AYÇA ÖZTORUN

AYÇA ÖZTORUN

06 Nisan 2024 Cumartesi

Dr. Azimet Özdemir

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dr. Azimet Özdemir

Dr. Azimet Özdemir
0

BEĞENDİM

ABONE OL

AYÇA ÖZTORUN

Sanatsal yaratıcılığın, sanatta ve yaşamda güzel ve güzellik denen kavramın bilimi ve bilim dalına estetik deriz.

Yani başka deyişle insanın duyularını olumlu yönde etkileyen değerlerin bütünüdür estetik.

Günümüzde güzellik merkezlerinin fazlasıyla çoğaldığını görmekteyiz. İnsanlarda arz talep olmasaydı bu tür merkezlerde fazlasıyla olmazdı.

İnsanların fiziksel anlamda estetik kaygılarına ışık tutmak ve profesyonel merkezleri tercih etmeleri açısından, doğru adresler neresidir? Sorusuna yanıt aramak adına, başarılı bir hekimle görüşmem gerektiğini düşündüm.

Sanat camiasında sıkça başarısından söz edilen Plastik Cerrah Azimet Özdemir’le röportaj yapmaya karar verdim. Bize onca yoğunluğu arasında zaman ayırıp, sorularımıza yanıt verdiği için, gazetem KozanBilgi.Net ve kendi adıma çok teşekkür ediyorum.

Doktor Azimet Bey’in Nişantaşı’nda ki kliniğine gittiğimde, beni çalışanların güler yüzle karşılamalarıyla, evimdeyim hissine kapıldım.

Azimet Bey,   yoğun hasta trafiğinin arasında, beni gayet samimi, sevecen bir şekilde karşıladı. Daha önce bir makalemde, doktor hasta iletişiminin önemi hakkında yayınlanmış bir yazım vardı. Doktor beyi beklerken hastalarıyla sohbet etme fırsatı da bulmuştum. Doktorun hastalarıyla iyi iletişim kurma yetisi, hastanın yüzünü güldürecek sonuçlara ulaşmasını sağlaması, ortaya muhteşem sonuçların çıkması, hasta doktor arasında kurulan muazzam bir bağdır.

Ben gerçekten doğru adresteydim ve okurlarımı, Azimet beyden alacağım bilgiler doğrultusunda aydınlatacağımdan eminim.

-Azimet bey, bana zaman ayırdığınız için gazetem ve kendi adıma çok teşekkür ederim. Bana kısaca kendi biyografinizi anlatabilir misiniz?

Dr. Azimet Özdemir – Bende gazetenize ve size, ziyaretinizden dolayı teşekkür ederim.

1975 Maraş Elbistan doğumluyum. 1993 Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. 2001 yılında mezun oldum. İki yıl Erzurum’da pratisyen hekimlik yaptım. İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Uzmanlığını kazandım ve uzmanlığımı aldıktan sonra askere gittim. O dönemde tekrar sınava girdim. Sınavı kazanınca, İstanbul Daire Başkanlığı yaptım ve Vakıf Gureba Hastanesi Plastik Cerrahi Bölümünü kazanıp, uzmanlığımı aldım. Tam teşkilatlı bir hastanenin yöneticiliğini yaptım. Ardından Siirt’e mecburi hizmet için gittim. 2014 yılından bu yana da Nişantaşı’nda kendi kliniğimi açtım.

-Birçok sanatçı arkadaşımdan, özellikle ismini vermemin etik olmayacağı, hem güzelliğine, hem de sanatına hayran olduğum, film yıldızı hanımefendi, hekimliğiniz konusundaki başarınızdan söz etti. En iyi sonuca ulaşabilmek için, hangi lazer tekniği sonuç veriyorsa o konuda hastayı aydınlatıp, cildi tanıdıktan sonra tedavi uyguluyormuşsunuz.  Estetik ameliyatı sonrası da, iyi sonuca ulaşana kadar, hastalarınızla fazlasıyla ilgili olduğunuzdan bahsedildi. Başarılarınızı duyup, sonuçları görünce, sizinle röportaj yapmayı tercih ettim. Okurlarımın merak ettiği soruları bize yanıtlarsanız çok sevinirim.

