlatmalarını istedim. Onlarda 24 Kasım gününü bize ayırmak için söz verdiler.
23 Kasım 2012 Cuma günü Sn. Şeref Işık beni aradı. Öğrendim ki; 24 Kasım tarihinde Mersin’in Gözne kasabası Değirmendere köyüne Akoluk muhtarı dışında, muhtarlardan kimse gelemiyormuş. Hepsinin bir mazereti çıkmış. Bende Akoluk muhtarını aradım, bir de kendim dinledim, Tapan Muhtarlarının çok önemli (!..) mazeretlerini. Sn. Şeref Işık bütün muhtarlara telefon mesajı attı. Akoluk muhtarı hariç hiç birinden ses yok. Bende Değirmendere muhtarı ve iş makinası operatörüne, bizim muhtarlar organize olamadı diyemedim. Onun yerine, bizim muhtarlar çok aydın (!..), öğretmenlerine sahip çıkıyorlar ve 24 Kasım Cumartesi olmasına rağmen, köy öğretmenlerinin “Öğretmenler Gününü” kutladıkları için gelemiyorlar dedim.
Değerli Tapan Muhtarları!…
Sizler köyün önde geleni ve seçilmiş kişilerisiniz. Köylüye örnek olacak kişilersiniz. Resmi olmasa da, gayri resmi köyünüzü kalkındırmak, önderlik etmek, yol göstermek sizin asli göreviniz. Siz bu konuda bir şey yapamıyorsanız, yapanlara destek olmalısınız, engel değil. Bir muhtar, bir hafta önce bir yere gitmek konusunda olumlu görüş bildirmişse, işini gücünü ona göre organize edip, o yere gitme sözünü yerine getirmelidir. Bu neden ile; bir Tapan’lı olarak, Tapan’ın kalkınmasını istediğim için ve günübirlik bir seyahati organize edemediğinizden dolayı sizlere sitem ediyorum.
Değerli Tapanlılar!…
Yukarıda anlattığım gibi, muhtarlarınız gölet yapımını öğrenmeye ve öğretmeye istekli görünmüyorlar. Birey olarak sizler, gölet yapımını öğrenip, kendi tarlalarınızı sulayabilir, gelir durumunuzu iyileştirebilirsiniz. Bir göletin nasıl yapıldığı “Tapan’ı Yapay Göletlerle Kalkındırma” başlıklı yazımda anlatılmıştır. Buradan öğrenebilirsiniz.
2013 yılını, Tapan’da gölet yapma yılı ilan edip, Tapan’ı Yapay Göletlerle Kalkındırabiliriz.
Saygılarımla,
Bayram Hasan Yiğit
BAYRAM HASAN YİĞİT
İnsan ne için yaşar?
Bu soruya insanlar çok farklı cevaplar verebilir. Siz de aşağıdaki gibi veya farklı cevaplar verebilirsiniz.
– Para kazanmak için.
– Eş dost kazanmak için.
– Evlenmek, aile kurmak, çocukların olması için.
– Dinini yaşamak için.
– Milletini ve vatanını sevmek için.
– Ünlü olmak için.
– Fikir ve projeler üretmek için.
– ………………
Bu cevapları daha da uzatmak mümkündür. Gerçekte ise bu sorunun tek bir cevabı vardır. İnsanlar “mutlu“ olmak için yaşar.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 2009 yılı itibarı ile Türk erkeklerinin ortalama ömrü 72 yıl, Türk kadınların ortalama ömrü ise 77 yıldır. Dolayısı ile Türk insanın ortalama ömrü yaklaşık 75 yıldır. Diyelim ki 40 yaşınızdasınız. Önünüzde mutlu olmak ve mutlu yaşamak için 35 yılınız var. Hayata bir de şekilde bakıp, geriye kalan ömrünüzü nasıl geçireceğinize karar vermeniz lazım.
Şimdi yukarıdaki cevaplara geri dönelim.
– Para kazanmak sizi gerçekten mutlu edecek mi? Eğer kazanacağınız para haksız, başkalarının hakkı veya yasal olmayan yollarla elde edilen, sizi huzursuz edecek ve sizi mutlu etmeyecek ise; o parayı kazanmayınız.
– Eş dost kazanmak sizin çevrenizi genişletecek, kapısını çalacağınız bir dostunuz olacak, acılarınızı ve sevinçlerinizi paylaşacağınız birileri olacak ve mutlu olacaksanız, hiç durmayıp elinizden geleni yapınız.
– Evlenmek, aile kurmak, çocuklarınızın olması sizi mutlu edecek ise; evleniniz ve mutlu olunuz. Ama istemediğiniz biriyle evlenerek, ömür boyu cehennem azabı çekecekseniz hiç evlenmeyiniz.
– Dininizin gereklerini yerine getirerek, dini bir hayat yaşayarak mutlu olacaksanız, hiç durmayın dininizin gereklerini ve detaylarını öğrenerek hayatınızı buna göre yaşayınız. Dini kişisel çıkarlarınıza alet ederek; içiniz başka, dışınız başka olacak ve yıllar sonra bundan dolayı vicdan azabı çekecekseniz, bu yola hiç girmeyiniz.
– Vatanınızı ve milletinizi severek bir hayat yaşayarak mutlu olacaksanız, gecikmeden vatan millet sevgisinin gereklerini yerine getirin ve mutlu olunuz. Vatan ve millet sevgisini kişisel çıkarlarınızı sağlamak için göstermelik yaparak, yeri geldiğinde kendi çıkarlarınızı vatan millet sevgisinden üstün tutacaksanız, bu şekilde davranmayınız.
