16 Haziran 2024 Pazar
Sadullah Kısacık: Öğretmenlerimiz Bir Anne, Bir Baba, Bir Abla, Bir Ağabeydir
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
Ali Cinan
Şu fani dünyada imtihan olmak için bulunan topyekun biz insanlar, her gün farkına vardığımız veya fark edemediğimiz veya bazen de farkına vardığımız birçok konuda imtihana tabi tutuluyoruz.
Sizlerce de malumdur ki Yüce Kitabımız Hz. Kurana göre insanın yaratılma mızın sebebi, dünyaya gelme sebeplerinden birisi yeryüzünde imtihan olmaktır. Diğer bir ifadeyle imtihan için gönderilmişiz. Buna göre bu dünya bir imtihan yeridir.
Ölüm ve hayat, hangimizin daha güzel davranışlar sergileyeceğini sınamak için, denemek için Rabbimiz tarafından yaratılmıştır
Her akan suyun denizi bulduğu gibi, her doğan canlının büyüdüğü gibi her insanında yaşadığı müddetçe bir takım imtihanlara tabi olcak, naruz kalacaktır. Ömür dediğimiz sermaye, hayat dediğimiz zaman dilimi imtihan için tanınan süredir. İnsana verilen her türlü nimet, mal, mülk, evlat, makam, mevki – keza her türlü sıkıntı, zorluk, acı, dert ve musibette, birer imtihan vesilesidir
Rabbimiz Münâfıkun Suresinde de mealen Ey iman edenler Mallarınız ve evlatlarınız sizi Allah’ın zikrinden alıkoymasın eğlemesin oyalamasın. Kim bunu yaparsa işte onlar hüsrana düşenlerin ta kendisidir. Burada şunuda söylemeden geçemeyeceğim. Yani bunlarla hiç meşgul olmayın demek değil, fakat bunlar sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Maksat dengeli götürmek.
Onun içindir ki Dünyaya çalışın, çalışın, çalışın ama dünyada kalacağın kadar çalışın.
Ahirete içinde çalışın, çalışın, çalışın ama Ahirette kalacağınız kadar çalışın buyrulmuş ona göre hayatımızı ayarlayacağız, yön vereceğiz.
Cenab-ı Hak müminleri bilhassa bu noktada ikaz etmekte, malları ve evlatları sebebiyle yaratılış gayelerinden uzaklaşmama hususunda uyanık bulunmaya davet etmektedir. İnsan, maişet derdi, fazla kazanma hırsı sebebiyle zaman zaman ibadetlerini ihmal edecek hallere düşebilir. Ayette mal ile evladın beraber zikredilmesinde, aile fertlerinin geçimini sağlama vazifesine de bir işaret vardır. Evlatlarımızı büyütürken, Allah’ın rızası dairesinde hareket edip, helal ve haramlara çok dikkat etmeli, zamanımızı kullanma açısından da asla kendi ibadet vazifelerimizi terk etmemeli ve geciktirmemeliyiz.
Dilerseniz mal sevgisini şu şekilde devam edelim. Salebe isminde fakir bir mümin vardı. Namazlarını devamlı Peygamber efendimizin arkasında kılardı. Fakirlikten bıkan salebe bir gün Efendimiz’e
Ya Rasülallah Benim için Allah’a dua et de bana biraz dünyalık versin der. Rasülullah
Ya salebe şükrünü ödeyebildiğin az, ödeyemediğin çoktan daha hayırlıdır senin için diye cevap verir Salebe müracatında ısrar ederek
Ya Rasülallah, Allah bana mal verirse yemin ederim ki sadaka vererek hayır yaparak şükrünü eda edeceğim diye teminat verir.
Bu ısrar üzerine Peyamber Efendimiz Salebeye mal vermesi için Allah’a iltica eder. Hz Allah sebebler halk eder ve Salebe koyun sahibi olur. Koyunlar çoğalır. Salebe Medine-i Münevvere dışında bir meraya çekilir. Beş vaktini cemaatle kılan Salebe yalnız Cuma namazlarını kılmak için haftada bir defa şehre gelmeye fırsat zor bulmaya başlar. Kısa zamanda koyunlar daha da çoğalıp büyük meralara sıgmaz. Salebe daha uzaklara çekilir ve sohbeti Nebevi den tamamen uzak kalır. Bu mahrumiyetin neticesi zenginliğin de verdiği gurur ile mal sevgisi Allah sevgisinin yerini almaya başlar.
O sırada da zekat farz kılınır. Allah Rasülü, Salebeye bir mektup yazarak Emri İlahiyeyi bildirir ve zekatını gelen memurlara vermesini emreder. Salabe memurların getirdiği mektubu okudukça yüzü şekilden şekle girer, asabı bozulur, evvelce verdiği sözü unutur da zekatını vermez. Bu cizye de nerden çıktı? diyerek zekatı inkar eder.
Memurlar dönmeden Cebrail a.s Allah-ü Teala’nın mealen şu Tevbe süresinin Ayet-i Kerimesini buyurur.
İnsanlardan bazıları, bize fazlı ile mal verirse mutlaka tasadduk edip Salih kimselerden olacağız diye Allah’a söz verirler. Allah fazlıdan mal verince de bahilli ederler ve Allahın emrinden yüz çevirirler. İşte böylece Hz Allah salebenin eski halini hatırlatıp zekatı inkar ile düştüğü küfürünü Rasülüne haber verir.
Memurlar gelir fakat bir şey konuşmadan Peygamber Efendimiz Ayet-i Kerimeyi okuyarak “Yazıklar oldu Salebeye “ buyurur
Rabbimiz, en çok sevdiği kullarını en büyük musibetlerle imtihan etmiştir. Bu sebepledir ki geçmişte en büyük sıkıntılarla imtihan olan kişiler, en çok sevdiği kulları olan peygamberler olmuştur. Zira Rabbimiz, dostluğuna talip kullarını böyle çetin imtihanlara tabi tutar. Hz. Âdem ebedilik arzusuyla sınanmıştır, ölümsüz olma isteği Hz. Âdem’in imtihanıdır. Hz. İbrahim, Hz. İsmail’le sınanmıştır, evlat sevgisi, Hz. İbrahim’in imtihanıdır. Hz. İsmail, canıyla imtihan edilmiştir. Hz. Yakup, Hz. Yusuf’la sınanmıştır, Hz. Yusuf, Züleyha ile imtihan edilmiştir. Hz. Eyyüb taşları çatlatan bir sabır imtihanından geçmiştir. Teslimiyetin, sabrın, cesaretin, iffetin, Rabbimize karşı samimiyetin timsali olan peygamberler, kulluk sınavının en güzel örneklerini sergilemişlerdir. Son peygamber, Hâtemü’l Enbiyâ, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ise imtihanın her çeşidiyle sınanmıştır. Âlemlerin Efendisi, imtihanın ne demek olduğunu, bir beşerin tek başına musibetlerle nasıl mücadele edebildiğini örnek hayatıyla bizlere göstermiştir. İşte bunlar bire intihandir ve kazanmışlardır.
Onun içindir ki Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta isyan etmemektir. Müminin görevi, her dâim nimetlere şükretmek, musibetlere sabretmektir, olduğu zaman iyide olmadığı zaman kötümü…