Dr. Azimet Özdemir – Tabi, memnuniyetle…

-Estetik ameliyatları ve lazer yöntemleri bu dönemde çok popüler oldu. Bize estetik ameliyatları ve lazer uygulamalarını anlatabilir misiniz? Ameliyata ne zaman gereksinim duyulur? Doğru lazer uygulamaları hangisidir?

Dr. Azimet Özdemir – Estetik müdahaleler, son dönemlerde Türkiye’de oldukça popüler oldu. Hemen hemen her ay, Avrupa ’ya da gidiyorum. Kendi dalımla ilgili kongrelere davet ediliyorum. Bizim ülkemizde sadece ünlüler değil, halkın içinden birçok insan, estetik konusunda çok daha bilgili ve görselliğe özen gösteren insanlar.

Dünyada, Amerika, Brezilya ve Türkiye, cerrahi işlem ve lazerle gençleşme girişiminde en ön sırayı alıyor. Avrupa’ya gittiğimde, Estetik girişimler konusunda Avrupa’nın, bizim ülkemizin on, on beş yıl gerisinde kaldığını görebiliyorum. Hekimleri de öyle, hastaları da.

Türkiye’de hasta portföyü çok daha bilinçli. Fakat burada da bazı yanılgılar olabiliyor tabi. Yüz gençleştirme de ve leke tedavilerinde o kadar çok lazer tekniği var ki, hastalarında kafası haliyle karışıyor. Bir hastanın yüzüne uygulanması gereken en doğru lazer tekniğini, kulaktan dolma önerilere kanmaksızın, Uzman Doktora başvurmaları ve doktorun önerilerini önemsemeleri gerekiyor.

Lazer tekliğinde çok fazla uygulama var.  Böylelikle hastaların kafası da haliyle karışıyor. Müthiş bilgi kirliliği de var. Dönem dönem kulaktan dolma önerilerle, ya da bir yerlerden okuyarak, hasta geliyor, “bana şu lazer tekniğini uygulayın” diyor. İlk önce hastanın cilt yapısını tanımak gerekiyor. Bazı hastalar cilt yapısını bilemiyor ve kafasına göre lazer yaptırmayı istiyor. Kısa dönemde ekonomik kârı gözeten insanlar, hastayı aydınlatmak yerine, hastanın istediği lazeri uyguluyor. Peki, sonuç? Sonuç vahim!..

Ben gelen hastalarımın cilt dokusunun, neye yanıt vereceğini bilmem açısından, gerekirse bir takım tahliller yaptırıyorum.  En iyi sonucu veren lazer sistemine yönlendiriyorum. Cildine uygun olmayacak lazer sistemini, hasta istese de asla kabul etmiyorum. Benim kliniğimden çıkan hasta, mutlu çıkmalı.

Estetik, İnsanın duyularını olumlu yönde etkilemektir. Kısacası güzel görünmek. Benim amacım, bana umut bağlayıp gelen hastalarımın, en güzeli yakalaması ve hedefine ulaşmasını sağlamak.

-Kaç çeşit lazer tekniği vardır? Yüz gençleştirme de en etkilisi hangisidir?  En iyi çözüm ameliyatla yüz gerdirme mi? Yaşlanmayı ameliyatsızda geciktirebilir miyiz?

Dr. Azimet Özdemir – İlk önce mutlaka Cerrahın, hastanın yüzünü görmesi lazım. Acaba germemi gerekir? Lazer mi gerekir? PRP mi gerekir? Bunu bilip, hastayı ona göre yönlendirmek gerekir. Doğrusu bir Dâhiliye doktoruna nasıl gidiliyorsa, Plastik Cerrahına gidip, muayene olup, öyle karar vermesi lazım.

Birçok hasta, kliniği telefonla arayıp, “ben işlem yaptıracağım. Fiyat ne kadar?” deyip, öyle geliyor. Nasıl böyle bir karar verebilir insan? Bu çok facia bir durum. Bu iyi sonuçlar vermez. Hasta geliyor, “bana ultrasonik yüz germe yap” diyor. İyide ne biliyorsun sende iyi sonuçlar vereceğini? Bu bakış açısıyla yaklaşan çoğu insanın yüzde atmışı başarısız bir sonuçla karşılaşıyor. Sonuç, hasta için psikolojik travma. Maddi kayıp ve zaman kaybı…

İdeal bir yüz için, yaşlanmayı geciktirici yatırımlar yapabiliriz. Yani, yüzü yıpratmadan korumaya almak. Bu konuda iyi sonuç veren yöntemler var. Ama doğru uygulanırsa…

Örneğin, hastanın kendi kanını alıyoruz, işlemden geçirdikten sonra hastaya uyguluyoruz. Bu yönteme PRP diyoruz.