– Ünlü olmak sizi mutlu yapacak ise, ünlü olmanın yollarını arayarak bulunuz. Ünlü olmak sizi mutlu etmeyecek ise, kendi halinizde yaşayarak mutlu kalınız.
– Fikir ve proje üretmek sizi mutlu yapacak ise, fikir ve proje üretmek için çok okuyunuz ve çok çalışınız. Fikir ve projeler üretmek sizi mutlu etmeyecek ise; düşünmeyiniz, okumayınız, yazmayınız, başkaları sizin yerinize düşünsün. Daha sonra da bu millet niye geri kalıyor, bizi geri bırakan hep dış güçler diye serzenişte bulununuz. Eğer siz proje, fikir ve strateji üretmezseniz, elbette dış güçler sizi geride bırakır, hem de ortaçağ karanlığında.
– ……………………..
Değerli okuyucularım,
Elbette yukarıdaki örnekleri arttırmak mümkündür. Konunun özeti; işiniz, uğraşınız ve düşünceleriniz ne olursa olsun, sizi mutlu edecek iş, uğraş ve düşüncelere sahip olmalısınız. “Mutluluk” sahip olacağınız iş, uğraş ve düşünceler için “karar verme kriteri” olmalıdır.
2013 yılına, gelecek yıllarda sizi mutlu edecek iş, uğraş ve düşüncelerin neler olacağına karar vererek girmenizi dilerim.
Mutlu Yıllar Değerli Okuyucularım!..
Mutlu Yıllar Kozan!..
Saygılarımla,
Bayram Hasan Yiğit
BAYRAM HASAN YİĞİT
2005 yılının Ağustos ayı başında Varsaklar Derneği Sofula’da toplanmış Tapanı nasıl kalkındırırız diye konuşmuştuk. Hepimizin hem fikir olduğu, Tapan’ın toprakları sulanır ise, Tapan kısa sürede kalkınacaktır. Tamamen gönüllülük esasına dayalı bir ekip oluşturup, Tapan’da inceleme yapmaya ve buradan çıkacak sonuçla devletin ilgili birimleri ile konuşmaya karar verdik. Dediğimizi de yaptık. Yaptığımız çalışmalar sonucunda Tapan’ın yapay gölet ile sulanabilineceğine karar verdik. Yaptığımız çalışmaları da Feke Kaymakamlığına, Adana İl Özel İdaresine, DSİ’ye ve Kırsal Kalkınma Dairesi Başkanlığına ilettik. Sonuç ise; tahmin ettiğiniz gibi, yılan hikayesi, yani sonuç yok.
Aradan 7 yıl geçti. Ama benim aklımdan Tapan’ın sulanması hiç çıkmadı. Çeşitli sohbetler sırasında Mersin’in yaylalarında tarlaların yapay göletlerle suladıklarını duydum. Bunun ne kadar gerçek olduğunu anlamak için, Mersin’in Gözne kasabasının Değirmendere köyünden bir arkadaş bulup, buraya 10 Kasım 2012 tarihinde ziyarete gittim. Yollarda ve Değirmendere köyünde gördüğüm göletler beni şaşırttı ve çok hoşuma gitti. Köylülerle ve gölet yapan ustalarla konuştum. Notlar aldım ve fotoğraflar çektim. Öğrendiklerimi hem yazmalıydım, hem de insanlara, özellikle de Tapanlılara anlatmalıydım.
Bir gölet nasıl yapılacağı aşağıda anlatılmaktadır.
Sulanacak arazinin kaç dönüm olduğu tespit edilir.
Suyun serbest düşmesinden faydalanmak için gölet sulanacak arazinin üst kısmına yapılır.
Gölet, kışın yakından geçen bir derenin suyu ile doldurulur. Gölet yeri seçilirken buna dikkat edilmelidir.
Bir dönüm tarla için 250 ton gölet hacmi olması gerekir. Örnek; 10 dönüm tarla için 2500 ton gölet hacmi olması gerekir.
İş makinası ile gölet yukarıda verilen fotoğrafta gösterildiği gibi açılır ve üzerine membrane (kalın muşamba) serilir.
Yazın sıcaktan dolayı buharlaşma yarım metre ile bir metre arasında olmaktadır. Gölet hacmi hesaplanırken bulaşma miktarı da hesaba katılmalıdır.
Değerli Tapanlılar,
Yukarıda anlatıldığı gibi, yapay gölet yapmak zor değil. Duyduğum kadarı ile, siz iş makinaları ile göleti hazırlatırsanız, tarım il müdürlüğü gölet muşambasını veriyormuş. Ama bilgi doğru olmayabilir.
Benim size önerim ise; devlet ister yardım etsin, ister etmesin, siz kendi göletinizi yapar ve çok çalışırsanız, göletin parasını suladığınız sebzelerle ile bir yılda çıkarırısınız.
Mersin’in Gözne kasabası ve çevresindekiler 10 yılda memleketlerini yapay göletlerle kalkındırmışlar. Neden Tapanlılarda yapay göletlerle kendi yöresini kalkındırmasın?
2013 yılını, Tapan’da gölet yapma yılı ilan edip, Tapan’ı Yapay Göletlerle Kalkındıralım.
Saygılarımla,
Bayram Hasan Yiğit