ADNAN DENİZ

ADNAN DENİZ

02 Ağustos 2024 Cuma

SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?

SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR

SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?

Toplumumuzda yapmacık ve göstermelik insan ilişkilerinin tavan yaptığı bir dönemde yaşıyoruz.
İnsanın, samimiyet sen nerdesin? Diye bağırası geliyor.
İnsan ilişkileri “mış”gibi davranış modellerinin üzerine kurulmuş durumda. Kimin hangi maskesini,
Ne zaman taktığını kestirebilmesi çok zor.
Bir bireysellik bürümüş insanların gözünü. Herkes kendi mutluluğunu korumak yada başkasının üzerinden mutluluk planları kurma telaşında. Başkasının yüzüne gülüpte fırsat kollayan insan sayısı azınmayacak kadar fazla.
Kime nasıl davranmak gerek herkes bu konuda geleceğe dönük bir kestirme yapamamakta.
Halbu ki, toplumlarda yaşama sevincini veren en önemli duygu, insanların olumlu iletişimler kurarak, birbirine güvenerek ve duygularını paylaşmaktır.
Bencillik, çok kazanma hırsı, herkes böyle yaşıyor, ben neden yaşayamıyorum kaygıları ve güvensizlik malesef insanlar arasında samimiyet duygularını yok etmiş durumda.
Samimiyetsizliğin bir diğer nedeni de toplumun içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklara ilgilidir
Kişiler, daha iyi yaşamanın, hep ben demenin peşine düşmüş durumda. Bunu da benim olsun da nasıl olursa olsun, kazanayım da nasıl kazanırsam kazanayım düşüncesi içerisinde yapıyor. Bu durum kişilerin ahlaksızlığını ön plana çıkarıyor ki:Buna ne samimiyet dayanır ne de insanlık.
Hep temkinli, hep şüpheyle kişileri değerlendirmek yaşantımızı anlamsız kılıyor.
Halbu ki, alınteri ile kazanıp, var olanla yetinerek kendi Kişiliğimizi korumamız gerekiyor. Ancak böyle başkasına güven verebilir ve samimiyet duygularımızı geliştirebiliriz. Herşeyin fani olduğu bir dünya da “Mış” Gibi yaşayarak kendimize eziyet etmemize ne gerek var.
Belki sizlerde ey samimiyet nerdesin? Diye bağrıyorsunuzdur, Ne dersiniz?

Devamını Oku

ACABA KİMLERDİR?

ACABA KİMLERDİR?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR

ACABA KİMLERDİR?

Kullandığı araçlardan yola çöp atan, şişe atan, elindeki çöpü yere fırlatan, sigara izmaritlerini sağa sola atan acaba kimlerdir?
Ormanda ateş yakan, çam, şişe bırakan, kullandığı mesire yerlerini pis bırakan, orman yangınlarına neden olan acaba kimlerdir?
Trafikte kurallara uymayan, her an kavga çıkarmaya hazır olan, kendinden başkasını düşünmeyen acaba kimlerdir?
Kutsal günlerde pahalı mal satan, Hileyi alışkanlık yapan, her an her kötülüğe hazır olanlar acaba kimlerdir?
Kaldırımları özel şahıs malı gibi kullanan, bu yüzden kazalara sebep olan, engelli vatandaşlarının
Yaşama hakkını zedeleyen, ben varsam dünya var diyen, acaba kimlerdir?
Canlılara değer vermeyen, ölüm karşısında tedbir almayan, günahtan, sevaptan haberi olmayan, ahlaki değerleri tümüyle sıfırlayan, şahsi menfaatleri için herşeyi mübah gören acaba kimlerdir?
Dışlarını güzelleştirip, içlerini hiç temizlenmeyen, hiç kitap okumayan ama her şeyi bildiğini sanan, her konuda ahkam kesen, çalışmadan yaşamaya çalışanlar acaba kimlerdir?
Güzellik kavramından habersiz olan, bütün caddelerin her yanını arabaların park etmesine açan, bu yüzden vatandaşı mağdur edenler acaba kimlerdir?
Benden olan haklı diyen, haklı olanın hakkını vermek istemeyen, herşeyde hep ben diyen, bunda da haklılığını ilan eden acaba kimlerdir?
Eğitim ailede başlayan, çevrede olgunlaşan okulda pişen ve doğru olanın geçerli akçe olduğu kabul edilen, ortak değerler etrafında Birleşilen ve nesilden nesile aktarılan bir kavramdır.
Biz nerde yanlış yaptık ve yapıyoruz. Niçin kötü örneklerin çoğul olduğu bir sistemi yaşıyoruz?
Bizler bu yanlışlardan nasıl dönmeliyiz? Bu soruların cevapları gelecek nesiller için acil çözümler beklemektedir. Ey insanoğlu, lütfen titreyip kendinize döner misin?