Daha maliyetli ama sonucunda daha da memnuniyet duyacağımız, kök hücre yöntemimiz var. Kulak arkasından aldığımız deri parçasından üretiyoruz. Anti aging…

Bir bakıma hücre yenilenmiş oluyor. Kulak arkasından aldığımız deri parçasını, laboratuvarlara gönderiyoruz. Dört veya altı hafta sonunda, bize o deriden üretilen dört cc kadar kök hücre gönderiyorlar. Bunu hastamıza on, on beş gün arayla, dolgu ve botoks  gibi yüze uyarlıyoruz. Bu işlemden sonra müthiş değişim oluyor. Yüzdeki ince çizgileri yok ediyor ve yüze fresh görünüm sağlıyor. Hatta yüz germe gibi olmasa da, lifting oluşuyor.

-Leke tedavisi için hangi lazer teknolojisi iyi?

Dr. Azimet Özdemir – Şu sıralar en başarılı yöntem, karbon pealing işlemidir. Bu işlem yapıldıktan sonra, muhteşem sonuçlar elde edebiliyoruz ama bir daha leke çıkmayacak diye bir kaide yok. Yüzü güneşten koruyan yüksek faktörlü kremleri muhakkak kullanmak gerekiyor.

-Şu sıralar kaş altına ve gözaltını aydınlatan dolgular var. Bunun başarı oranı nedir?

Dr. Azimet Özdemir – Hastaya uygulanması gereken dolgu FDA(Amerikan ilaç ve gıda teşkilatı) onaylı olması lazım. Piyasada yirmi, yirmi beş çeşit dolgu var. Aralarında dört beş tane FDA onaylı dolgu var. Bunun dışında asla başka marka kullanıp, hastalarımı mutsuz etmem. Dolgu anında istediğimiz sonucu verebilir. Gözaltına ve dudakla yanağın birleştiği yerlere uygulanır. Hastayı daha genç gösteren güzel bir yöntemdir. Bazı çökük bölgelere de uygulanır.

Dolgu maddeleri hyaluronik asit içerir. Dört ay ile bir buçuk yıla kadar kalıcılık süreleri vardır.  Markanın kalitesi, kişinin kendi vücut yapısı göz önünde bulundurulmalı. Örneğin bir dudak dolgusu yapıyorsunuz, bazı hastalarda bir buçuk yıl dayanırken, bazılarında altı ay kalabiliyor. Beş ila sekiz yıllık dolgu da var ama o yüzün her tarafına uygulanamıyor. Kalın bir dolgu olduğu için şakaklara ve çene ucuna yapabiliyoruz. Meme ve popo büyütme için de bu dolguyu kullanabiliyoruz.

-Son dönemlerde çene uzatma. Çene kısaltma gibi estetik ameliyatlarının gündeme geldiğini duydum. Bu ameliyatlarda çeneye platin mi uyguluyorsunuz? Bu zor ve ağrılı bir işlem mi?

Dr. Azimet Özdemir – Çene, yüzümüzde çok önemli bir yapıdır. Önce ortodonti Uzmanının hastayı değerlendirmesini istiyoruz. Çenedeki en önemli olay, dişlerdir. Alt çene ve üst çene kapanıyorsa, yüzü, üç boyutlu bir sistemle tarıyoruz. O da FDA onaylı bir makine. Bu makine yüzün altın oranını çıkarıyor. Çenenin kaç milim uzun veya kısa olduğunu tespit ediyor, ona göre çeneye müdahale edilip edilmeyeceğine karar veriyoruz. Çene uzatma ameliyatlarının yanı sıra, biraz önce bahsettiğim gibi beş ve sekiz yıl dayanabilen dolguyu da hastanın çenesine uygulayabiliyoruz ve ortaya muhteşem sonuçlar çıkabiliyor.

-Kırklı yaşlardan sonra, özellikle kadınların ellerinde gözle görülür deformasyonlar ve yaşlılık lekeleri oluyor. Buna nasıl bir çözüm bulabiliriz?

