AYÇA ÖZTORUN

AYÇA ÖZTORUN

06 Nisan 2024 Cumartesi

“AYASOFYA” Siyasi İllizyon

0

BEĞENDİM

ABONE OL

“AYASOFYA” Siyasi İllizyon

“AYASOFYA” Siyasi İllizyon
0

BEĞENDİM

ABONE OL

AYÇA ÖZTORUN

Kuran ve camii diyerek ve dini siyasete kalkan yaparak yürütülen kültür ve sanat kıyımı, bu ülkenin sonunu hazırlamaktan öteye gitmez.
Çok götürüp uz yediniz, doymadınız, bir arpa boyu yol gidemedik diye yolunuzu bulmaya devam ettiniz.

Bugün ben önemli bir konuya değineceğim.

Konumuz; kültür ve sanat mirası, turizmin kapısını açabilecek şahesere duyulan kin, AYASOFYA!

Her zaman meselleri çok sevmişimdir. Ataların miras bıraktığı mesellerden bir örnek verebilirim. “Keskin sirke küpüne zarar” koca bir eseri inkar etmek, bu ülkeye zarardan başka bir şey getirmez.

İnşasından sonra iki büyük yangına meydan okuyan, ve üçüncü kez inşa edilen, yaklaşık bin yıl kilise, beş yüz yıl cami olarak kullanılan Ayasofya, kültür ve sanatın harmanlandığı işçiliği ile dokusu bozulmadan hala ayakta kalıyorsa ve bu ülkeye güzellik katıyorsa, bu eserlerin dokusunu bozmak, bindiğin dalı kesmek demektir.

Kültür ve sanat turizminin bize maddi getirisini hesap etmemek, güzellikleri ile bu ülkeyi tüm dünyaya gururla tanıtmak yerine, adeta bir enkaza çevirmek, bu halkı sevmemek, vatanı sevmemektir. Senlik benlik yaratmaktır, etnik kökenlere, inanışlara levanten vatandaşlarımıza, emeğe, kültüre ve sanata saygı duymamaktır.
Katliamdır! Yeni nesilin hakkını çalmak, tarihe hainlik yapmaktır.

Bu topraklarda sayılamayacak kadar çok camii vardır. Çamlıca tepesinde ormanı katlederek kurduğunuz Çamlıca camiini dolduramazken, bu kadar elzem mi Ayasofya’nın camii olması?

İbadette gizlidir, kabahatte diye bir söz vardır. Bakıyorum da ibadeti gösteriş için, kabahati de alenen yapar oldunuz.

Mimar Sinan Ermeni asıllıdır ve çocuk yaşta devşirilmiştir. Onun ve birçok Ermeni, Rum asıllı mimarların eli değdi İstanbul’un her köşesinde heybetiyle duran tarihi binalara!
Günü gelecek, vandal ve gerici kesim, bu yapıtları nakış gibi işleyenlere kin tutup, gâvurun eli değdi, mekruhtur diye baltasını saplayacak tarihin gövdesine!

Anadolu’nun dört bir yanında saltanatı ile duran eserleri anlatsam mürekkep yetmez! Sadece İstanbul’da ki önemli eserlerin bir kaçını kimler yapmış anlatayım.

Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı ihtişamının ebedileşmiş halidir ve Garabet Amira Balyan mimarisini üstlenmiş, inşaatı bitene kadar sarayı nakış gibi işlemiştir.

PARAMPARÇA EDİN, İZİ KALMASIN!

Rami Kışlası, Davut Paşa Kışlası, Tophane Arabacılar Kışlası ve aynı zamanda Gezi Parkı yapılmak için yıktırılan Taksim Topçular Kışlası’nı da o yaptı.
Üsküdar’da bulunan ve Boğaziçi sülietinin baştaçlarından olan Selimiye Kışlası’nı da o yaptı.

YIKIN!

Kirkor Balyan Selimiye Kışlası’nın yapımına 1800 yılında başladı. Zamanla çeşitli olaylar sonucu tahrip olan kışlayı farklı zamanlarda yine Kirkor Balyan onardı.

ONU DA YIKIN!

Dolmabahçe Sarayı’nın önünü süsleyen 27 metre yüksekliği olan ve 4 katlı Dolmabahçe Saat Kulesi de, Dolmabahçe camii’de onların eseridir. Size göre Bizans tohumu sayılırlar, gâvurun elleri değmişse, camiinde ibadet edilmez!