Devamını Oku

ROL-MODEL OLMAK

ROL-MODEL OLMAK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR

Bugün herkes biliyor ki çocuklar büyüklerini öykünerek öğrenirler. Yapılan somut davranışlar çocuklar için en önemli gözlemlerdir. Anne ve babaların aile içerisinde başlattıkları somut davranışlar daha sonra çocuklara örnek olarak kalıcı izler bırakır. Anne, babaların önemsemeden yaptıkları pek çok olumsuz davranış gelecekte çocukların en kötü huylarının oluşmasına ne olabilir.

Onun için” Ağaç yaş iken eğilir””üzüm üzüme baka baka kararır” “Yedisinde ne ise yetmişindede o olur” Atasözleri bütün bu anlatılanların birer özeti gibidir.

Bu olumsuz davranışlar veya olumlu davranışlar kişiliklerin ortaya çıkmasında en önemli unsurlardır. Çocuklar ve genç ergenler çok iyi birer gözlemcidirler. Toplumda hem ögüt veren ve hem bunun tersini yapan insanlar en büyük kötü örnekleri gösterir.

Günümüzde örnek olması gereken sanatçılar, bilim adamları,toplumun önde gidenleri tezat yaşantı biçimleri oluşturmaz, olumlu örnekler verirlerse yeni yetişen bireyler daha bilinçli ve daha tutarlı olurlar.

Birde toplumda iyi örneklerin ön plana çıkarılması öğrenciler üzerinde çok olumlu tesirler bırakırlar.

İnsanları en çok etkileyen unsur kötü örneklerin içinde bulundukları başı boş hayat biçimidir. Bireyleri ileriye götüren şey başarılı olmak için gösterilen mücadeledir. Zorluklarla elde edilenler alın teri olduğu için kişide mutluluk uyandırır. Elde edilen başarılar diğer bireylerede örnek olurlar. Eğitim sistemimizde aileden başlayan eğitim süreci okullarda daha da gelişerek devam ederler.

Burada hem anne, babalara hem öğretmenlere hem toplumumuzun kültür önderlerine çok iş düşmektedir. Ögrencilerin istendik davranışlar elde edebilmeleri daha gelişmiş toplumların oluşmasına neden olacağı kanısını yükseltir.

Devamını Oku

Mahallemize Uğradım

Mahallemize Uğradım
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR

Mahallemize uğradım geçenlerde bir gün. Geçmişi yad ettik arkadaşlarla…

Gençliğimizi burnumuzda tüttürdük. Birlikte büyüdüğümüz arkadaşlarımızı gördük. Hem sevindik hem üzüldük bizden yana.

Sevindik , çünkü geçmişi yad ettik akranlarımızla. Üzüldük çünkü yaşlanmıştık ve artık son demlerine gelmiştik hayatın. Çoğu arkadaşlarda zaten haber vermeden çekip gitmişlerdi.

Gidenlerin ardından seni hiç unutmayacağız diyorlar ya! Siz onlara aldırmayın. Tercübe ile sabitmiş, çok çabuk unutuyorlarmış, öyle diyorlar arkadaşlar.