Dr. Azimet Özdemir – Yüze nasıl lazer uygulama yapıyorsak, ellere de aynı işlemi yapıyoruz. Ellerin üzeri fazlaca yıpranmış ve yaşlanmışsa, hastanın vücudundan aldığım yağı, ellere de uyguluyorum. Hastanın eli, on yaş geri sayıyor ve güzel bir sonuç çıkıyor ortaya.

-Hocam, saç ekme işleminde de çok fazla hastanız var. Özellikle erkek okurlarımın merak ettiği sorulardan biri de saç ekimi. Bu konuda da profesyonel olduğunuzu biliyorum. Çünkü üç yakın dostumun saç ekim işlemini yaptınız. Oldukça doğaldı. Onları tanımasaydım anlamamın imkânı yoktu. Bazı merkezlerde bu işlemler yapılıyor ve birçok insan çim adam gibi oluyor. Sanki saçlar, seyrek atılmış tohuma benziyor. Hem erkeklerde, hem kadınlarda, saç ekme işleminde dikkat edilecek hususlar nelerdir?

Dr. Azimet Özdemir – Türkiye saç ekiminde dünyada bir numara. Ama problem şu ki çok fazla kaçak merkezler var. Sağlık Bakanlığı ve Plastik Cerrahi dernekleri, bir türlü bunun önlemini alamadılar. Ayda 15-20 den fazla asla saç ekim işlemi yapmıyorum. Para kazanacağım diye, gücümüzün ötesinde, performans harcamaya kalkıp, günde üç dört hastaya saç ekmeye kalkarsak, sizin dediğiniz tabirle, çim adam gibi seyrek sapan saçlarla dolaşır hastalar. Baştan savma işlere hiç tahammülüm yoktur.

Düşünebiliyor musunuz kaçak merkezler, günde beş altı insana, saç ekim işlemi uyguluyorlar. Ben günde bir hastaya saç ekim işlemi uyguluyorum. Bu da estetik bir girişimdir ve özenilerek yapılması gerekir. Marketten elma alır gibi, sonuçlarını araştırmadığımız merkezlerde, pazarlık yapılarak saç ekimi yaptırıyorlar. Hasta istediği sonuca ulaşamayınca çok mutsuz oluyor.

Saç ektirmek isteyen kadın hastalarımızda, enseye doğru olan saçlı bölümden, gizli şekilde ince bir çizgi halinde, saçı kazıyor ve o bölgeden aldığımız kökleri, seyrek bölgelere, hastanın saçını kesmeden, ara boşlukları saç ekerek doldurabiliyoruz. Ense bölümündeki ince çizgi halinde kestiğimiz saçların açık kalan yerlerini, diğer saçlar kapatıyor. Zaten bir süre sonra saç çıkmaya başlıyor.

 Saç ekme işleminde, saçın dökülme olasılığı çok düşük. Hemen hemen dökülmüyor da diyebiliriz. Ama insanlarda oluşan bir yanılgıdan da bahsetmeden geçmeyeyim. Saçlar yoğun dökülmeye başladığında, nasıl olsa biraz daha dökülecek, bu nedenle iyice dökülmesini bekleyip, öyle saç ektireyim düşüncesi var. O zaman da şöyle bir problemle karşı karşıya kalıyoruz. Hastada saç kalmadığı için ekecek saç bulmakta zorlanıyoruz.

Kadın hastalarımın birçoğu hormonel bozukluklardan ve tiroid bozukluklardan, saç dökülmesiyle karşı karşıya kalabiliyor. Biz hekimler saç ekimi yapmaya karar vermeden evvel, bir takım testlere tabi tutmamız gerekiyor. Belki çinko eksikliği, bakır eksikliği vardır. Bir demir eksikliği anemisi bile saç dökülmesi yapar. İşte o durumlarda saç ekimi yapmaya gerek yok. İlaç tedavisi yeterli olacaktır.

-Her yerde lazer merkezleri var. Kuaför salonlarında bile lazer epilasyon makinaları var. Doktor gözetimi olmaksızın yapılan lazerler ne kadar sağlıklıdır?

