16 Haziran 2024 Pazar
Ali Cinan
Dilerseniz Zemzem suyunun tarihi – hikâyesi ile başlayalım.
İbn Abbas (r.a) şöyle anlatıyor
Hz. İbrahim beraberinde Hz. İsmail ve onu henüz emzirmekte olan annesi olduğu halde ilerledi. Kadının yanında bir de su tulumu vardı. Hz. İbrahim, kadını Beyt`in yanında Devha denen büyük bir ağacın dibine bıraktı. O gün Mekke`de kimse yaşamıyordu, orada hiç su da yoktu.
Ey İbrahim, bizi burada, hiçbir insanın hiçbir yoldaşın bulunmadığı bir yerde bırakıp nereye gidiyorsun? diye seslendi. Bu sözünü birkaç kere tekrarladı. Hz. İbrahim, emir gereği ona dönüp bakmadı bile. Anne, tekrar üçüncü kere seslendi.
Böyle yapmanı sana Allah mı emretti? dedi. Hz. İbrahim bunun üzerine,
Evet! Buyurdu.
Kadın
Öyleyse bizi burada perişan etmez! dedi, sonra geri döndü. Hz. İbrahim de yoluna devam etti. Kendisini göremeyecekleri Seniyye tepesine gelince Beyt`e yöneldi, ellerini kaldırdı ve şu duaları yaptı:
“Ey Rabbimiz! Ailemden bir kısmını, senin hürmetli Beyt`inin yanında, ekinsiz bir vadide yerleştirdim namazlarını Beyt`inin huzurunda dosdoğru kılsınlar diye. Ey Rabbimiz! Sen de insanlarda mı`min olanların gönüllerini onlara meylettir ve onları meyvelerle rızık landır ki, onlar da nimetlerinin kadrini bilip şükretsinler.”
[İbrahim, suresi, 37]
İsmail`in annesi, çocuğu emziriyor, yanlarındaki sudan içiyordu. Kaptaki su bitince susadı, sütü de kesildi, çocuğu da susadı. Kadıncağız susuzluktan kıvranıp ıztırap çeken çocuğa bakıyordu. Onu bu halde seyretmenin acısına dayanamayarak oradan kalkıp, kendisine en yakın bulduğu Safa tepesine gitti. Üzerine çıktı, birilerini görebilir miyim diye, vadiye yönelip etrafa baktı, ama kimseyi göremedi. Safa tepesinden indi, vadiye ulaştı, Merve tepesine geldi, üzerine çıktı, oradan etrafa baktı, bir kimse görmeye çalıştı. Ama kimseyi göremedi.
Bu gidip gelişi yedi kere yaptı. İşte hac esnasında iki tepe arasında hacıların koşması buradan gelir.
Ayağının ökçesi veya kanadıyla yeri eşeliyordu. Nihayet su çıkmaya başladı. Kadın suyun boşa akmaması için suyu eliyle havuzlu yordu. Bir taraftan da sudan kabına doldurdu. Su ise, kadın aldıkça dipten kaynıyordu.
İbn Abbas (r.a) buyurdu ki: Allah İsmail`in annesine rahmetini bol kılsın, keşke zemzemi olduğu gibi akar bıraksaydı da avuçlamasaydı. Bu takdirde zemzem, kuyu değil akarsu olacaktı.
VE ZEMZEMİN TIBBEN İSPATI
Alman bilim adamı Dr. Knut Pfeiffer, sular üzerine araştırma yaparken tesadüfen bir miktar Zemzem bulur.
Hadîs-i şerîflerde övülen bu su üzerinde yaptığı deneyler sonucu, kişinin Zemzem suyundan içtikten 35 dk. sonra rahatladığını isbatlar.
Zemzem’in mayalama özelliğinin bulunduğunu, bir bardağının bir kova şebeke suyunu temizlediğini, bu özelliğiyle bile enerji ve şifâ vesilesi olduğunu tespit eden (Pfeiffer)
Zemzem her şart altında değişmiyor ama değiştiriyor demiştir.
Alman bilim adamı daha sonra şunları kaydeder
Çok acayip bir deney yaptım. Bir damla Zemzem suyuna yüz damla normal su karıştırdım. Sonuçta gördüm ki suyun hepsi Zemzem’e dönüşmüş. Sonra bir damla Zemzem’e bin damla normal su karıştırdım. Ve yine gördüm ki hepsi Zemzem’e dönüşmüş. Bunun sebebi nedir? Zemzem’de öyle bir enerji var ki başkasını değiştirir ama kendi değişmez.”
Araştırmalara göre Zemzem’in ilk çıktığı yerdeki sıcaklığı 37 derecedir.
Ne niyetle içilirse o derde deva olan ve 66 adı bulunan Zemzem suyu, sesler karşısında farklı şekillere dönüşmektedir. Bunu ispatlayan ise Japon bilim adamı Dr. Masura Emoto’dur.
Zemzem kristallerini ilk defa mikroskop ortamında inceleyen Dr. Emoto, suyu değişik ses frekanslarına maruz bırakır. Suyun moleküler (kristal) düzeninin değişen frekanslara göre farklılaştığını gören Japon bilim adamı,Zemzem’in çan sesinde kristallerinin karardığını, Kur’an-ı Kerîm ve Ezan sesinde ise parlaklaştığını ve netleştiğini belirlemiştir. İncelemede her bir kristalin, Kâbe-i Muazzama’ya benzeyen bir doku oluşturduğu tesbit edilir.
Bütün bunları bildikten sonra elbette bu suyun bir usulu – adabı vardır.
ZENZEM SUYUNUN İÇİLİŞİ
Kıble’ye karşı ayakta olduğu halde önce bir Salât-ı Enbiyâ okunur:
Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhin ve İbrâhîme ve İsmâîle ve Mûsâ ve Îsâ vemâ beynehüm mine’n-nebyyîne vel murselîn. Salavâtullâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn.
Akabinden, İbn Abbas’tan (r.anhuma) rivayet olunan şu dua okunur:
Allâhümme innî es-elüke ilmen nâfian ve rizqan vâsian ve şifâen min külli dâin ve seqamin bi-rahmetike yâ erhame’r-râhimîn.
Manası: Ey rahmet edenlerin en merhametlisi olan Allah’ım! Senden, faydalı ilim, geniş rızık, her derd ve hastalıktan şifa niyaz ederim.
ÂDAPLA ALAKALI MADDELER
Kıbleye dönmek.
Üç nefeste içmek.
Her içişte ‘Besmele’ çekmek.
Her nefesten sonra El-Hamdülillâh demek.
Sağ el ile içmek.
Zemzemi kaburga kemikleri arası doluncaya kadar yani, mümkün olduğu kadar çok içmek.
İçtikten sonra da duâ etmek.