Mahallede gördüğümüz gençler çok tanıdık geldiler bizlere. Ama onlar bizleri hiç tanımadılar. Ya arkadaşlarımızın birilerinin torunlarıydı ya da birilerinin kızları, oğulları. Çünkü bir yerlerden birbirlerine benziyorlardı insanlar, bizleri hiç yanıltmıyorlardı.

Geçenlerde bir gün mahallemize uğradım.

Hiç tadı tuzu yoktu geçtiğimiz yolların evler yaşlanmışlardı. Bizleri büyütenler arkamızda değildiler çünkü gelemeyecek yerlere gitmişlerdi. Bizden mahallede kalanlar yapayalnızdılar. Kurduğumuz hayaller patlamış bir balon gibiydi paramparça. Hayatın tadı tuzu kalmamıştı ve bütün sevdiklerimiz bizleri bırakmışlardı.

Bu mahallede başlamıştı hayallerimiz,umutlarımız ve ilk heyecanlar. Ama işte hepside boştular. Gözleri toprağa bakıyordu insanların. Evleri köhneleşmişti. Yaşananlar çoktan yaşanmış göçenler göçmüştü. Şimdi anlaşılmıştı,herşey birer oyundu. Rolü biten gerilerden seyrediyor ve sonra rolü biten çok uzaklara gidiyordu.

Mahallemize uğradım geçenlerde bir gün. Arkadaşlarımızla oynadığımız oyunları anlattık birbirlerimize ve sonra tiyatro sahnesinde kimler oynuyor, nasıl oynuyor onlarla çok laf ettik. Sonra son olarak dede rollerimizi oynamak üzere hepimiz biryerlere dağılarak gittik.

Devamını Oku

Bugün de Ölmedim Anne !

Bugün de Ölmedim Anne !
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR

Her an depremi nefesinde hissederek yaşamak ne kötü değil mi?

Bir bilinmezlik sendromu bizimkisi. Ne zaman, nerede, nasıl olacak? Hikayesinin belki de birer ayak sesidir bu, yaşadığımız deprem korkusu.

Ayakta kalmaya uğraşırken, pandemi, deprem, ekonomik zorluklar derken, ama yine de hayata tutunmak için mücadele etmek de bir başka güzel bence.

Mülkün sahibinin tasarrufuna yapabilecek hiç bir şey yok. Ama insan bütün zorluklara karşı yaşamak istiyorsa tabi ki yapabileceği çok şey var.

Mesela; Tedbir almaktır birincisi. Ders çıkartmaktır olup bitenden. Ama öncesi var bunun o da özellikle alınan derslerde samimi olmak ve uygulamaya katmaktır alınan dersleri.

Eğer deprem geçtikten sonra herkes hiç birşey olmamış gibi yoluna devam ediliyorsa, yarınlarda yaşanabilecek insani ve ekonomik yıkımlardan, psikolojik travmalardan, olabilecek ölümlerden ancak ve ancak insanlar olarak yalnızca bizler sorumluyuz malesef.

Eğer halâ inançlı olduğumuz hâlde hesap vereceğimizi bile bile, yapılmaması gerekenleri yapmaya devam ediyorsak, rüşvete, adam kayırmaya bile bile yanlış uygulamalara göz yumabiliyorsak “üzülmek, ağlamak nafile bugün.”

Ne kadar söylenirse söylensin, deprem bitti diye kaldığı yerden oynadığı “Kötülükler kralı” rollerine devam edebiliyorsa insan, sanırım ölsekte, kalsakta insan olarak bizlerin yaptığı yanlışların içerisinde malesef boğulmaya mahkumuz.

“Bak bugün de ölmedik anne”tribinden bir an önce çıkarak, bizlerin ne yapması gerektiği konusuna bir an önce dahil olmanın gerektiği kanısındayım. Ayrıca birbirlerimize karşı davranışlarımıza daha çok dikkat ederek,”Yaratılanı severim,yaratandan ötürü” düsturuna bağlı kalarak, bizlere borç verilen bu ömrümüzü, zamanı birlikte ve kardeşce yaşayarak dünyamızı ve ahiretimizi ziyan etmeden yaşayalım.

Devamını Oku