Dr. Azimet Özdemir – Lazer epilasyon merkezleri bu caddeye çıkın, elli ’ye yakın dükkân bulabilirsiniz. Dikkatinizi çekerim dükkân diyorum. Çünkü çok titizlik gösterilecek bir durumken, ışık attık mı? Attık! Bitti diyorlar. Peki, sonuç? Kıl kökleri geçici yanar ve bir süre sonra tekrar çıkar. Bazen de çok ciddi yanıklarla karşı karşıya gelinebilir. Lazer ağzının hiljeni korkunç önemli. Mantar hastalığına ve birçok sıkıntılı durumla karşı karşıya gelinebiliyor. Çünkü o dükkânlarda lazer başlığını değiştirmeyebiliyorlar.

Lazer epilasyonda, öncelikle değinmemiz gereken en önemli konu, cihaz doğru mu? Piyasada IPL ışık kaynağını, lazer diye insanlara satıyorlar. Bu ışık kaynağı kıl kökünü yakıyor ama ışık kaynağı olduğu için, hiçbir sonuç elde edilemiyor. Kıllar bir süre sonra tekrar çıkıyor.

Alexandrite ve Diode olmak üzere, kesim çözüme ulaştıran lazerlerimiz var. Bu cihazlar çok pahalı kaliteli cihazlar ve hekimin kontrolünde olmalıdır. Estetisyenler ve teknisyenler de bu işlemi yapabilir ama dediğim gibi bir hekim kliniğinde olmalıdır. Yasada da bu böyle. Birçok lazer epilasyonla ilintili, yanık vakalı insanlar gelmiştir muayenehaneye.

-Erkeklerde, burun estetiğinde dikkat edilmesi gereken durumlar nelerdir?

Dr. Azimet Özdemir – Her insanın yüzü farklı farklıdır. Kemikli bir yüze, küçücük bir burun çok komik olur. Erkek hastalarımın burun estetiği operasyonundan önce, hastamın beklentilerini dinlerim. Karşılıklı düşüncelerimizi ortaya koyar, bilgisayar da hayal ettiği burnu, hastanın yüzüne uyarlayarak, ameliyat öncesi gösteririm. Hangisinin görecesi güzel ve çekiciyse, ona karar kılar, mutlu mutlu ameliyatımıza gireriz. Kadın hastalarım için de aynısı geçerli.

-Doktor bey, Avrupa hastalarınız çok fazla. Sanıyorum ününüz yurt dışına da taşmış. Tebrik ediyorum başarılarınızı.

Dr. Azimet Özdemir – Ben işimi severek yapıyorum Ayça hanım. İşim sanatla eş değerde. Çünkü adı üstünde estetik. Bir ressam, fırçasını eline alır ve tablosunda şaheser görmek için başlar çizime. Benim sanatımda ressamın tablosuna benzer.

Hastalarımın hepsi çok kıymetli. Her biri benim için birer eser. Ben küçük dokunuşlarla veya büyük cerrahi işlemlerle, şaheser ortaya koymaya çalışıyorum. İnsanlarımızın hepsi farklı bir karakter ve karakterin yüze yansıması ile farklı mimikler ortaya koyuyorlar. Her hastayı aynı hale getirmeden, yüzün kendine has güzelliğini ortaya çıkarmak isterim. Sanıyorum hastalarım benden memnun ki, bir hasta, yüz hasta olabiliyor.

Avrupa, Ortadoğu, Türkiye hastaları hiç fark etmiyor benim için. Kim nereden gelirse gelsin, kliniğimizde onları güler yüzle ağırlamak, sağlık problemlerine yanıt aramak ve çözüme ulaştırmak için sevgi ve özveriyle elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

-Doktor bey, iyi ki sizi tanıdım. Bu içten tarzınız, sevecen yanınız, ilkeli duruşunuzla insanlara şifalı el olmanız büyük bir başarı. Güzelliklere estetik katarak, hastalarınızın takdirini kazanmışsınız. Tebrik ediyorum sizi. Ayrıca Gazetem ve kendi adıma, bizleri ağırladığınız için teşekkür ederim.

Dr. Azimet Özdemir – Ben sizlere teşekkür ederim. Sağlık probleminiz olmasında, çay kahve ve dostça bir merhaba için, sizi her zaman bekleriz. Okurlarınıza saygı ve sevgilerimi gönderiyorum.