YOK EDİN RAHATLAYIN!

İstanbul’un her yerinden görünen 85 metre yüksekliğindeki Beyazıt Kulesi’ni Kirkor Balyanı’n kardeşi Senekerim Balyan yaptı.
Boğaziçi’nin bir diğer kışlası olan ve kuleleriyle her daim masal dünyasından fırlamış gibi duran günümüzde askeri lise olarak kullanılan Kuleli Kışlası’nı Krikor Balyan’ın oğlu olan Garabet Balyan yaptı.

TAŞI TAŞ ÜSTÜNDE BIRAKMAYIN!

Şimdilerde yaş günü, düğün ve sünnet organizasyonlarını görgüsüzce gerçekleştirdiğiniz, her metre karesinde selfiler çekip, eserin ihtişamıyla hava attığınız Beşiktaş’la Ortaköy arasını bir buçuk kilometrelik anıtsal kordon gibi kaplayan Çırağan Sarayını da iç etmeyin, i yok edin çünkü günah! Çünkü Elin hristiyan gâvuru Sarkis Balyan mimarisini ve inşaatını yapmıştır.
Çırağan Sarayı sönmekte olan imparatorluğunun mimari açıdan son ihtişamıdır. Aman ha kıymet bilmeyin!

Beyoğlu’nu, Şişli’yi, Taksim’i anlatsam ben biterim, yazı bitmez.
Frej’i, tarihi Botter’i, Mısır apartmanını da hristiyanlar yaptı. Ne bekletiyorsunuz, yıkın, imamlıktan evrilen müteahhitlere ihale edin!
Kapansın kültür turizmi, çocuklarımız bilmesin sanatsal mimariyi eşeklemesine yaşayalım!

Bu ülkenin güzelliklerine balta vurmak vicdansızlıktan başka bir şey değil. Vicdanı olmayanın, hukuku guguk, dini, ismardır.
Onların cenneti kendilerine, cehennemi bize adanmıştır.

Kıldan ince kılıçtan keskin Sırat, güzelliklere, barışa ve özgürlük mücadelesi için direnenlere sunulmuştur.

Hiç merak etmeyin, inanın sizi çok üzeceğiz. O Sırat’ın kıldan ince çetrefilli yollarını bu düzende ülkemin her renginden insanlarıyla aşıp geçeceğiz. Kardeş kardeş koklaşıp, kültürel zenginliklerimizi koruyarak farklı geleneklerle zenginleşeceğiz.

KENDİNİZİ AVUTMAYIN!

Tarihin sayfalarına yazılmış geçmişin anıtlarını nasıl sileceksiniz?
Ayasofya’da mozaiklerle tek tek işlenmiş, dininizin de kabul ettiği Peygamber İsa figürlerini, kutsal Meryem’in mozaiklerini secde esnasında; “bunlara secde mi duracağız” diyerek, badana altına gömeceğiniz aşikâr ama kültürel mirası yok ettiğiniz gerçeğini belleklerden asla silemeyeceksiniz.

Tarih kocaman harflerle insanlık ayıbı olduğunuzu yazacak ve ülkemize açtığınız yaralarla anılacaksınız.

Bu arada Muharrem İnce’nin bu konuda ki açıklamasına da kahkaha attım.

Muharrem bey hiç durma ilk namaza yetişemedin, en kısa zamanda Ayasofya’da İsa manzaralı namaza yetiş, ilk on arasına gir! Koş seni Başkan yapacaklar!

Tarihi ve kültürel mirasın ötesinde hristiyanlık inancının kutsal mabedi olan Ayasofya’ya saygı duymayanlar hiç bir inancın, kendi değerlerine saygı duymasını beklemesin.

Unutmayalım ki; bir çok medeniyete kucak açmış bu kadim topraklarda yaşayan, savaşlara kıyımlara tanıklık etmiş insanların öğretileriyle büyümüş neslin, savaş, etnik ayrımcılık, inanç ve ayrıştırma ile yaşamak gibi bir derdi yok.

Ayasofya gibi bir çok güzelliğin timsali tarihi ve kültürel mirasın yok edilmesi, siyasi çıkarlara alet edilmesi, her şeyden çok insanlığa karşı işlenen en büyük suçtur.